F. Hadland Davis

Japon Mitleri ve Efsaneleri


Скачать книгу

içmiş. Bu sevimli yaratığın kadehine şarap koyuşunu görmenin zevkini yaşamak için içmeye devam ediyormuş.

      Kumaso sarhoş olunca Prens Yamato şarap kavanozunu aşağı fırlatmış, hançerini çabucak çekip Kumaso’yu öldürünceye kadar bıçaklamış.

      Takeru, kardeşine ne olduğunu görünce kaçmaya çalışmış ama Prens Yamato üzerine atlamış. Hançeri bir kez daha havada parlamış ve Takeru yere düşmüş.

      Ölmek üzere olan haydut, güçlükle “Bir dakika bekle,” demiş. “Kim olduğunuzu ve nereden geldiğinizi bilemeyeceğim. Şimdiye kadar krallıktaki en güçlü kişilerin kardeşim ve ben olduğumuzu düşünmüştüm. Gerçekten yanılmışım.”

      “Ben, sizin gibi asileri öldürmemi emreden Kral’ın oğlu Yamato’yum!” demiş Prens.

      Haydut kibarca, “Sana yeni bir isim vermeme izin ver,” demiş. “Bundan böyle size Yamato Take diyecekler, çünkü ülkedeki en cesur kişi sizsiniz.”

      Takeru bunları söyledikten sonra ölmüş.

      Prens Yamato ve Takeru

      Tahta Kılıç

      Prens başkente giderken İdzumo Takeru adında başka bir kanun kaçağıyla karşılaşmış. Yine bir yardımcısına başvurarak bu adama son derece arkadaşça davranmış. Tahtadan bir kılıç yapıp çelik silahının kılıfına sıkıca sokmuş. Takeru’yla tanışmayı beklediği zamanlar bunu takmış.

      Prens Yamato bir defasında Takeru’yu Hinokawa nehrinde yüzmeye davet etmiş. Haydut akıntıya doğru yüzerken Prens gizlice karaya çıkıp Takeru’nun kıyafetlerinin yanına gitmiş. Sahile uzanarak kılıçları değiştirmeyi başarmış ve tahta kılıcını Takeru’nun keskin çelik kılıcının yerine koymuş.

      Takeru sudan çıkıp kıyafetlerini giydiğinde Prens ondan kılıç becerisini göstermesini istemiş. Takeru, “Hangimizin daha iyi kılıç ustası olduğunu göreceğiz,” demiş.

      Takeru bunu memnuniyetle kabul edip kılıcını çıkarmaya çalışmış. Kılıç sıkışmış ve tahtadan olduğu için elbette hiçbir durumda işe yaramazmış. Haydut bu şekilde mücadele ederken Yamato onun kafasını kesmiş. Yaptığı kurnazlık bir kez daha onun işine yaramış; saraya döndüğünde onun adına ziyafet verilmiş ve kral babasından birçok pahalı hediye almış.

      “Ot Yaran Kılıç”

      Prens Yamato sarayda uzun süre boş oturmamış çünkü babası ona doğu illerindeki bir Anyu isyanını bastırmasını emretmiş.

      Prens ayrılmaya hazır olduğunda Kral ona “Sekiz Kol Boyunda Mızrak” adı verilen kutsal ağaçtan yapılmış bir mızrak vermiş. Prens Yamato, bu değerli hediyeyle İse tapınaklarını ziyaret etmiş. Başrahibe teyzesi onu tekrardan buyur etmiş. Yeğeninin anlattığı her şeyi ilgiyle dinlemiş ve kendisine verdiği cüppenin maceralarında ne kadar işe yaradığını öğrendiği için özellikle çok mutlu olmuş.

      Hikâyesini dinledikten sonra tapınağa gitmiş ve bir kılıç ve çakmaktaşından bir çanta getirmiş. Bunları Yamato’ya veda hediyesi olarak vermiş.

      Bu kılıç, Japonya İmparatorluk Hanesi’nin sembollerinden biri olan Murakumo kılıcıymış. Bu Prens için en güzel hediyeymiş. Bu kılıcın bir zamanlar tanrılara ait olduğu ve Susa-no-o tarafından keşfedildiği hatırlanacaktır.

      Uzun bir yürüyüşün ardından Prens Yamato ve adamları kendilerini Suruga eyaletinde bulmuşlar. Vali onu misafirperver bir şekilde karşılamış ve eğlence amaçlı bir geyik avı düzenlenmiş. Kahramanımız arada sırada aldatılsa da en ufak bir şüphe duymadan ava katılmış.

      Prens, yüksek otlarla kaplı büyük ve ıssız bir ovaya götürülmüş. Geyiği avlamakla meşgulken aniden ateşin farkına varmış. Ardından her yönden alevlerin ve duman bulutlarının yükseldiğini görmüş. Her tarafı ateşlerle çevriliymiş. Görünüşe göre buradan kaçış yokmuş. Dürüst savaşçı bir tuzağa, hem de çok sıcak bir tuzağa düştüğünü fark ettiğinde çok geçmiş.

      Kahramanımız teyzesinin ona verdiği çantayı açmış, yanındaki otları ateşe vermiş ve Murakumo kılıcıyla her iki taraftaki uzun yeşil yaprakları çabucak kesmiş. Bunu yapar yapmaz rüzgâr birdenbire yön değiştirip alevleri ondan uzaklaştırmış. Böylece Prens en ufak bir yanmaya maruz kalmadan oradan kaçmış ve Murakumo’nun kılıcı “Ot Yaran Kılıç” olarak bilinmeye başlamış.

      Ototaçibana’nın Fedakârlığı

      Prens’in sadık karısı Prenses Ototaçibana, tüm bu maceralarda Prens’in peşindeymiş. Savaşta övgüye değer olan kahramanımız, ne yazık ki aşk konusunda o kadar da becerikli değilmiş. Karısına tepeden bakıyor ve onunla ilgilenmiyormuş. Zavallı sadık ruh efendisine hizmet ederken güzelliğini kaybetmiş. Güneş derisini yakmış, giysileri pislenip yırtılmış. Yine de hiç şikâyet etmemiş ve üzgün olmasına rağmen her zamanki tatlı tavrını korumak için büyük bir çaba göstermiş.

      Derken Prens Yamato, büyüleyici Prenses Miyadzu ile tanışmış. Prenses’in elbisesi çok hoş, teni kiraz çiçeği kadar narinmiş. Prensin ona umutsuzca âşık olması çok uzun sürmemiş. Ayrılma zamanı geldiğinde tekrar döneceğine ve güzel Prenses Miyadzu’yu karısı yapacağına yemin etmiş. Çok geçmeden yukarı bakıp Ototaçibana’yı görmüş; kadının yüzünde yoğun bir üzüntü varmış. Ancak Prens Yamato kalbine taş basmış ve sözünü tutmaya kararlı bir halde oradan uzaklaşmış.

      Prens Yamato, eşi ve adamları İdzu’nun deniz kıyısına vardıklarında takipçileri, Kadzusa Boğazı’nı geçebilmeleri için bir birkaç tekneyi güvence altına almak istemişler.

      Prens kibirle bağırmış: “Öf! Burası yalnızca bir dere! Bu kadar tekne niye? Buranın üstünden atlayabilirim!”

      Hep birlikte yolculuklarına başladıklarında büyük bir fırtına çıkmış. Dalgalar su dağlarına dönüşmüş, rüzgâr çığlık atıyormuş, kara bulutların arasından şimşekler parlıyormuş ve gök gümbürdüyormuş. Görünüşe göre Prens’i ve karısını taşıyan teknenin batması gerekiyormuş. Zira fırtına Prens Yamato’nun gururlu ve aptalca sözlerine kızan Deniz Kralı Rin-Jin’in işiymiş.

      Mürettebat gemiyi doğru yolda tutma umuduyla yelkenleri indirdiğinde fırtına yatışacağına daha da kötüleşmiş. Sonunda Ototaçibana ayağa kalkmış ve efendisinin sebep olduğu tüm üzüntüyü afederek çok sevdiği kocasını kurtarmak için hayatını feda etmeye karar vermiş.

      Sadık Ototaçibana şöyle demiş: “Ah, Rin-Jin; Prens kocam, kendiyle övünerek seni kızdırdı. Ben Ototaçibana, Yamato Take’nin yerine sana zavallı hayatımı veriyorum. Şimdi kendimi senin büyük dalgalı krallığına bırakıyorum;

      karşılığında efendimi sağ salim bir şekilde kıyıya ulaştırın.”

      Bu sözleri söyleyen Ototaçibana fokurdayan dalgaların içine atlamış ve bir anda gözden kaybolmuş. Bu fedakârlık yapıldıktan hemen sonra fırtına dinmiş ve bulutsuz bir gökyüzünde güneş parlamış.

      Yamato Take varacağı yere sağ salim ulaşmış ve Anyu isyanını başarılı bir şekilde bastırmış.

      Kahramanımız sadık karısına kesinlikle yanlış yapmıştı. Onun iyiliğini takdir etmeyi çok geç öğrenmiş. Ancak Prenses Miyadzu tamamen unutulmuşken, Prens onun sevgi dolu anısını ölünceye kadar saklamış.

      Yılanın Katledilmesi

      Yamato