Knud Rasmussen

Eskimo masalları


Скачать книгу

dinlenmeye gittiler.

      Qujâvârssuk uyudu, sonra kalkıp kuzeye doğru gitti. Biraz ilerleyip küçük bir haliç ağzına vardı. Etrafına bakınca nefes almak için sudan başını çıkarmış benekli bir fok balığı gördü. Balık yine suya girince genç adam onun olduğu tarafa doğru kürek çekti, zıpkının ucunu ve ipini taktı. Balık bir kez daha nefes almaya çıktığında hemen onun olduğu yere kürek çekip zıpkınıyla vurdu. Sonra avıyla birlikte vakit kaybetmeden eve döndü.

      Yaşlı adam deriyi hazırlayıp evin arkasına astı. Fakat orada asılı duran deriden bir ses geliyordu. Oysa evde kimsecikler yoktu. Yaşlı adam bu işten hiç hoşlanmamıştı.

      Sarqiserasak ile karşılaşmış avcılar. Sarqiserasak, yarım bir kayığa binip karşısına çıkan herkesi küreğiyle korkutan bir canavardır.

      Kış mevsimi yaklaşınca yaşlı adam Qujâvârssuk’a şöyle dedi:

      “Çok yakında balinalar sahile gelecek.”

      Bir gece Qujâvârssuk evden çıktığında batı yönünden derin nefes sesleri geldiğini işitti. Sesler giderek yaklaşıyordu. Ömründe ilk defa böylesine yüksek sesle nefes alan birini duymuştu. Hemen içeri girip duyduklarını usulca karısına anlattı. Bunun üzerine uyuyor sandığı yaşlı adam seslendi:

      “Sen ne anlatıyorsun orada?”

      “Ağır nefes sesleri duydum ama ne olduğunu anlayamadım. Güneşin olduğu yerden gelmiyor bu sesler,” dedi Qujâvârssuk.

      Yaşlı adam çizmelerini giyip dışarı çıktı. Sonra geri döndü:

      “Bir balinanın nefesi bu.”

      Sabah henüz gün ışımadan koşuşturma sesleri duyuldu. Sonra biri gelip pencereden seslendi:

      “Qujâvârssuk! Balinaların nefesini ilk duyan bendim.”

      Bunu söyleyen kişi, genç adamı geçmeye çalışan güçlü adamdı. Qujâvârssuk, âdeti olduğu üzere hiçbir şey söylemedi ama onun yerine yaşlı adam cevap verdi:

      “Qujâvârssuk gece duydu sesi, henüz gün ağarmamıştı.” Adamın gülüp gittiğini gördüler.

      Güçlü adam balinanın yanına gitmek için çoktan umiakını4 suya indirmişti. Sonra Qujâvârssuk da evinden çıktı. Qujâvârssuk kayığını suya indirdiğinde, öteki çoktan uzaklaşmıştı. Bu arada içi su dolduğundan dolayı Qujâvârssuk kayığı tekrar kıyıya çekip suyu boşalttı. O zaman birkaç kürekçi bulmak geldi aklına. Bulduğu adamlarla birlikte suya açıldı. Amerdloq’lu güçlü adamın çok ilerlemiş olduğunu görebiliyorlardı. Onun olduğu yere varmadan önce Qujâvârssuk kürekçilerine durmalarını söyleyip sessiz olmalarını istedi. Ne var ki kürekçiler ilerlemek istiyor, balinanın oraya kadar gelmiş olamayacağını düşünüyorlardı. Bunun üzerine Qujâvârssuk “Su yüzüne çıkınca balinayı göreceksiniz,” diye cevap verdi.

      Umiak yeni durmuştu ki Qujâvârssuk’un tüm bedenini bir titreme aldı. Başını çevirince çok yakınında bir balina olduğunu gördü. Kürekçiler, balinanın yanına gitmek için yalvarıyorlardı. Fakat hayatında ilk kez böyle bir hayvan gören Qujâvârssuk “Şuna bir bakalım,” dedi.

      Kürekçilerin sessiz kalması gerekiyordu. Amerdloq’lu güçlü adam balinanın nefesini işitince etrafına baktı ve hayvanın Qujâvârssuk’un yakınında kocaman bir kaya gibi uzanmış olduğunu gördü. Bulunduğu yerden Qujâvârssuk’a seslendi:

      “Zıpkınla vur onu!”

