Zekeriya Akman

Osmanlı’da Devlet Tekke Münasebetleri - Meclis-i Meşâyih


Скачать книгу

makamının yetkisine bırakılmıştı. Meşihat makamı bu nedenle ve gerekli gördüğü bazı değişiklikleri uygulamak için 1891 yılında yeni bir nizamname düzenlenmiştir.100 İlk nizamnamenin genişletilmiş şekli olan ve onun “esbab-ı mucibesi” olarak adlandırılan bu yeni belge, Meclis-i Meşâyih’in ikinci bir nizamnamesi olarak değerlendirilmiştir. Tadilen kaleme alınan bu nizamname yirmi iki maddeden oluşmaktadır. Bunda ilk nizamnamede bulunan bazı maddeler çıkartılmış, yeni hükümler ve açıklamalar eklenmiştir.

      Yeni nizamnamede, görev sınırları daha önce sınırlı tutulan Meclis-i Meşâyih’in faaliyet alanı genişletilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in bütün tekke ve zaviyelerin şeyh atamaları ve diğer sorunlarının çözüm mercisi olduğu belirtilmiştir (2. Madde). Yeni nizamnameye konulan bu çerçevedeki madde ile meclisin yetki alanı imparatorluk sınırları içerisinde bulunan bütün tekke ve zaviyeleri kapsamıştır. Nizamnamede, Meclis-i Meşâyih’in bir nazır, bir reis ve yeterli sayıda üye ve başkâtipten oluşacağı ifade edilmiştir (3. Madde). İlk nizamnamede olduğu gibi meclis, meşihat makamına bağlı Evkaf Nezareti ile koordineli bir faaliyet yürütecektir. Meclisin görüşmüş olduğu konularla ilgili oylamalarda, çoğunluğa göre hüküm verileceği eşitlik hâlinde ise nazırın taraf olduğu görüşün geçerli olacağı belirtilmiştir. Bu nizamname ile mecliste bulunması kararlaştırılan nazır, devlet tarafından atanan tarikat kontenjanından olmayan görevlidir. Tevcihi cihat nizamnamesi ile işlevsiz hâle gelen nizamnamenin beşinci maddesinde de değişiklikler yapılmıştır. İlk nizamnamede yer alan atama şekillerine eklemeler yapılmıştır. İlk nizamnamede belirtilen evladı olmayan ve vefat eden şeyhlerin yerine yapılacak atamalar ile ilgili şartlar korunmuştur. Sadece yeni atanacak kişinin ek bir vazifesinin olmamasının gerekli olduğu şartı getirilmiştir. Nizamnamede, meclisin atanacak kişilerle ilgili tetkik yapma ve ehliyetli olanı seçme görevinin olduğuna vurgu yapılmıştır (5. Madde). Şeyhlikleri müştereken yürütülen tekkeler ile ilgili atamalarda, ilk nizamnamede belirtilmiş olan ve göz önünde bulundurulması gereken şartlar korunmuştur (6. Madde).

      Nizamnamenin şeyh atamaları ile ilgili bölümünde; vefat eden şeyhin yerine yapılacak atamada, bir evladı varsa bunun ehliyet ve yeterliliğinin meclisçe tespit edileceği, birden fazla evladı var ise de bunlardan öncelik büyüğünde olmak üzere yine ehliyet şartıyla ve meclisin tensibi ile atama yapılacağı ifade edilmiştir. Birden fazla evladı olan şeyhin yerine yapılacak atamalarla, diğer aile fertlerinin mağdur olmaması için de tedbirler alınmıştır. Ölen şeyhin evladının küçük olması durumunda yapılacak işlem hususunda, birinci nizamnamedeki şartlar korunmuştur. Bu tür durumlarda vekâleten atama yapılacağı ve vekilin taşıması gereken şartlara yer verilmiştir (8. Madde). İlkinde olduğu gibi bu nizamnamede de bütün atamaların Evkaf Nezaretinde bulunan vakıflarla ilgili kayıtlar doğrultusunda yapılacağı belirtilmiştir (10. Madde).

      Nizamnamenin on birinci maddesinde, hangi tarikata mensup olursa olsun tekkelerdeki meşihat makamına atanacak kişilerin dinî ilimler ile tarikatın usul ve kaidesinden şifahi sınava tabi tutulacakları kaydedilmiştir. Bu sınavlar doğrultusunda atamalar yapılarak ehil olmayanlar engellenmiş olacaktır.

      Nizamnamede ayrıca tekkelerde meydana gelebilecek şeriata, ahlaka ve tarikat usullerine aykırı davranışlarda bulunanlar ile ilgili uygulanacak yönteme dair bilgiler verilmiştir. Bu fiilleri yapan kişinin tekkenin şeyhi olması durumunda, meclise çağırılıp şiddetli bir şekilde uyarılması, hâlâ bu tür davranışlara devam edenlere, Şeyhülislamlık makamı tarafından uyarı yazısı yazılması öngörülmüştür. Buna rağmen hâlin devamında ise ayin yaptırmaktan menedilecektir ve yerine başka bir şeyh görevlendirilecektir. Bütün bu tedbirlerin sonuç vermediği durumlarda, görevden alınacağı ve nizamnamenin beşinci maddesi doğrultusunda yerine atama yapılacağı belirtilmiştir. Şayet bu yanlış davranışları sergileyen kişi şeyh değil de derviş veya halifelerden biri ise meclise çağrılıp uyarılması, fayda etmemesi durumunda, hırka ve tacının kendisinden alınması benimsenmiştir.

