evde, beldede ben.
Kür kendisi de fark etmedi;
Sesim güçlü, gür olmuşum.
Çok mutluyum, ne de olsa,
Bir gecelik Kür olmuşum.
MAVİ ŞARKININ KANADINDA
Neft Taşları kahramanlarına 11
Aşağıda çırpınır deniz,
Üzerimizden geçen hazri12 de
Gürleyip geçen bir deniz.
Dört ayak üzerinde
Titrer küçücük evimiz.
Altımız deniz,
Üstümüz deniz.
Üç gündür ulaşım yok,
Kopmuşuz dünyadan biz.
Gülerek söylüyor neftçi13 kardeş:
“Bu tufan olmasaydı,
Elbette erken kaçacaktınız.”
Üç gündür ayaz var
Hazar’ın koynunda.
Hikâyelerden odamıza saçılan
Sıcak sözcüklerin koynunda
ısınıyoruz.
Kahramanlığa alışmış,
Bu yüzden onu unutmuş
Yiğitlerle omuz omuza,
Hazar’la aynı çatının altında,
Hazri gibi her dalgası
Bir volkan püsküren
Okyanus altında Hazar.
Sonunda yoruldu Hazar,
Duruldu Hazar.
Mavi bir şarkı oldu Hazar.
Bence
Biz üç yoldaş…
Susmayan üç sözcüğüz
Bir şarkının koynunda
Neft Taşlarında.
İŞÇİLER
İşçiler yol ayrımında
buluştular.
Sevindiler iyice…
Sonra her biri bir taraftan
Yayıldılar çayıra,
Uzandılar
Sırt üstünde,
Böğür üstünde…
Sormadılar,
Nerelisin?
Kimsin?
Atan baban kim? diye.
İşçilerdi…
Tanıdılar birbirlerini.
Bohçasında olanları
Çıkarttı herkes;
Ekmek, haşlanmış patates, yumurta…
İçten gülümsemeler
Ve bir de başından azıcık içilmiş şarap vardı.
Laf olsun diye
birbirlerine övgü dizmediler
birilerine özenip.
Yediler keyifle…
Bakmadılar pişmişine çiğine.
Zaman zaman güçlü bir el kondu
Dünyaya direk bir çiğine14.
Sohbetlerinde abartmadılar
Ne “sen, sen”
Ne “ben, ben” diyerek.
Neft kokan Birinci’yi
Paylaştılar aralarında.
Ricasız,
Minnetsiz,
Çektiler içlerine
Dumanı,
Petrol kokusunu,
Huzuru.
Bir de sessiz arkadaşlığın kokusunu.
Ayrıldılar.
Ayrı kalmadılar.
Ne onlar goygoycuydu
(Ne de ben çıktım zile15),
Sessizce adımladılar
Dünya kadar
İçtenlik adlanan bir menzile.
MAKAM DİNLİYORUM
Kalbimde sevinç, gam…
Makam dinliyorum.
Sıcaktan, soğuktan
Gölgeden, ışıktan
Yaranmış hoş bir âlem.
Çaprazlanmış ellerim
Başımın altındadır,
Tebessüm dudaklarımda,
Kırışıklıklar alnımdadır.
Tarın sarı telinden peş peşe sesler kopar,
Gam kopar, sevinç kopar,
Söz kopar.
Teker teker o sesler
Kalbime akar,
Kalbimin teli titrer,
İnler,
Sökülür…
Kemanın sesi titrek,
Kâh yükselir, kâh kesilir,
Kâh da coşup, telesir16
Tar sesinin ardından.
Ben hayale dalınca
Duyuyorum bahar da var,
Güz de var, yaz da var.
Dört mevsimi yaşayıp
Birce an içinde
Üşüyorum, yanıyorum
Heyecan içinde.
Hem arzu hem gurur
Hem saadet, hem keder
Bir arada yaşanır.
İçimde yaz sedası
İçimde yaz havası
İçimde duyguların
Rengarenk
Aydınlık, güzel
Gökkuşağı var.
İçimin bir yanı sıcak
İçimin bir yanı çiçek,
İçimin bir yanı çisek17
İçimin bir yanı kardır.
Ses yükseliyor, yükseliyor
Dağları anımsatıyor,
Geri dönüyor yere.
Nazara geliyor gök, dere,
Kaç yerden ateşliyor içimi,
Fuzuli’nin gazeli.
Arzuları uyandırıyor
Pınar başından dönüyor…
Başında yazma mı, tir tir esen,
Yüzünde tebessümden Ay,
Azerbaycan