John Arnott MacCulloch

Kelt Mitolojisi


Скачать книгу

Dagda, hikâyeyi hicivcinin midesinin açılmasına neden olacak Bres’e anlatmalıdır. Orada altın bulunmazsa Dagda ölmek zorunda kalacaktı. Devamında Oengus, Dagda’ya kale inşası için ödül olarak yalnızca siyah yeleli bir düve istemesini tavsiye etti. Bu Bres’e zayıflık gibi görünse de ikinci muharebeden sonra düvelerin böğürmesi, Fomorlar tarafından zorla alınan sığırları Dagda’ya getirince Oengus’un kurnazlığı ortaya çıktı.

      Bres’in egemenliğine ve ilahi varlıkların köleliğine ilişkin bu mitolojik hikâye, tanrıların geçici düşüşüne ilişkin diğer mitlerle (Babil’in yüce tanrılarının Tiamat’tan ve onun soyundan korktukları ya da tufandan önce korku içinde sindikleri zamanki gibi) muhtemelen paraleldir. Aynı zamanda eski bir doğa ikiliğini de temsil edebilir (kışın soğuğunda güneş ışığı ve bereket tanrılarının apaçık felci). Kelt istilacılarının, tanrılarının bile paylaştığı anlaşılan bir tür geçici yenilgisine işaret ediyor olabilir. Fomorlar ne olursa olsunlar, nihai yenilgileri yakındı.

      Bres tahtan çekilince eli iyileştiği için Nuada tekrar kral yapıldı. Diancencht (bir şifa ilahı), demircilik tanrısı Creidne’nin yardımıyla onun için gümüş bir el yaptı. Ancak Diancecht’in oğlu Miach, bundan pek de memnun kalmayarak sakat eli aldı ve birçok ırkta yaygın olan bir büyüyle (eklemden ekleme, sinirden sinire) onu kütüğe yerleştirdi, derinin büyümesini sağladı ve eli onardı. Hikâyenin başka bir versiyonuna göre domuz çobanının kol kemiğiyle yeni bir kol yapmıştır. Diancecht kıskançlıktan Miach’a dört defa vurdu, bunlardan üçü Miach’ı iyileştirdi ancak dördüncüsü ölümcül oldu. Babası onu gömdüğünde mezarından eklemleri ve sinirleri kadar bitki fışkırdı. Kız kardeşi Airmed bunları özelliklerine göre ayırdı. Ancak Diancecht kimse doğru değerlerini bilmesin diye onları karıştırdı. Bu olaylar, sihirli ve tıbbi beceriler hakkındaki inançları yansıtır. Sonuncusuysa insanın bilgi edinmeye dair ilahi kıskançlığı hakkındaki efsane olabilir. Nuada tanrılar için bir şölen verir. Onlar ziyafet çekerken bir savaşçı kapıya gelip muhafızlara kendisinin Cian ve Balor kızı Ethne ile Diancecht’in oğlu Lug olduğunu bildirmelerini söyledi. O, samilddnach (sanatların üstadı) olarak da biliniyordu ve ona ne yaptığı sorulduğunda, marangoz olduğunu söyledi; ancak muhafız, “Zaten bir marangozumuz var,” diye cevap verdi. Kendini sırayla demirci, şövalye, arpçı, kahraman, şair, sihirbaz, hekim, kupa taşıyıcısı ve pirinç işçisi ilan etti, ancak Tuatha Dé Danann bunların her birine sahipti. Bunun üzerine Lug, tüm bu sanatları bildiği için giriş hakkı kazandı ve diğer becerilerin yanı sıra İrlanda metinlerinde çok sık atıfta bulunulan üç sihirli arp nağmesini çaldı: uyku nağmesi, ağıt nağmesi ve gülme nağmesi ki bunlar sırasıyla uykuya, yasa ve neşeye sebep oldu.

      Lug’un gelişiyle ilgili, Tuirenn’in Çocukları’ndan alınan başka bir yoruma göre o, yaklaşırken “yüzünün ihtişamı batan güneş gibiydi” ve kimse ona bakamıyordu. Ordusu, Vaatler Diyarı’dan gelen peri süvarileriydi. Beraberinde Manannan’ın oğulları olan üvey kardeşleri de vardı. Lug, Manannan’ın atı Enbarr’a biniyordu. Bu at bahar rüzgârı gibi gidiyordu ve sırtındayken hiçbir binici öldürülemezdi. Lug, Manannan’ın zırhını giyiyordu ki bu zırh onu tüm yaralardan koruyordu. Göğüslüğünü hiçbir silah delemezdi ve kılıcıyla açtığı yaradan kimse kurtulamazdı. Ayrıca bu kılıçla karşılaşan kimse gücünü koruyamazdı. Fomorlar haraç almaya geldiklerinde, Lug birçoğunu öldürdü. Karısı Céthlionn, Balor’a, Lug’un onların torunu olduğu ve o geldiğinde Fomorların gücünün yok olacağına dair kehanette bulundu. Lug Fomorları karşılamaya gittiğinde Bres, güneşin batıdan doğuyor gibi görünmesine şaşırdı. Ancak Druidleri bunun haraç olarak alınan sığırlara büyü yapan Lug’un yüzündeki ışıltı olduğunu söylediler. Bunun üzerine Tuatha Dé Danann’a geri döndüler. Peri süvari alayı geldiğinde Bres, Fomorları getirmesi şartıyla canı için yalvarırken, bir daha savaşmayacağına dair güvence olarak güneşi, ayı, denizi ve toprağı teklif etti ve Lug bunu kabul etti. Bu güvence, animist bir doğa görüşüne işaret eder; zira bu, Bres’in sadakatsiz davranması durumunda güneş ve diğerlerinin onu cezalandıracağı anlamına gelir.

