John Arnott MacCulloch

Kelt Mitolojisi


Скачать книгу

katiller sefil bir şekilde telef olurlar.

      Baş tanrıların isimlerinin çoğundan daha önce bahsedilmiştir. Muhtemelen bir bereket ve doğurganlık tanrısı olan Dagda veya Eochaid Ollathair; Oengus; Nuada; şiir tanrısı Ogma; demircilerin tanrısı Goibniu, pirinç işçilerinin tanrısı Creidne; ilaç tanrısı Diancecht, Ler’in oğlu Manannan; Midir; Bodb Dearg; güneş tanrısı diyebileceğimiz Lug ve diğer daha önemsiz ilahlar. Tanrıçalar ise şunlardır: Anu veya Danu; şiirin ve ilkel kültürün tanrıçası Brigit; Etain ve savaş tanrıçaları Morrígan, Macha ve Neman. Badb bir dördüncüyü oluşturur veya bazen üçlü gruptan birinin yerini alır. Tuatha Dé Danannlar tarım ve büyük baş hayvanlar üzerinde yetki sahibiydi; ama hepsinin harika bir büyü gücü olmakla birlikte başka işlevleri de vardı. Ne yazık ki bu işlevler hakkında çok az mit vardır ve bunların yapısı bir tahmin meselesi olmak durumundadır. Tanrıların eşyalarının mitolojik büyülü doğası, onları ölümlü olarak kabul eden kayıtlarda bile varlığını sürdürür. Mag-Tured savaşını anlatan hikâyenin giriş kısmı, egemenliği üstlenecek her kralın yönetiminde kükreyen Fal taşının Falias’tan nasıl getirildiğini anlatır. Lug’un mızrağı Gorias’tan getirilir. Ona veya onu taşıyana karşı hiçbir muharebe asla kazanılmamıştır. Nuada’nın kılıcı (kınından çıkarılınca kimse ondan kaçamaz), Findias’tan gelmiştir. Tüm birliklerin minnettar bir şekilde ayrıldığı Dagda’nın kazanı Murias’tan gelmiştir. Sihirli yiyecekleri ve diğer eşyalarından daha sonra bahsedilecektir. Hakkında günümüze ulaşan hiçbir efsane olmayan bazı nesnelerin (Dagda’nın yatağı, Morrígan’ın mamaları, Dagda’nın eşinin tarağı ve kutusu, yani iki tepe, Oengus’un taş duvarı ve benzerleri) Brug na Boinne’de olduğu söylenir.

      İkinci Bölüm

      Tuatha Dé Danann ve Miletliler

      Tuatha Dé Danann’ın Miletliler2 tarafından mağlup edilmesini anlatan tarihi kayıt, Tuatha Dé Danann’ın tanrısallığını veya Druid büyüsüne ve doğaüstü güce olan inancın kalıcılığını gözler önüne serer. D’Arbois, Tuatha Dé Danann’ı Miletliler gelene kadar yüz altmış dokuz yıl boyunca İrlanda’nın efendisi yapan entrikanın, 1072’de ölen Galli Coemain’in icadı olduğunu göstermiştir. İstilalar Kitabı bunu benimsemiştir ve tanrıların MÖ 1700’e kadar art arda krallar olarak hüküm sürdüklerini varsayar. Bununla birlikte Gilla Coemain’in zamanında bile, bu plan her zaman kabul edilmedi, çünkü Tigernach Yıllıklar’ında MÖ 305’ten önce tarihi bir İrlanda zamanından bahsetmez; ancak mevcut hikâyeler, tanrıların çok daha sonraki bir tarihte (sözgelimi İsa’nın İrlandalı çağdaşları olduğu iddia edilen Conchobar ve Cúchulainn’in zamanında) hâlâ hayatta olduğunu göstermiştir.

