Анонимный автор

Altın Sincap


Скачать книгу

da, bayağı bir sıcaklık yürümüştü botun içine. Giyince, ayakları mayıştı.

      Ağabeyi ateşi tepeleyerek söndürdü ve çuvalını sırtına vurup ilerlemeye başladı. Yorgunluğu azalmış, ayakları kendine gelmişti…

      Meğer ormanın güzelliğini farketmeden yürümüşler buraya kadar. Baksana şu baş döndürücü güzelliğe! Tepelerinde kuşlar cıvıldaşıyor, yaz mevsiminin ilk çiçekleri: “Bizleri görüyor musunuz?” dercesine ayaklarına sarılıyordu… Rabbin sanat eseri tabiatın bu güzelliğine hayran hayran yürürken, ağabeyi birden sendeleyip büyük bir çukura düştü.

      Bir an bir sessizlik oluştu. Ayaklarını hissetmiyordu, sanki onlar hiç yoktu…

      – Bir de benden şikâyetçiydin, diyerek güldü kardeşi.

      – Ah, ayağım, diye inledi ağabeyi.

      Kardeşi az önceki gülüşünden rahatsız oldu ve çukurun kenarına eğilerek:

      – Ne oldu, diye sordu. Ağabeyi:

      – Ayaklarım kırıldı her halde, diye inledi.

      – Ben seni çekip çıkaracağım ağabey, dedi ve yukarıdan aşağıya kayarak ağabeyinin yanına indi. “Hadi!” diyerek ayaklarını kucaklayıp çekmeye çalıştı.

      – Dokunma! Acıyor, diye inledi ağabeyi ağlamaklı bir sesle.

      – O zaman ellerinden çekerek çıkaracağım, az dişini sık! dedi ve emekleyerek yukarı çıktı. Göğsüyle çukurun kenarına yattı ve bir eliyle otları kavradı diğeriyle ağabeyine uzandı. Ancak ağabeyini çekip çıkaracak gücü yoktu.

      – Ben iki elimi toprağa sokup sıkıca duracağım. Sen bana tutunarak var gücünle çıkmaya çalış, dedi yarı korku yarı ümitle.

      Ağabeyi hâlâ inliyordu. Ayağa kalkmak için çırpındı, ellerini uzatıp kardeşine tutunmayı denedi. Fakat ayağının şiddetli acısı buna imkân vermiyordu.

      – Bir türlü kalkamıyorum kardeşim, dedi gözlerinden yaşlar süzülerek. Sen gidip annemi çağır, beni almaya gelsinler, diye ekledi metanetini korumaya çalışarak.

      – Ben seni tek başına burada bırakamam ağabey. Belki yavaş yavaş gideriz ha, dedi kardeşi gözleri dolu dolu. Hem sonra ben yolu da bilmiyorum ki… diye ekledi.

      – Yok, hayır kalkamıyorum ayağa. İkisi de kırıldı anlaşılan. Uğraşmaya gerek yok boş ver, dedi ağabeyi kardeşini rahatlatmaya çalışarak. Sen dosdoğru bu patikadan yürü. Bu patika seni ana yola çıkarır. Ev oradan uzak değil zaten. Hiç durmadan yoluna devam et. Birilerini uzaktan görürsen yüksek sesle bağırırsın. Buralarda yabancılar dolaşmaz. Olsa olsa köylüler rastlar, dedi kardeşine. Sonra büyüklere has bir şekilde öğüt veridi:

      – Git kardeşim git. Korkma! Sen artık delikanlı oldun, evi bulabilirsin. Patikadan şaşma, diye arkasından bağırdı, kendinden çok kardeşi için kaygılanarak.

