Babahan Muhammed Şerif

Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat


Скачать книгу

güzel faziletdir. Maksata erişmek, bir işi yapmak için sabr gerekir. Sabırın altında sarı altın var, anlamındaki ata sözü boşuna söylenmemiştir. Ama sabrın başka tarafları da vardır. Masele, cebir zulma sabr etmeği, millet, vatan bağımlı iken hiç iş yapmadan sabr etmeği olumlu vasıflandırmak mümkün değil.

      Şairin ister Antalya, Toroslar, deniz, nehir, dağlar, ister tabiat güzellikleri hakkında yazdıgı bir çok şiirleri okurda vatana sevgi hislerini uyandırır. Şairın tabiat tasviri hakkındaki şiirlerinde lirik kahramanın ruhi halini tam olarak his etmek mümkün. “Antalya dolayları” ve “Bılıtıs” serisindeki aşağıdeki mısralara bakalım:

      2/

      Boyasını konuşturur meşe, çam

      Baş uçları tutkuyla emer maviliği

      Seçkin güzellik, bu görkem

      Anlatılamaz, görünce kalakaldık.

      Zakkum çiçekleri, yolumuzu

      Kınalayan ırmak; uçuşur düşçe

      Göğün aynası Manavgat çayı;

      Inciler saçan alımlı çavlan

      Yaratır binbir ebemkuşağı.

      3/

      Korkusuz söylence yiğitleri

      Tıklar çağların kapısını

      Usumda Bellerophon’un serüveni

      Benzer güzelliğiyle de Yusuf’a

      Tanrıçanın verdiği altın gemle

      Yakalamış gök kanatlı aygırı,

      Ejderhayı tepelemiş Yanartaş’ta

      Yüreğine oturan kardeş acısı

      Dolaştırır, sürgün gibi, yadelde…

      Özlemle, sevgiyle kanatlanıp.

(“Antalya dolayları”)

      Toruslar! Tomurcuk gölgeli orman

      Saçları portakal boyada periler.

      Olgunlaştırdı dişiler sultanını

      Türküler söylediğin korulukta

      Saçların zambak, sümbül kokar,

      Yosunlanarak göksünü ezdiğin

      Ormanlı derede, yıldız ışığında

      Nar dudaklarını öpmüştü çoban.

(“Bılıtıs”)

      İşbu şiirlerdeki tabiat tasviri insan ruhunu etkiler, onu güzelleği kadrlamak, sevmek ruhunde terbiyeler. Şairlik hayata yeni gözle bakmak, başkaların göremediği nesneleri görmektir. Bu yeni ve renkli benzetmeleri, istiareleri meydana getirir. Oğuz Tansel de tabiatdeki haller ve insan ruhundeki değişiklikleri derinden his etmiş ve bu hissiyatlarını meydana çıkarmak için yeni teşbihler, istiareleri bulmuştur. Maviliği tutkuyle emen meşe, çamlar, tanrıçanın verdiği altın gemle yakalanan gök kanatlı aygırlar, portakal renkli saçları zambak, sümbül kokan periler gibi teşbihler yurda, vatana sevgi hislerini uyandırır. Tabiati seven kişi vatanı, tum insaniyeti de sever.

