Jale Babaşova Kastrati

Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid


Скачать книгу

ve ticaretin böyle bir hale gelmesine ve bir kesimin hızla zenginleşmesine karşın Azerbaycan’da geniş halk kitleleri derin ihtiyaç içinde yaşamaktaydı. Kapitalizmin yavaş yavaş kentlere nüfuz etmesiyle köyden kente göç başladı. Çarlık Rusyası’nda her ne kadar okullar açılsa da Rus hükûmeti halkın medeni inkişafını, büyük anlamda eğitilip uyanmasını istemiyordu. Hükûmet sadece izin verdiği, müsaade ettiği ölçüde halkın bilgilenip, eğitim alması taraftarı idi.

      Bu dönemde Bakü’de büyük grevler olmuştur. İlk Burjuva Demokrasi İnkılabı (1905-1907) Rusya’da gerçekleşmiştir. Bu durum Rusya’daki bütün milletlerin siyasî hayata atılmasına sebep olmuştur. 1905 ihtilalinin büyük amacı Çarlık rejimini devirmek, demokratik bir cumhuriyet kurmaktı. 1905 olaylarının etkisi bütün Kafkasya’da olduğu gibi Azerbaycan’da da büyük ölçüde görülür. Rusya İmparatorluğu sınırları içerisinde kanlı bir ihtilal, büyük ayaklanmalar yaşanır. Tam hükûmet ihtilalle başedecekken I. Dünya Savaşı çıktı. Savaşın çıkması ile var olan siyasî ve sosyo-ekonomik sorunlar halkın durumunun daha da kötüleşmesine sebep oldu.

      İhtilal, savaş ve ayaklanmaların ülke içinde ve dışında yaşanan çekişmeler Azerbaycan halkına verdiği zararın yanında getirdiği faydaları da vardır. 1905-1907 ihtilalleri döneminde ve sonrasında Azerbaycan’da kültür ve sanatın birçok alanlarında hızlı gelişmeler yaşandı. XX. yüzyılın başlarında Bakü, zengin bir sanayi şehri hâline gelmiş, ticaret gelişmiş, şehrin nüfusu artmış; hem Rusya’nın değişik yerlerinden hem de İran gibi İslâm ülkelerinden gelen, çoğunluğu işçi olan çeşitli meslekten insanların bir araya geldiği kozmopolit bir hüviyet kazanmıştı. XIX. yüzyılın ilk yarısında Rus İmparatorluğu’nda Kafkasya’da merkez Tiflis şehri ise de; XX. yüzyılın başlarında artık Kafkasya Umumi Valiliği’nin merkezi Tiflis’ten Bakü’ye geçti. Gazeteler artık Tiflis’te değil, Bakü’de basılmaya başladı. Şehir kısa zamanda Avrupaî bir hüviyet kazandı.

      1905 ihtilalinden sonra Azerbaycan Türkçesi ile eğitim veren Azerbaycan Türklerinin edebiyatının eğitim ve öğretiminin yapıldığı okullar açılmaya başladı. Böyle okullar, halkiçinde büyük nüfuzu olan maarifçilerin teşebbüsü ile açılıyordu, burada öğretmenlik yapan kişiler de dönemin önemli edebî şahsiyetleri idi. Bu şahsiyetler sanat ve edebî faaliyetlerinin yanı sıra ülkede öğretmen eksiği olduğu için öğretmenlik de yapıyorlardı.

      Bu dönemde güzel sanatlar ve tiyatro alanında da önemli gelişmeler olmuştur. Azerbaycan millî operasının öncüsü Üzeyir Hacıbeyli bu dönemin kültürel hayatında önemli bir yer tutmuştur. İlk Azerbaycan operasının yazılmasıda bu dönemde olur. “Leyli ve Mecnun” operası, 1908 yılında ilk kez sahnelenmiştir. Müslüm Makamayev, Cabbar Karyağdı, M. Sarablı gibi sanatçılar bu alanda önemli faaliyetler yapmış şahsiyetlerdir.

      XIX. yüzyılın sonunda tiyatro alanında da canlanma yaşanmaya başlamıştı. İlk tiyatro binası 1858 yılında Şamahı’da yapılmıştı. Ama 1880 yılında Bakü’de hayırsever, maarifçi Zeynelabidin Tağiyev tarafından yaptırılan mükemmel bina, Azerbaycan tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Bu tiyatro binasını yine petrol zenginlerinden, hayırseverlerden İsmayılov’un yaptırdığı tiyatro binası takip eder. 1888 yılında ilk tiyatro topluluğu oluşturulur. 1906 yılında ise “Müslüman Dram Artistlerinin Şirketi” adıyla ilk profesyonel topluluk oluşturuldu. Bu toplulukların sayısı hızla artmaya başladı. XX. yüzyıldan itibaren bütün kültürel alanlarda olduğu gibi tiyatro alanında da hızlı bir gelişme yaşandı.

