Muharrem Kaya

Manasın Yolculuğu


Скачать книгу

Uzak bir ülkede evlat edinen bir aile tarafından büyütülür.

      9. Kahramanın çocukluğu hakkında bize hiçbir şey anlatılmaz, fakat

      10. Kahraman yetişkinlik çağındayken, gelecekte kral olacağı yere gider.

      11. Kahraman, kral, dev, ejderha veya vahşi bir hayvana karşı kazandığı bir zaferden sonra,

      12. Çoğunlukla kendisinin selefinin kızı olan bir prensesle evlenir ve

      13. Kral olur.

      14. Bir süre herhangi bir hadise olmaksızın ülkeyi yönetir ve

      15. Kanunlar yazar fakat

      16. Daha sonra kahraman tanrıların ve/veya halkının sevgisini kaybeder ve

      17. Tahttan ve şehirden uzaklaştırılır.

      18. Kahraman, esrarengiz bir şekilde ölümle tanışır,

      19. Çoğunlukla bir tepenin üzerinde ölür.

      20. Çocuklarından hiçbiri, eğer varsa, onun yerine tahta geçemez.

      21. Kahramanın vücudu gömülmez, fakat buna rağmen

      22. Kahramanın gömülü olduğu kabul edilen bir veya daha fazla kutsal mezarı vardır.15

      Raglan’ın modelindeki mit, başkahramanın doğumundan ölümüne kadar devam eder. Tören ise sadece kralın değişimine kadar geçen bölümü ve eski kralın sürgününü içerir. Yine de Raglan, mitin kahramanını, törenin tanrısı ile eş görmektedir. Törenlerdeki kahramanlar, topluluklarına kendilerini kurban ederek hizmet etmektedirler. Rank ve Campbell’ın teorileri gibi Raglan’ın teorisi de birçok açıdan sorgulanabilir. Tören ve mit arasında tutarsızlıklar görülebilir, ayrıca mit kalıbı tüm dünyayı kapsamaz. Metin örneklerinden hiçbiri, Raglan’ın kendi belirlediği kalıptaki 22 noktayı tamamıyla karşılamaz.16

      OTTO RANK, KAHRAMAN KALIBI

      Otto Rank’ın kahraman kalıbı, psikoanalitik bir bakış açısına göre oluşturulmuştur. “Otto Rank’a göre kahraman, aile ile içgüdüler arası ilişkilerden kaynaklanmaktadır, O kahramanların, baba-oğul arası çekişmelerin neticesi olarak oğulların babalarını öldürdüklerini ileri sürmekte ve bu ilişkilerdeki kalıplaşmaların da söz konusu kahraman kalıbının oluşmasını sağladığı düşüncesiyle de, kahraman olgusunun kaynağını buna bağlamaktadır.17

      Sigmund Freud, rüyaların yorumunu yaparken mitlerin de analizini yapmıştır. En dikkat çekici Oedipus yorumu da Düşlerin Yorumu’nda yapar. Onun takipçileri olan Karl Abraham ve Otto Rank birbirine benzer şekilde ustayı takip ederler. İkisi de mitleri ve rüyaları, mit anlatan ve dinleyenlerin, bastırılmış Oedipal arzularının, örtük sembolik doyuma ulaştırıldığı unsurlar olarak yorumlarlar. Rank, daha fazla metni inceler ve ortak bir kurgu tespit eder. Rank, Freudyen kavramlarla kahraman mitleri üzerinde durur, fakat Freud’la arası açılır. Çünkü Freud kahramanın, insanın doğum travmasına önem verirken, Rank, kahramanın ebeveyniyle Oedipal ilişkisi üzerine yoğunlaşır.18 Rank’ın modelinde insanın hayatının doğum, çocukluk, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemi ele alınmıştır. Model şöyledir:

