Zekeriya Akman

Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri - Meclis-i Meşâyih


Скачать книгу

Cihat Nizamnamesi’ne uygun olarak İstanbul’da Meclis-i Meşâyih tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Yerel encümenlikler tarafından hazırlanan atama evrakları, onaylanmak üzere Meclis-i Meşâyih’e gönderilir. Meclisin de onaylamış olduğu atama kararları, meşihat makamının havalesi ile Evkaf Nezaretine bildirilecektir.

      Nizamnamede görevini mazeretsiz şekilde ifa etmeyenlerin bu vazifelerinden, Meclis-i Meşâyih tarafından alınabileceği belirtilmiştir (13. Madde).

      Cinayet ve namusa halel getiren davranışlarda bulunup haklarındaki hüküm kesinleşenlerin, Meclis-i Meşâyih tarafından görevden alınacak fakat hükümleri kesinleşmemiş tutukluların yerine vekil tayin edilecektir. Taşrada buna benzer suçlamalara dair yerel encümenin değerlendirme ve araştırma yapacağı, merkeze gönderecekleri raporlar doğrultusunda kararın Meclis-i Meşâyih tarafından alınacağı ifade edilmiştir.

      Nizamnamenin on altıncı maddesinde; tekkelerin resmî ve hususi diye iki kısma ayrıldığı belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, tekkelerle ilgili bu tür bir ayrıma gidilmemiştir. Resmî tekkeler her yönüyle Meclis-i Meşâyih’e bağlı kabul edilmiştir. Hususi tekkeler de ayin, vaaz ve tarikat adabı gibi konularda Meclis-i Meşâyih’in kararlarına bağlı kalmakla yükümlü kılınmıştır. Meclis-i Meşâyih’in önceki nizamnamelerinde, nizamname maddelerinin icrası Şeyhülislamlık makamının yetkilerine bırakılmıştır. Bunda ise nizamnamenin icrasının, Şeyhülislamlık ve Evkaf Nezaretinin yetkisinde olduğu belirtilmiştir.104

      1918 Yılında Yayımlanan Nizamnamenin Esbab-ı Mucibesi

      Meclis-i Meşâyih nizamnamesinin çıkması nedeniyle, esbab-ı mucibe layihası da düzenlenmiştir. Bu layihada; Daru’l-Hikmeti’l İslamiyye ve Meclis-i Meşâyih hakkındaki kanunun dördüncü maddesi gereği bir nizamnamenin düzenlenip kabul edildiği, buna ek olarak da bu esbab-ı mucibe layihasının hazırlandığı belirtilmiştir. Nizamnamenin üç fasıldan oluştuğu birinci fasılda; reis ve azaların evsafı, şartları ve seçilme şekilleri, ikincisinde; meclisin ve taşra encümenliklerinin vazife ve salahiyetleri, üçüncü fasılda ise tekkelerin çeşitleri ve Meclis-i Meşâyih’in bunlar üzerindeki yetkisinin tespit edildiği vurgulanmıştır.

      Layihada meclisin kuruluş ve var olma amacı açıklanmıştır. Buna göre bir irfan ve ahlak mektebi olan sufilik mesleğinin bir kuruluşu olan Meclis-i Meşâyih’in başkan ve üyeleri, bu meslektekilere tezkiye-i nefis, davranış ve ahlak gibi konularda örnek teşkil edeceklerdir. Bu göreve seçilecek kişiler fazilet irfan ve basiret gibi vasıflar ile bilinen kişiler olmalıdırlar. İslam ümmetinin terbiyesinde rol alacak ve dinî konularda birlik sağlanmasına katkıda bulunacak müesseseler olan tekke ve zaviyeler, Meclis-i Meşâyih’e taşradakiler ise yerel encümenlikler vasıtasıyla bu kuruma bağlanmıştır.

      Layihada, İslam ümmetinin son asırda içerisine düşmüş olduğu durumun, cehalet nedeniyle insanların yanlış telakkilere ve telkinlere muhatap olmasından kaynaklandığı ve dinî emirlerin tatbikinde Selefi Salihin’in yolundan uzaklaşıldığı vurgulanmıştır. Meclis-i Meşâyih, bu vaziyeti göz önünde bulundurarak, bu ahlak mekteplerinin eski gelenek ve kayıtlarını koruyarak ve asrın gereklerine de uygun bir yol izleyerek görevini yürütecektir. İslam’ın bu güzel vasıflarının tekkelerde uygulanması ve devam ettirilmesi için meclis, kendi bünyesinde komisyon oluşturacaktır. Oluşturulacak bu ilmiye encümeni, tekke ve zaviyelerdeki dinî, ilmî ve tarikat işleyişini takip edip değerlendirecektir. Layihada; nizamnamede belirtilen şekilde ilmiye encümeninin görevleri açıklanmıştır. Layihada ayrıca tekke ve zaviyelerin idaresi, buralardaki görevlere gelecek kişiler için yapılacak sınavlar ve atamalar ile ilgili kurallar belirtilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in görev ve yetkileri anlatılmış, tekke ve zaviyelerin her yönüyle bu kuruma bağlı kalmalarının gerektiği vurgulanmıştır.