      Bu dönemde resim, heykel ve halıcılık alanlarında da çalışmalar görülmüştür. Resim alanında dönemin en ünlü ismi Ezim Ezimzade’dir. 1906 senesinde yayımlanan Molla Nasrettin dergisinin Azerbaycan kültür ve edebiyat tarihinde yeri ve rolü tartışılmaz. “Molla Nasrettin” (Nasrettin Hoca) dergisinin karikatürlerini Ezim Ezimzade çiziyordu.

      XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan edebiyatında edebî cereyanlar daha tesirli bir duruma gelmiştir. Halka ve onun özgürlük hareketlerine en çok yakın olan yazarlar realizm akımına mensup idiler. Realizm akımı demokrasi ve terakkiye eğilimli sanatçıları, yazarları birleştiren bir akım idi. Bu dönemde yaşanan siyasî olaylar nedeni ile Çarlık Rusyası’nın edebiyat ve sosyal hayat üzerindeki baskı ve sansürü kısmen azalmıştı. Bu sebepten dolayı, realizm akımı dönemin en önde gelen akımı oldu. Halkın karşı karşıya olduğu olaylar, yaşananlar realist edebiyatın ele aldığı en önemli ağırlıklı konulardı. Realist akımın en önemli temsilcileri bu dönemde Celil Memmedguluzade, Mirza Ali Akber Sabir, Ebdürrehim Hakverdiyev, Yusuf Vezir Çemen-zeminli gibi yazarlar idi.

      1905-1907 yılları arasında Azerbaycan edebiyatında eleştirel realizmle beraber romantizm edebîakımı da görülür. Romantizm akımıyla beraber Azerbaycan edebiyatına bediî-edebî form yönünden yeni şekillerin girdiğini de görüyoruz. Romantik akımı takip eden edebiyatçılar epik ve dramatik şiirin yeni şekillerini yaratmışlardır. Bu sanatçılar; manzum ve nesirle yazılmış tiyatro oyunları, lirik, epik ve dramatik şiirler, romantik hikâyeler yazıyorlardı. Azerbaycan edebiyatında ilk manzum dramları, trajedileri, romantik akımı takip eden sanatçılar yazmıştır.

      Azerbaycan edebiyatında Hüseyin Cavid; manzum trajedi, marş, sonet, şarkı gibi türlerin öncüsü olmuş, siyasî, sosyal olayları eserlerinde yansıtmış güçlü bir şair ve dram yazarı olarak tanınmıştır.

      XX. yüzyılın ilk yılları 1906-1911 yılları arasında İran’da meşrutiyet hareketlerinin yaygınlaşması; 1908 yılında Türkiye’de meşrutiyetin ilan edilmesi Azerbaycan aydınları üzerinde derin izler bırakmıştır.

      Meşrutiyetin ilk yıllarında İslâmcılık düşünceleri hem Türkiye’de hem de bütün İslam dünyasında çok hareketli ve cazip bir ortam bulmuştur. İran Meşrutiyeti’nin beklenen sonucu vermemesi, Türkiye’de İttihatçıların milleti hayal kırıklığına uğratmaları, Balkan Savaşları ve en nihayet Arap ülkelerindeki karışıklıklar Osmanlı Devleti’nin çöküşünü getirdiği gibi dünyadaki İslâmcılık hareketinin parlaklığını, cazibesini yitirmesine de sebep oldu.

      II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’a tahsil veya herhangi bir sebeple gelip burada yaşayan, okuyan, çalışan veya siyasî faaliyetlerine devam eden Azerbaycan Türklerinden siyasî ve edebî şahsiyetler, Azerbaycan’a döndükten sonra da İstanbul’daki edebî ve siyasî ortamı takip ederek eserlerinde, faaliyetlerinde edindikleri tecrübe ve bilgileri ortak kültürü yansıtıyorlardı.

      XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan aydınları Rusya’daki matbuatı Rusça ve farklı Türk lehçelerinde basılan gazete ve dergileri de bu lehçelerde takip ediyorlardı. Ayrıca, Türkiye, İran ve diğer İslam ülkelerindeki yayınları da temin edip okuyan Azerbaycan aydınları, bu ülkelerdeki çeşitli dergilere ve gazetelere de yazılar gönderiyorlardı.

      XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan aydınlarının; dünyayı tanıma, uyanma, silkinip millî kimliğini arama bulma dönemidir. Bu dönemlerde Azerbaycan edebiyatı bir yandan Türkiye, diğer yandan da Rusya’daki edebî hareketlerin, siy siyasî asi gelişmelerin tesiri altındadır. Azerbaycan aydınları eskiden olduğu gibi İran-Fars edebiyatını takip etmeyi, örnek almayıbırakmışlardır. Hatta 1850’lerden sonra Ahundzade’nin eserleri ile ve Azerbaycan’da matbuat hayatının gelişmesine bağlı olarak daha ileri bir duruma gelmişler ve İran edebiyatını tesiri altına almış, ona yön göstermeye başlamışlardır. XX. yüzyılın başında Azerbaycan edebiyatı Türkiye’deki edebî, siyasî akımların etisi altındaydı.

      Türkiye’de bu dönemde yeni gelişmeler vardı. Bu gelişmeler hem siyasî alanda hem de edebiyatta yoğun bir şekilde yaşanmaktaydı. Meşrutiyet’in