Jan Hanuš Máchal

Slav Mitolojisi


Скачать книгу

korumasız bırakmasına sebep olan genellikle insanların kendisidir. Onun gidişinden sonra hane halkı hastalanır ve ölür, hatta sığırlar bile telef olur.

      İnsanlar akşam yemeğinden kalanları ona ayırarak Domovoy’un gözüne girmeye çalışırlar. Beyaz Rusların, Domovoy’un gitmeyi en sevdiği odaya uzanan geçide beyaz keten koyarak ona saygı göstermek gibi tuhaf bir âdeti vardır. Bu, ailenin yemeğine katılma daveti anlamına gelir.

      Kızgın bir Domovoy’u uzlaştırmanın farklı yolları vardır. Örneğin bir horoz gece yarısı öldürülür ve ortak salonun veya avlunun köşe bucak her yeri onun kanıyla yıkanır. Bazen üzerine tuz serpilmiş bir dilim ekmek beyaz bir beze sarılır ve salona veya avluya koyulur. Hane halkı, dört yöne doğru eğilip bazı özlü sözler söyleyerek Domovoy’un öfkesinin geçmesi ve onunla uzlaşmak için yalvarır.

      Hiçbir hane, koruyucu perisinin yardımı olmadan ayakta kalamaz ve bu, yeni bir konut inşa etme ve başka bir eve taşınma vb. ile bağlantılı çeşitli gelenekleri açıklar. Mutluluğun ve esenliğin, yeni inşa edilen bir evde, daha sonra onun koruyucusu olacak olan aile reisinin ölümünden sonrasına kadar gelmeyeceğine dair bir inanç vardır. Bir ev inşa edildiğinde, evin sahibi ve hatta eve ilk girenler bile zamansız ölümle tehdit edilir. Yeni binaların inşasıyla ilgili benzer gelenekler tüm Slavlar tarafından uygulanmaktadır.

      Yeni inşa edilmiş bir eve taşınma durumunda tuhaf ayinler yapılır. Aile üyeleri eve girmeden önce bir kediyi, horozu, tavuğu vs. içeri veya yeni evin eşiğine atarlar. Tavuğun kafasını kesip odanın ilk köşesinin altına gömerler. İlk yemekte kesilen ilk dilim ekmek, çatı katının sağ köşesine gömülür ve şöyle denir: “Bizim destekçimiz, yeni eve ekmek yemeye ve yeni efendine itaat etmeye gel.”

      Aile yeni bir eve taşındığında Domovoy’unu da yanına almayı asla unutmaz. Yaşlı bir kadın eski evde sobayı yakar ve ateş siperinin üzerindeki kömür tozlarını sıyırır. Öğle vakti bunları temiz bir tavaya koyar ve üzerini mendille kapatır. Pencereyi açıp fırının bulunduğu odanın köşesine dönerek Domovoy’u yeni eve gelmesi için davet eder, daha sonra kömürlü tavayı yeni eve götürür. Burada evin reisi ve hanımı ellerinde ekmek ve tuzla Domovoy’u bekler. Başlarını eğerek onu yeni eve davet ederler ve yaşlı kadın, evin efendisiyle birlikte elinde ekmek ve tuzla odaya girer. Yaşlı kadın tavayı ateşin yanına koyar ve bezi çıkarır, Domovoy’u korkutup kaçırmak için her köşeye doğru sallar ve sonra kömürleri fırına boşaltır. Daha sonra tava parçalara ayrılarak odanın ön köşesinin altına gömülür.

      Küçük Rusyalılar, ailelerinin koruyucu ruhlarına Didko (Did, Diduch) veya Domovyk derler, onun hakkındaki inançları Rusların Domovoy hakkındaki inançlarına benzer.

      Eski Çekler ev putlarına Dedeks diyorlardı ve Silezya’da Djadeks yani ailenin koruyucu ruhu hakkındaki gelenekler hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Kil veya taştan küçük heykeller yapılırdı ve bunlar ilk zamanlar, daha sonraları fırının üzerindeki şömine raflarına yerleştirilmelerine rağmen, kapıların yakınındaki nişlere yerleştiriliyordu. Bu heykeller, genellikle, yaşlanmaktan dolayı boynu eğrilmiş yaşlı bir adamı temsil ediyordu. Adamın üzerinde saygın insanlardan oluşan bir kabilenin kostümü vardır.

      Setek veya Sotek şeklindeki eski Bohemyaca kelimeler anlam bakımından Ded veya Deduska ile karşılaştırılabilir. Setek’in ellerinde ve ayaklarında tırnak yerine pençeleri olan küçük bir çocuğa benzediğine inanılır. Setek, genellikle köyün ahırında kalır, ancak unun, bezelyenin ya da yaban armudunun içinde saklanır, kışın ise ocakta oturarak kendini ısıtır. Setek, sürüleri hastalıktan korur, iyi hasat ve para getirir. Onun ayrıca dokuz yıl boyunca yemeden içmeden yaşayabildiği ve bu sürenin sonunda ev halkını rahatsız ettiği doğum yerine döndüğü söylenmektedir. O, dokuz gün boyunca koltuk altında taşınan bir yumurtadan üretilebilir.

