Сюэцинь Цао

Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt


Скачать книгу

neden geldiğini anlattı.

      Xiangling’i herkes çok severdi. Onda herkesi etkileyen hoş bir taraf vardı. Xiren de aynı duyguları besliyordu ve her zaman ona karşı cömert olmuştu. Baoyu olan biteni anlatınca, kıyafet sandığını açtı, kırmızı eteğini çıkarıp dikkatle katladı ve hemen götürmek için Baoyu’nün ardından dışarı fırladı. Baoyu’nün bıraktığı yerde sabırla beklerken buldular onu. Xiren numaradan payladı onu.

      “Çok yaramaz olduğunu hep söylerim, Xiangling! Her zaman bir sorun çıkarırsın!”

      Xiangling kıpkırmızı kesildi.

      “Ah, teşekkür ederim, kardeşim. O korkunç yaratıklarla oynuyordum. Bu kadar kötü olabileceklerini hiç düşünmemiştim.”

      Xiren’in getirdiği eteği aldı. Baoyu’nün dediği gibi, kendisininkine çok benziyordu. Delikanlıya arkasını dönüp başka tarafa bakmasını söyledi. Ellerini eteğinin içine sokup bağcıklarını açtı. Dikkatle çıkarıp diğerini giydi.

      “Kirli olanı bana ver.” dedi Xiren. “Biraz temizledikten sonra sana geri gönderirim. Elinde görürlerse soru yağmuruna tutarlar.”

      “Doğru, sen al.” dedi Xiangling. “Ama sevgili Xiren, seninkini aldığıma göre bunu geri istemiyorum. Genç hizmetçilerden birine ver. Hangisine olursa, sen bilirsin.”

      “Çok bonkörsün.” dedi Xiren.

      Xiangling iki kere resmî bir şekilde eğilip teşekkür etti. Xiren kirli etekle gitti.

      Xiangling etrafına bakınca, Baoyu’yü hâlâ ileride arkası dönük olarak yere çömelmiş buldu; bir sopayla yeri kazmış, kendi mor çiçeğiyle Xiangling’in orkidesini gömüyordu. Önce dökülen çiçek yapraklarını çukurun dibine yaymış, üstüne çiçekleri koyup tekrar yapraklarla örttükten sonra toprakla doldurmuştu.

      Xiangling gülerek kolunu çekiştirdi.

      “Ne yapıyorsunuz böyle? İnsanlar tuhaf şeyler yaptığınızı söyleyip duruyorlardı, neyi kastettiklerini şimdi anladım. Şu ellerinize bir bakın! Çamur içinde! Hemen gidip yıkasanız iyi olacak!”

      Baoyu ayağa kalkıp ellerini yıkamaya gitti, Xiangling de ters yöne doğru yürüdü. Daha birkaç adım atmışlardı ki Xiangling dönüp Baoyu’ye seslendi. Baoyu söyleyeceği bir şey var diye ellerini havada tutarak kıza döndü.

      “Ne oldu?”

      Ama Xiangling hiçbir şey demeden, orada durmuş gülümsüyordu. Sonra küçük hizmetçisi Zhener geldi.

      “Bayan Baoqin seni çağırıyor.” dedi.

      O zaman Xiangling Baoyu’ye, “Etek meselesinden kuzeniniz Pan’e söz etmeyeceksiniz, değil mi?” dedi ve arkasını dönüp yoluna devam etti.

      “Ne?” diye bağırdı Baoyu, arkasından. “Kafamı bir kaplanın ağzına soksam daha iyi. Deli miyim ben?”

      Dönüp ellerini yıkamak için Kızıl Neşe Avlusu’na doğru gitti.

      Sonra olanlar gelecek bölümde.

      63. BÖLÜM

      Kızlar gece Baoyu’nün yaş gününü kutlar.

      Jia Jing bir iksir yüzünden ölür ve You Shi tek başına cenaze merasimi düzenler.

      Baoyu Kızıl Neşe Avlusu’na dönünce ilk iş ellerini yıkadı. Bir yandan da Xiren’le o akşam yapmayı planladıkları partiyi konuşuyorlardı.

      “Herkesin eğlenmesini istiyorum.” dedi Baoyu. “Bir kere olsun resmiyeti bırakıp keyfinize bakın. Ne yiyeceğimize karar verelim ki hazırlayacak zamanları olsun.”

