Grafton Elliot Smith

Ejderhanın Evrimi


Скачать книгу

etmek için işe yarayan bir varsayım geliştirebilir. Bu varsayım ona mantıklı ve akla uygun olduğu kadar tamamıyla eksiksiz ve kusursuz gibi gözükse de onun çözümü kendisinden sonrakilere yalnızca gülünç gelecektir. Çünkü bu insanlar maddenin özellikleri ve canlıların doğası hakkında çok daha geniş bir bilgiye sahip olup aynı meseleye tamamıyla farklı bir şekilde yaklaşacaklardır.

      Bununla birlikte, yalnızca bir grup olgu hakkında deneysel bir izah geliştirilince bilimsel bir yönteme ulaşılır. Bu bilimsel yöntemin, insan zihninin genel eğiliminin bu teoriyi benzerlikler ve hayali türdeşlikler yoluyla desteklemesinden bir farkı yoktur. Başka bir ifadeyle, tekil gerçekliklerden tümele ulaşılır. Çoğu durumda bu zihinsel sürecin çok erken başladığı unutulmamalıdır. Teorilerin kurulmasında benzerliklerin rolü çok belirgindir.

      Bunun gibi pek çok etmen, herhangi bir inancın şekillenmesinde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bir ilke gereği rol oynar. Bu yüzden tarihçilerin işi zordur. Devasa yapıların inşa edilmesindeki gerçek dayanağın kökenini (çok geniş genellemelerin yapılmasında açıkça rol oynayan etkenler arasından) ortaya çıkarmak gibi genellikle oldukça zor bir işle uğraşırlar. Burada bu iki temel konuya değinmemin iki sebebi var. Birincisi, bu konular etnograflar tarafından sıklıkla ihmal edilmektedir. İkinci sebep, oldukça fazla etkenin rol aldığı bu tarihi olayları burada ele alacak olmamdır. Bu etkenlerin bir kısmını elerken, ilkel insan düşüncesinin karmaşık yapısında göze çarpan ufak noktalardan daha fazlasını da keşfetmediğimi açıkça belirtmek istiyorum.

      Bu temel psikolojik değerlendirmelerden varılan bir diğer sonuç, kullanılan kelimelerin ister istemez oluşturabileceği yanlış anlamalara karşı ihtiyatlı davranılması gerektiğinin son derece önemli olduğudur. Çağlar boyunca kelimelerin asıl anlamları bizim pek çok düşüncemizi ifade etmek için kullanıldı. Kelimeler, insanın arzularını ifade etmedeki değişkenliğinin bir nevi yansıması olan anlamlarla son derece zenginleşti. Antik dönemi ele alan pek çok yazar böyle kelimeleri kullanmaktadır. Sözgelimi “ruh”, “din” ve “tanrılar” gibi ifadelerin çağdaş anlamlarıyla kullanılması güçlüğe ve yanlış anlaşılmalara sebep olur.

      Mesela, “ruh” ve “ruhsal töz” kelimelerinin ilk veya görece ilkel insanlarla ilgili literatürdeki kullanımında pek çok anlaşmazlık vardır. Çünkü pek çok durumda bu insanların, “hayat” veya “hayati ilke” kelimeleriyle tam olarak vücuttaki yokluğu ölüm demek olan bir şeyi ima etmeye çalıştıkları çok açıktır. Ancak böyle bir kelimeyi basitçe “hayat” diye çevirmek yetersizdir. Çünkü bütün bu insanlar, “hayat”ın “nefes”le özdeşliği veya maddi tözün doğasındaki varlığı hakkında benzer bir teorik görüşe sahiptir. Kendi dilimizde tamamıyla aynı düşünceyi ifade edecek bir kelime veya tabir bulmak elbette imkânsızdır. Çünkü her bölgenin veya toplumun kendine özgü sembollerini ifade etmede yetersiz kalan, kelimeler arasındaki değişen küçük anlam farklılıkları her toplulukta vardır. “Hayati öz” ifadesi, bu durum için en uygun örnektir.

      Rylands’daki konferansımda12 şu anda bütünüyle dünyanın ortak mirası olan medeniyetin unsurlarının dünya genelindeki yayılımı hakkında kabataslak bir çerçeve çizdim. Antik Mısır’ın birtakım sanat, gelenek ve inançların gelişiminde oynadığı rolden bahsettim. Mevcut çalışmada bu gelişim sürecinin bazı taraflarını daha ayrıntılı bir şekilde incelemeyi ve Mısır’ın mumyalama pratiğinin geniş etki alanı ile onun meydana çıkardığı yeni düşünce silsilesini irdelemeyi amaçlıyorum. Bu uygulama, kendisinden önce bilinmeyen sanatların ve zanaatların bulunmasında ufuk açıcı olmuş ve bu etkili düşünsel birikimle birlikte, geleneklerin ve inançların karmaşık yapısını şekillendirmiştir.

