Ebubekir Güngör

Repressiya


Скачать книгу

dolayısıyla Kırgız bölgelerine dışarıdan dili, dini, milleti, kültürü farklı bir toplum ve siyasi yapı gelmiştir. Rusların kafir olmaları akınların işlerini daha zorlaştırmıştır. Ancak geleneksel aydın kimliğinde, batı düşünce ve kültürünü Kırgız düşünce dünyasına uyarlamayı başarmışlardır. Bu sayede Kırgız etnik ve kültür kimliği günümüze kadar ulaşma olanağına sahip olmuştur. Akınlar içinde bulundukları toplumun gelişimine paralel olarak, çağdaş düşünce üretiminde eski ataların gelenek göreneklerini de göz önünde bulundurmak suretiyle bir sentez ortaya koymuşlardır. Böylelikle Kırgızların temel kültürel değerlerini koruyarak, XX. yüzyıl çağdaş düşünce dünyasına aktarılmalarında belirleyici rol oynamışlardır.

      1.2. KIRGIZ TOPLUMUNDA GELENEKSEL AYDINLAR

      Hokand Hanlığı ve Rus Çarlığı siyasi dönemlerinin etkisi ile birlikte, Kırgız toplumunun kültürel ve ruh dünyalarının şekillenmesinde aydınlar, önemli bir yere sahip olmuşlar mıdır? XVIII – XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan bu dönem içerisinde, çağdaş Kırgız aydınları yetişmiş midir? Dolayısıyla Bolşevik iktidarı kurulduğu sırada toplumu ayakta tutan ve dünyadaki gelişmeleri takip eden bir güç mevcut mudur? Kırgızlar arasında siyasi birliğin olmayışı yerel aydın zümresinin etki alanını daraltmış mıdır? Siyasi belirsizliklerin ortaya çıkardığı, hayatın zor şartları ve İslam dininin Türkistan’daki pozisyonu bu sürece nasıl bir etkide bulunmuştur? Gibi sorulara verilecek cevaplar, Ekim ihtilali öncesinin, sonrasına bıraktığı mirasın anlaşılmasını sağlayacaktır. XVI. Yüzyılda Türkistan’ın siyasi birliğinin parçalanması, Kırgızları da önemli derecede etkilemiştir. Bu parçalanma, bilindiği üzere siyasetin yanı sıra kendisini kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak da göstermiştir. Siyasi parçalanmanın getirdiği küçük idareler içinde barındırdıkları halkın ihtiyaçlarını karşılayamadıkları gibi, kurdukları küçük idarenin temel gereksinimlerini de karşılamakta zorluk çekmişler, dış tehditlere açık hale gelmişlerdir. Bu durumda ekonomik zorluklar halkın gelişim gücü, aydınları derinden etkilemiştir. Ayrıca dış ve Gayr-ı Müslim bir otorite olarak Rus işgalinin ortaya çıkması, gelişme bir tarafa, milli açıdan bulundukları durumu korumada zorluk çekmelerine sebep olmuştur. Ancak bu durum modern aydınların gelişme ve şekillenmesinde çeşitlilik ve imkanlar açısında itici güç olarak da değerlendirilebilir.

      Sovyet yönetiminin, Kırgız siyasi ve toplumsal geçmişini yok saymasındaki temel hedefin, Sovyet toplumu ortaya çıkarmak olduğu bilinmektedir. Yeni düzenin kurulması için eskinin tamamen ortadan kaldırılması, Sovyetlerin temel yöntemlerinden birisi olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla Bolşeviklerin bu amacının karşısına, Kırgızistan’daki 1917’den önce kurulu düzen çıkmıştır. Bu düzeni ayakta tutan iki önemli güç, Bolşeviklerin karşısında engel teşkil etmiştir. Birincisi siyasi güç olarak beyler, ikincisi Kırgız kültürünün, pratik yaşama uygulanmasında rehberlik görevinin yanı sıra, nesilden nesile aktaran aydınlardır. Bolşevikler siyasi gücü, komünizm söylemi ile şekillendirdikleri baskı ve sürgünler uygulayarak, bertaraf etme yolunu tercih etmişlerdir. Beylerin ortadan kaldırılmasıyla Kırgız halkının temsilcisi olarak, milli aydınlar ön plana çıkmışlardır. Böylece milli aydınlar, Sovyetlerin kuruluş aşaması olan 1917 – 1930 yıllarında, Kırgız siyasi ve kültürel hayatını şekillendirmişlerdir. Milli aydınların aldıkları eğitim, politik yaşamdaki yöntem, eğitim ve kültürel açıdan çağdaş düşünceye sahip şahsiyetler olduklarını göstermektedir. Ancak Sovyet yönetimi, Kırgız modern milli aydınlarını 1930 – 1938 yılları arasında hayata geçirililen kızıl terör ile ortadan kaldırmıştır. Buna göre, toparlamak gerekirse, Bolşevik baskısına maruz kalanlar, önce feodal – kapital sistem söylemiyle Kırgız beyler ve zenginler (Manaplar), sonra milliyetçi ve burjuva suçlamasıyla da siyasal ve toplumsal önderler (Aydınlar) olmuşlardır. Sovyet iktidarının ilk olarak Kırgız siyasal düzenin başında bulunan beyleri hedef almasının temel sebebi, bölgede kendi siyasal idaresini kurma ihtiyacıdır. Dolayısıyla ilk düşman ilan edilenler yerel güç sahipleri olmuşlardır. Toplumsal organizasyonu, milletin kültürel destekçisi ve omurgası olan aydınlar ise ikinci tehlike olarak görülmüş, onlar da çok geçmeden düşman ilan edilmişlerdir. Kırgız toplumunun dayanağını oluşturan bu gruplar kimlerdir? Nasıl bir ortamda yetişmişlerdir? Kırgız toplumunun düzenindeki yerleri ve önemlerinin kaynağı nedir?