      Kardeşi, ağabeyinin tembihlediği gibi patika boyunca ilerledi. Orman ona çok ürkütücü, tehlikeli görünmeye başladı. Ayaklarının altında çıtırdayan çalı seslerinden etrafa tuhaf hışırtılar yayılıyordu. Karsışına birden orman cinleri çıkacakmış, yolunu keseceklermiş gibi geliyordu. Hâlbuki ağabeyiyle yürürken böyle sesleri hiç duymamıştı. Meğer bağırsa da kızsa da ne kadar güvenliymiş onunla yolculuk… Korkudan adımlarını hızlandırdı, koşmaya başladı. Koşturmaktan sırılsıklam terledi. Üstünü çıkarıp bir kenara bırakmayı da düşündü. Ama tekrar bulamam endişesiyle bu fikrinden vazgeçti. “Ağabeyim de kızar sonra.” diye düşündü.

      Biraz ilerleyince orman aydınlanır gibi oldu. “Ana yola geldim galiba.” diye sevindi. Fakat sevinci kursağında kaldı. Karşısına ucu bucağı görünmeyen bir tarla çıktı. Hiç bir tarafta yoldan eser yoktu. Bir an dondu kaldı. Hâlbuki ağabeyinin dediği gibi sağa sola sapmadan patikayı takip etmişti! Peki neredeydi bu yol?

      Cesaretini topladı. Ne pahasına olursa olsun taraladan gitmeye karar verdi. Bir hayli yürüdü. Fakat ne yol ne de köy karşısına çıktı. İyice yorulmuştu. Dizlerinde derman kalmamıştı. Sendeleyip düştü… Belirsizlik onu iyice korkuya düşürdü. Yattığı yerde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Derken küçük yumruklarıyla gözlerini ovaladı. Tozlu elleri gözünü acıttı.

      “Of! Şimdi biricik ağabeyim sabırsızlıkla bekliyordur, ayağı çok kötü acıyordur.” diye düşündü. “Hemencecik gidip anneme haber etmem lazım!” dedi ve çarçabuk ayağa kalkıp yoluna devam etti.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Sabantoy: Tatarların Milli Bayramı

      2

      Günlük: Ödev, sözlü ve yazılı notlarının günlük işlendiği, öğrencilerin aldığı bu notları hergün anne babasına gösterip imzalattığı defterin adı.

      3

      Pak: Hokey topunun adı.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/4QBaRXhpZgAATU0AKgAAAAgABQMBAAUAAAABAAAASgMDAAEAAAABAAAAAFEQAAEAAAABAQAAAFERAAQAAAABAAALElESAAQAAAABAAALEgAAAAAAAYagAACxj//bAEMABwUFBgUEBwYFBggHBwgKEQsKCQkKFQ8QDBEYFRoZGBUYFxseJyEbHSUdFxgiLiIlKCkrLCsaIC8zLyoyJyorKv/bAEMBBwgICgkKFAsLFCocGBwqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKv/AABEIBIoDIAMBIgACEQEDEQH/xAAfAAABBQEBAQEBAQAAAAAAAAAAAQIDBAUGBwgJCgv/xAC1EAACAQMDAgQDBQUEBAAAAX0BAgMABBEFEiExQQYTUWEHInEUMoGRoQgjQrHBFVLR8CQzYnKCCQoWFxgZGiUmJygpKjQ1Njc4OTpDREVGR0hJSlNUVVZXWFlaY2RlZmdoaWpzdHV2d3h5eoOEhYaHiImKkpOUlZaXmJmaoqOkpaanqKmqsrO0tba3uLm6wsPExcbHyMnK0tPU1dbX2Nna4eLj5OXm5+jp6vHy8/T19vf4+fr/xAAfAQADAQEBAQEBAQEBAAAAAAAAAQIDBAUGBwgJCgv/xAC1EQACAQIEBAMEBwUEBAABAncAAQIDEQQFITEGEkFRB2FxEyIygQgUQpGhscEJIzNS8BVictEKFiQ04SXxFxgZGiYnKCkqNTY3ODk6Q0RFRkdISUpTVFVWV1hZWmNkZWZnaGlqc3R1dnd4eXqCg4SFhoeIiYqSk5SVlpeYmZqio6Slpqeoqaqys7S1tre4ubrCw8TFxsfIycrS09TV1tfY2dri4+Tl5ufo6ery8/T19vf4+fr/2gAMAwEAAhEDEQA/APpGiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAKKKKACiiigAooooAMUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFFFABRRRQAUUUUAFFF