Oğuzhan Karadirek

Anadolu Uygarlıkları


Скачать книгу

düşünebiliriz fakat coğrafi faktörler ve hammadde ihtiyacı, toplu halde yaşayan bu grupları sürekli arayışa sokmuştur. İhtiyaç duydukları şeyleri kimi zaman doğrudan kendileri üretmişler, kimi zaman da farklı coğrafyalardan tanıdıkları topluluklardan temin etmişlerdir.

      Bugün Türkiye-Suriye sınırı yakınında yer alan Tell Halaf ve çevresinde bulunan Sabi Abyad, Tell Boueid, Mezra-Teleiat höyükleri, Halaf kültürünün temellerini oluşturmaktadır. Kalkolitik çağ süresi boyunca MÖ 6000-5900 yıllarına uzanan Halaf kültürü, Anadolu coğrafyasında da etkisini göstermiştir. Halaf kültürü, Doğu Anadolu bölgesinden Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgesine kadar tüm coğrafyayı etkisi altına almıştır.

      Van’da bulunan Tilkitepe’nin yoğun bir obsidyen merkezi olması ve obsidyene duyulan ihtiyaç sebebiyle, buradaki kültürle sürekli etkileşim halinde olunduğu bilinmektedir. Ayrıca Doğu Akdeniz bölgesindeki Yumuktepe Höyüğü’nde ve Tarsus bölgesinde de Halaf kültür izleri mevcuttur, bu kültürün izlerine dair en yoğun buluntular ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndedir.

      Peki, bu yayılımın olduğunu biz nereden anlıyoruz? Halaf kültürünün özellikleri içinde boyalı ve geometrik desenli, hayvansal figürlü çömlekler başta gelmektedir. Yapılan çalışmalarda da bahsedilen bölgelerde benzer çanak çömlek buluntularının çıkması, bu bölgelerde Halaf kültüründen esintiler olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ayrıca bu kültüre dair izler, dairesel planlı kerpiç evlerde de kendini göstermiştir; Yunus Höyük, Coba Höyük, Kurban Höyük ve Nevali Çori’deki yerleşimlerde de bu kültürün izleri bulunmaktadır.

      Geç neolitik dönem ile erken kalkolitik dönem arasında yaşanan bu kültür ve ticaret süreci tam iki yüz yıl sürmüştür.

Obeyd Kültürü

      MÖ 5900-4300 yıllarına tarihlenen Obeyd kültürü, Güney Mezopotamya topraklarında başlayarak kuzeye doğru ilerlemiştir. Obeyd ismi, ilk incelemelerin Tell El Ubaid Höyüğü’nde yapılması sebebiyle konmuştur fakat daha sonra araştırmacılar, çalışmalardan elde edilen verilere göre, bu kültürün daha da eskiye dayandığı yorumunu yapmıştır.

      Obeyd kültüründe artık toplumsal düzende bir sistem oluşturulmuş ve sınıflar arası farklılıklar oluşmaya başlamıştır; bu dönem, kent-devlet olgusunun temellerinin atıldığı dönem olmuştur. Yapılar yer yer iki katlı inşa edilmiş, tapınaklar ortaya çıkmış ve kentlerin çevresi kerpiç duvarlarla örülerek yerleşim yerleri koruma altına alınmıştır.

      Nüfusun artmasıyla, şehri beslemek için tarımsal üretimde de artış olmuş, tarımı geliştirmek için kurak alanlara da doğrudan su getirebilen sulama kanalları açılmıştır.

      Güneydoğu Anadolu bölgesinde Sakça Höyük, Samsat, Akarçaytepe, Kenantepe, Fıstıklı Höyük ve Domuztepe höyükleri, Obeyd kültürüne dair önemli veriler sunmaktayken Doğu Anadolu bölgesinde ise Arslantepe, Değirmentepe, Tepecik, Tülüntepe, Norşuntepe, Korucutepe ve Pirot höyüklerinde de bu kültüre ait çeşitli izler bulunmaktadır. Doğu Akdeniz coğrafyasındaysa Yumuktepe ve Gözlükule’de Obeyd kültürüne ait izler mevcuttur.

Uruk Kültürü

      Obeyd kültürünün hemen arkasından gelen ve MÖ 4000-3100 yıllarına tarihlenen Uruk kültürü, kritik bir çağın son dönemlerini oluşturmaktadır. Bronzun daha da ön plana çıkması sebebiyle, çanak çömlek imalatı daha basit ve yalın hale gelirken, çarklı seramik üretimi de seri üretimin başlangıcı için bir adım olmuştur. Ordu mantığının temelleri yine bu kültür içerisinde gelişirken kent devletlerinin güç kazanması ve tapınak mimarisinin gelişmesi, Uruk kültürünün temel yapıtaşlarından olmuştur. Aynı zamanda çivi yazısının temelleri Uruk kültüründe atılmıştır.