      “Sen orasını merak etme.” dedi Xiren, gülerek. “Parayı toplayıp Aşçı Liu’ya verdim bile. Qingwen, Sheyue, Qiuwen ve ben yarımşar tael gümüş verdik, iki tael etti. Fangguan, Bihen, Chunyan ve Sier’dan aldıklarım da üç tael, altı gram gümüş ediyor. Burada olmayanlardan almadım. Bu parayla Aşçı Liu bize kırk çeşit yiyecek hazırlayacak. Pinger’yla da içki konusunu konuştum, dokuz litre Shaoxing şarabı getirecek. Akşam için bir yere sakladık. Sekiz kişinin sana yaş günü hediyesi olacak bu parti.”

      “Gençler bu parayı nasıl verebildiler?” dedi Baoyu, hem memnun hem de endişeli bir şekilde. “Keşke onlardan hiç almasaydın.”

      “Peki, ya biz?” dedi Qingwen. “Biz de zengin değiliz. Sizin için bir şey yapmak istediler. En iyisi nereden geldiğini hiç düşünmeden memnuniyetle kabul edin. Çalmış olsalar size ne?”

      “Haklısın.” dedi Baoyu gülerek.

      “Seni azarlamadığı bir gün geçse rahat edemiyorsun!” dedi Xiren, gülerek.

      “Xiren insanları birbirine düşürmekte çok ustalaştı.” dedi Qingwen. “Kimden öğrendi acaba?”

      Diğerleri buna gülerlerken Baoyu avlu kapısını kapatmalarını söyledi.

      “Sana boşuna işgüzar demiyorlar.” dedi Xiren. “Eğer kapıyı şimdi kapatırsak, şüphe çekeriz. Biraz daha beklemek en iyisi.”

      Baoyu başını salladı.

      “Şimdi biraz dışarı çıkmam lazım. Döndüğümde suyu hazırlamış ol, Sier. Chunyan sen benimle gel.” dedi.

      Dışarı çıktıklarında etrafta kimsenin olmadığından emin olunca, Aşçı Liu’nun Fivey için ne dediğini sordu.

      “Bayan Liu çok sevindi.” dedi Chunyan. “Ama geçen akşam gördüğü kötü muamele ve yaşadığı endişeden dolayı Fivey’nin hastalığının depreştiğini söyledi. Bu yüzden şimdi bizimle çalışmaya başlaması imkânsızmış. İyileşene kadar beklemek gerekiyormuş.”

      Bunu duyan Baoyu’nün iç çekmesine bakılırsa çok üzüldüğü belliydi.

      “Xiren’in olanlardan haberi var mı?” diye sordu.

      “Ben söylemedim.” dedi Chunyan. “Fangguan söylemiş olabilir.”

      “Ben de anlatmadım. Konuşsam iyi olacak.”

      Ellerini yıkama bahanesiyle tekrar içeri girdi. Işıkları yakma zamanı gelmişti. Bir grup kadının avlu kapısından girdiğini duydular. Kızıl Neşe Avlusu sakinleri pencerenin önüne doluşup dışarı baktılar. Lin Zhixiao’nın karısı bir grup hizmetçiyle beraber geliyordu. Kocaman bir fener taşıyan bir kadın onlara öncülük ediyordu.

      “Nöbetçileri kontrole geliyorlar.” dedi Chunyan. “Onlar dışarı çıktıktan sonra kapıyı kapatabiliriz.”

      Kızıl Neşe Avlusu’nun nöbetçi kadınları denetlenmek üzere avluda toplandılar.

      “Evet, kumar oynamak ve içki içmek yok!” dedi Lin Zhixiao’nın karısı, hepsinin orada olduğundan emin olunca. “Gün doğana kadar yatıp uyumak da yok, gözüm üzerinizde!”

      “Aptal mıyız biz?” dedi kadınlar, gülerek. “Nasıl cüret ederiz buna?”

      “Efendi Bao yattı mı?” diye sordu Lin Zhixiao’nın karısı.

      Kadınlar bilmediklerini söylediler. Xiren Baoyu’yü dürttü, o da terlikleriyle kapıya çıkıp kadınlara sevecen bir şekilde gülümsedi.

      “Henüz yatmadım. Gelin içeri, oturun.” dedi, sonra Xiren’e döndü. “Bayan Lin’e çay ikram et.”

      Lin Zhixiao’nın karısı ikiletmedi.

      “Demek yatmadınız?” dedi hızla odaya girerken. “Artık günler uzadığına göre, erkenden yatın ki sabah erken kalkın. Geç yatarsanız, sabah kalkamazsınız; insanlar sizinle dalga geçer. Eğitimli,