      Kırgızistan’da Bolşevik yönetiminin temellerinin atıldığı 1917 yılına kadar, Kırgız aydınları iki grupta incelenebilir. Bunlardan birincisi bölgedeki Kırgızların geleneksel yaşam tarzlarının, İslam’ın ve Hokand Hanlığı etkisi ile şekillenen Geleneksel aydınlardır. Hokand hanlığı ve Çarlık Rusya’sının Türkistan’ı işgal ettiği ve bölgeye tam olarak yerleştiği 1890 yılına kadarki dönem, Türkistan’da modern aydın sınıfının şekillenmesinde fikirleri, çalışmaları ve eserleriyle büyük etkisi olan XIX. yüzyıl geleneksel aydınları ve şairleridir. Diğer grup ise XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Kırgızlar arasında oluşmaya başlayan, 1905 Ekim ihtilalinden sonra, Rusya genelindeki milli aydınlarla yakın ilişkiler kurmuş, reformcu, milli ve liberal Kırgız aydınlarıdır.

      1.2.1. Geleneksel Kırgız Aydınlarının Yetişmesini Etkileyen Faktörler

      Sovyet döneminde Kırgız aydın ve siyasileri baskıya uğradıkları gibi, Sovyet iktidarından önceki Kırgız aydınlar da yok sayılmışlardır. Ancak sözlü kültüre sahip Kırgız toplumsal gelenek öğeleri, Sovyet eğitim kurumları ile yok edilememiştir. Bu sebeple, sözlü kültür sayesinde Kırgız toplum düzenini ayakta tutan ve halkın pratik yaşamdaki problemlerini çözen geleneklere karşı mücadele başarıya ulaşmamıştır. Sovyet baskıları sebebiyle XVIII – XIX. yüzyıl Kırgız toplum önderleri, Türk Dünyasında yeterince tanınmamışlardır. Oysa, XIX. yüzyıl boyunca Kırgız toplumuna rehberlik etmiş, aydın katogorisine giren rehber kişilikler mevcuttur. Kırgız halkının başına gelen kötü veya iyi olayları, örnek ve çözüm yollarını sözleri ile göstermiş, değerlendirmişlerdir.

      Bu aydınlar, Sovyet unutturma siyasetine kurban edilmiş, Kırgız milli kimliğinden silinmeye çalışılmışlardır. Bu sebeple onlar hakkında bilgiler, 1991 yılından sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Dolayısıyla onlar hakkında bilgi kaynakları, 1991 yılından sonra sözlü edebiyat derleme çalışmalarıdır. Haklarında, halk ağzında söylenenlerin telif eserlere kaydedilenleri, çalışmanın kaynaklarını şekillendirmiştir. Yaşadığı dönemde, Ceditçiliğin etkisi ile bir eseri yayınlanmış olan Molla Kılıç dışında, yazılı kaynağı günümüze ulaşan maalesef yoktur. El yazması şeklinde ulaşanlar ise oldukça kısıtlıdır. Dolayısıyla bu aydınların genel özellikleri, aldıkları eğitim kurumlarından ziyade, topluma rehberlik etme yöntemleridir. Ne kadar İslami mektep, medrese, sufi veya manasçı eğitim ekollarına sahip olsalar da ortak özellikleri, söz ustası olmalarıdır. Söz ustalığı, Kırgız kültürel geleneğinin önde gelen öğelerinden birisi olduğu için bu aydınları, geleneksel aydınlar şeklinde adlandırmak mümkündür. Çünkü bilindiği üzere Türkistan’da XIX. yüzyılın sonlarıyla birlikte etkili olan Ceditçilik hareketinin yetiştirdiği aydınlar, yukarıda bahsi geçtiği üzere, çağdaş özelliklere sahiplerdir. Fakat modern aydınların yetişmesinde, geleneksel aydınların rolünün olduğunu da hatırlatmak faydalı olacaktır.

      Toplumun gelişmesi, kendi iç adli, siyasi, kültürel ve mülkiyet mevzularında düzenini sağlaması, değişen şartlara göre, gerekli adımları atması gibi konularda aydınların belirleyici oldukları bilinmektedir. Bu bağlamda aydın zümrenin toplumda yerini almasıyla, akıl işi toplumun eğitimli kısmının en önemli görevi haline gelmiştir. Ancak