ilaha ibadette önemli bir gün diğer ilahları ziyaret törenidir ve taşınmaları için gösterişli araçlar gerekir. Tekerlekleri taştan olan bu araba Hint ahşap oymacılığının inceliğini göstermek üzere seçilmiştir.
Dyaus’la karşılaştırıldığında Varuṇa’nın daha fazla insansı özelliği vardır. Altından bir gömlek ve parlak bir sabahlık giyer. Mitra ile parıldayan arabasına biner. Göğün tepesinde bin sütunu ve bin kapısı olan altından bir konakta yaşar. Her şeyi gören Güneş, meskeninden yükselip insanların yaptıklarını anlatmak üzere Mitra ile Varuṇa’nın evine gider. Mitra ile Varuṇa’nın gözü güneştir ve Varuṇa’nın bin gözü vardır. Her iki tanrının da adil elleri vardır ve Varuṇa tüm düzenleri ayaklarının altında çiğner. Yine de hakkında hiçbir mit anlatılmamaktadır ve adına atfedilen tüm ameller bir hükümdar olarak gücünü gösterme amacını taşır. Hem tanrıların hem de insanların, yani herkesin efendisidir. Daha çok İndra için kullanılan bir terim olan salt bağımsız bir hükümdar değil aynı zamanda evrensel bir hükümdardır. Bilhassa Varuṇa’ya yapılan bu yakıştırma İndra için de kullanılır. Dahası Kşatriya (Hükümdar) ve Asura (İlah) terimlerinin ilki neredeyse özellikle ve ikincisi ağırlıklı olarak ona aittir. Asura ismiyle Mitra ile māyā ya da gizemli güce sahiptir. Bununla günün ilk ışıklarını gönderirler, güneşin gökyüzünü bir uçtan diğerine geçmesini sağlarlar, bulut ya da yağmurlar onu gizlerler ya da göklerden yağmur yağdırırlar. Dünyalar Varuṇa ve Mitra’yla desteklenir. Varuṇa altın sarısı sarkacın (güneş) göklerde parlamasını sağlamış ve sulara ateşi salmıştır. Rüzgâr da onun nefesidir. Sabah ile geceyi o tesis eder. Sayesinde ay hareket eder ve yıldızlar geceleyin parlar. Yılın aylarını da o düzenler. Yalnızca nadiren denizle ilişkilendirilir çünkü Ṛigveda okyanus hakkında pek bilgi sahibi değildir. Ancak gizemli gücü sürekli akan nehirlerin okyanusu doldurmasını engeller. Buna rağmen Varuṇa ve Mitra atmosferin sularıyla oldukça yakından ilgilidir ve yağmurun düşmesini sağlarlar. Serinletici içecekler veren inekleri ve bal akan dereleri vardır.
Varuṇa o kadar yücedir ki ne uçan kuşlar ne de akan nehirler onun hâkimiyetinin, gücünün ve gazabının sınırlarına erişebilir. Üç gökler ve benzer biçimde üç yeryüzü ona emanet edilmiştir. Gökyüzündeki kuşların menzilini, gemilerin rotasını, rüzgârın izini ve tüm gizli şeyleri bilir. Her yerde bulunmasının ötesinde Varuṇa’nın her şeyi bilmesi ve her şeye kadirliği bir ilahide hayranlık uyandıran bir şekilde ifade edilmektedir. Bu ilahi ise tesadüfen de olsa salt bir büyüye kısaltılmış olarak Atharvaveda’da (iv. 16) korunmuş olup Muir tarafından şu şekilde tercüme edilmiştir: (Not 3)
Yüce Efendimiz yükseklerden bakıp sanki yanındaymışız gibi amellerimizi izler:
Her ne kadar insanlar amellerini gizlemek istese de tanrılar hepsinin yaptıklarını fark eder.
Kim ayakta duruyor, kim yürüyor ya da kim bir yerden çalıp başka yere götürüyor,
Ya da kendisini gizli odasına saklıyor – tanrılar hareketlerini izliyor.
Nerede iki kişi bir araya gelip komplo kurup yalnızmış gibi davransalar,
Kral Varuṇa, üçüncü olarak oradadır ve bütün komploları açığa çıkar.
Bu yeryüzü onundur ve uçsuz bucaksız gökler ona aittir; İçinde her iki denizi barındırır ve o yine de küçük gölde dinlenir.
Her kim göklerin ötesine çıksa kanat açacağı yolu düşünmesi gerekir,
Orada kaçamayacağı şey Kral Varuṇa’nın elleridir.
Gökten inen casusları dünyanın her yerine süzülür,
Her şeyi tarayan bin gözleri yeryüzünün en uzak yerlerini süpürür.
Gökte ve yerde her ne var, bu göklerin ötesinde ne olup biterse, Serilir bütün yalanlar Kral Varuṇa’nın gözleri önüne.