      1. Kahraman, sıradışı bir ailenin çocuğudur.

      2. Kahramanın babası bir kraldır.

      3. Kahramanın ana rahmine düşüş şartları zordur.

      4. Kahramanın doğumuna karşı kehanetler ve uyarılar vardır.

      5. Kahraman, suya bir kutu içinde bırakılır.

      6. Kahraman, hayvanlar veya iyi insanlar tarafından korunur.

      7. Kahramanı, dişi bir hayvan veya mütevazı bir kadın emzirir.

      8. Kahraman büyür.

      9. Ve gerçek ailesini bulur.

      10. Babasından intikamını alır.

      11. Kahraman, halk tarafından tanınır ve kabul edilir.

      12. Kahraman rütbe kazanır, yükselir ve onurlanır.19

      Rank, kahramanın kendisini dış dünyada müstakil bir insan olarak var etmesini ele alır. Bu da iş ve eş temini ile gerçekleşir. Bunları yapan kahraman, ebeveynden ayrılır, içgüdüleri üzerine hakimiyet kurar. Fakat kahraman ebeveynden tamamen ayrılmaz, içgüdülerini de sosyal hayatın kabul edeceği alanlara yönlendirir. Çünkü kendisini öldürmek isteyen babayı öldürüp karşılıksız sevgi gördüğü annesini onun elinden almak ister. Rank, sosyallik dışı bu arzuların doyuma ulaşmasıyla, kahramanın iktidar olmasıyla sonuçlandığını belirtir. Rank, bu modelden hareketle, çocukluk arzularından kopamayan yetişkinlerin arzularının, mitlerde açığa çıktığını ileri sürer.20

      JOSEPH CAMPBELL, KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU

      Joseph Campbell, asıl adı The Hero With A Thousand Faces (1949) (Kahramanın Bin Yüzü) olan ama Türkçe’ye Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adıyla çevrilen kitabının birinci kısmında “kahramanın macerası”, ikinci kısmında ise “kozmogonik çevrim” üzerinde durur. Campbell, yer yer Jung’dan aldığı psikanalitik kavramları, bebeklikten ergenliğe insanın kişilik gelişimini, kahramanın macerası üzerine yansıtarak kullanır; yer yer de James Frazer’dan aldığı antropoloji, etnoloji, gelenek, tören ve mitle ilgili kavramları, kahramanın başından geçenleri, yaban toplum insanlarının kültürel örüntüleri olarak açıklar.

      Campbell için Jungçu olduğu hep yazılmış, söylenmiştir fakat o kendisini Jungçu olarak nitelendirmemiştir. Campbell ve Jung da en önemli fikir ayrılığını mitin kökeni ve amacı üzerinde yaşarlar. Jung için mitin arketipik içeriği, bilinç dışından çıkar. Jung, kullandığı malzemenin kaynağı ne olursa olsun, her toplumun kendi mitini yarattığını belirtir. Campbell’a göre ise mit, tek bir toplumda meydana gelip diğerlerine yayılır. Jung, arketiplerin varlığını mitlerin ortaya çıkarttığını yazar.21

      Mitin fonksiyonlarıyla ilgili Jung’un düşüncelerine ek olarak Campbell şunları belirtir: 1. İnsana, dünya karşısında gizem, saygı, dehşet hissini telkin ve devam ettirmek. 2. Dünya için bir sembolik imaj vermek. 3. Toplumun düzeni neyse onu devam ettirmek. Mesela Hint kast sistemine ilahî bir meşruiyet vererek toplumsal düzeni sürdürmek. 4. İnsanları, evren, toplum ve kendileriyle ahenkli hale getirmektedir.22

      Jung, her zaman iç ve dış dünya arasında bir uyum aramıştır; insanların bağlarının kopmuş olduğu iç dünyasına, bilinç dışı dünyasına dikkati çekmiştir. Campbell da dördüncü işlevi, insanların kendileriyle olan münasebetini ele aldığı için önemli saymıştır. Jung, miti olmazsa olmaz olarak görmez; onun aktif muhayyile dediği, din, sanat, rüyalar mit yerine işleyebilir. Campbell için mitten feragat edilemez. Campbell, miti daha geniş bir çerçevede ele alır; din, sanat, rüyanın alternatifi olmaktan ziyade onun örneği olarak görür. Jung, miti, insan arzularının doyumu için ne gerekli ne de yeterli olarak görür. Campbell ise her ikisidir der. Jung için, insan, körü körüne mite riayet etmek yerine onu düşünmelidir. Campbell için, insan, herhangi bir miti sadıkane bir şekilde takip etmelidir. Jung için bir mit, insanı yanlış yoldan götürebilirken, Campbell için mit, hiçbir zaman bunu yapmaz. Bu çarpıcı farklara rağmen Campbell’ın düşünceleri, Jung’a yakın durmaktadır. Campbell’ın bu düşüncelere en yakın eseri de The Hero with Thousand Faces