Ebubekir Güngör

Repressiya


Скачать книгу

bıraktığı etkiyi semboller üzerinden aktarmaya çalışmıştır. Bu bağlamda Molla Niyaz Rus-Kırgız mücadelelerini “Kamçıbek deyip, kan yutup, Kurmancan Datka yok oldu, çocuğun dahi görmesin, Alımbek Datkanın çocukları, babasından zor oldu, Albars kafir Rus’a, karşı yürüyüp kor oldu, mahpus olup asılıp, Sibirya’ya gidip, sil oldu”125 ifadeleriyle gençlere mücadele ruhu aşılamaya çalışmıştır. Molla Niyaz’ın kaleme aldığı el yazmaları Kırgızlar arasında çoğaltılarak, elden ele dağılmıştır. Hatta bazı mekteplerde mollalar tarafından, okuma kitabı olarak kullanıldığı söylenmektedir.

      Kırgızca ilk matbu eserin yazarı Molla Kılıç Şamırkanuulu (1866 – 1917), Koçkor’da doğmuştur. Okuma yazmayı köy mollalarından öğrenen Molla Kılıç, daha sonra Usul’ü Cedit mekteplerinden aldığı eğitimle çağdaş eğitim metotlarını ve yeni eğitim sistemini yakından mülahaza etmiştir. Bu sebeple, yeni usuldeki mekteplerin Kuzey Kırgızistan’da yayılması ve Kırgız çocuklarının bu mekteplerde eğitim almaları için yoğun emek harcamıştır. Rusların bölgedeki politikalarını ve düzendeki değişimi iyi değerlendirmiştir. Bu konuda Kılıç, “Bu Rus’a baksan, Mühendis gönderip toprakları aldı, Kısraktan doğan yeri aldı, bu Rus’a baksan suyu suya karıştırıp beğ etti”126 ifadeleri ile Rus başarısının temelinde teknik bilginin yattığı, Kırgız otlaklarının işgal edildiği ve getirilen göçmenlerin yönetici oldukları gerçeğini, halka anlatmaya çalışmıştır. Mekteplerdeki okuma kitabı eksikliklerini gidermek amacıyla el yazması hikayeler yazarak, bu konudaki eksiği gidermeye çalışmıştır. Onun bu çabaları, çağdaşı aydınlar tarafından “Molla Kılıç danışmandır, hareketlendirir söyledikleri uzaktan, şairler ile atışsa, birinci çıkar yarıştan, Aklının yüceliği, şiirinin gücü, edebiyatı, tarihi, içine alır127 Kılıç’ın şairliği deryadır, bütün gücü ile ilim takipçisi”128 ifadeleri ile övülerek, değerlendirilmiştir.

      Molla Kılıç, Rus göçmenleri karşısında ne yapacağını bilmeyen Kırgız halkına, yol gösterici önemli bir rehber olmuştur. O, halkın otlaklarını elinden alan Rus göçebeleri için Kırgızları teskin etmeye çalışmış, meseleyi iyi tarafından değerlendirerek, bütün ulusların huzurunu ve birliğini öğütlemiştir. Halk arasında savaşın değil, aklıselimin yolu olan, birlik ve beraberliği yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Böylece dönemin milliyetçilik akımları ile ortaya çıkacak ayrılıkların ve Rus politikalarının yıkıcı etkilerini hafifletmede öncü rol oynadığı görülmektedir. Boy farklarına bakılmaksızın bütün halinde hareket edilmesi gerektiğini, “Ben söylüyorum çok, Kazak, Kırgız bölüklerinin, dini ortaktır, Nogay, Sart da olsa hepsi Müslüman’dır”129 sözleriyle vurgulamıştır. Molla Kılıç, zamanın şartlarına uygun olarak, vatan sevgisi ile boy esasına dayalı parçalanmış siyasi otoritenin birleştirilmesi konusunda Kırgız toplum bütünlüğünü korumaya çalışmıştır.

      Molla Kılıç bir aydın kişiliği ile rehber olduğu gibi, siyasi güç sahiplerine karşı toplumu koruma görevini de üstlenmiştir. Şiirlerinde, geleneksel toplum düzeninin, halk yararına ve çağa uygun olarak yeniden düzenlenmesini, sosyal-ekonomik şartların iyileştirilmesini, idarecilerin halkı zor durumda bırakan uygulamalarını, kadıların ve çarlık memurlarının haksızlıklarını ele almıştır. “Yöneticiler rüşvetçi, yurdu talan eden, Para dendiğinde durmayan, Yer yarılıp içine girenler, Halkı tüketti, Kırgız’ın elinde olanın, kökünü kazıdı, Sülük gibi kanını emdi, Emdi bırakmadı yağını”130 ifadeleriyle adaletsiz, baskı ve sömürüyü eleştirmiştir. Dolayısıyla Şairin düşüncelerinin şekillenmesinde, halkın toplumsal sosyal-ekonomik, siyasi ve kültürel durumunun etkili olduğu görülmektedir.

