Büke Aydın

Mozart


Скачать книгу

Şarkıcılar, piyanoyla prova yapmadan orkestrayla söyledikleri için provalar tam bir fiyaskoyla sonuçlanıyor, herkes suçu başkasına atıyordu. Leopold Mozart, Salzburg’a yazdığı mektuplarda hırsından delirecek gibi oluyordu: “Tek bir nota bile bilmeyen, sadece duyduğu ezgileri öğrenebilen şarkıcılar, aryalarını söyleyemeyeceklerini belirtiyorlar, orkestra bir çocuk tarafından idare edilmek istenmediğini söylüyor, bazıları da müziğin sözlere uymadığını, çocuğun yeteri kadar İtalyanca bilmediğini iddia ediyor. (…) Bir başka söylenti de operayı çocuğun değil babasının bestelediği şeklinde.”67

      Leopold Mozart, söz konusu eser bir opera buffa olmasa, hemen Salzburg’a dönerek yapıtı orada sahnelemeyi bile düşünmeye başlamıştı. Bahar aylarını yaz kovalamış, olaylarda hiçbir değişme olmamıştı. Tüm ailenin Viyana’da kalması oldukça masraflıydı. Wolfgang’a opera bestelemesi için önerilen ücret, yapıt sahnelenmediği için bir türlü ödenmiyordu. Başından geçenleri en ince ayrıntısına dek yazmaktan sıkılmayan Leopold Mozart, bu kez aynı konuyu aylarca tekrarlamaktan sıkılmıştı. 13 Eylül 1768 tarihli mektupta Hagenauer’e, hepsinin sağlığının yerinde olduğunu belirttikten sonra, opera konusunun detaylarını görüştüklerinde anlatmasının daha iyi olacağını bildiriyordu. Artık tek bir dileği vardı: Oğlunun şerefini kurtarmak ve ona reva görülen bu davranışı imparatora şikâyet etmek. 21 Eylül günü huzura kabul edildi ve şikâyet mektubunu elden iletti. Mozart kaynaklarının pek çoğunda Species facti68 başlığıyla söz edilen bu belge, müzik tarihçisi Heinrich Eduard Jacob’a göre, Almanca kaleme alınmış en başarılı yazışmalardan biridir ve benzerlerini ancak Goethe ya da Lessing yazabilmiştir. Gerçekten Leopold Mozart, olayı en ince ayrıntısına dek anlatmış, her iki tarafın görüşlerini açıkça belirtmiş ve Wolfgang’a yapılan haksızlıkların altını çizmişti:

      Şikâyet Mektubu

      21 Eylül 1768, Viyana

      Buradaki birçok soylu hem dışarıdan gelen haberler hem de kendi araştırmaları ve yaptıkları denemeler sonucunda oğlumun olağanüstü yeteneğine kanaat getirdikten sonra, on iki yaşında bir çocuğun opera yazıp bunu bir de kendisinin yönetmesini, gelmiş geçmiş en mucizevi olay olarak değerlendirdiler. Konuya vakıf birinden gelen bir mektup, bu görüşü daha da kuvvetlendirdi. Paris’ten gelen bu mektupta oğlumun dehası ayrıntılı bir biçimde anlatılıyor ve şöyle deniyordu: “On iki yaşındaki bu çocuğun, İtalyan tiyatrolarına opera yazacağına hiç şüphe yok.” Ayrıca herkes bir Alman’ın böylesi bir ünü ancak kendi ülkesinde sürdürmesi gerektiğini söylüyordu. Herkesin birleştiği bu ortak görüş, beni de yüreklendirdi. Buna kulak verdim ve Hollanda temsilcisi olan Sayın Degenfeld Kontu Frederik Christoph, opera yöneticisi Affligio’ya69 teklif götüren ilk kişi oldu, zira oğlanın yeteneğinden söz edildiğini Hollanda’da defalarca duymuş. Onu Affiligio’ya tavsiye eden ikinci kişi ise, opera şarkıcısı Carattoli’ydi. Bu konu Doktor Laugier’nin70 yanında konuşuldu; genç Baron van Swieten71 ile opera şarkıcıları Carlotti ve Caribaldi de buna şahit oldular ve hepsi, özellikle de bu iki şarkıcı, böyle küçücük bir oğlanın çalacağı ortalama düzeyde bir müziğin bile, olağandışı bir muhteşemliğe sahip olacağını özellikle belirtip, bu çocuğu piyanoda bir orkestrayı yönetirken görmek için tüm şehrin operaya geleceğini söylediler. Bunun üzerine ben de oğluma eserini yazdırdım.

      İlk perde tamamlandığında, bizzat Carattoli’den dinlemesini ve değerlendirmesini rica ettim, kendimi garantiye almak istiyordum. Carattoli geldi ve o kadar hayran kaldı ki, hemen ertesi gün, bu kez Caribaldi’yle birlikte tekrar bana geldi. En az Carattoli kadar hayran kalan Caribaldi de bundan birkaç gün sonra Poggi’yi bana getirdi. Hepsi de o kadar çok beğendiler ki, ben tekrar tekrar, “İyi mi, gerçekten iyi olduğunu düşünüyor musunuz? Gerçekten devam etmeli mi?” gibi sorular yöneltince, güvensizliğime sinirlendiler ve kim bilir kaç kez hararetle çıkıştılar: “Ne demek? Bu bir mucize! Bu eser güneş gibi parlayacak! Şüpheye gerek yok, yazmaya devam!” Ve buna benzer daha bir sürü şey söylediler. Daha sonra Carattoli de kendi odasında bana aynısını söyledi.