      Qujâvârssuk hiç cevap vermedi ama kürekçileri hayvanı yakalamaya eskisinden de hevesliydi. Balina yeterince nefes aldıktan sonra yine suya daldı. Qujâvârssuk’un kürekçileri artık harekete geçmek istiyordu. Zira hayvan tekrar sudan çıkmayabilirdi. Ama Qujâvârssuk kıpırdamıyordu.

      Balina epeyce suyun altında kaldı. Tekrar yukarı çıktığında daha da yaklaşmıştı. Qujâvârssuk uzunca bir süre hayvana baktı. Sonunda kürekçilerin sabrı taşmıştı. Balina bir kez daha suya dalacağı zaman Qujâvârssuk dedi ki:

      “Şimdi yanına gidelim.”

      Balinaya doğru kürek çekip hayvanı zıpkınladılar. Balina acı içinde çırpınıp suya batarken mesane derisini attı. Bekleneceği üzere bu deri de hemen suya batmıştı.

      İleridekiler ona şöyle seslendiler:

      “Bir balina vuruldu mu, daima denize açılır. Şimdi tekrar yukarı çıkacağı yere doğru kürek çekin.”

      Fakat Qujâvârssuk cevap vermedi ve olduğu yerden ayrılmadı.

      Üçüncü defa seslendiklerinde cevap verdi:

      “Benim vurduğum hayvanlar her zaman daha da yakına gelir, evime doğru hareket ederler.”

      Qujâvârssuk’un bu sözlerini işiten adamlar gülüp alay etmeye başladılar. Sonra kıyıya çarpan suların sesini işittiler. Balina, küçücük bir balık gibi oracıkta yatmış son kez çırpınıyordu. Hemen hayvanın yanına giderek çekme halatını hazırladılar.

      Güçlü adam onlara doğru kürek çekti. Oraya vardığında kimsenin etten yemediğini gördü. Şaşırmıştı:

      “Yeni yakaladığımız balina öylece duruyor, neden hiçbiriniz yemiyorsunuz?”

      Bu soruya Qujâvârssuk şöyle cevap verdi:

      “İlk lokmayı annem alana kadar kimse bu etten yiyemez.”

      Ne var ki güçlü adam balinadan yemeye çalıştı. Tam etten biraz almıştı ki ağzından köpükler fışkırdı. Hemen o lokmayı tükürdü çünkü ağzının içi mahvolmuştu. Yakaladıkları balinayı eve getirdiler. Qujâvârssuk’un annesi etten biraz yedikten sonra diğer herkes karnını doyurdu. Bu eti yedikten sonra kimsenin ağzında bir rahatsızlık oluşmadı. Fakat güçlü adamın uzun bir süre bir şey yemeden beklemesi gerekmişti çünkü ağzı hâlâ iyileşmemişti.

      Amerdloq’lu adam uzun zaman balina yakalayamadı. Hatta, Qujâvârssuk bir balina daha yakalayana kadar beklemesi gerekmişti.

      Qujâvârssuk, Amerdloq’ta kaldı. Sonra bahar gelince kendi memleketine döndü, orada yaşadı ve öldü.

      İşte hepsi bu kadar.

      Kúnigseq

      Bir zamanlar Kúnigseq adında bir büyücü yaşardı. Bir gün ona yardım eden ruhları çağırıp ölüler dünyasına geçmek üzereyken, yerin tuzlu suyla yıkanmasını emretti. Böylece yardımcı ruhları kaçırabilecek kötü kokular giderilmiş olacaktı.

      Sonra ona yardım edecek ruhları çağırmaya koyuldu, bedenini hiç oynatmadan yeraltından geçecekti.

      Sonunda yeraltına ulaştı. Yol üzerinde her yanı otla kaplı bir resife denk geldi. Çok kaygan olan bu resifi geçmek imkânsızdı. Bu yüzden Kúnigseq, yere uzanan yardımcı ruhun üzerine çıkarak burayı geçmeyi başardı.

      İlerledi ve tüylerle kaplı büyük bir yamaca geldi. Derler ki ölüler dünyasında zemin düzdür, tepeler ise ufaktır. Bu dünyada güneş vardır ve gökyüzü de tıpkı bizim dünyamızdakine benzer.

      Birden bir kişinin şöyle bağırdığını duydu: “Kúnigseq geliyor.”

      Küçük bir nehrin kenarında tekir balığı arayan çocukları gördü.

      İnsanların yaşadığı evlere varmadan önce çilek toplamaya gitmiş olan annesiyle karşılaştı. Annesi onu öpmek istedi ancak Kúnigseq’in yardımcı ruhu kadını kenara iterek “Buraya