Akedil Toyşanulı

Türk-Moğol Mitolojisi


Скачать книгу

Folklorının, 1981), Kazak Folklorının Tarihilığı [Kazak Folklorunun Tarihiliği] (Kazak Folklorının, 2002) gibi kolektif eserlerde konu ile ilgili ilave kaynaklar bulunmaktadır. Özellikle, âlim Ş. İbrayev, P. Avesbayeva’nın hazırladığı Kazaktın Miftik Engimeleri [Kazak’ın Mitik Anlatmaları] (Kazaktın Miftik, 2002) adlı eser, derleme metinlerin bir araya getirilmesi için ilk adımlar olmuştur.

      Bununla birlikte A. Margulan (Marğulan, 1985), A. Konıratbayev (1987a, 1987b), Z. Ahmetov (Ahmetov 1973), B. Vahatov (Vahatov, 1983), M. Jarmuhammedulı (2001), E. Tursınov (1973; 1976), B. Abılkasımov (1993), Ş. İbrayev (1993; 2002; 2005), B. Azibayeva (1990), T. Konıratbay (2000), K. Matıjanov (2007), Ş. Kerim (1999) gibi bilim adamları eserlerinde türlerin tipolojisi meselesini ele almıştır.

      Türk bilim adamı Murat Uraz, 1967 yılında Türk Mitolojisi adlı bir eser kaleme almıştır (Necatigil, 2002; Konıratbayev, 2003). Bundan daha sonra Türk bilim adamı Bahaeddin Ögel’in 1981 ve 1988 yıllarında Ankara’da yayımlanan Türk Mitolojisi adlı iki ciltlik monografisi, soydaş halkların mitolojisinin bütüncül bir şekilde ele alınmasının önünü açan bir eser olmuştur (1993; 2006). Âlim; Hun, Eski Türk, Uygur Kağanlığı devrindeki eski manevi mirasları inceleyerek Türk, Altay, Saha, Kırgız, Türkmen vd. birçok halkta karşımıza çıkan zenginliği bir bütün olarak ele almıştır. Mesela Moğol soylu halklardan Buryatların kozmogonik mitleriyle ismi geçen toplulukların mitleri arasında karşılaştırmalar yapmıştır (Ögel, 1993). Protomoğollara ve Türklere ait olup Çin kaynaklarında karşılaşılan mitik unsurları incelemiştir (Ögel, 1993: 549). Kidan, Uygur, Altay mitlerinde karşılaşılan Manihaizm ve Budizm unsurlarını ayıklayıp ortaya koymuştur. Özellikle köken mitlerine derin bir mana yükler. Kazak âlimi A. Marğulan, O Harektere i İstoriçeskoy Obuslovlennosti Kazahskogo Eposa [Kazak Destanının Tarihi Koşulsallığı ve Karakteri Üzerine] adlı makalesini de bilim alemine sunar (Ögel, 1993: 152). Fakat B. Ögel’in Kırgızların Manas, Sahaların Er Sogotoh destanları ile Oğuz, Dede Korkut destanlarını aynı mit türü çerçevesinde incelemesi, bugün bizim takip ettiğimiz teorik bakış açısına uygun değildir. Elbette B. Ögel çeşitli sebepler neticesinde Kazak mitolojisi hakkında tek tük dolaylı kaynakları kullanmakla sınırlı kalmıştır.

      Moğollarda Buryat âlimi N.O. Şarakşinova 1975 yılında yayımlanan Buryatskoye Narodnoye Poetiçeskoye Tvorçestvo [Buryat Halk Şiiri Sanatı] (Şarakşinova, 1975) adlı eserinde miti açıklar. Onun, Mifı Buryat [Buryat Mitleri] (Şarakşinova, 1980) adlı eseri Moğol mitolojisinin araştırılmasına örnek bir yol açar. Bundan sonra Moğol âlimi Ş. Gaadamba mit türünün belirgin noktalarını inceleyip 1984 yılında ilk defa konu ile ilgili makale yazar (Gaadamba, 1984), sonraki çalışmalarında ise bu fikri geliştirir (Gaadamba, 1988). Profesör D. Tserensodnom’un bir araya getirip ön sözünü yazdığı Mongol Mifologiyası [Moğol Mitolojisi] (Tserensodnom, 1989) adlı hacimli çalışmada 240 metin ele alınıp yayımlanmıştır. Yazar, birkaç açıklamasında Kazak materyallerine de yer vermiştir. Mesela Bayan Ölgi bölgesinde yaşayan Kazaklardan derlenen üç örneği yayımlamıştır (Tserensodnom, 1989: 94-95, 169-170, 219). Prof. Dr. S. Dulam, Moğol Mifologiyasının Obrazı [Moğol Mitolojisinin Sureti] (Dulam, 1989) adlı monografisinde Türk-Moğol örneklerini incelemiştir. Bu, Moğolistan’da bu türü özel olarak ele alan etkili bir eserdir.

      Kırgız âlimi K. Bayjigitov, 1985 yılında yayımlanan Kırgız Mifteri, Ulamış-tarı cana Legendaları [Kırgız Mitleri, Anlatmaları ve Efsaneleri] adlı eserinde Kırgızların mit, efsane ve hikâyelerini Kazak, Altay ve Hakasların bazı metinleri ile karşılaştırır (Bazılhan, 1985). Azerbaycanlı bilim adamı A. Acalov’un Azerbaycan Mifoloji Metinleri adlı çalışmasında 593 mit metni verilmiş ve bunlar açıklanmıştır (Acalov, 1998).

