Ahmet Rasim

Eşkal-i Zaman


Скачать книгу

balığının “altıparmak” çeşidinden yapılan tuzlama; altıparmak palamudun tuzlaması.

11

İstanbul’da Galata surunun ilk kapısı olarak tespit edilmiş bulunan Azap Kapısı, bugün Beyoğlu cihetini Haliç üzerinden İstanbul’a bağlayan Atatürk Köprüsü’nün başında, Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nin tam önünde idi. Osmanlılar Devri’nde bu kapıya verilen Azap Kapı adı, tersanenin yanında bulunan Azaplar Kışlası’ndan ileri gelmiştir.

12

Bahriye Nezaretine (Deniz Kuvvetleri Bakanlığı) bağlı ve Haliç denizcilik işlerine bakan askerî kumandanlık.

13

Bu mısra, XVI. yüzyılda ünlü Türk divan şairlerinden Vardar-Yeniceli Hayali’nindir(? – 1 557). Asıl adı Mehmet ve lakabı Bekâr Memi’dir.

14

Boğaziçi’nin oturulan yerlerini İstanbul’a bağlamak için vapur ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuş olan şirketin adı. Bu şirket Abdülmecit zamanında, 1850’de kurulmuştur. Şirketin müteşebbisi, Mustafa Reşit Paşa idi. Abdülaziz Devri’nde bu kumpanyanın imtiyazı tahdit edilmiş ve Boğaziçi’ne vapurla gidip gelmeyi sağlayacak bir hâle getirilmiştir. Bu şirketin işleri bugün Denizcilik Bankası tarafından yürütülmektedir.

15

“Allah’ı eşten, çocuktan ve başka buna benzer eksiklerden tenzih ederim.” demek olup beğenilen bir şey karşısında “Bunu yaratanı bu güzel yaratmasından dolayı teşbih ederim.” ve beğenilmeyecek bir şey karşısında da “Bundan Ulu Tanrı’yı tenzih ederim.” anlamında kullanılmaktadır.

16

Kaytan gibi ince, uzun ve uçları düz, burma bıyık.

17

Rengi belli değil, belli bir renk söylenemez, herkesin istediği rengi söyleyebileceği.

18

Zenginliğini kılık kıyafet ve davranışıyla göstermeye çalışan kimse.

19

Bir çeşit toprakla karıştırılıp yapılan pekmez katısı.

20

Çamaşırda temizlenemez hâle gelmiş, üzerindeki kir yerleşmiş.

21

Makas görmemiş ve kılları aşağı doğru sarkmış kaş.

22

Parmağı kaplayıp dolayan ve ağrıtan ve dolama denen şişi varmış gibi kalın parmak.

23

Bir evde uzun zaman hizmet etmiş emektar, yaşlı kadın.

24

Kurtlanmış kelle peyniri, tekerlek biçiminde peynir, kaşar peyniri.

25

Eskiden, alışverişlerin altın veya gümüş para ile yapıldığı zamanlarda, bir altın liranın dörtte biri değerinde bir altın para.

26

Ülkücü, idealist, ülküsünü canından üstün tutan kimse.

27

Derisi ve tabanı kalın, bir çeşit kaba ve sağlam asker pabucu.

28

Ayağa tozluk yerine doladıkları çuha kenarı; askerlerin ayak bileğinden dizlerine kadar sardıkları ensiz ve uzun kumaş parçası.

29

Türk askerlerinin Birinci Cihan Savaşı’nda giydikleri bir çeşit sipersiz başlık.

30

Bir devletin başka bir devlete karşılıklı veya karşılıksız olarak dinî, siyasi ve adli alanlarda tanıdığı imtiyazlar. Osmanlı Devleti, XVI. yüzyıldan beri bu imtiyazları tanımaya başlamış, bu yüzden Osmanlılar, yabancıların haklı, haksız isteklerine boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Lozan Barışı ile kapitülasyonlar ortadan kalkmıştır.

31

Eskiden Türkiye’de iki türlü mahkeme vardı: 1) Şeriye, 2) Nizamiye. Bu iki mahkeme Türklerle ilgili idi. Başka bir mahkeme de kapitülasyon (yabancı devletlerin imtiyazlı mahkemeleri) ile ekalliyet (azınlık) mahkemeleri idi. Bunlar da yabancılarla ilgili mahkemelerdi. ”Tevhid-i Kaza”, bütün bu mahkemelerin birleştirilmesini ifade eden bir tabirdir.

