sesleriyle kafiye yapılmış.
Yine dizeler dikkatle okunduğunda e-a-ı-i sesleriyle yapılan
asononsları; y-k-l gibi seslerle yapılan aliterasyonları görüyoruz.
Hacim olarak küçük, sanatsal boyutuyla büyük olan bu şiirin
içerisinde yukarıda belirttiğimiz söz sanatlarından başka bir de “kat”
dediğimiz mana sanatı vardır.
“ancak,
kalınlığı kadardır
çizginin…”
Şairin, sözü bir noktada keserek (…) üç nokta ile bitirmesinin
nedeni; şiirde düşünce kısırlığı meydana getirmemek ve heyecanı
zayıflatmamaktır. Dolayısıyla Şair Yavuz Nufel yerinde bir mana
sanatı (kat) yaparak şiire bir başka güzellik katmıştır.
İyi şiir kendini ezberletir. / Metin Demirtaş.
“Mesele, enine yaşamak” Şair Yavuz Nufel’in Kapadokya Şiir
Şöleni’ninde imzaladığı “Şiirmatik” kitabını okuduğum andan
itibaren beynimde yer eden bu dizesi onun, şair olarak gücünü
göstermeye yetip artıyor. Şiiir severlerin okuması gereken
kitaplardan biri de “şiirmatik”tir. Benden söylemesi…
ŞİİRLER
tekerleme
yazsam yasak
küfretsem günah
kafamdakileri
zamana bıraksak da mı
saklasak
ya da uluorta anlatıp
en azından
gözaltına mı alınsak
yas
gökyüzünde
‘33’ten kalma dolunay
sokaklar dazlak dolu
kafamda duygu anarşisi
içimi saran korku
İngiltere’de
Fransa’da
Hollanda’da
Belçika’da
Almanya’dayım
sabahı olmayan gurbetlerin
yıllardır akşamındayım
kuduz dazlak ısırdı
aşı sırasındayım
üç kurban Mölln’de
beş kurban Solingen’de
çok derin yaslardayım…
sevmek
sevmek
akıllı işi değil
hep susacaksın
sevmek
bana göre değil
hep kaçacaksın
sevmek
ölüm de değil
bir gün anlayacaksın
sevmek
bir günde
dört mevsim yaşamaktır
seversen
yaşayacaksın
ben Yavuz Nufel
yıl
1960
yerler
karla kaplanmış
dışarı
soğuk mu soğuk
rüzgâr
ıslık çalıyor
boğuk boğuk
Havza’nın
Çamyatağı Köyü’nde
bir ev vardır
hemen cami önünde
mevsimlerden
kış
aylardan Mart’mış
Rasim ile İftâde’den
Allah beni yaratmış
kör gözlü kör ebe
kör jiletle kesmiş
göbeğimi
o gündür bu gündür
göbeğim kesiktir benim
E-5
akı yok
karası var
yarası yok
parası var
bu şehrin
hızlı zamparası var
bak zampara
bu orospu
onu arabana at
onunla hemen yat
düzen
kurtlar sofrası
payına
orospuluk düşmüş
zaman
öğle sonrası
gece yarısı
mekân
araba arkası
otel odası
orospu
parayı bastırana
hazır apış arası
kaç kişi sordu
nedir yürek yarası
iz bırakan hatırası
kaç kişi bilir
neden olmuş sokakların yosması
kader(mi)
bir makam tutmadı
asırlardır sazımız
kıta kıta dolaştık
değişmedi yazımız
yazları el aldı
kış bize kaldı
sevdik
kurdu, kuşu, yılanı
sarıyı, siyahı ve beyazı
sırtımızda patladı
hoşgörünün çıbanı
çiçeği el aldı
dal bize kaldı
öğrettiler
kaç bucakmış dünyayı
boğazımız sıkıldı
basamadık narayı
baharı el aldı
güz bize kaldı
gönül yarası
bedenimde hissettiğim
uzanıp da
erişemediğim
sebebini bilmediğim
bir duygu var içimde
kimsenin bilmediği
kendimin