Kerim Kuvetli

Anadolu'nun Sırları


Скачать книгу

imparatorun rüyasına girerek idamdan kurtarması da onun en yaygın bilinen mucizelerinden biridir. Bu mucizelerinden dolayı çocukların ve denizcilerin koruyucu azizi olarak kabul görmüştür. Yunanistan ve Rusya’da en yüksek azizlik mertebesine ulaşmıştır. Mezarının bulunduğu Myra kenti ise bir Ortodoks hac merkezi haline gelmiştir.

      Tahmini olarak 6 Aralık 343’te vefat ettiğinde naaşı piskoposluk yaptığı Myra’da bugün Noel Baba Kilisesi olarak bilinen yerde mermer bir lahdin içine konmuştur. Bugün bu kilisenin bulunduğu yerdeki Myra Antik Kenti’nin görkemli ve ilgi çekici kaya mezarları ona eşlik eder. Vefatından sonra ünü azalmamış hatta artmıştır. Doğu Roma imparatorlarından II. Theodosius döneminde (MS 408-450) yaşadığı Myra kenti dini ve idari bakımından Likya’nın metropolitliği yani başkenti olmuştur. MS 529 yılında İmparator I. Iustinianus döneminde meydana gelen depremde yıkılan St. Nikolaos Kilisesi’nin yerine yenisi inşa edilmiştir. MS VI. yüzyılda Rosallia gününde din adamlarını bir araya getiren Synod, Myra’da toplanmıştır. Aziz Nikolaos Kilisesi de asıl popülerliğini bundan sonra kazanır ve o günden sonra da hac merkezi olarak ziyaret edilmeye devam eder.15

      IX. Konstantinos Monomakhos ve eşi Zoe tarafından 1042 yılında bu kiliseye bağışta bulunulmuştur. Hacıların, din adamlarının ve dindar kimselerin ziyareti zaman içerisinde artmış, ünü doğduğu Anadolu topraklarının dışına, Avrupa’ya, Rusya’ya hatta İskandinav ülkelerine kadar ulaşmıştır. Dünyanın birçok ülkesindeki kiliselerde ikona ve fresklerde tasvir edilmiş, adına dünyada iki binden fazla kilise yapılmış ve mucizeleri dilden dile dolaşır olmuştur. Fakat bu ününün bir kötü etkisi olacak ve 1087 yılında Barili İtalyan korsanlar onun kemiklerini lahdinden çalarak memleketlerine kaçıracaklardır. Orada Aziz Nikolaos adına inşa edilmiş bazilikaya (Basilica Di San Nicola) götürmüşlerdir. Bugün Bari’de yapılan ve Ortodokslar tarafından kutsal sayılan ikonalar tüm dünyaya satılmaktadır.

      Aziz Nikolaos Kilisesi’nin bulunduğu bölge daha sonra Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan döneminde (1155-1192) Türklerin kontrolüne geçmesine rağmen Myra kentindeki dini işleyiş devam etmiştir. Bunda Türklerin ele geçirdikleri topraklardaki insanların kültür, dil ve dinlerine karşı gösterdikleri saygılı yönetim anlayışı etkin olmuştur. Hatta Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan, kilisenin onarımı için bağışta bulunmuştur. Manastır ve kiliseye bağışta bulunan son kişi ise Rus Çarı I. Nikolay’ dır (1825-1853).

      Günümüzde her yıl 25 Aralık’ta İsa’nın doğumunun Hıristiyanlar tarafından kutlandığı Noel zamanlarında ortaya çıkan Noel Baba imajının öyküsü ise oldukça ilginçtir. Her şey 1929 yılında tüm Amerika’yı altüst eden, binlerce şirketin iflas etmesine sebep olan ekonomik krizle başladı. Krizden etkilenen şirketler arasında bugün tüm dünya tarafından tanınan ve içeceklerinin saniyede sekiz bin adet tüketildiği hesaplanan Coca-Cola da vardı. Pazarlama ve satış konusunda başarılı bu şirket krizden korunmak için çareyi reklamlarda buldu. Bu reklam öyle etkili olmalıydı ki insanların psikolojik olarak depresif olduğu bu dönemde hem yüzlerini güldürebilmeli hem de onlara umut vermeliydi. Aranan çare ise 1931 yılında İsveçli çizer Haddon Sundblom’dan geldi. İskandinavya’dan gelen bu çizer Almanya doğumlu olan Amerikalı karikatürist Thomas Nast’ın 1881 tarihli Noel Baba çizimini kendi toprakları olan İskandinavya mitolojisindeki Tanrı Odin’in mitosuyla birleştirir. İskandinav mitolojisine göre Odin, uçan atı Sleipnir ile avlanmaya gittiğinde, çocuklar Sleipnir için çizmelerinin içine havuç ve saman koyup şöminenin yanına asarlardı. Odin’in bu iyilik karşılığında çocuklara hediye ve şekerlemeler getirdiğine inanılırdı. Sundblom buradaki atı İskandinavya’da bulunan Ren geyikleri ile değiştirmiş ve Coca-Cola’nın renkleri olan kırmızı-beyaz renkli kıyafetler giydirmiştir. Şişman, beyaz sakallı, uçları beyaz kürklü kırmızı bir kıyafet giyen, siyah kemerli, siyah çizmeli, kırmızı şapkalı bu yeni Noel Baba’nın insanlara neşe ve umut veren gülümsemesiyle artık imaj tamamlanmıştır. Coca-Cola bu başarılı reklamını başta sinemalar olmak üzere her yerde yayınladı. Reklam tahmin edilenden daha başarılı oldu çünkü reklamlarda çocukları kullanması yasak olduğu için bu portföye dilediği gibi ulaşamıyordu. Coca-Cola Company reklamlarda çocukları doğrudan resmetmeden ürününü çocuklara satmanın başka yolunu bulmuştu; Noel Baba.