      Steiermark Slovenlerinin inancına göre eski zamanlardaki Setek iyi bir ruhtu, yaklaşık bir başparmak büyüklüğündeydi, genellikle tuzun saklandığı yerlere musallat oluyordu ya da genç sığırların yakınındaki ahırlarda yaşıyordu. Haşlanmış veya kavrulmuş her şeyin bir kısmı kendisine ayrılmazsa ocağın ateşini söndürür veya tavaları çatlatır veya ineklerin süt yerine kan vermesine vb. neden olurdu. Herhangi bir yerde saklanabilir ve onunla alay edenlere oyun oynayabilirdi.

      Koruyucu aile perilerinin diğer bir adı, Almanca Schrat veya Schratt kelimesinden türetilmiş bir terim olan Skritek (İfrit) idi. Küçük bir oğlan çocuğu şeklinde ortaya çıkan bu cin, genellikle fırının arkasında veya ahırda yaşar, hane halkına iyilik yapar, ailenin sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşır. Evde dokuma tezgâhında dokuma yapmak, yeri süpürmek veya sürüleri gütmek gibi bazı işleri yapmaktan da hoşlanırdı.

      Ev halkı, özellikle perşembeleri ve her yemekten üç lokma da ona ayırdıkları Noel yemeklerinde onun lütfunu kazanmaya çalışırdı. Bunu yapmadıkları takdirde öfkelenir, ortalığı kasıp kavurur, insanları rahatsız eder, sürülere zarar verir, evin efendisine de her türlü belayı getirirdi.

      Onun anısı halk geleneğinde hâlâ canlıdır. Kolları göğsü üzerinde çaprazlanmış ve başında bir taç bulunan ahşap bir heykelle temsil ediliyordu. Bu heykel genel olarak, masanın arkasındaki bir köşede bir şifonyerin üzerinde duruyordu ve ailenin yokluğunda Skfitek, evi koruması için bir şifonyerin veya bir masanın üzerine yerleştirilirdi. Slovaklar bu ruha Skrata veya Skriatek derler ve onu sırılsıklam bir tavuk olarak düşünürler; Polonya’da ise Skrzatek, Skrzat veya Skrzot olarak bilinir ve kanatlarını ve kuyruğunu arkasında sürükleyen bir kuş (yine sıklıkla sırılsıklam bir tavuk) olarak temsil edilir. Kendini genellikle vücudundan kıvılcımlar saçan küçük bir kuşa dönüştürür ve belirli bir süre koltuk altında taşınan tuhaf bir şekle sahip bir yumurtadan yetiştirilebilir. Tahıl ambarına musallat olur ve mısır çalar; kötü havalarda insanların evlerini de ziyaret eder. Onu çatıları altında barındıranlar, varlığından yararlanırlar; çünkü o, ev sahibine tahıl getirerek onu zengin eder.

      Steiermark’taki Slovenler de aynı şekilde Skrat’ın (Skratec) para ve mısır getirdiğine inanır. Skrat, genç bir delikanlı, yaşlı bir adam veya kadın gibi görünen farklı suretlere bürünür veya kendini bir kediye, köpeğe, kaza vb. dönüştürebilir; fakat üzeri saçla kaplı olduğundan vücudunu gizlemek için çok uğraşır. Dağlarda ve sık ormanlarda yaşamayı sever ve insanların orada bağırmasına izin vermez; gündüzleri bir kayın ağacına tüner ya da karanlık mağaralarda dinlenir; geceleri şafak vaktine kadar demir dövdüğü köylere ve demircilere musallat olur.

      Bu cin, birine hizmet etmek üzere kiralanabilir veya siyah bir tavuğun yumurtasından yetiştirilebilir. Ancak onun yardımını alabilmek için bu kişiye, karısına ve çocuklarına söz vermesi gerekir ve böyle bir anlaşmanın kişinin kendi kanıyla imzalanması gerekir. Bütün bunlara karşılık Skrat ne isterlerse getirir, bunları pencere pervazına koyar ama para taşıdığında, bacadan aşağı uçan ateşli bir süpürge şeklinde gelir. Darı lapası en sevdiği yemek olduğundan, ne zaman bir şey getirse pencere pervazına konmalıdır.

      Ruslar, onu Domovoy Chozyain veya Chozyainusko (Evin Efendisi) olarak adlandırır. Bulgarların kullandığı Stopan ve Bohemya dilindeki Hospodaricek’in de benzer bir anlamı vardır.

      Bulgarlar, her evin yiğitliği ve cesaretiyle müstesna bir atadan gelen Stopan’ı olduğuna inanırlar. Stopan, ailesini korur; onlara sağlık, uzun ömür ve sayısız çocuk bahşeder. Koyunları çoğaltır, bol yün ve süt vermelerini sağlar. İyi hasadı teşvik eder, üzüm bağlarının büyük üzümler ve meyve bahçelerinin de bol mahsul vermesini sağlar. Tek isteği, ailesinin ona yüksek şeref bahşetmesi ve yeterli yiyeceği vermesidir. Bu