      Oğüz Tansel’in tabiat manzaraları hakkındaki şiirlerinin ictimai, toplumsal değeri de şundadır. O evvala tabiat manzarasını nasılsa öyle, yani tum güzelliğiyle tasvir etmiş, sonra bu tasvire vatanseverlik duygularını sindirmiştir. “Özgürledik bütün tutsakları”,“Kendini bağışlamaz, testiye de öfkeli. Söbüçimenli kızın serüvenine Dayanmaz can, kan ağlar bilisiz, Ayışıklı gecede akan gözyaşı Yakınca toprağı, gül açar”,“Barış güzellik, ülkesine Yepyeni bir güneş doğacak”, “Kızlar mağarasında su perisi, Görülmemiş düğünü anlatıverdi. Ay yüzlü Hand kız Türk gelini Korumuş halkını, ülkesini”, “Bir çağlı gibi gezdim tiyatroda Kölelik savaşmış özgürlükle Usum, donakaldı, düşüncelerim” satrları bu esas manayı yine de kuvvetlendirmiştir. Şair renkli tabiat manzarasına poetik anlam sindire bilmiş, kendi kıvanclarına, heyacanlarına okuru da “münten” etmiştir. Prof. Dr. Talât S. Halman şairin “Masal dünyası” seçme şiirler kitabına önsözünde yazdığı gibi: Oğuz Tansel “Doğanın en güzel imgelerini özümsemiş ve daha mutlu bir dünya uğruna imgelemini harekete geçirmiş olan bir estetik ve vizyon virtüözü… Halk şiirimizin güzellemeleriyle ağıtlarını kendi sanatının imbiklerinden süzerek ruh okşayıcı bir geleneği bugüne ve yarına taşıyan bir ozan”dır. Oğuz Tansel tabiat hakkındaki şiirlerinde sadece doğayı derinden iyi bilen ve seven kişi olarak değil, belki toplum ve insanın gelişmesini düşünen, insan kamilliğine engel olan seylerden nefrat eden şair olarak meydana çıkmiştır.

      Oğuz Tansel’in “Savrulmayı Bekleyen Harman” şiiri okurun göz önünde altın güz, sonbaharın güzel manzarasını canlandırır.

      Orak mevsiminin tadı ellerde.

      Aldı kış örtüsünü yüzüne kırlar.

      Harman, bekliyor savrulmayı,

      Yönet esmeli bu deli rüzgâr.

      Sevgiler taze buğday kokar,

      Yaba ellerde, gözler hülyalı,

      Kara gözlü, kara saçlı gönülde

      Bekliyor harman savrulmayı, bağ bozulmayı.

      Kumlara saplanmış başsız sürüler

      Öküzler habersiz saptan samandan.

      Er geç bu rüzgâr uslu eser

      Çökmeden dağlara kör duman.

      Hakikaten güzel manzara. Harman dedikçe okurun göz önüne öncelikle rızk, halkın bolluk içinde yaşayışı, vatanın refahı gelir. Şairin tasvirinde lirik kahramanın sevgisi de taze buğday kokmaktadır, her kes rüzgar, yani bereket beklemektedir. Şair bu küçücük şiirinde bol buğday yetiştiren ve bereket timsalı olan ruzgarı beklemekte olan lirik kahramanın kalbindaki değişiklikleri, onun ruhi halini güzel betimlemiştir. Şiir halkın mutlu geleceğe inanç duygularıyla doludur.

      “Mayıs Yağmuru” şiirinde ilkbahar yagmurundan bahis edilerek, hayat için önemli sonuç çıkarılmıştır:

      Gümüş tekerlekli altın araba

      Arzular yaprak yaprak belirir

      Yıkanıp arınır kötülüklerden

      Bir mayıs sabahı yağmurdan sonra

      Dünyamız yepyeni oluverir.

      Bu şiirler Oğuz Tansel sade, basit hayat olaylarından millet için önemli hulasalar verebilen şair olduğunun delilidir. Zatan hayat olayları şair için bitmez tükenmez kaynak, melzemedir. Hayat şiirin esasını teşkil eder.

      Oğuz Tansel sadece Türk milletinin değil, tüm insaniyet derdlerini, arzularını kaleme almiş bir şairdir. Hariç ülkelerindeki vaka hadiseler münasebetiyle fikir bildirmek, vatanseverliği telkin etmek Oğuz Tansel yaratıcılığında esas meyillerden biridir. Onun “Savaşa Hayır”, “Selam”, “Viyetnam”, “Harp Çocuğu”, “Bir Yanardağ Ortadoğu” şiirlerinde şair insandaki insaniliği mahv eden çeşit illetlerden, ihanet ve riyakarlıklardan, alçaklık ve rezilliklerden nefret eder, insanın hür, özgür, sevgi ve bariş içinde yaşamasını arzu eder. Örneğin, “Savaşa Hayır” şiirinde şair şöyle yazıyor:

      Halk, dört duvar cenderede,

      Düşünür mü özgürlüğü, karın zil

      Gözlerinde