tanrıça Fand ve Liban tarafından şarkısı söylenen cesaretine rağmen, doğaüstü düşmanlara karşı savaşması gereken zaman gelmiştir (Korkunç Senach, Eochaid, Eol ve Akarsu Eogan). Bunlar görünüşe göre Manannan ile birleşmişlerdi. Manannan’ın eşi, Labraid’in kız kardeşi Fand idi ve onu terk etmişti. Labraid korkuyordu, çünkü çekişmenin ne olacağı belli değildi. Kahraman Cuchulainn’in yardımı onu gerçekten memnun ederdi ve bu yardım için ona kız kardeşi Fand’ı vermeye hazırdı. Cuchulainn tanrıların hâkimiyet alanına varıp Labraid tarafından karşılandığında düşmanın büyük ordularına baktılar. Druid büyülerinde yetenekli iki kuzgun, kahramanın varlığını orduya duyurdu. Ertesi sabah Eochaid, bir derede yıkanmaya gitti ve orada Cuchulainn tarafından öldürüldü. Cuchulainn ile Senach arasında büyük bir kavga çıktı ve Senach de öldü. Cuchulainn daha sonra tüm gücünü ortaya koydu ve katliam o kadar büyük oldu ki bizzat Labraid buna bir son vermesi için ona yalvardı ve sonra şu şarkıyı söyledi:
“Çok sayıda atlıdan oluşan yüce bir ordu.
Bana her taraftan saldırdı;
Onlar denizin oğlu Manannan’ın halkıydı,
Eogan’ın yardımına çağırdığı.”
Başka bir örnek, Connaught kralının oğlu Loegaire’in hikâyesinde karşımıza çıkar. Connaught halkı, Ai ovasındaki Kuş Gölü’nün yakınında bir araya gelirler. O sırada, gölden yükselen sisin içinden bir yabancı onlara yaklaşır. Yabancının mor bir pelerini ve omuzlarına kadar uzanan sarı saçları vardır. Yanında altın kabzalı bir kılıç asılıdır; sağ elinde beş köşeli bir mızrak ve sol kolunda altın oymalı bir kalkan vardır. Loegaire onu karşılar ve o, savaşçılardan yardım istemek için tanrıların topraklarından geldiğini anlatır. Adı Fiachna’dır ve karısının tecavüzcüsünü öldürmüştür; ancak Mag Mell kalesindeki kralın oğlu, yeğeni Goll tarafından saldırıya uğramış ve yedi savaşta yenilmiştir. Dolayısıyla yeni bir savaş göz önüne alındığında yardım için gelmiştir. Ülkenin güzelliğini ve orada görkemli ırkın insanları arasında yapılan kanlı savaşları anlatarak ona yardım edecekleri gümüş ve altının beklediğini söyler. Güçlü görüşlü mavi gözleri, cam gibi parlak dişleri ve kırmızı dudaklarıyla güzel ilahi savaşçılar vardır. Savaşlarda güçlü olan bu savaşçılar meclislerinde ilmi meseleler hakkında ezgili mısralarla şarkı söylerler. Fiachna göle girip gözden kaybolur. Şimdi Loegaire adamlarına seslenir. Elli savaşçı onunla suya dalar ve gölün altındaki ilahi topraklarda düşmanına karşı verdiği savaşta Fiachna’ya katılırlar. Fiachna, karısının tutsak olduğu Mag Mell kalesini kuşatır. Kaleyi savunanlar kadını serbest bırakır ve kadın Goll’e olan aşkını itiraf edip galipleri takip eder. Fiachna, kızı Güneş’in Gözyaşı’nı Loegaire’e verir ve Loegaire’in adamlarının her biri bir eş alır. Sıla hasreti çekinceye kadar bir yıl boyunca ilahi diyarda kalırlar; onun yanından ayrılırken Fiahna onlara, ona dönmek isterlerse ata binmelerini ve yeryüzünde inmemelerini söyler. Connaught halkı onları tekrar gördüklerine sevinir çünkü onlar için çok yas tutmuşlardı. Şimdiyse Loegaire tanrıların ülkesine döndüklerini duyurur ve babası ona krallığı, altınlarını ve kadınlarını teklif etmesine rağmen o, orada kalmaz. Aldırışsız oğul, biraların deli gibi aktığı, her ordunun yüz bin savaşçıdan oluştuğu ve krallıktan krallığa gezerken tanrıların melodik müziğinin duyulduğu ilahi diyarın şarkısını söyler. Tanrıça olan karısından ve yoldaşlarından ve kaleden alınan kazanlardan ve içki kupalarından bahseder. Síd gecelerinden biri için babasının krallığını kabul etmeyecektir. Bu sözlerle krallıktan sonsuza dek ayrılır ve egemenliği Fiahna ile paylaşmak üzere Mag Mell’e döner (bir ölümlü için asil bir ilahi ödül). Fionn’un kahramanlık döngüsünde, tanrılara yardım eden başka kahraman örneklerine de rastlanacaktır.