      Şarkıcıların da hoşuna gitmesi üzerine oğlumun beklenen başarıyı elde edeceğinden emin olunca, onu çalışmalarına devam etmeye yönlendirdim; ama Doktor Logier’den72 de opera yöneticisiyle ödeme konusunu benim adıma netleştirmesini istedim. Bu netleşti ve Affligio 100 duka73 sözü verdi. Fazla masraflı olduğundan Viyana’da kalış süremi kısaltmak için, Majestelerinin Macaristan yolculuğundan önce operanın sahnelenmesi talebinde bulunmuştum. Ancak metin yazarının yaptığı bazı düzeltmeler besteye ket vurmuş oldu. Bunun üzerine Affligio da Majesteleri döndükten sonra sahnelemek istediğini söyledi.

      Şu anda opera birkaç haftadır bitmiş durumda. Çoğaltmaya başladılar; ilk perde, hemen ardından da ikinci perde şarkıcılara dağıtıldı. Bu arada oğlumun da aryaları, hatta ilk perdenin finalini çeşitli vesilelerle bazı soylulara piyanoda çalması gerekti, hepsi hayran kaldılar; Kauniz Prensi’nin huzurunda opera yöneticisi Affligio da buna bizzat şahit oldu. Artık provaların başlaması gerekiyordu. Ama… Nasıl tahmin edebilirdim ki bunu! Oğlumun önüne bazı engeller çıkarılmaya başlandı.

      Bir operanın daha ilk provada kusursuz hale gelmesi ve sürekli düzeltmeler yapma külfetini katlanmak zorunda kalınmaması, çok nadir yaşanabilecek bir durumdur. Zaten başlarda o yüzden piyanoda tek başına çalışır insan ve şarkıcılar kendi parçalarını, özellikle de final kısmını hep beraber çalışıncaya kadar da bütün çalgıların katıldığı bir prova asla yapılmaz. Ama burada tam tersi oldu. Roller yeterince çalışılmamış, şarkıcılar piyanoda prova yapmamış ve final toplu halde çalışılmamıştı; buna rağmen ilk perdenin provası bütün orkestrayla birlikte yapıldı, sırf daha baştan beğenilmesin, insanların gözünde kötü bir izlenim oluşsun diye… Orada bulunan kimse, yüzü kızarmadan bunun gerçek bir prova olduğunu söyleyemez. Bu sevimsiz davranışlarda bulunanları kendi vicdanlarıyla baş başa bırakıyor ve onlardan burada söz etmek istemiyorum. Tanrı onları affetsin.

      Provadan sonra Affligio bana, “İyi aslında ama şurası burası fazla tiz olmuş, o yüzden burada ve şurada bazı değişiklikler yapmak gerek,” gibi şeyler söyledi; “Sadece şarkıcılarla konuşmak istiyorum,” dedi. Majesteleri artık iki hafta içinde burada olacağından, Affligio da operayı dört ya da en geç altı hafta içinde sahnelemek niyetindeydi. Böylece her şeyi yoluna koymak için zamanının olacağını ve benim artık buna kafa yormam gerekmediğini söyledi. O verdiği sözü tutarmış ve her konuda da verdiği her sözü tutacakmış. “Yeni bir şey değil ki bu, başka operalarda da değişiklikler yapılıyor,” dedi bana.

      Bunun üzerine sadece, şarkıcıların istediği şeyler değiştirildi ve birinci perdeye iki yeni arya eklendi; ama bu sırada da La Caschina74 sahnelendi. Bu arada söz konusu süre doldu ama ben Affligio’nun başka bir opera için rol dağılımı yaptırdığını duydum. Hatta etrafta Affligio’nun operayı sahnelemeye hiç niyeti olmadığı söylentileri de dolaşıyordu; zaten Affligio da, şarkıcıların operayı söyleyemeyecekleri söylentisini yayıyormuş. Oysa şarkıcılar daha önce operayı güzel bulmakla kalmamış, bir de göklere çıkarmışlardı.

      Bu türden saçmalıklara karşı kendimi garantiye almak için, oğlumun Baron van Swieten’ın evinde, Spork Kontu’nun, Bragança Dükü’nün ve başka müzikseverlerin de bulunduğu bir toplantıda, piyanoyla operanın tamamını çalması gerekti. Affligio ve şarkıcıların mazeretlerine herkes çok şaşırdı. Hepsi çok etkilenmişti ve böylesine Hıristiyanlığa yakışmayan, böylesine uydurma ve böylesine haince bahaneleri anlamanın mümkün olmadığı konusunda hepsi hemfikirdi. Bu operanın bazı İtalyan operalarına tercih edilebileceğini ve böylesine kutsal bir yeteneği teşvik etmek yerine entrikalar yapıldığını ve bununla da, hak ettiği saygınlık