      Ş. Bira’nın son dönemde yazmış olduğu eserlerinde Moğol İmparatorluğu’nun siyasi-ideolojik yapısına dayanak olan değerleri Türk-Moğol psikolojisinin birliği çerçevesinde değerlendirmesi önemli bir yeniliktir (Stebleva, 1972).

      Genel olarak dil bilimi sahasında Türk-Moğol halklarının manevi dünyasını karşılaştıran, bilimsel açıdan nitelikli çalışmalar vardır. Bunlar arasında özellikle Altay dilleri (Türk, Moğol, Tunguz dillerini) uzmanı, Altayist filolog Prof. Dr. Bazılhan Bukatulı’nı zikretmek gerek. Bazılhan Bukatulı, uzun yıllar Kazak ve Moğol dilleriyle doğrudan meşgul olup 65 bin kadar sözün kök, morfem kuruluşunu dikkatlice inceleyip bunun neticesinde “Kazak ve Moğol dillerinde 3500 kök sözcük var; bunun 2000’inin kökü ortak, anlamı aynıdır. Geriye kalan 1500 kökün anlamı ile şekli bazı değişikliklerle temelleri bakımından birbirine uymaktadır. Bu iki dilin ortaya çıkışı aynıdır, bunlar akraba dillerdir.” şeklinde bir neticeye ulaşmış olması, mitolojik malzemelerin dilde korunan ortak kökü bilme konusunda sağlam bir dayanak olmaktadır (Bazılhan, 1973; 1984; 1999; 2000).

      B. Bazılhan “Aral Denizi’nden Mançurya’ya, Baykal Gölü’nden Çin Seddi’ne kadarki uçsuz bucaksız bölgeye VI-X. yüzyıllarda Batı, Doğu Türk Kağanlığı’nın idaresindeki Uygur, Kerey, Nayman, Tatar gibi Türk boyları; bugünkü Moğolistan’ın milattan önceki dönemlerde de sakini olan Moğol boyları ile birlikte komşu olarak yerleşmişlerdir. O dönemde Türk, Moğol göçer boyların sosyal-ekonomik hayatı ortak olmuştur. Bu benzerlik Kazak ve Moğol dillerini de içinde bulunduran Türk, Moğol dillerinde temel söz varlığının ortak oluşunu beraberinde getirmiştir.” şeklindeki sözleriyle fikirlerini ifade eder (Bazılhan, 1973: 4).

      Âlim V.V. Mindibekova, 2004 yılında yazdığı Janrovaya Spetsifika Hakasskih Mifov [Hakas Mitlerinin Tür Özellikleri] adlı tezinde Hakas mitlerini sistemli bir şekilde incelemiş, bu mitleri Buryat mitleri ile karşılaştırmıştır (Mindibekova 2004). Tanınmış bilim adamı F.G. Hisamitdinova, 2011 yılında yayımlanan Slovar’ Başkirskoy Mifologii [Başkurt Mitolojisi Sözlüğü] adlı eserinde, Başkurt sözlü mirasını akraba halklardaki örneklerle birlikte inceler ve mitolojik bakış hakkında sağlam bilgiler verir (Hisamitdinova, 2011).

      Sovyet dönemi bilim adamları İ.V. Stebleva (Stebleva 1972), S.Yu. Neklyudov (Neklyudov 1978, 1981), N. L. Jukovskaya (Jukovaskaya 1980), S. G. Klyaştornıy (Klyaştornıy 1981), N. A. Alekseyev (Alekseyev 1992)’in çalışmalarında Türk-Moğol mitolojisinin bazı meseleleri ele alınmış ve bizim konumuzla da ilgili bilgiler verilmiştir. Fakat söz konusu eserlerde Kazak mitleri dikkatli bir şekilde incelenmemiştir. Kısacası bugüne kadar Kazak ve Moğol mitolojisi karşılaştırmalı olarak özel bir çalışmanın konusu olmamıştır. Bu nedenle de bu çalışmanın yapılması gerekli görülmüştür.

      Çalışmada Kazak ve Moğol mitolojisinin konumuzla ilgili malzemeleri sistemli bir şekilde bir araya getirilip ilk kez bir bütün olarak karşılaştırılmış, sınıflandırılıp incelenmiştir. İki halkın mitolojik malzemelerinin birbirinin eksiğini tamamladığı ve bu şekilde belirsizliğini yitirmiş bazı eski suretlerle kavramların yeniden kurgulanmasına olanak sağladığı da kanıtlanmıştır. Bu mesele, Türk-Moğol folklor araştırmalarında ilk defa manevi bütünlük düzleminde, geniş çerçevede, sistemli bir şekilde incelendiğinden Türkiye Türkü, Altay, Teleüt, Tuva, Hakas, Şor, Saha, Buryat, Kırgız, Nogay, Tatar, Özbek, Türkmen gibi kardeş halkların sözlü miraslarından kaynak olarak geniş bir şekilde faydalanılmıştır. Kazak ve Moğol mitolojisinin ruh-iyelik dönemde, dağınık durumda ve eski evrede olduğu ortaya koyulmuştur. Halk hazinesine girmiş, büyük dinlerden gelip yerleşmiş bazı şekiller ile içerikler de incelenmiştir. Bununla birlikte Türk-Moğol mitolojisindeki yaratıcı kahraman ile aldatıcı suretlerin ortaklığı tespit edilmiştir.

      Çalışmanın malzemelerinin toplanması konusunda Türk-Moğol mitolojisi ile ilgili eski ve yeni malzemeleri derlemiş olan farklı kaynaklar mümkün olduğunca çalışmaya dahil edilmeye çalışılmıştır. Çalışmaya Kazakistan