Ali Akbaş

Altaylardan Tunaya


Скачать книгу

      Ali Akbaş

      Altaylardan Tuna'ya

      TAKDİM

      Şair Ali Akbaş’ın, şiirleri arasında Saha Yeri’nden (Yakut) Bosna’ya kadar geniş coğrafyaları yurt tutmuş Türk halkları, onların değerleri, meseleleri, acıları ve sevinçleriyle ilgili eserlere rastlanır. Onun eserlerini okurken, Saha Yerinin büyük kültür ve devlet adamı, trajik bir sonla hayata veda eden Platon Oyinkii için bir poemin yanında Bosnalı bir annenin dramını anlatan şiir çıkar karşımıza. Aral Denizi’nin kurumasıyla oluşan çevre felaketi için ağıt olan mısralar, Kerkük için yas tutarlar. Azerbaycan’da Göygöl adının vesile edilip anlatılan sıkıntılar, güzellikler Balkanlarda Ohri Gölüne uzanır.

      Türk Dünyasının hemen her köşesine, Türk halklarının acılarına, sevinçlerine yazılmış şiirleriyle Ali Akbaş, edebiyatımızda Türk Dünyası şairi olarak anılmayı hak etmektedir.

      Kendi yazdığı her biri birbirinden kıymetli şiirlerinin yanı sıra Ali Akbaş’ın Türk halklarının önde gelen şairlerinden yaptığı şiir çevirileri de onun Türk Dünyası Şairi olma özelliğini perçinlemektedir.

      Altaylardan Tuna’ya Türk Dünyasından Şiir Aktarmaları kitabı, farklı coğrafyalardan şairlere ait şiirlerin çevirileriyle, Ali Akbaş’ın rehberliğinde bizleri geniş ufuklarda yolculuğa davet etmektedir.

      Ali Akbaş, yalnızca Türk halkları için yazdığı şiirlerle değil oralardan yaptığı şiir çevirileriyle de Türk Dünyası Şairidir. Yazılan ve çevrilen şiirler, hayatın olağan akışı içerisinde, onun Türk Dünyasını bir hayat tarzı olarak yaşamasının neticesi olarak zaman içerisinde oluşmuş incilerdir.

      Kitapta yer alan şiir çevirilerin bir bölümü onun Türk Dünyasının Ortak Edebiyat Dergisi Kardeş Kalemler’de değişik tarihlerde yayınlanmış eserlerden oluşmaktadır. Mağcan Kitabı ve Tukay Kitabı bölümlerinde ise Türk Dünyasının büyük şairlerinin anma yıl dönümleri dolayısı ile hazırlanmış şiir çevirileri yer almaktadır.

      Edebî çeviriyle ilgilenenlerin bilecekleri gibi şiir çevirileri, mutlaka bir şair tarafından yapılmalıdır. Türk Dünyasından şiir aktarmalarında maalesef çoğu zaman bu temel ilkeye uyulmamaktadır.

      Altaylardan Tuna’ya Türk Dünyasından Şiir Aktarmaları, bir şairin kaleminden Türk Dünyasından yapılan şiir aktarmalarından oluşan kitap olması özelliği ile de edebiyatımızda bir ilktir.

      Yüce dağların, engin bozkırların çiçeklerinden derlenen bu güzel demetin, Türk Dünyası edebiyatına ilgi duyanlar tarafından zevkle okunmasını dileklerimle.

Yakup Ömeroğlu

      1

      ALTAYLARDAN TUNA'YA

      AD İSTERİM 1

      MAGTUMKULU FIRÂKÎ

      Kerem etse kadir Allah

      Dünyalıktan taht isterim

      Talihim uykuya dalmış

      Bir açılmış baht isterim

      Yoksulluk bir yaman yoldur

      Ben fakirim kolum kaldır

      Helâl rızık verip güldür

      Kimya adlı od isterim

      Yalan dünyada yörmeye

      Devlet ver devran sürmeye

      Ömr ekleyip gün görmeye

      Seksen yıl fırsat isterim

      Firakî ışka uğraşdım

      Derya girdim mövce düşdüm

      Hor kalmasın puştba puştum

      Devamlı devlet isterim.

      ANACAN 2

      MIRPOLAT MIRZA

      Dün hasta anamın yanından döndüm

      Yüreğimi ezer bir kaygı aman

      Durup bakıyorum bahar göğüne

      Karanlık bir kubbe olmuş asumân

      Yönümü çevirdim ıssız bahçeye

      Gönül kaygılardan kurtulmak diler

      Kaldım yol üstünde yapayalnız

      Beni karşılıyor kapkara güller

      Ne hâl bu kapkara nereye baksam

      Herkes kara giymiş, kederden yastan

      Hayal hazinemde çınlıyor bu ses

      Bu kara telefon ediyor ilan

      Telefon nolursun dinle bir sefer

      Bana köyümüzden getir bir haber

      Yazık gerçekleşti işte müthiş an

      Telefon bu gece getirdi haber

      Ansızın yarıldı yıldızlı âsmân

      Ettiğim feryatla karardı seher

      Anladım bu alem bilmiyor serhat

      Bağrımı kuşattı onulmaz bir yas

      Yarılıp açıldı hüzünle heyhat

      Sandıkta saklanan o kara libas

      Nedir bu ettiğin ey zâlim felek

      Anamı aldı da doymadı toprak

      Çırpına çırpına olmuşum helâk

      Kavuşmak isterim nerde yol-yolak

      Ah şimdi gönlümde şiirimde her dem

      Bir kere dilimden düşmüyor annem

      Dermansız, takatsiz kaldım günlerce

      Gönlümü dağladı annemin yası

      Sonbahar hüznüyle inliyor gece

      Derdime tercüman rüzgârın sesi

      Garip çıralardı gökte yıldızlar

      Onların bağrından yasıyor derdim

      Nerede o günler yüreğim sızlar

      Ben annemin kucağına sinerdim

      Gece gökyüzünde hûri, melekler

      Vaatler ededi, bu ne saadet

      Ebediyyet sahnesiydi felekler

      Gelirdi semâya sonsuz terâvet

      Sevincin fazlası dertti kederdi

      Annem bu sevinci teskin ederdi

      Bir bah, dört tarafın vekarlı dağlar

      Şifalar dağıtan lacivert hava

      Annemin hiç ayak basmadığı yer

      Derbeder gönlüme olur mu deva

      Dikkat et bu pınar avuç avuç nur

      Ondan içenlere dert bela çatmaz

      Fakat bence nasıl muteber olur

      Madem ki suyundan validem tatmaz

      Bak bu, ne azamet, yarlar dibinden

      Yol bulup gidiyor kıvrılan çaylar

      Gitmiyor gönlümden asla keder gam

      Eğlemiyor beni bahçeler bağlar

      Nideyim gönlüme bulunmaz merhem

      Anamın nazarı değmemiş bir dem

(Mirpolat Mirza. Anacan. Taşkent “Yazuvçi”, 1999 kitabından alındı)

      OSMAN NASIR’IN ANASI HALAMBİBİ’NİN SÖZLERİ 3

      TÖRE