      Uruk kültürüne dair ilk buluntulara, günümüzde Tel El-Varka adıyla bilinen bir Sümer kenti olan Uruk şehrinde rastlanmıştır. Uruk kültürü seramikleri, daha basit, boyasız ya da açık renklidir. Ayrıca bu dönemde mühür sanatına, kil tabletlere ve ticari sözleşmeler gibi buluntulara daha sık rastlanmıştır.

      Mezopotamya kültüründeki hammadde arayışı, zaman içerisinde diğer bölgelere de yayılmış ve Güney İran bölgesinden Anadolu coğrafyasına kadar uzanmıştır. Özellikle Anadolu’da Hacı-nebi, Zeytinlibahçe Höyüğü, Kurban Höyük ve Arslantepe Höyüğü, Uruk kültürünün etkisi altına girmiştir.

      4. Görsel: Halaf kültürüne ait çanak çömlek parçaları

      6. Beylerin ve Kılıçların Dönemi: Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı Kentleri

Ticaretin Kalbi Kültepe/Kaniş

      Kayseri il merkezine 22 km uzaklıkta yer alan Kültepe bölgesi Asurlulardan Hititlere ve Roma dönemine kadar kullanılan bir yaşam bölgesi olmuştur. Höyüğün Kültepe ismini almasındaki sebep ise uzaktan bakıldığında alanın kül renginde görünmesidir. Bir diğer güncel ismi ise Kara Höyük’tür. Burası bir zamanların karum yerleşimiydi, yani Asurluların ticareti organize ettikleri merkezdi.

      Anadolu’nun en eski çiviyazılı tabletlerine burada erişilmiş olup bu tabletlere Kapadokya tabletleri de denir. 19. yüzyılda bölgeye gelen yabancı araştırmacılar tarafından çeşitli kazı girişimleri olmuş, bulunan tabletler ülke dışına çıkarılmıştır. 19.yüzyılda yaşanan bu arkeolojik yarış sebebiyle höyük katmanlarında ciddi tahribatlar yaşanmıştır.

      Yüzeyden aşağıya doğru inildikçe Helen-Roma, demir çağı, Hititler, Asur koloni dönemi, orta ve erken tunç çağı dönemlerine rastlanmıştır.

      Kültepe’de bulunan tabletler özellikle yaşanan çağ hakkında oldukça fazla veri sağlamaktadır. Asur dönemine ait bu tabletler, borç senetleri ve ticari anlaşmalar gibi ticaret hayatına dair faaliyetleri belirten kaynaklar ve günlük yaşamda tüketilen malları, ihtiyaçları vb. anlatan yazılı kaynaklar olması nedeniyle önemlidir.

Anadolu’nun En Eski Yerleşimlerinden: Aslantepe

      Malatya ilinin Battalgazi ilçesinde bulunan Aslantepe Höyüğü, Anadolu’nun en eski kent yerleşimlerinden biri olması sebebiyle oldukça önemlidir. MÖ 3300-3000 yıllarına uzanan kerpiç sarayı ve MÖ 3600-3500’lere dayanan tapınak yapısıyla kralların, askeri sınıfın ve din adamlarının oluşturduğu sosyal sınıfın temelleri, Aslantepe Höyüğü’nde yaşayanlar arasında mevcuttu.

      1930 yıllarında Louis Delaporte başkanlığındaki Fransız ekip tarafından ilk kazılar yapılmaya başlanmıştır. Ele geçirilen buluntular arasındaki kılıçlar, madeni değeri olan eşyalar ve mühürler bölge hakkında çeşitli yorumlar yapma olanağı sağlamıştır. Özellikle mühürlerin incelenmesi sonucunda Aslantepe’de ticaretin yoğun olarak yapıldığı anlaşılmıştır.

      2021 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne eklenmesine bölgenin önemi daha da artmıştır.

Anadolu’daki İlk Höyük Çalışmaları: Tilkitepe

      Van ilindeki Tilkitepe Höyüğü, günümüzde Van havaalanı parselleri içerisinde bulunmaktadır. Tilkitepe Höyüğü kazı çalışmaları, 1899’da W. Belck başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmüştür. Saha, kalkolitik çağ ve tunç çağının yanı sıra Doğu Anadolu Bölgesi için de değerli veriler sunmaktadır.

Tunç Çağında Bir Liman Kenti: Limantepe

      İzmir’in Urla ilçesinde yer alan Limantepe kazıları, Ege Bölgesi için oldukça dikkat çekici bir özelliğe sahiptir. Troya kenti ve kazıları, tunç çağına dair değerli veriler sunar; Kuzey Ege’den aşağılara inildikçe de tunç çağına dair yerleşimler söz konusudur. Bunlardan biri olan Limantepe, deniz ticaretiyle olan bağları ve kalkolitik çağa kadar uzanan geçmişiyle önemli bir merkez olma yolundadır.