      Layihanın sonunda, “Meclis-i Meşâyih’in ilim ve idari iştigalatının taksimi â’mal-ı kaidesine göre tanzimi ve müzakeratı ve mukarraratının tertibi ve encümen-i meşâyih heyetlerinin vezaifi ve tekayada tatbiki icab eden usul ve adabın suver-i icraiyesi misillu hususat mütenevvianın tayini müteaddid talimatnameler tanzime mutavaffık bulunmakla on sekizinci madde esasat-ı mezkureye nazaran kaleme alınmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.105

      Bu nizamnameler ve esbab-ı mucibe layihaları ile Meclis-i Meşâyih’in teşkili görevleri ve sorumlulukları belirlenmiştir.

      Meclis-i Mebusan’da Meclis-i Meşâyih Görüşmeleri

      1918 yılında Daru’l Hikmeti’l İslamiye’nin kuruluşu ve Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının artırılması nedeniyle hazırlanan kanun, dönemin Mebusan ve Âyan meclislerinde görüşülmüştür. 1918 yılında çıkan bu kanunu ve kurum için yayımlanan nizamnameyi dikkate aldığımızda Meclis-i Meşâyih’in âdeta yeniden kuruluşu şeklinde değerlendirebiliriz. Zira bu dönemde, kurumun üye sayısı artırılmış, mali yapısında düzenlemeye gidilmiş ve yetkileri yeniden tanımlanmıştır. Kanun çalışmalarının yapıldığı Meclis-i Mebusan’da kurumun var oluş amacı, çalışmaları ve görev alanı tartışılmıştır. Bu tartışmalar o dönemin siyasetçilerinin Meclis-i Meşâyih’ten beklentilerini ortaya koyması bakımdan önem arz etmektedir. Görüşmelerde, kurumun hangi alanlarda ve nasıl faaliyet yürüteceği, çalışmalarındaki amacın neler olması gerektiği hususunda bilgiler verilmiştir. Biz de çalışmamızda Meclis-i Mebusanda yapılmış olan bu tartışmalardan bazı örneklerle dönemin siyasetçilerinin kuruma bakış açısını tanıtmakta fayda görmekteyiz.

      Meclis-i Mebusân’da Meclis-i Meşâyih ile ilgili müzakereler 21 K.sani 1334 / 1918 Pazartesi günü yapılmıştır. Hacı Adil Bey106 başkanlığında yapılan toplantıda kanunun geneli üzerinde yapılan görüşmelerde ve özellikle ikinci madde görüşülürken Meclis-i Meşâyih gündeme gelmiştir. Toplantıya şeyhülislam adına Bab-ı Meşihat Memurin Müdürü Bahri Efendi katılmıştır. Bahri Efendi toplantıda kanun teklifini milletvekillerine tanıtmak ve gerektiğinde savunmak görevini üstlenmiştir.

      Kanunun geneli üzerinde söz alan Ertuğrul Mebusu Şemsettin Bey,107 Meclis-i Meşâyih ile ilgili çok detaylı bir değerlendirmede bulunmuştur. Hâlihazırda meşihat dairesine bağlı iki aza ve bir başkandan müteşekkil bir meşâyih heyetinin var olduğunu, bu meclisin üye sayısının yediye çıkartılmak istendiğini belirtmiştir. Hükûmetin hazırlamış olduğu esbab-ı mucibe layihası ve ilmiye encümeninin layihasını tetkik ettiğini ve yeni düzenleme ile nelerin amaçlandığını tespite çalıştığını ifade etmiştir. Şemsettin Bey, layihalarda geçen ve gayenin açıklandığı bölümlerden, kuruma sıradan bir idari görevin verildiğini gördüğünü, kendisinin Meclis-i Meşâyih kurulmasına şiddetle taraftar olduğunu fakat böyle bir gaye ile kurulan bir heyetin oluşumuna ihtiyaç olmadığını belirtmiştir. Ona göre, sadece sıradan idari bir görevi yürütmek için böyle bir kuruma ihtiyaç yoktur. Zira bu görevi, meşihat dairesi memurin müdürü de görebilir. Tekkelerin, memleket için çoğu zaman faydalı görevler yürüttüğünü, içtimai hayatı uyandırmak ve millet fertlerini birbirine yaklaştırmak, muhabbet ve samimiyeti tesis etmek ve bilhassa yüce ahlakı neşretmek gibi vazifeleri üstlendiğini ifade etmiştir. Şemsettin Bey, son dönemlerde bu müesseselerin amacından uzaklaştığını ve atıl hâle geldiğini, bu nedenle hükûmetin Meclis-i Meşâyih yoluyla tekkelere yeni bir hayat vermeye çalıştığını vurgulamıştır. Meclis-i Meşâyih’in, Meşihat’a bağlı olarak faaliyet sürdürecek olmasının isabetli bir karar olduğunu çünkü medreselerle tekkeler arasındaki uçurum ve gerginliğin bu yolla giderilebileceğine dair kanaatini ifade etmiştir. Medrese ve