      Nizamnamenin on dördüncü maddesinde, Mevlevi tekkeleri ile ilgili usullere yer verilmiştir. Bir öncekinde olduğu gibi, bu nizamnamede de Mevlevilere yönelik ayrıcalıklar korunmuştur. Nizamnamede daha sonra, tekkenin vakfiyesinde yer alan vâkıfın şartlarına, atamalarda dikkat edileceği ifade edilmiştir. Meclis-i Meşâyih’in var olma amacı, on altıncı maddede açıklanmıştır. Bu amaç bir önceki nizamnamede belirtilen meclisin kuruluş amacı ile aynıdır. Nizamnamede ayrıca, meşihatı bulunmayan tekke, cami, mescit, türbe ve hanelerde tarikat ayini yapılamayacağı ve bunun duyulması hâlinde menedileceği ifade edilmiştir.

      Nizamnamenin 18-21. maddeleri taşrada Meclis-i Meşâyih’in teşkilatlandırılması ile ilgili hükümleri içermektedir.

      Meclis-i Meşâyih’in taşra teşkilatlanmasının dayanağı nizamnamenin ikinci maddesinde belirtilen yetki sınırlarının imparatorluk dâhilindeki bütün tekkeleri kapsamasından kaynaklanmaktadır. Buna göre; taşrada şeyhleri ve dervişleri yoğun olan bölgelerde, müftü ve kadıların başkanlığında yerel meşâyih meclisleri kurulabilecektir. Oluşturulan bu meclislerin kuruluş izni Meclis-i Meşâyih tarafından verilecektir. Nizamnamede ayrıca taşradaki tekkelerde boşalan şeyhlik görevlerine yapılacak atamalarla ilgili bilgi verilmiştir. Buralarda da merkezdekine benzer bir usulün takip edileceği ifade edilmiştir. Boşalacak şeyhlik görevine yapılacak atamalar için talip olan kişilerin, yerel meclisler tarafından yirmi soruyu geçmeyecek bir sınava tabi tutulacakları, bunun sonunda atama mazbatası düzenlenerek merkez meclise bildirilecektir.

      Nizamnamenin son maddesinde; ileride oluşacak şartlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda nizamnameye ilaveler yapılması konusunun, meşihat makamının yetkisinde olduğu belirtilmiştir.

      1918 Tarihli Nizamname

      1918 yılında hazırlanmış olan bu nizamname, 9 Şevval 1336 / 18 Temmuz 1334 / 18 Temmuz 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi” ve “Ceride-i İlmiye” gazetelerinde yayımlanmıştır. Bazı araştırmacılar, bu nizamnamenin yayın yılını 1917 olarak vermiştir.101 Fakat arşiv kayıtlarında bu nizamnamenin 1918 yılında düzenlenip yayımlandığı anlaşılmaktadır. 1918 yılı Meclis-i Meşâyih için âdeta ikinci bir yapılanmanın gerçekleştiği yıl olmuştur.

      Meşihat kurumuna bağlı Daru’l Hikmeti’l İslamiye adında bir kurumun kurulması, Meclis-i Meşâyih’in üye sayısının arttırılması ve müftülerin sınıf ve maaşlarının yeniden tespiti konularını kapsayan bir kanun çıkarılmıştır. 21 K.sani 1334 / 1918’de Meclis-i Mebusan’da 23 Şubat 1334 / 1918’de ise Meclis-i Âyan’da görüşülüp kabul edilen bu kanun, 5 Mart 1334 / 1918’de padişahın iradesiyle yürürlüğe girmiştir.102 Kanun 10 Mart 1334 / 1918 tarihinde “Takvim-i Vekayi”de yayımlanmıştır.103 Bu kanunla Meclis-i Meşâyih’in üye sayısı arttırılmış ve kurum için on dokuz maddeden oluşan yeni bir nizamname kaleme alınmıştır. Nizamname, dönemin şeyhülislamı Musa Kazım Efendi ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır.

      18 Temmuz 1334 tarihinde yayımlanmış olan bu nizamnamenin içeriği, öncekilerle farklılıklar taşımaktadır. Bu nizamnamede de meclisin başkan ve üyelerinin meşihat makamı tarafından seçileceği vurgulanmıştır. Bütün tekkelerin Meclis-i Meşâyih’e bağlı olduğu, taşradaki tekkelerin de bu kurumun yerel temsilcilikleri tarafından kontrol ve idare edileceği ifade edilmiştir. Vilayet liva ve kaza merkezlerinde Encümen-i Meşâyih kuruluşuna, meşihat makamı izin verecektir. Oluşturulan taşra meşâyih encümenlikleri de her yönü ile Meclis-i Meşâyih’e bağlı olacak ve onun kararlarına uyacaktır.

      Nizamnamenin 5-9. maddeleri encümenin vazife