Muhtar Auezov

Abay Yolu 1. Cilt


Скачать книгу

sırt kıllarını ürpertip kabartarak kımıldamadan duruyordu. Düşman artık bütün çevreyi sardıktan sonra Baydalı yüksek sesle bağırdı:

      – Bitti yahu! Kahretsin bitti yahu! Çekilin şimdi, çiftliğe çekilin! Kapıları tutacağız, çiftliğe sokmadan ölüşüp göreceğiz, dedi. Bütün topluluk öyle yaptı…

      Baydalı ile Böjey merkezdeki büyük kapının ağzındaydı. Bunları çevreleyen Bazaralı, Balağaz ve Kojakan gibi gençlerin hepsi sağlam yiğitlerdi.

      Düşman topluluğu kalabalık kitle hâlinde çiftliğin üstüne dökülüyordu. Kesip parçalayarak akıyor, yığıldıkça yığılıyordu. Hepsinin toplaştığı yer Kunanbay’ın etrafıydı. O, buyruk bekleyenlerin tam ortasındaydı ve daha hâlâ atından inmemişti.

      Tam o sırada çiftliğin iç tarafından koşarak gelen Darkembay hücum edercesine Böjey ve Baydalı’nın arasına daldı, ayaklı tüfeği kaldırdı. Nereden aldığını bilmedikleri tüfeğin fitili kaldırılmıştı. Ateşe verilse patlamaya hazırdı. Darkembay o telaşta dirseğiyle Böjey’i dürttü ve niyetini açıkladı:

      – Şu kör, acımak niyetinde değil. Dibimize kadar geldi yahu. Vuracağım! Yerle bir edeceğim, diyerek çakmağını çakıverdi.

      Böjey onu sert bir şekilde ittirerek durdurdu:

      – Vurma! Çekil şöyle! Ervahın varlığı doğruysa, bundan gelecek yas bağını görürüm ben de, dedi… Tam o anda Kunanbay nara atarak buyruk verdi:

      – Tutun iplerinden! Sürükleyerek çıkarın inlerinden! Ellerini kollarını bağlayarak alın bütün itaatsizleri, acımayın, dedi. Maybasar yönetimindeki bütün Irğızbayları çiftliğe doğru saldırtıverdi.

      Onlar kapıların önünde duraksayınca Kunanbay bir kez daha haykırdı:

      – İn attan, yakala! Kimseyi bırakma, diyerek Kötibak, Topay ve Torğay yiğitlerini de hep birlikte üstlerine saldı…

      Bazaralı ve Darkembay gibi yiğitler, topuzlarını alçak tavanlı çiftlik yapıları içinde kulaç kulaç sallayamadı. Kalabalık gruplar çok geçmeden Jigiteklerin kırk kişisini daha ezdi, teker teker sürükleyerek dışarı çıkarıverdi.

      Baydalı ile Böjey’in yanındaki Bazaralı, Balağaz ve Darkembaylar sert bir şekilde karşılık verseler de kurt gibi saldıran Kunanbay kuvvetleri korkuyla koşuşturan kalabalık koyun sürüsü gibi çaresiz kalan Jigiteklerin hepsini boğup geçmişti…

      Kunanbay kuvvetleri, Karaşa ve Ürkimbay başta olmak üzere genç yiğitlerin hepsini birer ikişer dışarı çıkarıp attıkça beşer onar üstlerine atılıyorlar, düreye yatırıp pata küte dövüyorlardı. Yüzü, göğsü, sırtı kan içinde kalan Karaşa ve Darkembay dillerini tutmuyor, bütün bedduaların hepsini tam da Kunanbay’ın kendisine ediyor, bağırıp çığırıyorlardı. Fakat kalabalığın gürültüsü içinde bu sözler Kunanbay’ın kulağına kadar gelmiyordu. Maybasar dışarı çıkarılanları işaret ederek:

      – Dövün! Vurun düreyi! Acımayın!.. Karşı koymanın bedelini anlasın bu Jigitek, diyerek acımasızca dövdürüyordu.

      Yorulmadan, tereddüt etmeden kamçılayan ve tekmeleyen yiğitler vardı. Bunların başını Jigiteklerden dayak yiyen iki ulak; Kamısbay ve Cumağul çekiyordu…

      Kunanbay ilk çıkarılanlara bakmadı. Onlara verilen cezayı da önemsemedi. Gözünü, büyük çiftliğin üç kapısından birer birer çıkarılan Jigiteklerin üzerine dikmişti.

      Beklediği, diş bilediği yalnız bir kişiydi. İşte, şimdi, en sonunda onu da çıkarmışlardı. Bu Böjey idi. İçeriden çıkarılan diğerleri gibi değildi. Üstü başı kırışmamış bir hâlde kendi iradesiyle çıkıyordu. Baş giyimi, kürklü deriden kalpağı da üstündeydi. Diğerleri gibi üstü başı yırtılmamıştı. İte kaka çıkaran da yoktu. İki yanını ve önünü arkasını çeviren Irğızbaylar çoktu.

      Kunanbay atını kamçıladı, kalabalığı yararak yaklaştı. Onun yanında duran Baysal da sertçe ökçeledi ve hemen peşinden yanaştı. Kunanbay bağırarak Maybasar ile Kamısbay’a emretti:

      – Vurun düreye, dedi.

      Kamısbay ile Cumağul yakasından tutup çekerek Böjey’i yüz üstü yere yıktı. Kunanbay atını çok öfkeli bir şekilde etrafında döndürerek:

      – Vur düreyi! Arkasını da dürüp al! Öyle vur, dedi.

      Böjey:

      – Hey Kunanbay! Gözün kör olsun! Gözün aksın! Ervahın kanı tutsun, laneti seni bulsun, diye bağırıyordu… O anda kürklü kaftanını ve cepkenini çıkarıp bir kenara attılar. Beli ile arkası açılmış, yüz üstü uzanmış yatıyordu. Kamısbay geriye doğru kaykılarak kamçıyı kaldırdı. Böjey’in ak pak vücudunu gören bütün kalabalık tam o anda sessizliğe büründü, yatıştı.

      Kamısbay’ın kamçısı salınarak Böjey’in arkasına doğru inerken birisi kendi vücudu ile Böjey’i örtmek ister gibi atılarak onun üstüne düştü. Bu, Kunanbay’ın peşine takılarak gelmiş olan Kötibaklardan Puşarbay’dı. Böjey’in Kötibaklar içindeki akranı ve dostuydu. Puşarbay:

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      M.O. Auezov’un hayatı ile ilgili bilgiler https://adebiportal.kz/kz/ authors/view/709 adresinden alınmış olup, Zafer Kibar tarafından Türkiye Türkçesine çevrilmiştir.

      2

      Kula beşlisi: Beş yaşına gelen kirli sarı renkteki at.

      3

      Tobıktı: Kazak halkının, Abay’ın da mensubu olduğu bir soyudur. Aynı paragrafta yer alan Kerey ve Uvak da Kazak halkını oluşturan diğer soylardandır.

      4

      Telğara: Abay’ın “iki anadan süt emmiş esmer çocuk” anlamındaki lakabıdır.

      5

      Baybişe: Çok eşli erkeğin, daha saygıdeğer görülen en kıdemli ilk eşidir.

      6

      Ağa Sultan: İmparatorluk yönetiminin belirlediği resmi rütbe. Ağa Sultan, içinden seçildiği boyun yönetiminden ve kendi aralarındaki davaların karara bağlanmasından sorumlu idi.

      7

      Lebi