      Amazonlar

      Bugün dünyada kadın haklarını (haklı olarak) savunma ve kadın-erkek eşitliğini insanlara öğretme gayreti içinde olan kadınlarımız, feminist olarak adlandırılmaktadır. Oysa Anadolu’da üstelik günümüzden binlerce yıl önce anaerkil bir toplum yaşam sürmekteydi. Doğan çocuklar günümüzde babalarının adlarıyla çağrılırken, anaerkil toplumda annelerinin adlarıyla çağrılırlardı. Anadolu’daki en büyük inanç ve tapınma Ana Tanrıça Kybele’ye yönelik olmuştur. Ana Tanrıça’dan başka bir bölümde bahsedeceğim fakat bu bölümde, Anadolu’da yaşamış, dünyanın ilk feministleri sayılabilecek savaşçı kadınlardan, Amazonlardan bahsedeceğiz.

      Amazonlar; yaklaşık dört bin yıl önce Anadolu’nun kuzeyindeki hırçın denizin adını taşıyan bölgede, adına Helenistik ve Roma dönemlerinde Pontus denilen, bugün Sakarya’nın doğusundan Gürcistan sınırına kadar olan Karadeniz Bölgesi’nde, güzel ve güçlü kadınlarıyla meşhur, eski adıyla Amisos olarak bilinen Samsun’un Terme Çayı (Thermedon) kıyısında kurmuş oldukları Terme (Themiskyra) kentinde yaşamaktalardı.

      İlk önce Amazon sözcüğünü inceleyelim. Bu sözcüğün Anadolu’da pek eskiden kullanılmış bir dile ait olduğu söylenir. Bazı bilginler de oklarının yaylarını daha iyi çekebilmeleri için, kadınların çocukken sağ memelerini kestiklerini ve bundan dolayı kendilerine “memesiz” demek olan Amazon adı verildiğini ileri sürerler. Ama gerek kabartma taş, gerek resim olarak Amazonları temsil eden binlerce sanat eserinin hiçbirinde Amazonlar tek memeli olarak gösterilmemiştir. Bazen sağ memeleri örtülüdür. Ancak örtünün altında mükemmel bir memenin sipsivri kabarmakta olduğu besbellidir. Başka bilginlere göre ise Amazon’un “A”sı, şiddet ve kuvvet anlamına gelir. “Mazon” da meme demektir. Bundan ötürü bu sözcük, memesiz değil, fakat erkekçe savaştıkları için geniş ve güçlü kuvvetli göğüslü ve memeli demektir. Daha başkalarına göre “A”, Türkçedeki “maz” eki gibi olumsuzluk takısıdır. “Mazo” da “dokunmak” demektir. Bunlara göre Amazon, kendilerine erkek tarafından dokunulmaz olan kadın demektir.16

      Amazonlar tablosu, Landesmuseum, Oldenburg Almanya

      Amazon Kraliçesi Friz Heykeli

      Amazonlar, anaerkil bir toplumda yaşadıkları için doğurganlığı ve bereketi simgeleyen Ana Tanrıça Kybele’ye tapınırlardı. Sonraları Yunan mitolojisinde Kybele’nin özdeşi olan yine bereketi ve doğurganlığı simgeleyen bir ana tanrıça olan Artemis’e tapınırlar. Yaşadıkları toplumda erkekleri ile eşit şartlarda yaşayan, onlarla hayatı paylaşan, beraber at binip savaşan, söz sahibi olan kadınlardı. Fakat Anadolu’ya Kafkaslardan göçen bu toplum, zamanla Anadolu halkları ile kaynaşmış ve bunun sonucu olarak bir kültürlenme meydana gelmiştir. Amazon kadınlarının, Anadolu’da yaşayan halklardan olan Yunanlardan, eşlerinin Yunan dininin baş tanrısı Zeus’u öğrenerek kibirlenmesinden ve onlara üstünlük gayesine girmesinden sonra bu duruma öfkelendikleri ve onlardan ayrı yaşamaya başladıkları düşünülür.

      Amazon Kadını Mozaiği

      Yılda