      Diğer anlatıya dönecek olursak Nuada, tahtını Lug’a verdi ve tanrılar bir yıl boyunca konseyde kaldı; büyücülere, hekimlere ve demircilere danıştılar. Büyücü Mathgen, dağların onlara yardım edeceğini ve onları Fomorlar üzerine atacağını duyurdu; kupa taşıyıcı, gücü sayesinde Fomorların gölde veya nehirde su bulamayacaklarını söyledi. Druid Figol, düşmanın üzerine ateş yağmuru yağdıracağına ve güçlerinin üçte ikisini onlardan alacağına söz verdi. Yedi yıl savaşsa yorulmayacak olan Tuatha Dé Danannların ise gücü artacaktı. Dagda, diğerlerinin birlikte yaptığından daha fazlasını yapacağını söyledi. Yedi yıl boyunca Lug’un sorumluluğunda silahlar hazırlandı.

      Sonraki bölüm Dagda’nın, bir ayağı kuzeyde Ecumech’te, diğeri güneyde Loscuinn’de olmak üzere nehirde yıkanan savaş tanrıçası Morrígan ile görevlendirilmesi hakkındadı. Bu muazzam boyut, Kelt mitlerinde tanrısallığın bir simgesidir ve Dagda ile Morrígan’ın buluştuğu yer artık “çiftin yatağı” olarak biliniyordu. Morrígan, ona bilgeleri çağırmasını emretti ve onlara onu mahrum bıraktığı Indech’in kalbinin kanından iki avuç verdi. Bu adamlar şimdi Fomorlara karşı büyüler söylüyorlardı (Keltler arasında savaştan önce daima yapılan bir uygulama).

      Başka bir olay, Keltlerin de diğer ırklar gibi tanrıları hakkında saygısız hikâyeler anlatabildiklerini gösterir. Dagda, Fomorların kampını gözetlemek ve ateşkes istemek için gönderilmişti. Onun için bir sürü yulaf lapası yapıldı. Lapa keçi, koyun ve domuzla kaynatıldı. Ardından, karışım yerdeki bir deliğe dökülüp ölüm tehdidiyle yemesi emredildi. Dagda, bir kadınla bir erkeğin yatabileceği büyüklükte bir kepçe alarak yemeğine başlayıp hepsini bitirdi. Nihayetinde uyku bastırdığında Fomorlar şişmiş göbeğiyle alay ettiler. Uyandığında tedirgin hareket ediyordu ama o devasa çatalını veya sopasını cesurca taşıdı; izi bir sınır hendeği gibi olana kadar sürükledi. Bu yüzden insanlar buna “Dagda’nın sopasının izi” diyorlardı. Bunu, babasının ordusuna karşı sihir yapmayı kabul eden Indech’in kızıyla olan aşkına ilişkin müstehcen bir hikâye izler.

      Savaştan önce tüm şefler Lug’a kahramanlık, zanaatkârlık veya sihir konusunda söz verdiler (tükenmeyecek kadar çok silah ve zırh, düşmanın zayıflaması ve yok edilmesi, üzerlerindeki hiciv gücü, yaralıların veya katledilenlerin sihirle iyileşmesi). Lug’un iki cadısı, “Ağaçları, taşları ve topraktaki çimleri büyüleyeceğiz ki düşmana karşı silahlanmış bir ordu haline gelsinler,” dedi. Ama Lug’un savaşa katılmasını engellediler, çünkü “sanatlara olan düşkünlüğü nedeniyle kahramanın erken ölmesinden korktular.” Tuatha Dé Danann’ın üstün büyüsünün baskın olduğu ilk dövüşler gerçekleşti. Goibniu, Luchtine ve Creidne silahları göz açıp kapayıncaya kadar onardı veya yenileri yaptılar. Goibniu (Eski İrlandaca goba, “demirci” demektir), savaş yedi yıl sürmesine rağmen, kırılan her kılıcı veya mızrağı değiştireceğine söz vermişti. Onun dövdüğü hiçbir mızrak başı hedefi şaşırmaz ve saplandığı herkesi öldürürdü. Goibniu sözünü tuttu; demir ocağında silahlar yaptı ve körelmiş veya kırılmış savaş araçlarını yeniledi. Başka bir yerde, Goibniu’nun ölümsüz birasının (nektar ve soma gibi) tanrıları ölümsüz kıldığını öğreniyoruz. Dolayısıyla o, ziyafetlerinde tanrılar için nektar yağdıran zanaatkârların tanrısı Yunan Hephaistos’un ve tanrıların içtiği bardağı yapan veda tanrısı Tvastr’ın eşdeğeridir. İlahi demircilerin neden tanrıların içeceğiyle ilişkilendirilmesi gerektiği açık değildir. Ancak muhtemelen burada Hint-Avrupa halklarında ortak olan farklı bir mitoloji biçimiyle