Rus okulları ile karıştırılarak, 3 yıllık olanlarda mevcuttur. Bölgedeki halkın bozkırlı ve yarı bozkırlı hayat tarzına göre, Rus yerli okullarının standart eğitim takvimleri olmamıştır. Rus – Yerli okullarında eğitim süresi, şehirlerde 1 Ağustostan başlayıp, 1 Temmuz’a, köylerde ise 1 Eylül’den 1 Mayıs’a kadar olmuştur.156 Eğitimin ilk senesinde öğrenciler Rus dilinde etraftaki eşyaların isimlerini, Rus harf sistemini, okumayı, işlenenleri yazabilmeyi öğrenmişlerdir. İkinci sınıfta kelimeleri ezberlemeyi, okumayı yazılı-sözlü anlatımı görmüşlerdir. Üçüncü sınıfta önceki kitapları okumaya devam etmişlerdir. Özellikle tabiat, köy, orman, dağ vb. konularını işlemişlerdir. Doğru yazmayı öğrenmek için okuma anlama, soru-cevap, üçüncü sınıfın ikinci sömestrinde ise açık dikteler şeklindedir. Dördüncü sınıfta öğrenciler, okumaya devam etmişler ve genel konularda sözlü anlatımlar yapmışlardır.157 Diğer dersler ise; 1, 2, 3 ve 4 sınıflar için Din Kültürü dersi 4, Rus Dili 12, Ana dili 6, Matematik 6, Müzik 2’şer saat; iki sınıflı okullarda yukardaki dersler aynı olup, ek olarak Rus tarihi ve coğrafyası 2, Fen bilimleri ve Çizim dersi 3, Geometri ise 2 saat olarak verilmiştir.158
Ancak açılan bu okullara yerli halkın rağbet etmemesi üzerine, Türkistan halk eğitim müdürü P. Ostroumov’un girişimi ile yerel dille eğitim kararı alınması üzerine, mollalar da bu okullarda ders vermeye başlamışlardır.159 Yerli halk başlarda temkinli yaklaşsa da toplumun önde gelenleri ve yerel memurları modern tarzda eğitim verilen bu okullara çocuklarını göndermeye başlamışlardır. 1900 yılına gelindiğinde Türkistan genel valiliği sınırları içinde bulunan 3 bölgede (Sır-Derya 20 okul, Semerkand 9 okul, Fergana 8 okul) yerli öğrencilerin sayısı 1000’e ulaşsa da160 yerli dini okullara göre bu öğrenci sayısı çok az bir yekun tutumuştur. Dolayısıyla Çarlık yönetimi, bu politikasında beklediği başarıyı bulamamıştır.161 Bu duruma bakılmaksızın, Rus – Yerli mekteplerinin bölgedeki eğitimin modernleştirilmesinde önemli derecede katkısı olmuştur. Çünkü bu tür okullarda eğitim alıp daha sonra Sovyet döneminin önde gelen Kırgız simaları bulunmaktadır. Kırgız dilbilimci ve pedagog İ. Arabayev ve K. Karasaev, siyasi figürlerden ilk Kırgız Sovyet Profesörü K. Tınıstanov, siyasetçi T. Sadıkov, Cengiz Aytmatov’un babası T. Aytmatov, Akademisyen T. Coldoşev, Siyasetçi Abdrahmanov, yazar – gazeteci C. Karaçev ve O. Aliyev gibi şahsiyetlerin çoğu, yerli mekteplerden sonra, Rus – Yerli okullarında kısa sürede olsa eğitim almışlardır. Görüldüğü üzere Kırgız yerli aydınların büyük bir kısmı bu kurumlarda eğitim almış olanların arasından çıkmıştır. Kırgız aydınlar arasında sadece İşanaali Arabayev ve Osmanaalı Sıdıkov dönemin bütün eğitim kurumlarında eğitim almışlardır (Geleneksel, Rus – Yerli ve Cedit Medreseleri, Türkiye). Ayrıca Rus – Yerli okulları ile Avrupai eğitim tarzını tanımaya başladıkları için, yerel dini mekteplerdeki yenileşme çabaları hız ve güç kazanmıştır.
