Edmondo De Amicis

Çocuk Kalbi


Скачать книгу

dünyanın en faydalı çocuk kitabı seçtikleri, ‘Çocuk Kalbi’nin yeni baskısını sunmakla, Anten Yayınları bir eğitim ve kültür hizmeti yapmanın mutluluğunu duymaktadır.

      Yarının büyükleri olacak çocuklarımızı; iyiye, güzele doğruya yönelten ve onları iyi insan, iyi vatandaş olarak aileye, topluma ve insanlığa kazandıran ‘Çocuk Kalbi’nin işlemekte olduğu konular şunlardır:

      Çocuklarınızda ana baba, öğretmen, kardeş, arkadaş, insan, okul, yurt ve ulus sevgisi, iyilik, doğruluk, şefkat, alçakgönüllülük, gerçekçilik, hakseverlik, fedakârlık, kötülüklere ve haksızlıklara karşı direnme, değerbilirlilik, iradeyi güçlendirme, kitap sevgisi uyandırmak, planlı programlı ve düzenli çalışma konularını çocuklarımızın ruhunda işlemek, kalplerinde pekiştirmek; böylece onları aileye, topluma ve insanlığa kazandırmaktır.

      ‘Çocuk Kalbi’ni okuyarak değerini anlayan okurlarımızın; anneler, babalar, öğretmenler ve eğitimcilerimizin, çocukların yeme, içme, giyim, barınma ihtiyaçları dışında, iyi, güzel, doğru fikir ve duyguları aşılayan iyi ve faydalı kitaplara da önem vermeleri, çocukların yarınını güven altına alacaktır.

      Aydın okurlarımızın, ‘Çocuk Kalbi’ni çocuklarımızın içlerine sindirerek okutmalarının, kitabın fayda alanını genişletmelerinin ve okuyamayanlara tanıtmalarının kutsal bir görev olduğunu hatırlatırız.” (Anten Yayınları)

      “Çocuk Kalbi”ni Almancaya çeviren, bu kitabı tercüme etme gerekçesini açıklarken diyor ki: “Bir çocuğa yapılabilecek en büyük iyilik, ona, ‘Çocuk Kalbi’ni içine sindirerek okutmaktır. ‘Çocuk Kalbi’ni okuyan ve içindeki iyi duyguları benimseyen bir çocuğun kötü insan olması imkânsızdır. Bu kitabı çocuklarına okutmayan ana baba ve öğretmenlerin, çocuklarını gerçekten sevdiklerine inanmıyorum.”

      “Çocuk Kalbi”ni “Grands Coeurs (Büyük Kalp)” adıyla Fransızcaya çeviren A. Piazzi diyor ki: “Bu kitabı okumayan çocuk, mutsuzdur. Bu kitabı çocuklarına okutmayan ana baba ve öğretmenler sorumludur. Ve bu kitabın girmediği okul, okul değildir!”

      Amerika’nın güzide eğitimcilerinden Booker T. Washington da “Çocuk Kalbi” kitabıyla ilgili olarak şu tespitlerde bulunuyor: “Annem, babam ve öğretmenlerim, Edmondo de Amicis’in ‘Çocuk Kalbi’ adlı kitabını bana okutmamış olsalardı, öyle umuyorum ki ben de vurucu, kırıcı, dövücü, öldürücü, fikir ve duygu bakımından bencil, ana-baba ve öğretmenlerime saygısız, ilkel bir yaratık olurdum.

      Hayatımda aldığım binlerce hediye arasında en değerlisi hangisi diye soracak olursanız, kesin olarak ‘Çocuk Kalbi’ kitabıdır derim. Bu kitap, benim ve çağdaşlarımın mutluluk kaynağı olduğu gibi, sonsuzluğa doğru akıp giden yeni kuşaklara da mutluluk kaynağı olacaktır.”

      İlk defa meşhur eğitimcilerimizden İbrahim Alâettin Gövsa tarafından Türkçeye tercüme edilen “Çocuk Kalbi”, yine ilk defa Millî Eğitim Bakanlığı tarafından basılmıştır. “Çocuk Kalbi”, Millî Eğitim Bakanlığınca, 3/4/1961 tarihli ve 1147 sayılı Tebliğler dergisi ile okullara tavsiye edilmiş bulunmaktadır. Hatta zaman zaman “Çocuk Kalbi”nden bölümlerin ders kitaplarımıza dahi alındığı olmuştur (Meselâ: Beşir Gögüş; Türkçe Orta-1, İstanbul 1967, s. 102–103).

      Ayrıca “Çocuk Kalbi”nin beyaz perdeye aktarıldığını da belirtmeliyiz.

Konu ve ana fikir:

      Konusu, insani değerler olan “Çocuk Kalbi”, ana fikir olarak da; insan olarak yaratılmış olmanın ayrıcalığını kalıcı şekilde yaşamaktır, temel düşüncesini vurgulamaktadır.

Özet:

      Romanın özetini çıkartacak olursak, ana çizgileriyle vaka şöyle gelişmektedir:

      Enrico, çevreye göre maddi durumları iyi olan bir ailenin çocuğudur. Ailesi bu çocukla özel olarak ilgilenmektedir.

      Enrico, İtalya’da bir mahalle okulunun üçüncü sınıfına devam etmektedir.

      Üç aylık tatil rüya gibi geçmiştir. Enrico’yu tatil dönüşü ilk gün okula annesi götürür. Bu sınıfta yeni bir öğretmen ve yeni arkadaşlarla karşılaşır. Günlük tutmaya başlar.

      Enrico, öğretmeninin değişmesinden ilk başta hiç hoşlanmaz ama zaman içinde yeni öğretmenini de sever.

      Enrico, birtakım olaylara ve durumlara şahit olur. Bir gün okula gittiği sırada, tramvay yoluna düşen bir çocuğu kurtarmak isterken kendi ayağı tramvayın altında kalan çocuğu görür. Şahidi olduğu bu olay onu çok etkiler.

      Sınıflarına yeni gelen bir öğrenciye nasıl davranılması gerektiği konusunda öğretmenlerinden dinledikleri nasihati hiç unutmaz.

      Annesi ve kız kardeşi ile birlikte yardım için gittikleri bir evde sınıf arkadaşlarından birini görür. Babası da olmayan bu arkadaşının hayatın bütün olumsuzluklarına ve bulunduğu ortamın zorluklarına rağmen hâlâ başarılı olmasına şaşar. Arkadaşındaki bu çalışma azmi dikkatini çeker.

      Enrico, çocukluğun ve ilk gençliğin verdiği bir dik başlılık ve sorumsuzlukla olacak annesine karşı saygısızlıkta bulunur. Bu olay üzerine anne ve babası Enrico’ya nasihatlerde bulunurlar. Enrico, bu nasihatleri sadece dinlemekle kalmaz.

      Tatil öncesi, okulun son günü arkadaşlarından ve öğretmenlerinden ayrılmak çok zor olur. Okulun son günü arkadaşlarının anne ve babaları gibi Enrico’nun da anne ve babası düzenlenen merasime hep birlikte katılırlar.

      Enrico, bir dahaki sene başka bir okula gidecektir.

Zaman:

      “Çocuk Kalbi” romanında işlenen kozmik zaman, bir eğitim ve öğretim yılı olarak sınırlandırılmıştır. Yani ekim ayının ortalarıyla temmuz ayının başları arasındadır.

      “Çocuk Kalbi” romanında işlenen takvime bağlı zaman, 1880’li yıllardır. Yazar, bu romanını, oğlunun bir yıl boyunca tuttuğu günlükten yola çıkarak kaleme almıştır. Bu durumdan hareket ettiğimizde, eserin bir roman (kurmaca bir metin) olduğunu bilecek ama hatıralardan yola çıkılarak yazıldığı için olayların yaşanmışlığı gerçeğini de dikkatlerden uzak tutmayacağız.

      Bu kitabın, yayımlandığı günden beri çocuk edebiyatının klasikleri arasında yer almasını sağlayan ve hâlâ aranan eserler arasında olmasına vesile olan; insanların yetişkinlerin kendilerinden sonra gelecek olan kuşakların erdemli, dürüst, yeri geldiğinde paylaşmasını bilen, önyargısız, sevgi dolu, saygılı, vatansever bir nesil olmasını isteme arzularından kaynaklanıyor olsa gerek. Unutmayalım ki, çocukların okuyacakları kitapları seçme hürriyetlerinden ziyade, yetişkinlerin onlara kitap tavsiye etmesi gibi fiilî bir durum hâlâ devam etmektedir.

      Anne, baba, öğretmen ve kütüphanecilerin çocuk duyarlılığını anlamak ve onların davranışlarını doğru anlamlandırmak için sık sık kendi çocukluklarını düşünmelerinde, bu ve buna benzer kitapları okumalarında fayda vardır.

      Okuduğumuz eserlerde işlenen kozmik zamanı ve takvime bağlı zamanı doğru tespit etmemiz gerekmektedir. “Çocuk Kalbi”ndeki yaşanmışlık (giyim kuşam, çevre, kapalı mekânların tanzimi, hayat şartları…) 19. yüzyıl sonlarına aittir. Bugün şartlar aynı değildir. Bugün de benzer şeyler farklı durum ve hâllerde, farklı mekânlarda yaşanmaya devam etmektedir.

      Çocukların okudukları, seyrettikleri eserlerin etkisinde kalabilecekleri, hatta bu eserlerden kendileri için rol-model kahramanlar seçebilecekleri gerçeğini hiçbir zaman göz ardı edemeyiz. Çocuk edebiyatının amacının, çocukları, zamanın dışına çekip, hayatın gerçeklerinden koparıp geçmişe özlemle birlikte o devri yaşama arzusu uyandırmaktan