bulunan Yarımburgaz Mağarası, Anadolu’dan Avrupa’ya geçişte insanların konaklama ve barınma yeri olarak kullandıkları bir mağara olmuştur. Aslında sadece insanlar için değil, birçok hayvan için de barınma yeri görevini üstlenmiştir.
Aşağı ve yukarı mağara olarak ikiye ayrılan mağaranın aşağı bölümü içeriye doğru 600 metre uzunluğundadır.15 Mağaraya dair yapılan ilk çalışmalar Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten öncülüğünde olmuştur. Bu ilk kazılar sonrası uzun bir süre çalışmalara ara verilmiştir. Ancak Yeşilçam sinemasının popüler olduğu zamanlarda çeşitli dönem filmlerinin çekildiği yer olması sebebiyle mağara katmanları ciddi zarar görmeye başlamıştır. En sonunda 1986 yılı civarında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan kazıları yeniden başlatmıştır. 1988 ve 1990 yıllarında ise çalışmalar, Prof. Dr. Güven Arsebük tarafından yürütülmüştür.16
Bu kazılar sonucunda Yarımburgaz Mağarası’nın geçmişinin, alt paleolitik dönem dediğimiz zamana kadar dayandığı fark edilmiştir. Ayrıca ele geçen ayı ve diğer yabani hayvan kemik kalıntıları, mağaranın boş durmadığını göstermektedir. Bizans döneminde dahi içerisine oyulan nişlere bakılırsa, ibadet alanı olarak kullanması bile söz konusu olmuştur.
5. Dikkat Çeken Paleolitik Dönem Barınma Yerleri
Karain Mağarası – Antalya
Çarkini Mağarası – Antalya
Kızılin Mağarası – Burdur
Beldibi Mağarası – Antalya
Dursunlu – Konya
Çeçtepe – Ankara
Etiyokuşu – Ankara
Avla Dağ – Nevşehir
Tekeköy – Samsun
Biris Mezarlığı – Şanlıurfa
Değirmentepe – Malatya
Söğüt Tarlası – Şanlıurfa
Hamışkan Deresi – Adıyaman
Şehramuz – Adıyaman
Palanlı – Adıyaman
Küllünün İni – Elazığ
Karataş – Antalya
Körtik Tepe – Diyarbakır
Demirköy – Diyarbakır
Taşlıtarla Mevkii – Çanakkale
Narlıdere – İzmir
Yarımburgaz – İstanbul
Göksu – Kayseri
Gümüşdere – İstanbul
Domalı – İstanbul
Belbaşı Mağarası – Antalya
Kefken – Kocaeli
Cebeci – Kocaeli
Öküzini – Antalya
Direkli Mağarası – Kahramanmaraş
Tekeköy – Samsun
Üçağızlı Mağarası – Hatay
Metmenge – Gaziantep
Sam – Gaziantep
Şarklı Mağarası – Gaziantep
Dülük Mağarası – Gaziantep
Karadağ Eteği – Kocaeli
Uluk Mevkii – Şanlıurfa
Hallan Çemi – Batman
Cilavuz – Kars
Ağzıaçık Suyu – Kars
Tirşin – Diyarbakır
VI
Modern Toplumun Temelleri ve Neolitik Dönem
(MÖ 8000-5500)
Bugün yediğimiz yemekten toplumsal düzenin temellerine ve oturduğumuz evlere kadar birçok oluşumun temellerinin dayandığı döneme, yani neolitik döneme gelmiş bulunuyoruz. Kimi kaynaklara göre bu dönem, “neolitik devrim” olarak geçmektedir.
Çağımızın sosyal hayatını ve ekonomik düzenini oluşturan bu sürecin adı, neo (νέο) yani “yeni” ve lithos (λίθος) yani “taş” sözcüklerinin bir araya gelmesi sonucu üretilmiş ve akademik literatüre bu şekilde girmiştir. Ülkemizde ise daha çok yeni taş ve cilalı taş ifadeleri kullanılmaktadır.17
Neolitik çağın ilk izlerini bereketli hilal dediğimiz ve içerisinde Anadolu coğrafyasının da yer aldığı alanda görmemiz mümkündür. Ancak neolitik dönem olarak adlandırdığımız bu sürecin bir anda başladığını düşünmek saçma olur. Neolitik dönem de kendi içerisinde iki evreye ayrılmaktadır: çanak çömleksiz (akeramik neolitik ya da seramiksiz neolitik dönem olarak da isimlendirilir) ve çanak çömlekli (seramikli) dönem.
a. Çanak Çömleksiz Dönem
Nedir bu çanak çömleksiz dönem?
İklim ılımanlaşınca insan toplulukları da artık mağaralar ve kaya altı sığınakları gibi yerlerden ayrılmış, kendi imkânlarıyla kurdukları barınaklar ve çadırlarda kendilerine hayat kurmuşlardır. Erkeklerin avcılıkla, kadınlarınsa tarımsal süreçle yoğun olarak ilgilendikleri bir dönem başlamıştır. İşte bu yüzden kimi kaynaklar Anadolu’nun ilk çiftçilerini kadınlar olarak göstermektedir.
Epipaleolitik dönemden neolitik döneme geçişin ilk evrelerini anlamamıza Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde bulunan Biris Mezarlığı ve Söğüt Tarlası yardımcı olmaktadır.
Anadolu’nun ilk yerleşimlerinden olan Diyarbakır Körtiktepe ve Çayönü, Batman’da bulunan Hallan Çemi ve Nevali Çori, ayrıca Göbeklitepe ve Aksaray Aşıklı Höyük de bu dönemi aydınlatmakta önemli rol oynamaktadır.
b. Çanak Çömlekli Dönem
Çanak çömlekli dönemde yaşayan insan toplulukları artık tamamen tarıma geçiş yapmış ve pişmiş topraktan şekillendirerek hazırladıkları kap kacakları günlük kullanıma dahil etmişlerdi. Bu kapların üzerinde çeşitli motifler ve figürler yer alıyordu ve boyalarla yapılan geometrik desenler de bulunuyordu. Toplum yabani bitkileri ve tarımsal tohumları ehlileştirmiş, artık evrimleşmiş yabani hayvanlar sayesinde de et ihtiyacını karşılamıştır. Çanak çömlekli ve çanak çömleksiz döneme en iyi örnekler arasında Çatalhöyük’ü göstermemiz mümkündür.
Burası, modern dünyanın temellerinin atıldığı topraklar olarak düşünülen bir bölgedir. Günümüzde Fırat ve Dicle nehirlerinin başından sonuna kadar birçok kültür ve devletin kurulduğu yer olması sebebiyle oldukça dikkat çekicidir. Özellikle tarımsal faaliyetlerin bu bölgede başlaması ve bu faaliyetlerin günümüzdeki gıda tüketiminin temellerini oluşturması yönünden önemlidir.
Bereketli Hilal üzerinde yetişen ilk mahsuller buğday, mercimek, bezelye, nohut, burçak ve ketendir.
3. Görsel: Neolitik dönemde kullanılmış bir havaneli. Buğdayın öğütülmesi için kullanılan bu aletlerin dezavantajı ise içerisinde ufak tefek taşların kalması olmuştur. Kimi kazılarda elde edilen dişlerde yapılan çalışmalar sonucu diş minelerinin ciddi şekilde tahrip olduğu görülmektedir.
İstanbul Üniversitesi Rıdvan Çelikel Arkeoloji Müzesi