1.3.3. Usul-i Cedit Mektepleri
Kırgızlar arasında eski tip dini eğitim kurumlarında pedagojik anlayışın yenileştirilmesinin fikri temellerinin atılması, Sovyet ideolojisinin iddiasının tersine, ihtilal öncesi döneme denk gelmektedir. Bu dönemde yeni sistemde mektep ve medreselerin yanı sıra, karma (kız-erkek) okulları, Rus-Yerli mektepleri kurulmuştur. Okulların reforma tabi tutulmaya başlaması ve Rus-Yerli okullarının açılması eğitim sisteminin işleyişinde önemli değişimlerin yaşanmasını etkilemiştir. Ancak Kırgızların 1855 yıllarından başlayarak, Rus hakimiyetinde bulunmasına rağmen, dağlık bölgelerde ve bozkırlı Kırgızlar arasında Rusların kültürel ve ekonomik şartları bu bölgelere girmemiştir. Bu tür bölgelerde yaşayanlar, Sovyet dönemine kadar kültürel özelliklerini uzun süre korumaya devam etmişlerdir. Ayrıca Kırgızların çoğunluğunun bozkırlı olarak yaşıyor olmaları, yönetimin getirdiği değişimlerin diğer bölgelere göre daha uzun bir süreye yayılmasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Rus idari teşkilatının etkili olamadığı bölgelerde, Tatar tüccar ve din adamlarının, uruğ beylerinden aldıkları destek ile nüfuz bölgeleri oluşturdukları görülmektedir. 1905 – 1916 yılları, Türkistan’da Cedit hareketinin en canlı yılları olmuştur. Belirtilen dönemdeki cedit hareketlenmesi siyasi bilinçlenme ve örgütlenmeyi de sağlayarak, zirveye ulaşmıştır. Bu durum Ruslara karşı 1916 Türkistan bağımsızlık hareketini ortaya çıkaran önemli etkenlerden birini teşkil etmiştir. Tatarlarda olduğu gibi Türkistan’da da zenginler, eğitimin geliştirilmesi ve halkın eğitilmesiyle kendilerine sosyal ve ekonomik faydalar sağlayacaklarını görmüşlerdir. Sosyal alandaki hizmetleri onların bölgedeki halk üzerinde nüfuzlarını etkilemiş, kendilerine olan inancı artırmıştır.
Kırgızistan bölgesine gelen Tatar tacir ve mollaları burada eğitim veren geleneksel mektep ve medreselerin yeni usule geçmelerinde etkin rol oynamışlardır. Onların destekleri sonucunda bu okullar, öncelikle kuzey Kırgız şehirlerinde açılmaya veya var olan eski mektepler dönüşmeye başlamışlardır.162 XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Kırgızların yoğun olarak yaşadıkları değişimi etkileyecek, Tiyan-Şan’ın kültür merkezleri Pişpek, Karakol, Oş, Calal-Abad yerleşimlerinden oluşmaktadır. Bölgede bu tür kültür merkezleri olmakla birlikte aynı zamanda Tokmok ticari bir geçiş noktası olduğu için, Kaşgar, Sibirya, Rus ve Avrupalı tüccarlar buraya gelmekteydiler.163 Bu sebeple Tokmok, Kırgızistan’ı etkileyen önde gelen önemli kültür merkezlerinden biri olarak sayılabilir. Bu şehirlerde Rusça, Özbekçe, Tatarca ve diğer Türk dillerinde gazete, dergi, edebi ve okul kitaplarının ticareti aktif bir şekilde yapılmıştır.164 Kırgızlar arasında yeni metodla eğitim verdiği bilinen okul, ilk defa 1898 yılında burada açılmıştır.
İkbaliya adıyla meşur olan okul, ünlü Tatar molla Zakir Vahapov tarafından, Tokmok şehri zenginlerinin yardımları ile kurulmuştur.165 Kırgızistan’da Ekbaliya mektebi hakkında ilk Kırgız tarihçilerinden Belek Soltonoyev şu bilgiyi vermektedir: “Kırgızlar arasında 1895 yılına kadar Özbek mollalar gelip, çocuk okutuyorlardı. Bu yıldan sonra Nogay mollalar Usul-i Kadim prensibinde eğitim veriyorlardı. 1900 yılında Tokmok’a Zakir Damılla Abdılkaşapuulu adlı Tatar molla geldikten sonra, Usul-ü Cedit prensiplerinde eğitim başlattı. Bahçesaray’da (Kırım) çıkan “Tercüman” adlı gazeteyi alıp okumaya başladı.”166 Bunun yanı sıra ilk Kırgız Tarihi’ni yazan Arabayev’in arkadaşı Osmonaalı Sıdıkov da bu konuya değinerek: “O zamanlar “Koco Hafiz”, anlamını bilmediği “Çahar Kitep”ile çocuk okutuyordu… bu kişi yanına Muhammed Ali adlı bir hoca getirdi. Tarladaki çobanlar, atçılar dahi okuma yazma öğrenmeye başladılar. Bu olayların olmasına daha 10 yıl olmadı! (yazar eserini 1911 yılında yayınlamıştır.) 1901 – 1902 yılları Troski’den Tokmok Şehrine Zakir Kari167 cenapları geldiler. Ondan sonra şakirtler çok hızlı arttı. Onun şakirtleri büyük şehirlerde yüksek ilim tahsil etmeye başladılar168 ifadeleriyle Kırgızların yaşadığı bölgeye Cedit düşüncesinin gelişi ve etkilerini değerlendirmiştir. Zakir Vahapov’un İkbaliye mektebinde uyguladığı eğitim modelinin İsmail Gaspıralı metodu olduğu, Çarlık raporlarına da yansımıştır.169 1908 yılı kayıtlarına göre 36 Tatar,