Ali Kerim

Seçme Şiirler


Скачать книгу

zamanlar bu nişanda bir babam vardı.

1959

      YILAN

      Babam derdi…

      Sen yılana tüfeği

      Gözlerini kapat da

      Doğrult,

      Ölecek.

      Kendisi kızıl merminin

      Üzerine gelecek.

      Sen onu değil,

      O senin

      Tüfeğinin

      Yılan deliği gibi

      Namlusunu

      Henüz yolun yarısındaki

      Mermisini,

      Kirpiksiz gözleriyle

      Hemen nişan alacak,

      Yarı yolda kalacak.

      Bir anlığına

      Dumanlar içinde havada

      Mermiyle beraber kalacak,

      Sonra göğün hırsla

      Salladığı bir çubuk gibi

      Yere çarpılacak.

      Yerde kıvrılacak.

      Ölüme nasıl da âşık

      Ölüme nasıl da hayran

      Olmuş ki

      Kendi ölümünü

      Fırlayarak

      Yarı yolda karşılar,

      Vahşi bir ilhamla yılan.

      BAKÜ RÜZGÂRI

      Demedim her zaman gez bu diyarı,

      Kır budakları, eğ budakları.

      Bazen de sessiz es, su gibi durul,

      Gelip dalga dalga dökül koynuma.

      Kâh da bana varıp havada burul19

      Burula burula sarıl boynuma.

      Ama içimde bir sözüm de var,

      Sen ey soğuk hazri20, sıcak gilavar21,

      Görünse düş gibi bu hayat sana,

      Bin türlü mücadele anımsat bana.

      O güçlü dalgalar, o gür dalgalar

      Aniden yerimden koparsın beni,

      Gürlesin ha bire, coşsun ha bire,

      Koştura koştura götürsün beni.

      Gürle, olanca gücünle gürle ey külek22,

      Saçımı da dağıt, göğsüme de bas.

      Ben de cevap vereyim, bana kulak as;

      Gel yine çarpışıp, yüz yüze gelek23.

      Görsen tufansızım, görsen rahatım,

      Bırakma, evde de kestirip yatım.

      Ey Bakü rüzgârı sabaha kadar,

      Çal penceremi, kır penceremi.

1954

      BABEK’İN KOLLARI

      Kolları koparılan Babek

      Yurdu yakılan Babek.

      Kan renkli bir arabada24,

      Şarkı adlı bir harabede,

      Söve söve,

      Döve döve,

      Herkese gözdağı olsun diye

      Köy köy dolaştırılan Babek.

      Ölüp de dirilen Babek.

      Kollarını görmediğinde

      Azcık rahatlayan Babek.

      Bir kızıl rüya içinde

      Uzaklara dalan Babek.

      Diyen Babek: “Aman dostlar,

      Hücum edin koşun25 koşun,

      Orda bensiz kılıç çalan

      Kollarımla bir vuruşun.”

Haziran 1969

      FUZULİ

      …Felekler yandı ahimden

Fuzuli

      Dünya seni kocattı, yaşıtın olsun diye,

      Gömüldü derdin yere, yükseldi ahın göğe.

      Dert ortağı– derdin ta kendisi; sessizlik– sorunun

      cevabı.

      Buna dayanmaz granit dağlar bile.

      Fuzuli… O ne zamane öyle? Yanan insan

      gördüklerinde,

      Yanana ateş verdiler.

      Fuzuli… O ne keder?

      Donan insan gördüklerinde

      Donana buz verdiler.

      Fuzuli… Nereye kadar?

      Batan insan gördüklerinde

      Batana deryaları hepten bahşettiler.

      Dünya seni kocattı,

      Kocadın dünya gibi.

      İçin keder dolu…

      Çalkanan derya gibi.

      Gelip kesti kapının önünü şöhretle ad,

      Ey büyük üstat,

      Heyhat,

      İçinde o ada, o şöhrete yer var mıydı?

      Bin türlü kederden

      Orada yer kalır mıydı?

      Çattı genç bir kızın

      Zamansız aşkı;

      İçinde dert elinden

      O aşka yer var mıydı?

      Bazen de hanendenin26

      Coştuğunda sanatı

      Senin gazellerinden başka

      Gazel okunur muydu?

      Kendi öz sözlerine

      Kalbinde yer var mıydı?

      Dünya seni kocattı

      Genç görünsün diye,

      Yangınların dumanı gibi,

      Ahların yükseldi göğe,

      Sen ateş alıp tutuştun.

      Bu ateşi koca Şarkın

      Her yerinden gördüler;

      Gördü bunu memleketin.

      Bütün bu geniş dünyanın

      Gözleri göklerde kaldı.

      Gök de şafaklar saçan,

      Ahına baktı, daldı.

      Dediler ki, felekler

      Yaratmış bu odu27,

      Ama bu ateşe yananlar

      Yine felekler oldu.

      Görüyorum yükseklerden

      Gelir Fuzuli sesi.

      Görünüyor