Arthur Berriedale Keith

Hint mitolojisi


Скачать книгу

tarif edilir. Nadiren altından olduğu belirtilmektedir. Arada sırada yay ile yüz uçlu ve bin tüylü ok taşır. Bazen de bir üvendire taşır. İki ya da daha fazla atın çektiği, bin yüz attan da bahsedilmektedir, altın bir arabayla seyahat eder. Dev gibi yiyip içer. Doğumunda soma içmiş ve Vṛitra’nın katledilmesi onuruna üç ya da bazı rivayetlere göre otuz gölü içmiştir. Yirmi ya da yüz sığırın etini yermiş ve doğduğunda dünyalar korkudan sarsılmış. Annesi bir inek kendisi de bir boğa olarak tasvir edilmektedir. Annesi Nişṭigrī olarak da adlandırılır. Annesi tarafından anormal biçimde doğurulmayı dilemiştir. Babası Dyaus ya da Tvaşṭṛi’dir. İkincisinden somayı çalmış hatta onu katledip annesini dul bırakmıştır. Bunların da ötesinde, tanrılarla çarpışmıştır. Muhtemelen de soma için. Eşi İndrāṇī’den bahsedilir ve İndra’ya sıkça Şacīpati ya da “Kudretin Efendisi” ismi verilmektedir. Bu yüzden daha sonra mitolojiye İndra için, Şacī isimli bir eklenmiştir. Marutlar ve Agni’yle yakından ilişkilidir, aslında Sūrya ile özdeşleştirilmektedir.

      İndra’nın gücü ve kudreti her yerde abartılı bir dille tarif edilmektedir. Tanrıların en büyüğüdür. Hatta hareket eden her şeyin ve insanların efendisi, savaşta tanrılar için geniş alanlar kazanan Varuṇa’dan bile büyüktür. Bazen evrenin hükümdarı olarak Varuṇa’nın unvanını taşısa da genelde bağımsız hükümdar olarak kendi adına sahiptir. Ayrıca “yüz gücü olan” sıfatı ve “gerçek efendi” ismi neredeyse sadece onundur. Ona bu yüce makamı kazandıran başarısı ise suları kuşatan ejderhayı katletmede gösterdiği ve sürekli yinelenen yiğitliğidir. Başından ya da ardından yakalayıp hayati organlarını delip geçer. Vṛitra’yı katlettikten sonra akarsuları salıverir; dağları parçalar, yeri kırıp kuyu açar ve suları serbest bırakır. Ejderhayı öldürüp suların üstüne serer. İnekleri kurtarmak için dağı yarıp açar. Taşların içinde bağlı olan inekleri serbest bırakır. Vṛitra’yı öldürür, kaleleri yıkar, nehirler için kanal açar, dağı delip arkadaşları olan ineklere devreder. Bununla birlikte ışığı yine kendi davranışlarıyla kazanır. İblisleri serbest bırakarak güneşi de sular gibi elde eder. Ejderhaların elebaşını öldürüp suları serbest bıraktığında güneşi, gökyüzünü ve şafağı oluşturmuştur. Karanlıkta ışığı bulur, güneşin parlamasını sağlar ve şafakları kazanır. Güneş ve şafaklarla birlikte inekleri bulur, kurtarır ya da kazanır. İneklerin efendisi olduğunda İndra’yı karşılamak üzere şafaklar doğar. Dahası somayı elde eder ve sarsılan dağları kurar. Brāhmaṇa’da kanatlarını kestiği belirtilir. Yeryüzünü destekler ve gökyüzünü düşmemesi için tutar. Ayrıca gökler ve yerin yaratıcısıdır.

      Bununla birlikte İndra sadece iblislerle savaşmaz. Çünkü Uşas’a saldırıp arabasını okuyla parçalamıştır ve ona yavaş atlar tutmuştur. Bundan dolayı Uşas korkuyla kaçmıştır. Anlatılan muhtemelen gök gürültüsü ile engellenmiş şafak ya da oyalanan şafağın ayrılışını hızlandıran gün doğumu hakkında bir mittir. İndra, hızlı at Etaşa ile bir yarışta koşarken güneşle ters düşmüştür. İndra anlaşılmayan bir biçimde, güneşin arabasının bir tekerini kaybetmesine neden olmuştur. Ayrıca babası Tvaşṭṛi’yi de öldürmüş gibi görünmektedir. Her ne kadar Marutlar ona Vṛitra’yla olan çarpışmasında yardım etseler de bir dizi ilahide onlarla tartıştığına, onlara karşı tehditkâr bir dil kullandığına ve zar zor yatıştırıldığına dair belirgin işaretler görürüz.

      İndra’nın diğer düşmanları efsanevi nehir Rasā’nın ardındaki mağarada inekleri saklayan Paṇilerdi. İndra’nın ulağı dişi köpek Saramā, ineklerin izini sürer ve onları İndra’nın namına ister. Paṇiler ise onunla dalga geçerler ancak İndra Vala tepesini yıkıp düşmanlarını alt eder. Bunun dışındaki her yerde ineklerin Vala’nın kudretiyle kuşatıldıklarından, çoğunlukla Aṅgiras’ın yardımıyla geri kazanıldığı anlatılır ve Panilerden bahsedilmez. Vala (Kuşatan) ineklerin içinde hapsedildiği kalenin ismidir.

      İndra büyük bir savaşçı olduğu gibi, yeryüzündeki insanın kıymetli bir yardımcısıdır. Dāsalara ya da Dasyulara karşı savaşlarında Aryanların en önemli destekçisi olup siyah ırkın Aryanlara boyun eğmesini sağlamışlardır. Görünüşe göre Aryan göçünün koruyucusu olarak, Turvaşalar ile Yadu kabilesini nehirlerin üstünden geçirir. Dahası gözdelerine düşmanları karşısında yardım eder. Arkadaşı Sūdas, on krala karşı olan savaşında yardımını alıp düşmanlarını Paruşhṇī nehrinde boğmuştur. Tapınanları için bir savunma duvarı, bir baba, anne ya da kardeştir. Dindar insanlara varlık bahşeder. Birinin ağaçtan sopayla meyve dökmesi gibi, erdemlilerin üstüne bolluk yağdırır. Zenginlikler efendisidir ve “Cömert olan”dır. Bu yüzden daha sonra edebiyatta Maghavan lakabı isimlerinden biri haline gelir. Bir nehrin yanında somayı bulduktan ve dişleriyle ezdikten sonra kendisine sunan bakireyi ödüllendirmiştir. Karakterinden bahsedilirken az sayıda ahlaki özelliğe yer verilir ve içme marifetiyle böbürlendiği anlatılır. Aslında Vedik dönemde bile insanların varlığından şüphe ettiğine dair bulgulara rastlarız. Bu dikkate değer bir durumdur.

      İndra’da fırtına tanrısını bulmamız gerektiğine şüphe yoktur. Vṛitra’yı bozguna uğratma macerası; tüm yeryüzünün kuruyup, insanlar ve doğanın kuraklığın bitmesi için aynı derecede sabırsızlandığı, yaklaşan yağmurlu mevsimde bulutların arasından yağmurun aniden patlak vermesinin temsilidir. Yağmurun ilk düşüşünü işaret eden devasa fırtınalar genellikle tanrı olarak algılanışı için en uygun kaynaktır. Diğer yandan yarılan dağlar ve elde edilen inekler, farklı bakış açılarında bulutlar olarak kabul görmektedir. Ancak İndra güneşi de ele geçiriyor gibi görünmektedir. Bu, şiddetli fırtınadan sonra bulutların güneşten uzaklaştırılmasını temsil eden özelliğidir. Şafak vaktinde güneşin gecenin karanlığından kurtulması düşüncesi bununla karıştırılır ya da birleştirilir. Bazı terimlerin, Vṛitra’nın nehirleri donduran kış olduğu (Not 12) ve İndra’nın güneş olduğuna dair düşünceyi yansıttığı kanıtlanmamıştır. Ayrıca Ṛigveda ozanlarının, gerçekten sadece tanrının nehirleri dağlardan azat ettiğini kastettiklerini ve hatta Ṛigveda’daki yorumcular bile bilirken tanrıların dağların aslındaki bulutlar olduğunu fark etmediklerini düşünmek zorunda değiliz.

      İNDRA (Levha IV)

      İlah burada tanrıların kralı olarak taçlandırılmış ve vāhanası (vasıtası) fil Airāvata’nın üstünde tahta çıkmaktadır. Sol ellerinde ortadaki yıldırımı tutmaktadır. Sonraları vücudunda aslen “yoni” yani rahmi temsil eden (muhtemelen yağmurun yeryüzüne getirdiği bereketten dolayı) çok sayıda işaretle karakterize edilmiştir. Ancak daha sonra bu işaretlerin yerini gözler almıştır. Kaba sakalı resimde Pers etkisini göstermektedir. Dr. L. H. Gray’in koleksiyonundaki İndo-Mughal (Babür) ekolüne ait bir yağlıboya tablodan.

      Ṛigveda’da soluk bir biçimde karşımıza çıksa da Trita Āptya’da İndra’nın paralelini bulmaktayız. İndra’nın yaptığı gibi Tvaşṭṛi’nin üç başlı oğlunu öldürür. İndra, onu ve kendisini temsil ettiği söylenen erkek İndra’yı zorlar. Marutlarla ve özellikle de hazırladığı somayla ilişkilendirilir. Bu son özellik onu Avesta’daki Thrita ile bağdaştırır. Thrita, isminden anlaşıldığı üzere soma hazırlayan “üçüncü adam”dır. İkincisi Āthwya’dır. İblisi öldürmesi onu üç başlı, altı ağızlı yılanı öldüren Avesta’daki Thraētaona ile özdeşleştirir. İsmi Dvita (İkinci) olan bir erkek kardeşi vardır. Diğer yandan Thraētaona’nın onu öldürmeye çalışan iki erkek kardeşi vardır. Tıpkı