putların önünde edilen kısa duadan sonra kilise avlusuna yiyecek ve içecekle girer. Kadınlar, burada tuhaf ağıtlar yakarlar, erkeklerse rahip tarafından kutsanmış yumurtaları yuvarlar. Daha sonra aile mezarının üzerine bir bez serilir, üzerine de erzak ve bir şişe votka koyulur. Ardından aile daire şeklinde oturur ve ataları ziyafetlerine katılmaya davet eder. Orada bulunan herkes, yiyip içerek ölülerden bahseder. Yemekten geriye kalanlar dilencilere dağıtılır. Pek çok dilenci mezarlıkta toplanır veya yiyecekler mezarların üzerine bırakılır. Yumurta kabukları ve hatta bütün yumurtalar mezara gömülür; ağıtlar ve cenaze ağıtlarıyla tören tamamlanır.
Yaz dziadyleri, mezarların huş ağacı dallarıyla süpürüldüğü Hamsin yortusundan önceki cumartesi günü benzer şekilde gerçekleştirilir. Buna “Dziadylere buhar banyosu vermek,” denir.
Ataların gazabından kaçınmak ve böylece ailesini talihsizliklerden korumak isteyen herkes, dziadyleri ağırlamalıdır; sadece başka bir yerde inşa edilen yeni bir meskene taşınan aileler bundan muaftır. Bununla birlikte yeni evde hanenin bir üyesi ölür ölmez, dziady kutlanmalıdır. Ayrıca aile, daha önce dziadylerin görüldüğü bir eve taşınmışsa bunun nasıl yapıldığını sorgulamaları gerekir, çünkü yemeklerin sunumunda olduğu gibi olağan törenden herhangi bir sapma, ataların öfkesini uyandırabilir ve talihsizliğe yol açabilir.
Cenaze törenlerine dair (pominki) diğer tanımlamalar Rusya’da bulunur: sonbahar ayinleri roditelskiye suboty (ebeveyn cumartesileri), ilkbahar ayinleri navskiy velikden veya naviy den (büyük ölüm günü veya ölüm günü) ve yaz semiki (Hamsin yortusu) olarak adlandırılır.
Bulgaristan’da yaygın cenaze törenleri (zadusnica) yılda beş veya dört kez kutlanır. Ancak çoğunlukla üç kez, yani Aziz Demetrius’tan, Büyük Oruç’tan ve Hamsin Yortusundan önceki cumartesi günü. Anma törenleri Rusya’daki bahar dziadylerine benzer. Bunların yanı sıra Bulgaristan’ın bazı bölgelerinde Beyaz Rusya’daki sonbahar dziadylerini anımsatan ayinler vardır ve bunlara stopanova gozba denir (ev sahibinin festivali). Sıradan halkın görüşüne göre bir Stopan (Stopanin), ailenin evini koruyan vefat etmiş bir atadır ve onun onuruna yapılan bayram şöyle kutlanır: Bütün ev, özellikle ortak oturma odası özenle fırçalanıp temizlenir, ardından aile üyeleri pazar kıyafetlerini giyer ve kendilerini çiçeklerle süslerler. Ocağın her iki tarafında (ateşin yanmaya devam ettiği yerde) ve kapının yanında mumlar yakılır. En yaşlı kadın siyah bir tavuk getirir, onu öldürür ve kanın ocaktaki oyuğa akmasına izin verir. Kan burada kile bulanır; sonra yaşlı kadın tavuğun etini kızartır, diğer kadınlar da bugün için özel olarak hazırlanmış unlu keki pişirir. Her şey hazır olunca aile reisi bir kadeh şarap alarak yarısını ateşe döker ve sonra kafasının üzerine bir kek koyup dört parçaya böler. Bunu yaparken odanın içinde dolaşır. Bir çeyreğe tereyağı ve bal sürülür, tavuğun sol bacağı ve üç küçük bardak şarap eklenir, ardından Stopan’a verilen tüm bu hediyeler çatının üç köşesine yerleştirilir. Sonra herkes masaya oturur, ama yemeye başlamadan önce yaşlı kadın, diğerleriyle birlikte ateşe şarap döker. Bir sonraki ayin, aileye sağlık ve uzun ömür bahşetmesi, sürüleri koruyup kollaması, çayırlara, bağlara vb. bakması için Stopan’a dua etmektir; yemekten sonra şarkılar söylenir ve Stopan’ın ev halkına bahşettiği güzellikler övülür. İki hafta sonra yaşlı kadın, Stopan için hazırlanan yemeklerle ilgilenir ve üzerlerindeki yemeklerden herhangi biri yenmişse aile çok mutlu olur.
Diğer Slavlar arasında bu eski törenlerin yalnızca izleri kalmıştır çünkü Roma Katolik kilisesi, Ortodoks kilisesi tarafından izin verilen bu uygulamaları bastırmak için her türlü çabayı göstermiştir.
