Ebubekir Güngör

Repressiya


Скачать книгу

target="_blank" rel="nofollow" href="#n75" type="note">75 Bunun en temel sebebi, kuzeyde yaşayan Kırgızların bozkırlı olarak yaşamaları ve İslam kültürünün pek fazla yaygınlaşmamasıdır. Ancak bozüylerdeki mektepler kayıtlara geçirilmemiştir.

      Aslında bu durumun, Ceditçiliğin Kuzey Kırgızistan’da Ceditçilik fikirlerinin yaygınlaştırdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü İslamiyet bozkırlı Kırgızların hayatı içerisinde, tam anlamıyla daha şekillendirici bir özellik taşımamıştır. Dolayısıyla yenilikler konusunda Buhara ve Hive Hanlıklarındaki Ceditçilerin karşısına çıkan güçlü dini bağnazlık (Kadimciler), bozkırlı Kırgızlarda yok denecek kadar azdır. Bu bölgede Ceditçilere karşı Kırgızlar arsında bir direnç olmamıştır. Bölge halkı ve beyleri Ceditçileri el üstünde tutmuşlardır. Buhara’da alimler cedit okullarına karşı çıkarken, Kırgız uruğ beyleri yeni usulde mektep ve medreseler açmışlardır.76 Ayrıca Bozüylerde açılan göçmen okullarının kayıtlara girmemiş olması da önemli bir etkendir. Kırgız çocuklarına okuma yazma öğreten Cami hocaları çoğunlukla Tacik ve Özbektiler.77 XX. yüzyılın başlarından itibaren kuzey bölgelerinde Tatar mektepleri de açılmaya başlamıştır. Kırgızlar arasında bir diğer eğitim kurumu ise Ayal Bübülerin evlerinde veya Bozüylerde kızlar için açtıkları okullardır. Kızlar için okullar az olduğu için Kırgızlar arsında okuma yazma bilen molla eşleri veya müderris kızları küçük kız çocukları için evlerinde okullar açmışlardır. Burada eğitim erkek çocukları için okullardaki gibi olmakla birlikte, Arap dilindeki kitaplar çok okunmayıp, daha çok Türkçe (Kırgızca) şiirler ve hikayeler öğretilmiştir.78 Dolayısıyla bu sayede, Kırgız kültürel öğelerinin sözlü gelenek yardımıyla yeni nesillere aktarımı sağlanmıştır. Bu durumu, Sovyet propagandalarının, Kırgız aile yaşamı içerisine girememesinde önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatmnakta fayda vardır.

      Camiler ve Bozüylerde açılan mektep çocuklarına ilk olarak Arap alfabesi ezberlettirilip, birleştirip okuma öğretildikten sonra Aptiek’i79 okumaya geçilmiştir. Arap alfabesini öğretme işi 3-6 ay arasında değişmiştir. Aptiek bittikten sonra Kur’an okunmaya başlanmıştır. Kur’an’ı okuma bittikten sonra Çar Kitap80, Ustazı Avval,81 Mugalim Sani,82 Hodca Hafiz,83 Sufi Allayar84 gibi kitaplar okutulmuştur.85 Bu mekteplerde eğitim 2 – 7 yıl arasında değişmiş, 6 -15 yaş arası çocuklar eğitim almışlardır. Eğitim Cuma günü hariç tüm haftaya yayılarak, ailelerin onayı ile yazın 2 ay tatil yapılmıştır.86 Görüldüğü üzere Kırgızlar arasındaki ilk eğitim kurumu olan mekteplerde okutulan kitaplar tamamen dini içeriklidir. Kırgız geleneksel aydınlarının, okuryazar olanları ilk eğitimini bu kitapların okutulduğu geleneksel mektepte almışlardır. Dolayısıyla aydınların temel düşünce yapıları, dini kaideler çerçevesinde şekillenmiştir. Okuldan aldıkları ve İslam’ın evrensel değerlerini, sözlü Kırgız kültür öğeleri ile birleştirerek, yine sözlü bir şekilde halka yansıtmışlardır. Geleneksel aydınların, Sovyet dönemini şekillendiren Kırgız halkı ve modern aydınlarını etkiledikleri düşünüldüğünde, Kırgız milli kültürü ve İslamiyet’in etkileri aktarılmıştır.