      Molla Niyaz ve Molla Kılıç Kuzey Kırgızları arasında eğitim ve kültürel çalışmaları ile öne çıkerken, Güney Kırgızlarının ilmi – dini rehberi Nurmolla (1838 – 1920) olmuştur. Nurmolla, Güney Kırgızistan’daki Calalabad şehrinde dünyaya gelmiş ve ilk eğitimini köy mollasından almıştır. Yüksek tahsilini, Namangan Molla Kırgız medresesinde devam ettirmiştir. Bölgedeki Kırgızların yerleşik hayata geçmeleri, yerleşik toplum düzeni ve dini konularda halka rehberlik etmiştir. Nurmolla Türk ve doğu edebiyatı ürünleri olan halk kıssaları, Nevai, Nizami, Firdevsi, Babür, Abay Kunanbaev, Abdullah Tukay ve İbiray Altın-sarın gibi geleneksel ve modern dönem şair ve aydınlarını yakından takip etmiştir.131 Halkın tarihinden, dilinden, kültüründen beslenen aydınların halk nezdindeki yerini Nurmolla “Tarihtir halkın geleceği, bizde çok, tarihle yoğrulmuş danışmanlar”132 ifadeleriyle özetlemektedir.

      Geleneksel ve yeni usul mekteplerde eğitim alan Aldaş (Cenikeuulu) molla, Issık-göl bölgesinde doğmuş, eğitimini, burada tamamlamıştır. Köy mollasında başladığı ilk eğitimini, uzun süre okuma yazma öğrenemeyince, yeni usulde eğitim veren Mansur adlı bir molladan devam ettirmiştir. Bundan sonra, Karakol şehrinde dini ilimlerin yanı sıra, matematik, coğrafya, tarih ve Rusça gibi zamanın şartlarına cevap veren medreseye gitmiştir. Bu medresenin Kırgızistan’a gelen Tatar tüccarlar ve mollalar tarafından kurulduğu bilinmektedir.133 Dolayısıyla Cazgıç akınlardan bazıları yeni usulde eğitim almış ve bu okulların yaygınlaşmasına katkıda bulundukları gibi gençlerin yeni düzene uygun yetişmelerine ön ayak olmuşlardır. Böylece geleneksel aydınlar Kırgızlar arasından modern aydınların yetişmesine temel katkıyı sunmuşlardır. Aldaş Molla gibi geleneksel aydınlar Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Rusça’yı da öğrenmişlerdir. Bu sayede Rusları daha yakından tanıma ve halkı yeni düzen ve Ruslar konusunda yönlendirmişlerdir. Aldaş Molla, “(Ruslar), Dağ–çalılıkların arasına, köknar gibi ulu ağaçların, sık ormanların çukurlarına kadar, benden izinsiz aralama basma! kuru dalların bile, bir dalını kırıp, meraya girme diyor”134 ifadeleriyle Rus idaresinin, özgür Kırgız düşüncesini sınırlandırmaya çalıştığını, Kırgızlardan alınan değerli yerlerin Rus göçmenlerine verildiğini aktarmıştır. Diğer aydınlarda olduğu gibi Aldaş Molla, Kırgız boylarının birbirleri ile mücadele etmek yerine, bir olmaları gerektiği mesajına, “Bugu ile Sarıbagış Savaşı”135 adlı anlatısında geniş yer vermiştir.

      Narın bölgesinde dünyaya gelen Togolok Molla (1866 – 1942), köy mollasında okuma yazmayı öğrenmiştir. Arkasından Çüy’e gitmiştir. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen, Çüy bölgesinde bulunan medreselere giderek zamanı anlamaya çalışmıştır. Halk ağzında bulunan ve önceki şair aydınlardan kendisine ulaşan kültürel öğeleri “açıktan açık söz oldu, (halkım) söylemese de yurdum akıllı, tecrübeli oldu, insana baskı çok oldu, Kalıgul’un söylediği ata sözü; Kağıttan ak, akıl oldu, güçlü yurdum akıllı oldu, halka baskı çok oldu” sözlerinde görüldüğü üzere takip ederek, el yazmasına aktarmak suretiyle akıl ve tekniğin önemini halka aktarmaya çalışmıştır. Togolok Molla’nın, “Alimlerden yazı aldım, şair olarak adlandım, eski manasçı Tınıbek’in fatihasını (duasını) aldım”136 ifadelerinde geçen Tınıbek ünlü Kırgız manasçılarındandır. Dolayısıyla yetişmesinde, mektep ve medreselerin yanı sıra, Kırgız Manas geleneğinin etkili olduğu anlaşılmaktadır.