Atalara tapınmanın Slavlar arasında geniş çapta yayıldığı, kanıtlanmış bir gerçek olarak kabul edilebilir: Slavlar, atalarını hem ailenin hem de hanelerinin mutluluğuyla yoğun bir şekilde ilgilenen koruyucu putlar olarak görüyorlardı. Birçok mitolojik varlığın, özellikle de putların kökeni buna benzer bir ata kültüne kadar götürülebilir.
Üçüncü Bölüm
Hane Tanrıları
Slavların hane tanrılarına yönelik inancı, eski raporlarla doğrulanmaktadır. Helmold, Elbe Slavları arasında yaygın bir ev putları kültüne atıfta bulunur. Cosmas, atalardan biri olan Çek’in omuzlarındaki putları yeni ülkeye nasıl getirdiğini ve Rzip dağında istirahat ederek arkadaşlarına şöyle dediğini anlatır: “Kalkın sevgili dostlar ve putlarınıza bir adak yapın, çünkü kader tarafından asırlar önce mukadder kılınan bu yeni ülkeye onların sayesinde geldiniz.”
Slavlar hane tanrılarına çeşitli isimler veriyordu ancak ded, dedek, deduska, yani, aile perisi mertebesine yükseltilmiş bir ata (kelimenin tam anlamıyla “dede”), putların kökeninin atalara tapınma olduğunu açıkça göstermektedir.
Deduska Domovoy (Dede Hane Efendisi) Rusya’da iyi bilinir ve onun hakkında birçok ayrıntılı dedikodu dolaşır. Genellikle kırlaşmış, gür saçlı ve parlak gözlü yaşlı bir adam olarak temsil edilir. Bütün vücudu kalın, yumuşak bir saç tabakasıyla kaplıdır ve giysileri, beline sarılı uzun bir pelerin ve açık kırmızı bir kemerden veya bazen sadece kırmızı bir gömlekten oluşur.
Genellikle evinde yaşadığı insanlarca tanınan bir kişinin suretinde, çoğunlukla da evin efendisi veya ölü ya da diri ailenin yaşlı bir üyesi suretinde görünür. Saçının renginde, elbisesinde, tavrında, sesinde ve hatta tavrında atalardan birine benzediği inancı, onun aileyle yakından bağlantılı olduğunu gösterir. Öyle ki örneğin bu atanın gözdesi olan inek, Domovoy’un da gözdesi olur.
Ev ruhunun ayrıca kedi, köpek, ayı vb. hayvanlar şeklinde ortaya çıkma gücü de vardır, böyle bir hayvanın postunun rengi evin efendisinin saçıyla aynıdır. Domovoy, genel olarak görünmez olsa da onu görmenin birçok yolu vardır. Ancak kendisini rahatsız eden meraklı bireyleri cezalandırmaya çok hazır olduğundan, bu tür yöntemlere başvurma konusunda genel bir isteksizlik söz konusudur.
Domovoy, çoğunlukla fırının arkasındaki odada ya da fırının altında ya da evin eşiğine yakın, dolapta, avluda, ahırda, banyoda ya da başka bir yerde yaşayabilir. Banyodayken tıslayarak, gürleyerek ve kıkırdayarak uzandığı sıraların altına sürünür ve banyo yapılıyorsa yıkanması için bir kova su hazırlanır.
Her evin kendi Domovoy’u vardır ve yalnızca bir tanesi genel olarak bekârdır. Bazen bir karısı ve çocukları olduğuna inanılır. Bu putlar genellikle birbirleriyle savaş halindedir, her biri kendi evinin refahını savunur ve galipler mağlupların evine yerleşir. Burada ev halkını hemen rahatsız etmeye başlarlar, her türlü gürültüyü çıkarırlar; sığırları yaralarlar, efendiyi yatağından çıkarırlar, uyurken insanları boğarlar vb. Bu şekilde rahatsız edilen ev halkı, davetsiz misafiri kovmaya çalışır, evin çitlerini ve duvarlarını çubuklarla döverler ve “Eve git, burada başkalarının putlarını istemiyoruz!” diye bağırırlar. Akşamları hane halkı en güzel kıyafetlerini giyerek avluya çıkar ve “Deduska Domovoy, gel bizimle yaşa ve sürülerimize bak,” diyerek Domovoy’u evlerine çekmeye çalışırlar.
Domovoy, sadece sürülere bakmakla kalmaz, aynı zamanda tüm evi ve ev halkını talihsizliklere karşı korur ve onların refahını artırarak her şeyin yolunda olmasını sağlar. Hizmetçilere ve işçilere nezaret eder, geceleri efendi için her türlü işi yapar ve özellikle de ip eğirmeyi sever. Onu nasıl hoşnut edeceğini bilen ev halkı, her şeyde başarı olacaktır; ucuza alıp pahalıya satacak, mahsulün en iyisine sahip olacak ve asla doluya tutulmayacaktır.