Ахмет Мидхат

Paris’te Bir Türk


Скачать книгу

kendisine gıyaben göstermiş olduğu hüsnükabule ve Cartrisse’in daimî ilgisine teşekkürden sonra o dahi o gün hemşehrileriyle görüştüğünü ve eğer Napolyon’un Rusya politikası böyle soğuk ve tehlikeli devam eder ise yakında bir Lehistan ihtilalinin daha baş göstermesinin ihtimalden uzak olmadığını Nasuh’a anlattı.

      Mevsimin kış olması münasebetiyle yemekten sonra ya bir tiyatroya veyahut bir gazinoya veyahut şarkılı bir kahveye gitmek imkânı elde olup hatta Gardiyanski buna fazla arzu dahi gösterdi ise de Nasuh Paris’e varışı mektup müşiri77 ile yol masraflarını beyan eden defteri bu gece yazacağından ve tanzim edeceğinden bahisle dostunu istediği yere gitmekte hür bırakarak kendisi doğruca konağına dönerek yazmaya başlamıştır. İşi bittiği anda dahi yatağına girmiş olduğundan tam gece yarısı alafranga saat on ikide dönen Gardiyanski, Nasuh’u uykuya varmış bulunca Paris’te yaşamını sürdüren bir adamın gece yarısından evvel uyumasına hayret ettiyse de bunu Nasuh’un henüz hükmü devam eden Osmanlı âdetlerine hamlederek mazur gördü.

      Nasuh’un ertesi sabahki işi öyle bir iştir ki bunu Paris’e her gidenin yapması lazım geldiği hâlde hayret edilse yeridir ki gidenlerin hemen yüzde doksanı buna lüzum görmezler ve yüzde onu lüzum görseler dahi hakkıyla ve layıkıyla beceremezler. Bu ise yeni gelinmiş olan memleketi dâhilen ve devren bir seyahat etmektir.

      Nasuh Efendi bu seyahati pek mükemmel icra etmek kararıyla ertesi sabah kalktı ve arkadaşı Gardiyanski ile kahvaltısını ettikten ve fikrini bir kere dahi ona teklif ile ret cevabını aldıktan sonra, Saint Michele Bulvarı’ndan saat pazarlığıyla bir araba tuttu. Fakat arabanın içine binmedi. Zira bundan önce dahi haber vermiş olduğumuz üzere Paris şehrini arabacılar kadar hiçbir kimse tanıyamadığından ve Nasuh her gördüğü şey hakkında istediği ve hiçbir rehberde bulamayacağı geniş ve hususi malumatı arabacıdan almak kararında bulunduğundan çıktı. Arabacının yanı başına oturdu.

      Boulevard Saint Michele’i güneye doğru indiler ve ondan Saint Jacques Sokağı’na bükülüp Paris’in büyük rasathanesinin sağ taraflarını da görerek Saint Jacques Bulvarı’na girdiler. Sonra Boulevard D’ltalie ve Boulevard de La Gare ve nihayet Bercy Köprüsü’nü geçerek Boulevard de Bercy ve Boulevard de Reuilly üzerinden tren meydanına kadar geldiler.

      Vakıa bu bulvarlar Paris’in kenarları demek olduğu cihetle temaşaya şayan olan hususlar buralarda nadir ise de Paris’te yaşayan bir adamın buralara nadiren yolu düşeceğine ve Paris’i tanımak isteyenlerin ise bu yerleri görmeleri gerekli şeylerden addolunacağına dayarak Nasuh, her gördüğü yeri hıfzına almak için nazarının var kuvvetini sarf ederdi.

      Tröne Meydanı yuvarlak şekilli bir yer olup birçok yola maksim78 ittihaz edilmiş olduğundan orada bir çeyrek kadar dinlenmeden sonra yine yola revan oldular. Bu kere tuttukları yol Boulevard de Charonne olup onun üst tarafında Menilmontant Bulvarı’na gelip de meşhur Pere-Lachaise Mezarlığı’nı sağ taraflarında görünce Nasuh kendi kendisine Bu mezarlık dahi beni bir gün işgal edecektir. Zira yeni medeniyetin vazı’ı79 olanlarla görüşmek isteyenler, onların en kalabalık kısmını burada bulabilirler, demişti. Daha yukarıda Bellevile Bulvarı’nı ta Boulevard de La Fayette ile kavuştuğu mahalle kadar geçtikten sonra, La Fayette Bulvarı’na girdiler ve o koca caddeyi ta Opera’ya kadar indiler.

      Bir dinlenme yeri de burası ittihaz olunduğundan ve seyahatin bu derecesi için üç buçuk saat kadar yol yürümüş bulunduklarından Nasuh arabacıya yirmi dakika kadar dinlenmeye meydan verip kendisi Opera Tiyatrosu’nun etrafını gezdi ve biraz acıkmış olan midesine imdat olmak üzere birkaç kurabiye filan alıp bir yandan da onları yedi.

      Dinlenme müddeti bittikten sonra yeni ve meraklı yolcu yine arabasına binip Capucins Bulvarı’ndan Madeleine’e geldiğinde “Gerek burası ve gerek bunun gibi başlıca noktalar hep birer hususi ziyaretlere muhtaçtırlar.” diye Saint Honore Sokağı’ndan ve Elysee Sarayı yanından Champs-Elysees’ye inince arabacı, Tuileries Sarayı’na doğru inip asıl görmesi lazım gelen yerleri göstermek istediyse de Nasuh “Ben oralarını ne zaman olsa görebilirim.” diye Champs- Elysees’yi, Yıldız Kavsi Zaferi’ne kadar çıktıktan sonra Rue Vernet Caddesi’nden ve Meydanı’ndan Iena Köprüsü’ne indi ve 1861 senesinde Paris genel sergisinin kurulmuş olduğu Champ de Mars denilen meydana girip oradan De Duquesne ve Montparnasse caddeleriyle yine Saint Michel Caddesi’ne girerek Provence’lı Kardeşler Lokantası’na indi; ama toplam yedi saati geçmiş olan bu seyahat az kalmıştı ki akşam yemeği vaktini de geçirsin. Arabacının hakkını tamamen ödedikten ve bir frank dahi şarap parası verdikten sonra lokantaya girip Gardiyanski’yi yemek başında buldu.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Maznun: Zannolunmuş. Zan altında bulunan, kendisinden şüphe edilen. (e.n.)

      2

      Teeddüb: Edepli olma. Utanma. Çekinme. Edebini takınma. (e.n.)

      3

      Çeşm: Göz. (e.n.)

      4

      Mebna aleyh: Üzerine kurulmuş şey, bir fikrin dayandırıldığı temel konu. (e.n.)

      5

      Heyet-i mecmua: Bir şeyin teferruatına ve cüz’lerine bakılmaksızın bütününün gösterdiği hâl ve manzara. (e.n.)

      6

      Heyet-i umumiye: Bir şeyin teferruatları nazara alınmadan olan umumi durumu. (e.n.)

      7

      Salta: Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket. (e.n.)

      8

      İstizah: Belirsiz ve müphem bir şey hakkında açık konuşulmasını istemek. İzah istemek. (e.n.)

      9

      Müteaacibane: Şaşakalma suretiyle. Taaccüb eder şekilde. (e.n.)

      10

      Mehamid: Şükür ve hamtler. Medihler. Sebeb-i şükür ve hamd olan hasletler. (e.n.)

      11

      İşar: Yazı ile haber vermek. Anlatmak, bildirmek. (e.n.)

      12

      Hikmet-füruş: