Francis Espinasse

Voltaire'in hayatı


Скачать книгу

ayrıldıktan sonra Arouet, babasının çatısının altında yaşamayı bırakıp Paris’te bulunan bir pansiyonunun müdavimi haline gelmişti. Gerçekleşen bir olay, Mösyö Arouet’nin oğlunun Paris’e dönmesinin beraberinde getireceği sonuçlardan korkmak için geçerli sebeplerinin olduğunu kanıtladı. 1716 yılının sonlarına doğru, İsveç Kralı XII. Karl’ın sağ kolu Baron Görtz, genç Arouet’ye yakınlık göstermekteydi. Baron Görtz, Paris’e geçtiğinde Karl ve Karl’ın eski düşmanı Çar Petro arasında İngiltere’ye karşı bir koalisyon kurmayı planlamaktaydı. Öyle görünüyor ki Görtz genç adamın zekâsından oldukça etkilenmiş, bu nedenle onu, sahip olduğu planları geliştirmesi için, gerçekleştireceği Avrupa seyahatine davet etmişti. Bu davetin yegâne getirisi, Görtz’ün Arouet ile olan bağlantısının yetkili makamlarca bilinir hale gelmesi olmuştu. Özellikle Sully’deki sürgününden geri çağırılması karşısında minnet beslemektense rahatsızlık duyduğu anlaşılan muhalif ve tehlikeli genç şairi pür dikkat gözleyen casuslar her yerdeydi. Öfkeli Maine Düşesi’nin isteği üzerine 1716 kışı ve 1717 baharı boyunca Kral Naibi’ni hicvetmekle meşgul olmasaydı, büyük bir iftiraya uğradığı söylenebilirdi.

      Şairin yaşamı üzerine çalışan en önemli tarihçiler, sözü edilen dönem içerisinde Arouet’nin gerçekten de gözünü yükseklere diken Düşes’in entrikalarına yardım ve yataklık edip etmediği konusunda şüphe içerisindedirler. Fakat Bastille arşivlerinde yapılan araştırmalar, Mösyö Arouet’nin eski kâtiplerinden biri olan ve sonrasında Mösyö Arouet’nin ikinci oğlu için farklı görevler üstlenen Demoulin’in, (bazıları genç Arouet’nin çalışmalarına çokça benzeyen) Kral Naibi’ne karşı yasadışı el ilanlarının ve Kral Naibi’ne yönelik yazılı iftiraların basımında rol oynadığının altını çizmektedir.

      Neyse ki Arouet, hicivlerle uğraşmadığı zamanlarda, sahip olduğu zekâya daha uygun bir şiirsel etkinliğe doğru sürüklenmekteydi. Unutulmamalıdır ki onun Oedipe’i bile, hiçbir şeyin farkında olmaması nedeniyle masumane bir şekilde öz annesiyle evlenmiş olan kahramanı konu alması bakımından kimi zaman, oldukça yanlış bir kanı olsa da, Kral Naibi’yle kızı Berri Düşesi arasında bulunduğu konuşulan ve Paris Skandalı adıyla anılan yasak ilişkiye bir bakış olarak değerlendirilmiştir. 1717 yılının Büyük Perhiz’i, tanışmaktan ve etkilemekten her zaman büyük bir tat aldığı yeni arkadaşlarından birinin, pek ilginç ve yaşlı bir adam olan Mösyö Caumartin’in Fontainebleau Ormanı’nda bulunan Saint-Ange Şatosu’nda misafir olan Arouet’ye uğramadan geçmişti. Caumartin yüksek mevkilerde görevler almış, zamanının en itibarlı Fransız cemiyetinde yer edinmişti. Babası, Retz Kardinali’nin en güvendiği arkadaşlarındandı, bununla beraber XIV. Louis devrinin rivayetlere dayanan tüm tarihi de Caurmartin’in parmaklarının ucundaydı. Bu rivayetlerin birçoğu dinlemeye pek hevesli kulaklara aktarılmış, çok sonraları Voltaire’in yazdığı Siécle de Louis Quatorze eserinde yeniden gün yüzüne çıkmıştı.

      Fakat tüm bunlardan daha önemlisi, Caumartin, ikamet etmekte olduğu Saint-Ange Şatosu’nu sevgili Gabrielle’i için inşa ettirdiği söylenen Fransa eski Kralı IV. Henri’nin hayranıydı. Yaşlı evsahibinin en sevdiği kahramanına düzdüğü methiyelerin coşkusu genç misafiri etkileyerek onda yiğit kralın, İspanya ve Papalık güçleriyle desteklenen Fransız asilzadelerinin oluşturduğu Protestanlık Karşıtı Birlik’e karşı vermiş olduğu başarılı mücadeleyi şiire dökme isteği uyandırmıştı.

      Şair, yeni temanın getirdiği heyecanla dolarak Paris’e döndüğünde daha önce yaratmış olduğu tiyatro projesinin hayata geçmek üzere olduğunu öğrendi. Oyuncular Oedipe’i oynamayı kabul etmişti. Ne var ki, kariyeri boyunca birden fazla kez tecrübe edeceği gibi, tam talihin yüzüne tüm ihtişamıyla güldüğünü zannettiği anda başına gelebilecek en kötü şeyle karşı karşıya kalmak üzereydi. Arouet’nin arkadaşıymış gibi davranan, Kral Naibi’nin sayısız casuslarından subay Beauregard, Saint-Ange dönüşünde Arouet’nin konakladığı Paris pansiyonunda gerçekleştirdiklerini iddia ettiği konuşmalara dayanarak onu yetkili makamlara şikâyet etmişti. Casusun raporuna göre Arouet yalnızca Kral Naibi ve kızıyla ilgili çirkin sözler söylemekle kalmamış aynı zamanda Paris’te hatırı sayılır bir karışıklığa yol açan Latince kitapçığın yazarı olmakla övünmüştü. Bu kitapçıkta Kral Naibi’nin, kimi gerçek kimi uydurma bazı suçları ve kabahatleri sıralanmıştı. “Regnante puero” (genç XV. Louis) ve “veneno et incestis famoso administrante” (Kral Naibi) kitabenin başlangıç cümlelerini oluşturmaktaydı ve kitabenin ruhunu ortaya koymak için yeterliydi. Söz konusu suçlamanın ardından Arouet bu metni kendisinin yazmadığını dolayısıyla masum olduğunu söylemekle kalmamış aynı zamanda bahsi geçen metni hiç görmediğini de belirtmişti.

      Ne yazık ki böyle durumlarda gerek genç Arouet’nin gerekse yetişkin Voltaire’in inkârlarının hiçbir faydası olmamıştır. Arouet, Mayıs 1717’de tutaklanarak Bastille’e konuldu. Burada, eski okul arkadaşlarının babası Polis Bakanı D’Argenson’un gerçekleştirdiği incelikli soruşturmanın ardından neredeyse bir yıl kadar hapis yattı.

      Bastille Hapishanesi

      Hapiste kaldığı süre içerisinde kendisine nasıl davranıldığıyla ilgili pek az şey biliniyor. Şartlar her ne olursa olsun yalnızca esaret altında tutulmak bile huzursuz olduğu kadar sosyalleşmeye de düşkün bu adam için oldukça zor olmalı. Söylentiye göre kendisi, yazıp çizdikleri sebebiyle ceza olarak kalem, mürekkep ve kâğıttan mahrum bırakılmış. Buna karşın, istekleri arasında Homeros’un Latince ve Grekçe ciltleri de bulunmaktaymış. Bastille’e varışını takip eden günlerde bu isteği yerine getirilmiş. Hapiste geçirdiği süre içerisinde kendisine dair tek bilgimiz Bastille Valisi ile yediği akşam yemeğine ilişkindir. Haftalar geçtikçe hapishane görevlisini yazı malzemelerinin ve diğer kitapların (bu kitaplar arasında Fransız tarihi kitapları da bulunmaktaydı) kullanımı konusunda ikna etmiş olmalı. Şartlar her ne kadar sıkı olsa da birtakım ayrıcalıklar sağlanmaktaydı. Çok geçmeden güçlü bir duygu yoğunluğuyla Saint-Ange’de ortaya çıkan şiir tasarısına yoğunlaşmıştı. Zihni aralıksız çalışıyor, üretkenliğini baskılamak mümkün olmuyordu. En sıkıntılı zamanlarında dahi elindeki tek güç, tüm dikkatini çalışmasında toplayarak geri kalan bütün rahatsız edici etmenleri unutmak oluyordu. Daha sonra ünlü Henriade haline gelecek olan La Ligue şiirinin ikinci kıtasında, yapıtını Bastille hapishanesinde geceyi beklediği uykusuz geçen saatlerde değil de uykusunda yazdığı anlatılacaktı. Bahsi geçen kıta, IV. Henri’nin İngiltere’ye gerçekleştirdiği hayali ziyaret esnasında Kraliçe Elizabeth’e Aziz Bartholomew Günü Katliamı’nın dehşet verici hikâyesini anlattığı kıtaydı.

      1718 yılının başında titiz D’Argenson, Mühürler Muhafızlığı’na terfi ettirildi. Öyle görünüyor ki halefi olan Polis Vekili, hapis tutulan şairin durumuna müdahale etmesi konusunda uyarılmıştı. Bu başarılı müdahalede şairin babası da rol oynamıştı. 10 Nisan 1978’de, Paris polis kayıtlarına şu not düşülmüştü: “Hükümdar Hazretleri’nin (Kral Naibi) isteği odur ki Bastille’de hapis bulunan Sieur Arouet fils salıverilerek Sceaux yakınlarında bulunan Chatenay’deki kır evinde kendisine sahip çıkmak üzere babasının yanına sürgün edilsin.” Ertesi gün, neredeyse on bir ay süren esaretin ardından, işlediği günahlardan pişman olmuş evlat Chatenay’de bulunan babaevine gitmek üzere Bastille’den ayrıldı. Anlaşılacağı üzere, ister Chatenay’de olsun ister Paris’te, baba ocağı, Mösyö Arouet’nin ömrü vefa ettiği sürece Arouet için her zaman başını sokacağı bir ev olmuştu. Yeter ki Arouet bunu istesin. Paris’i ziyaret izni almak için yapılan başvurular