      Bununla beraber, mumyalama pratiğinin medeniyetin gelişimiyle olan ilişkisinden bahsederken yalnızca bir kültürü şekillendiren bir etkiden söz etmiyorum. Mumyalamanın Mısırlılara ifade ettiği anlamı belirlemede genel dünya felsefesinin oynadığı rolü ve doğa olaylarının anlamına ilişkin mevcut öğretilerin üzerindeki bu etkilere verilen tepkileri de aklımdan çıkarmıyorum.

      Şüphesiz ilk olarak, ölüyü mumyalamak gibi böylesine fantastik ve korkunç bir uygulama ile medeniyetin inşası arasında ne tür bir bağlantı olabileceği sorusuyla karşılaşacağım. Sanatlar, zanaatlar, gelenekler, inançlar, toplumsal ve politik kurumlar gibi medeniyetin birincil unsurlarının gelişiminin yönünü doğrudan ya da dolaylı olarak böylesine bir uygulamanın değiştirmesi mümkün müdür?

      Önceki yazılarım ve konferanslarımda13 bu geleneğin Profesör Lethaby’nin “medeniyetin temeli” olarak adlandırdığı sanat ve marangozluk, taşçılık gibi zanaatların bulunmasıyla nasıl yakından bir ilişki içinde olduğunu gösterdim. Bunun yanı sıra, tapınakların evrimi ve bedensel olarak yeniden canlanma fikriyle bağlantılı bir şekilde gelişen dini inançların ve törenlerin şekillenmesinde mumyalama geleneğinin etkin bir rolü olduğunu açıkladım. Ayrıca mumyalama uygulamasının, medeniyet tarihindeki dolaylı tesirlerinin önemine de değindim. Mumyalama geleneği, tarihin kaydettiği ilk büyük deniz seferlerini teşvik etmiştir.14 Mısırlıların Akdeniz ve Kızıldeniz’deki deniz ticaretine girişmesinde başlıca neden, yüzyıllar boyunca mumyalama ve dini törenlerde kullanılması için gereken reçine ve balsam arayışı ile tabut yapımı için gereken kereste ihtiyacıdır. Sonuç olarak bu yolla kazanılan bilgi ve tecrübeler Mısırlılar ve onların ardıllarının daha uzak denizlere yelken açmalarını mümkün kılmıştır. Böyle bir ilişkinin etkisinin büyüklüğünü tam olarak hesaplamak mümkün değildir. Bu etki yalnızca bizim ortak medeniyetimizin tohumlarının dünya geneline saçılmasını sağlamamış, bununla birlikte farklı tarihleri ve gelenekleri olan insanların yakın bir temas içerisine girmesini de sağlamıştır.

      Mumyalamanın etkilerinin diğer yanlarını zaten ele aldığım için bu konuyu burada daha fazla incelemek niyetinde değilim. Mumyalamanın tıp ve eczacılık tarihini hangi açılardan etkilediğinden bahsedeceğim. İnsan kadavralarını kesme fikri, 3000 yıldır, başta Yunanistan olmak üzere pek çok yerde yasaktı ama Mısırlıları tanıdıkça Batlamyusçu Yunan hekimler için bunun yapılması ve daha sonra İskenderiye’de insan vücudunun sistemli bir şekilde incelenmesi mümkün olmuştur. Anatomi bilgisi ve tıp bilimi bu temel üzerine kuruludur.15 Ama mumyalama uygulamasının diğer pek çok aşamasının da tıp ve eczacılıkla ilgili bilgi ve yöntemlerin gelişmesinde büyük payı vardır.16

      Öyleyse, ilk bakışta Mısırlıların mumyalama uygulamasının; mimari, deniz ticareti ve tıp biliminin gelişimiyle yakın bir şekilde ilişkili olduğunu gösteren bulgular vardır. Ancak burada asıl üzerinde durduğum konu, bu uygulamanın insanın en içsel inançlarını şekillendirmede oynadığı çok büyük rol ve onun, dini ilhamın ve bilimsel düşüncenin rotasını tayin ediciliğidir. Bu rol yalnızca Mısırlılara değil, yüzyıllar sonrasında bütün dünyaya aittir.

      Bu uygulama insan düşüncesi üzerinde derin bir etki yaratmıştır. Muhtemelen Avrupa’da Orinyasiyen döneminden17 itibaren gelişmeye başlayan fizyoloji ile psikolojinin muğlak ve yarım bıraktığı fikirler, Mısırlıların mumyalama yöntemiyle birlikte bir anda sağlam bir iskelete ve nihai bir şekle bürünmüştür. Fakat aynı zamanda bu yeni dünya görüşü ilk ilahların icadında kendine bir yer bulmamasına rağmen, bu ilahlara sahip olduklarından çok daha somut bir şekil verdi. Tüm dini ritüellerin sonradan dayandığı temellerin kurulmasında ve mumyalama uygulamasıyla gelişen ayinleri yönetmek için bir ruhban sınıfının oluşmasında büyük rol oynadı.