32

Bidat, “yeni iş” anlamına. Dinde veya toplumda bulunmadığı hâlde sonradan konmuş olan; dinen aslında olmayan fazlalık veya eksiklik demek olup güzel ve faydalı, çirkin ve zararlı olmak üzere iki türlü olur. Buradaki “çirkin ve zararlı bidat”tir.

33

Orta oyununun önemli kişilerinden, başrollerinden birine verilen ad. Başında büyük ve dilimli bir kavuk, sırtında, uçları bele sokulmuş kırmızı bir biniş (bir çeşit cübbe), Şam kumaşı bir entari ve şal kuşak, cübbenin aynı bir çakşır bir çeşit şalvar), ayağında da çedik pabuç vardır.

34

Meşrutiyet Devri’nin ünlü orta oyuncularından biri.

35

Bir yemin tarzı. Söyleyenin, dediğinin doğru olduğuna veya söz verdiği işi yapacağına inandırmak için içtiği bir ant olup bunlar doğru çıkmaz veya yerine getirilmezse karısının boş düşeceğini şart koştuğunu anlatır.

36

İfade şekilleri, sözler.

37

Asıl adı Mehmet Esat (1290 -1320 (1873/1874-1902/1903) olan şair Andelîb, İstanbulludur. Eserleri: Sabâh-ı Hayatım (manzum ve mensur), Gül Demetleri, Bir Demet Çiçek, Arapların Hikkâyât-ı Şâirânesi (üçü de mensur).

38

Nezaket, zariflik; kadınlara gereğinden çok iltifat ve ikramda bulunma.

39

Hasbünallahü ve ni’mel-vekil ayetinin kısaltılmış, şekli olup “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir!” demektir.

40

Bit ve Temizlik Konusu.

41

Tramvay kelimesine benzetme olarak, tabana kuvvet verme, yani “yayan yürüme” anlamına.

42

a – Bozuk para, b – Bit.

43

Argoda: Bit.

44

İstanbul’da, Kadıköy’de bir semtin adı.

45

Boykot etme; biriyle, özellikle bir yabancı devletle alışverişi kesme.

46

Tuhafiyeci bozuntusu, tuhafiyecilikten kalma tüccar. Burada, Selanik dönmesi iş adamlarını anlatmak istiyor gibidir.

47

Oyun oynamak, birini oyuna getirmek, tuzağa düşürmek.

48

Dış ticaretle ilgili olarak yabancı devletlere verilen, imtiyazlar demek olan kapitülasyonlardan sonra, 1839 tarihinde, yabancılara iç ticaret hakkı da verilmiştir. Bu yüzden memleketin geliri azalmış, barış zamanında alınan normal vergiler devletin idaresine yetmemiştir. Onun için, savaş zamanlarında, istisnai vergiler konulması gerekmiştir. Bunlara ‘tekâlif-i harbiye” (savaş vergileri) denmiştir.

49

“Eski Kuruş” diye bir para ne meskûkât kataloglarında ne de “Ahmet Rasim’in Tarihi”nde (c. 2, s. 743 v.dd.) vardır. S. 747’de bir “cedit kuruş”tan ve bir “esedî atîk kuruş”tan bahsediyorsa da “Eşkâl-i Zaman”da geçen “eski kuruş”un bunlarla ilgisi yoktur. Yazar burada, herhâlde, zarurî ihtiyaç maddelerinin yükseldiğini anlatırken, eskiden otuz üç eski kuruşun gördüğü işi bugün ancak bir altının karşılayabildiğini söylemek istiyor olmalı.

50

Telaşlanarak, yeldirmesi havalanarak.

51

Sözüyle geçineceğiz, pilav da yiyemeyeceğiz.

52

Hükûmetin koyduğu fiyat. Birinci Dünya Savaşı içinde, önce Men-i İhtikâr Komisyonu (Vurgunculuğu Önleme Kurulu) ile bundan birkaç yıl sonra kurulan İaşe Nezareti’nin,