Ebubekir Güngör

Repressiya


Скачать книгу

dokunmamıştır. Hokand Hanları ve Rus Çarları, Manapların kendilerine bağlı oldukları sürece, halk arasındaki gücünden de faydalanmışlardır.44 Ancak Rus Çarlığına bağlı Türkistan Askeri Valiliğinin merkezi otoritesinin varlığı, Manapların gücünü gün geçtikçe zayıflatmıştır. Yerel halk arasındaki adli işleri yine Manapların himayesinde olmak üzere, halk arasından Kazılar (Kadı) veya biyler yerine getirmişlerdir.45 Dolayısıyla Kırgızlar, gerek Ruslardan önce, gerekse Rus hakimiyeti sırasında idari, adli ve toplumsal düzene sahiptiler. Halkın bu ihtiyaçlarını karşılayan bir hiyerarşi olduğu gibi Kırgızlar arasında bunlar, önemli bir güce sahip durumdaydılar.

      1.1.1. Kültürel ve Ekonomik Durum

      Halkın kültürel ve ekonomik yaşamında hem Hokand Hanlığının hem de Rus hakimiyetinin önemli etkileri olmuştur. Hokand Hanlığı döneminde, dini anlayış gereği modern anlamda dışarıdan etkilenme sınırlı kalmıştır. Dolayısıyla Hokand hanlığı hakimiyetinde Kırgızlar, milli bilincinin gelişmesinden ziyade, dini olarak İslami bilinçlerini artırmışlardır. Aidiyet dini duygu ile şekillenmiştir. İslamlaşmaya ve hanlık politikasına bağlı olarak Hokand hanlığının, Kırgızların yerleşik hayata geçmelerinde ve siyasi gelişimlerinde önemli katkıları olmuştur. Hokand hanlığı içerisinde, Kırgız beylerinin idari olarak ön planda yer almaları sonucu, Kırgızların merkezi anlamda devlet tecrübesi kazanmalarını sağlamıştır. Hokand Hanlığı dahilinde yaşayan halkların kozmopolit yapısı46, farklı etnik gruplara sahip toplulukların47 birbirlerini olumlu yönde etkilemeleri sonucu, kültürel zenginliğin yaşandığı bir sosyal ortam ortaya çıkarmıştır.

      Hokand hanlığının dönemin şartlarında, yönetim ve yaşam tarzının ideolojik temelinin, İslam dini çerçevesinde şekillendiği açık bir şekilde bilinmektedir. Bu dönemde İslamiyet, Kırgızlar arasında yoğun bir şekilde yayılıp, İslamî yaşamın Kırgızlar arasında yaygınlaştığı görülmektedir. Yerleşen Kırgız köylerinde camiler yapılmış, bu sebeple çocukların eğitimi İslami anlamda yoğunlaşmıştır.48 Uruğ başları ve yerel beyler halkın bozkır hayat şartlarında yaşayanlar için şehirlerden veya dışarıdan bir mollayı görevlendirip göçmenler arasında eğitimin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.49 Molla, uruğlara bağlı halkın dini ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış, faydalı dini ilimlerin öğretilmesine öncülük etmiştir.50 Bu tür eğitim alanlarının yaygınlaşması sonucu Kırgızlar arasında İslamiyet gücünü artırmış, din adamları bu bölgelerde Arap alfabesi ile yazının ve eserlerin yaygınlaşmasını sağlamışlardır. Bu bağlamda Kırgız toplumu, bozkır hayat şartlarında dahi, az da olsa okuma yazma bilen, halkı yönlendirebilecek milli itici bir güce sahip hale gelmiştir.

      XIX. yüzyılın sonundan itibaren Kırgızların Rus kültürü tesirine girdikleri bir gerçektir. Rus işgalinin ardından Kırgızistan’a, Rus çiftçilerinin yanı sıra batıyı yakından takip eden, eğitimli Rus ve Tatarlar da yoğun olarak gelmeye başlamışlardır. Tatarlar ile Kırgızların aynı kültürden olmaları ve bölgede Usul-u Cedit okullarını açmaları, Kırgız toplumunun gelişiminde önemli bir yere sahip olmuştur.51 Çarlık Rusya içlerinden gelen bu nüfusun bölgede yoğunlaşmasının ardından, Rus okullarının açılması, Kırgızlar için Müslümanlarla birlikte batıyı da tanıma imkanı ortaya çıkarmıştır. Ruslar için açılan Rus okulları, daha sonra yerli halkın çocuklarını da kabul etmeye başlamıştır.52 Böylece Tatarlar ve Ruslar, batıyı takip eden bir neslin ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır. Ancak eğitimin yaygınlığı değerlendirildiğinde, kurumların çok yetersiz kaldığı görülmektedir. Buna rağmen var olan geleneksel mektep – medreselerin etkisi, Usul-u Cedit ve Rus – Yerli okullarında yetişen nesli şekillendirmiştir. Bu açıdan etki, Kırgız Milli kadrolarının temelini teşkil edecek kadar güçlü olmuştur.

      Rus işgali ile bölgede yerel sınırların kalkması, hem üretimin hem de ticari alışverişin artmasında önemli bir etkiye sahip olmuştur. Hokand hakimiyeti ile yerleşmeye başlayan Bozkırlı Kırgızlar eski usulde toprak işlemeye başlamışlardır. Hokand hanlığının Kırgızları kontrol altında tutmak amacıyla kurdukları Bişkek, Karakol, Talas, Tokmok gibi karakollar, zamanla Kırgızların yaşadığı şehirler olarak günümüze ulaşmışlardır. Rus göçmenlerin bölgeye Rus idaresi tarafından göç ettirilmeleri ve kuzey – güney Kırgızistan’da değerli topraklara yerleştirilmeleri, tarım ürünlerinin çeşitliliğini artırmıştır.53 Ayrıca çiftçiliği iyi bilen Rus göçmenlerin tarımda kullandıkları yöntemler, yerel halk tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Böylece halkın temel geçim kaynağı olarak gelişmenin itici gücü, köy çiftçiliği büyük değişime uğramıştır. Toprak işlemenin yeni yöntemleri ve aletleri bölgede yayılmıştır.54 Sonuçta Rus yerleşik kültürü yenilik derecesinde Kırgız halkına tesir etmiştir.

      Kırgızlar, Rus kültürünü kendilerine uyarlamaya girişmiş, bu sayede ekonomik olarak batı medeniyeti ile tanışma fırsatı bulmuşlardır. Kırgız ekonomik yaşamının temelinde bilindiği üzere hayvancılık önemli bir yer tutmaktadır.55 Ancak tarihi süreç içerisinde özellikle siyasi ve etnik değişimlere bağlı olarak, Kırgızlar hayvancılığın yanı sıra tarım ve çeşitli zanaat üretimine de yönelmişlerdir. Rus çiftçisinin bölgeye gelmesi ile Kırgızlar, tarımsal tüketim ürünleri buğday, arpa, mısır, darı, kavun ile birlikte sanayi ürünleri olan pamuk, ipek gibi mamullere yönelmişlerdir.56 Ayrıca bahçecilikte artışlar görülmüştür. Bu çeşitliliğe rağmen hayvancılık, Kırgızlar için temel meslek niteliğini kaybetmemiştir. Bu durum, bölgenin coğrafi şartları gereği, onların dağ eteklerinde ve dağların arasında yaşamalarını gerektirmiştir. Kırgızlar hayvan üretiminde daha çok küçükbaş hayvanlardan olmak üzere koyun, keçi ve at yetiştirmişlerdir.

      Bu bağlamda XIX. yüzyılın sonu, XX. yüzyılın başlarında Kırgız topraklarında ürün-çiftçilik, hayvancılık gelişip, iç pazarların ortaya çıkmaya başlaması, ekonominin milli karakterinde yoğun bir değişim meydana getirmiştir. Sanayisi Türkistan’a göre çok önde olan Rus Çarlığı ve sınırların ortadan kalması değişikliğin temel itici gücü olmuştur. XIX. yüzyılın sonlarına kadar genel itibariyle ticaret, ürün değişimi temelinde yapılırken bu durum, bölgede yeni ürün ve para ilişkisinin gelişmesinde yeni şartlar getirmiştir. Bölgede bozkır hayatını yaşayanlar ürün değişimi, hem köyde hem bozkırda yaşayanlar ve yerleşikler para ile ticari faaliyette bulunmaya başlamışlardır.57 Dolayısıyla ürünü değiştirme, paraya dönüştürme, yerli ürüne değerleme daha kolay ve yaygın hale gelmiştir. Bu durum Kırgızistan’da, tarım ürünlerinin ve el sanatları atölyelerinin yaygınlaşmasını etkilemekle birlikte, bölgenin iç pazarlarının gelişimini de şekillendirmiştir. XX. yüzyılın başlarından itibaren bazı bölgelerde panayırların kurulması,58 bozkırlı halk ile yerleşikler arasındaki kültürel ilişkinin güçlenmesini sağlamıştır. Ekonominin iki yönde çalışıp, gelişmesi iki tarafın ürünlerinin birleşmesi, halkın yaşamında ve ekonomik gücünde ilerlemeyi etkilemiştir.

      XIX.