      Miletliler geldiğinde, Tuatha Dé Danann’ın üç kralı hüküm sürüyordu: MacGuill (Fındık Ağacı’nın Oğlu), MacCecht (Saban’ın Oğlu) ve MacGréine (Güneş’in Oğlu). Bunlar sırasıyla Banba, Fotla ve Ériu (isimleri İrlanda’nın antik isimleridir ve sonuncusu “Erin” şeklinde varlığını sürdürmektedir) ile evliydi. Bunların İrlanda’nın bazı bölgelerinin isimlerini aldığı varsayılan eski tanrıçalar mı yoksa tarih yazarlarının ülkeye verilen unvanlardan türettikleri isimler mi olduğu belli değildir. Hikâyedeki bir olay ilk fikri ima etmektedir. Üç kral, doğa ve tarım tanrıları olabilir ve Miletlilerle savaşırken sırasıyla Eber, Airem (Çiftçi) ve büyü şarkıcısı ve hüküm verici Amairgen tarafından öldürüldüler. Miletliler, Mısır’dan kovulan bir İskit asilinin torunlarıydılar. Bu soylu İspanya’ya geldi (Torunu Bergon burada bir kule inşa etti) ve babası kimi zaman Bile diye adlandırılan Mile’nin babası veya büyükbabasıydı. Başka bir oğul olan Ith, bir akşam kuleden bakarken İrlanda kıyılarını gördü. Doksan takipçisiyle oraya yelken açtı ve bir anlaşmazlığı çözmesi için yalvaran krallar tarafından memnuniyetle karşılandı. Onun kaderi, anlaşmazlıkları gidermek üzere çağrılan halk hikâyesi kahramanlarının kaderinden çok farklıydı. Krallara adalete göre hareket etmelerini buyururken toprağın bereketini o kadar övdü ki krallar toprak üzerinde planlar kurduğundan şüphelenip onu öldürdü. Müritleri cesedini İspanya’ya taşıdı ve Miletlilerin şefleri, onun intikamını almaya karar vererek İrlanda’ya yelken açtılar. Ancak Tuatha Dé Danann sihirli bir sis oluşturup adanın domuz sırtı gibi görünmesini sağladı (Muic-Inis yani “Domuz Adası” adı buradan gelmektedir). Sonunda karaya çıktılar ve Mile’nin oğlu şair Amairgen şarkı söyledi:

      “Ben denizde bir rüzgârım,

      Ben bir deniz dalgasıyım,

      Ben denizin gürlemesiyim,

      Ben güçlü bir öküzüm,

      Uçurumda yırtıcı bir kuşum,

      Ben bir güneş ışınıyım,

      Ben akıllı bir gezginim,

      Ben vahşi bir yabandomuzuyum,

      Ben ovada bir gölüm,

      Ben yetenekli bir sanatçıyım,

      Ben, bir orduyu biçen keskin bir kılıcı olan bir devim.”

      Bazıları bunu bir çeşit Kelt panteizmi olarak görür. Eğer öyleyse bu, tuhaf bir panteizmdir çünkü daha çok Keltlere özgü övüngen süslü sözlerdir. Taliesin’in benimsediği ardışık formlardan bahsettiği Galler şiirlerinde benzerlik vardır. Bu karşılaştırma İrlandalı Erigena’nın panteizmiyle değil, barbar tıp adamlarının övünen sözleriyle yapılmalıdır.

      Miletliler sırayla Banba, Fotla ve Ériu ile bir araya gelip her birinden adaya adlarını vermelerini istediler. Krallar daha sonra, göstermelik olarak savaş ya da teslimiyet sorununu tartışacak bir ateşkes için yalvarsalar da asıl amaçları Druidlerine sihirli sözler hazırlamaları için zaman tanımaktı. Yanlışsa ölmesi şartıyla Amairgen’in hükmünü kabul etmeye karar verdiler. Amairgen daha sonra Miletlilere dokuz dalganın sihirli mesafesine çıkmaları gerektiğini söyledi ve geri dönmeyi başarırlarsa ülke onların olacaktı. Bu, İrlanda’da verilen ilk karardı. Miletliler bunun üzerine gemilerine döndüler, ancak istenen mesafeyi kazanır kazanmaz Dru-idler ve tanrıların şairleri, bir fırtına çıkardılar. Eber, onu bayrak direklerinin ucunu geçmeyen bir Druid fırtınası olarak tanıdı ve Amairgen şimdi Erin’in doğal özelliklerinin yardımına başvurdu (sonraki hikâyeye gömülü ve ilkel bir düşünce aşamasının özelliklerini taşıyan eski animist bir rün):

      “Sana sesleniyorum Erin,

      Pırıl pırıl deniz,

      Bereketli, bereketli tepe,

      Vadileri olan orman,

      Akan, akan dere” vb.

      Şimdi fırtına durmuştu ve Eber sevinçle Erin halkını mızrak ve kılıçla vuracağını söyleyerek övündü; ama o anda fırtına tekrar patladı, gemileri dağıtıp harap etti ve birçok kişiyi boğdu. Hayatta kalanlar Boyne’ye indi ve Tuatha Dé Danann’a savaş açtı. Üç kraliçenin, Lug’un cadılarının Fomorlara yaptığı gibi, Miletliler için bir yanılsama olan sihirli bir ordu yarattığı söylenmesine rağmen Tuatha Dé Danann yenildi.

      “Cesurca savaştık

      Banba adasının ruhları (siabhra) için,

      Bin kişiyi indirdik

      Tuatha Dé Danann’ın adamlarından.”

      Başka bir çatışmada, üç kral ve kraliçenin katledildiği başka bir bozgun gerçekleşmiştir; bu, Tuatha Dé Danann’dan kurtulanların yeraltı sığınağına sığındıkları zamandı, Miletliler