Her ölümlünün gözlerinin aralıksız kırpılmasını sayar:
Bu evrensel yapıyı tıpkı kumarbazın zar attığı gibi sallar.
Ey tanrım, ahlaksızları yakalamak için attığın şu kementleri, Bırak bütün yalancıları yakalasın bir tek ayırsın dürüstleri.
Mitra ve Varuṇa yalancılığa karşı bir bariyer gibi durmaktadır. Bir paragrafta, İndra’yla halattan yapılmamış bağlarla bağlandığından bahsedilir. Mitra ve Varuṇa yalancılıktan nefret eder, onu kovup cezalandırırlar. Ayrıca ibadetlerini ihmal edenlere hastalık bulaştırırlar. Diğer yandan Varuṇa tövbe eden günahkârlara karşı merhametlidir. İşlenen günahı düğümlenmiş bir ip gibi çözer ve çocuklarından daha çok olan ataların hatalarını affeder. Kurallarını dikkatsizce ihlal edenlere karşı merhamet gösterir. Adına yazılan her ilahide bağışlanma dileyen bir dua bulunur. Sunduğu bin deva ile hayat alabilir ya da uzatabilir. Bir ölümsüzlük muhafızıdır ve sonraki hayatta ancak dürüst olanlar Yama ile Varuṇa’yı görmeyi umut edebilir. Kendisine tapanın dostudur ve ruhsal gözüyle onun gözetler.
Varuṇa’nın kurallarından sıkça bahsedilir ki buna ölümsüz tanrılar bile engel olamaz. Mitra ile ikisi Ṛta’nın ya da “Kutsal Düzenin Efendileri” ve “Ṛta’nın Destekçileri” olarak adlandırılırlar. Bu ise Āditya’lar ya da diğer tanrılarla genel olarak paylaştıkları bir sıfattır. Kendilerine benzer biçimde Agni ve Soma için kullanılan “Kutsal Düzenin Muhafızları” ismi ve ağırlıklı olarak Agni’ye verilen “Kutsal Düzenin Takipçileri” sıfatı da yakıştırılmaktadır. Haliyle bu “Düzen”in Varuṇa’dan daha yüce bir şey olması gerekir ve açıkçası aslında Avesta’daki Aşa’dır. İlk unsuru kozmik düzendir: Şafak Ṛta ile uyumlu olarak söker ve Ṛta’nın ikametgâhından yükselir. Güneş, tekerleğinin on iki teliyle (aylar), Ṛta’yla birlikte hareket eder. Kızıl tüylü daha toy ineğe pişmiş beyaz sütü veren Ṛta’dır. Kurban Ṛta’nın himayesi altındadır. Agni onu gözetleyen ve ilk doğandır. Dualar Ṛta’nın isteklerine göre etkili olur ve kurban eden dindar büyücülüğü kovarak Ṛta ile kurbanını sunduğunu belirtir. İnsanoğlunun çevresinde Ṛta ahlaki bir düzendir ve işin doğrusu daimi olarak asılsızlığın karşıtıdır. Agni ne zaman Ṛta’ya doğru çaba gösterse Varuṇa’nın kendisine dönüştüğü söylenir. Yama ile Yamī ne zaman insanoğlunun ilk çifti için ensest ilişkiye izin verilip verilemeyeceğini tartışsalar Yama’nın kız kardeşinin ikna çabalarına karşı yakarması Ṛta’ya göredir. Avesta’da aynı özellikler Ṛta’yı işaret eder ve kavram çok daha antik olabilir (Not 4). Yunanların Moira (Not 5) ya da Kader kavramının aksine Ṛta’nın tanrıların asla irade ya da istekleriyle kesin olarak çatıştığını göremeyiz. Sürekli olarak Anrta’ya (Düzensizlik) karşı durma aslında bu düşüncenin, kaderin kontrol altında tutulması ya da geçersiz kılınmasından çok bir ideal ya da norm olduğunu göstermektedir. Bu durum, Ṛta’nın ahlaki dünyadan fiziki olana nakledilmesinden kaynaklanabilir. Ya da fiziksel dünyada uygulandığı gibi bir sebep sonuç ilişkisine tam olarak gereksinim duyulmadığı gerçeğinden dolayıdır.
Varuṇa’nın karakter bakımından ve aldığı Asura sıfatıyla İranlıların büyük ilahı Ahura Mazda’ya karşılık geldiği net bir şekilde anlaşılmaktadır. Ayrıca tanrının fiziksel kökeninin engin gökyüzü olduğu konusunda hiç şüphe olamayacağından, onunla yakından ilişkili gibi görünmektedir. Onu bir kenara bırakacak olursak Mitra aslında oldukça sönük bir figürdür. Öyle ki eğer tartışmasız güneş kökenli Persli Mitra olmasaydı kendisini