Farklı ilahi gruplar arasındaki savaşa, güzel birer kızları olan síde kralları (ilahi veya peri halkı) Caibell ve Etar’ın hikâyesinde de rastlanır. Genç kızları evlendirmek isteyen iki krala, kızlar için savaş teklif edilir. Ancak savaş sídde yapılırsa síd kirlenecektir (tanrıların ülkesindeki diğer savaş örneklerine aykırı bir fikir). Síd halkı insanlara görünürse artık istedikleri zaman görünür istedikleri zaman görünmez olamayacaklardır. Bu nedenle savaş, onlarla insanlar arasında bir ayrım olmasın diye gece yapılır ve síd halkı geyik şekline bürünür. Mücadele o kadar korkunçtur ki öldürülenlerin toynaklarından ve boynuzlarından dört tepecik yapılır. Savaşın önünü almak için bir kuyudan su fışkırarak Loch Riach gölünü oluşturur; beyaz koyunlar her yedi yılda bir uygun saatte bunun içine atılırsa kıpkırmızı olurlar. Krallardan yalnızca Etar hayatta kalır.
Hıristiyan kâtipleri Tuatha Dé Danan konusunda ne yapacaklarını bilememişlerdi. Onlara yapılan en eski gönderme, cennetten kovulmaları, bulutlar ve sisler içinde İrlanda’ya ulaşmaları hakkındadır. Eochaid ua Flainn, onuncu yüzyılda bunları “hayaletler” (siabhra) olarak adlandırır ve onların semavi mi yoksa dünyevi mi olduklarını sorar; şeytan mı yoksa insan mıdır bunlar? Onlar Japhet’e bağlıydılar. Yine de İstilalar Kitabı’nda şeytan olarak kabul ediliyorlardı. Başka bir gelenek onları, kuzey adalarında büyücülük öğrendikten sonra İrlanda’ya dönen Nemed’in soyundan gelenlerin bir kolu yapar. Tarih yazarları onları hemen hemen insan olarak; resmi Hıristiyanlık kısmen iblis olarak, halk inancı ve romantizm ise eski ilahi yönleriyle bir tür güzel peri ırkı olarak kabul ediyordu.
D’Arbois, Tuatha Dé Danann’ı “annesinin ismi Danu olan tanrının halkı” olarak tercüme eder. Stokes, “tanrıça Danu’nun halkı veya halkları” olarak yorumlar bunu. Stern, Danann’ı sonraki bir ek olarak görmeyi ve ilk ismi Tuatha Dé veya Fir Dea (ilahi kabile veya tanrının insanları) olarak kabul etmeyi tercih eder. Grubun üç önemsiz üyesi (Brian, Iuchar ve Iucharba), bazen “Danu’nun üç tanrısı” olarak adlandırılır ve bu nedenle, belki de tüm grup “üç tanrının insanları” olarak tanımlanır. Brian, Iachar ve Iacharba tri dée dána veya “dánın üç tanrısı” yani “bilgi” veya “kader” olarak da adlandırılır. Danand’dan (Danu) Béchuille ile ayrı bir tanrıça olarak zikredilir. İkisi de tanrıların üvey anneleri olarak adlandırılır. Cormac’ın Sözlükçe’si Danu hakkında hiçbir bilgi vermez ancak bir tanrıça Anu’dan bahseder: mater deorum hibernensium (tanrıları beslediği iyi oldu). Ayrıca Kerry’de iki tepeye “Anu’nun mamaları” olarak gönderme yapılır ki daha sonraki bir sözlükçe burayı “Danu’nun mamaları” olarak adlandırır. İrlanda, Iath n’Anann olarak isimlendirilir ve Anu’nun ismi Macha, Morrígan ve Badb (savaş tanrıçası) ile zikredilir. Oysa diğer pasajlar Danu’yu bunlarla birlikte sunar. Danu muhtemelen, Dán (bilgi) ile Brian, Iachar ve Iucharba’nın bir işlevi olan bilginin birbirine karıştırılmasından dolayı Anu ile karıştırılmaktadır ve Iucharba Danu olarak kişileştirilir. Dolayısıyla onlara, Aslında Brigit’in oğulları olmalarına rağmen, Danu’nun tanrıları veya oğulları denecektir. Stern’in belirttiği gibi Danu; Dagda, Ogma, Bres’in erkek kardeşi Delbaeth’in kızı olduğu için, tüm grubun annesi olamaz. Anu grubun annesiyse, adının Danu’ya benzerliği de hataya yol açar. Tanrıça olarak Anu, belki de bir tür toprak ana olan İrlanda’nın kişileştirilmesidir. Bir bütün olarak bakıldığında, tarihçiler tarafından gerçek kişilerden ilham alınarak geliştirilen tanrıların ilişkisi, pagan hikâyeler kadar efsanevidir.
Tuirenn’in Çocukları hikâyesinde Brian, Iuchar ve Iucharba, Ogma oğlu Tuirenn’in oğullarıdır. Onlara düşman olan Cian, bir gün onların yaklaştığını görür. Kendine bir Druid değneğiyle vurarak domuza dönüşür, ancak Brian bunu fark eder