      Mekteplerin temel amacı bir sonraki eğitim kurumu olan medreselere öğrencileri hazırlama olduğu gibi, İslam’ın kural ve kaidelerini halka öğretmek ve Kur’an okumayı halk arasında yaygınlaştırma üzerine şekillenmiştir. Mekteplerde eğitim vermesi için özel öğretmen yetiştirme kurumları olmayıp, Cami imamı tarafından verilmiştir. İmamın görevi caminin bulunduğu yerdeki çocuklara okuma – yazma ve dinin kurallarını öğretmek şeklindedir.87 İmamlar ücretlerini devletten değil öğrencilerden toplamışlardır.88 Bu işte belirli kural ve kaideler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler her Perşembe günü para veya çeşitli yiyecekler getirdikleri gibi, yaşı büyük olup çalışabilecek durumda olanlar imamın tarla ve ev işlerinde çalışmışlardır.89 Mekteplerde sınıf sistemi yoktur. Ancak Ustad-ı Evvel kitabını bitirene molla, yarım bırakanlara Çala Molla90 denilmiştir. Mektebi tam olarak bitirenler ve eğitimini devam ettirmek isteyenler, Medreseye veya Rus – Yerli mekteplerine devam etmişlerdir.91 Geleneksel aydınların yetiştikleri dönemde Rus-Yerli okulları bulunmadığı için medreselere devam edilmiştir. Ancak medreseler, Buhara ve Semerkant bölgesinde yayın olduğu için Kırgız geleneksel aydınları arasında medrese eğitimi alan çok azdır. Molla Kılıç, yaşı büyük olmasına rağmen Rus – yerli mektebinde eğitim almıştır. Geleneksel aydınlardan ziyade, daha çok modern aydınlar Rus – yerli veya Usul-u Cedit okullarında öğrenim görmüşlerdir.

      Kırgızlarda bir diğer dini eğitim kurumu, Karı92handar mektebidir. Bu tür mektepler tam bir mektep özelliği taşımamaktadırlar. Çünkü belirli bir yerleri programları yoktur. Çocuk mektepleri gibi cami ve mescitlerde hafızlar tarafından, yeni hafızlar yetiştirmek amacıyla açılan bireysel kurslar aracılığı ile yaygınlaşmıştır. Bu tür kurslara her yaştan insan katılabilmiştir.93 Buhara hanlığında bu tür eğitim kurumlarında, engelli talebelerin okutulduğu da bilinmektedir.94 Dolayısıyla Kırgız toplumunda, insanların ihtiyaç ve durumlarına göre eğitim kurumları şekillenmiş, çeşitlenmiştir.

      Türkistan’da Özbek ve Taciklere göre Kırgızlar arsında medreselerin sayısı daha azdır. Bunun temel sebebi, diğer Türk boylarına göre Kırgızların hem coğrafi ve hem de yaşayış tarzları gereği İslam’ın tesirinin az olmasıdır. Örneğin 1892 yılı bütün Kırgızistan’da yedi medrese bulunmaktadır. Bunlarında beşi Özbeklerin yoğun olarak yaşadıkları Oş’tadır. Kırgızlar arasında medreselerin sayısı mekteplerde olduğu gibi, XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başlarında artmıştır. 1914 yılında Oş şehrinde 88 medresede 1178 öğrenci eğitim almıştır. Bu medreseler arasında, Kırgızistan’da ünlü medreseler, Oş ve Kokan’da Alımbek, Kemin’deki Şabdan ve Kasımalı medreseleridir.95

      Rus yönetiminin yerli mektep ve medreselere bakışı dikkat çekicidir. Yönetime göre, bu tür okullar otokrasi ve egemen sınıflar için herhangi bir tehlike arz etmemiştir. Dini okullara ilişkin devlet politikası, Türkistan Genel Valiliği İçişleri Bakanının; “Müslüman okullarına karşı pasif bir politika takip ediyoruz. Yönetime karşı bir hareketleri olmadığı sürece bu şekilde kalabilirler.”96 ifadelerinde görüldüğü üzere, kayıtsızlık üzerine şekillenmiştir. Ayrıca yönetim, yerel halkın tepkisinden belli oranda çekinmiştir. Çünkü halkın İslam dinine bağlılığı güçlüdür.97 Kimlik olarak İslam dininni esas almışlardır. Bu durum yönetimi, Müslüman dini okulları için hoşgörülü olmaya zorunlu kılmıştır. 1887 yılında Milli Eğitim Bakanı bir mektupta: “yerli çocukların okudukları ilk mekteplere dokunulmamalıdır.