Ali Kerim

Seçme Şiirler


Скачать книгу

parça parça

      Kırıp geçti.

      İşte o taş

      Şimdi bile durmuyor,

      Uçuyor nereye?

      O nötron

      Elektron…

      Daha neler neler oluyor…

      Ateş oluyor

      Ölüm oluyor

      Zehir oluyor.

      Ey çağdaşım,

      Hakikatin kan kardeşi

      Durdurmak olmaz mı söyle,

      Yarı çıplak

      Yarı vahşi

      Kadim insan

      Atan taşı.

      HAYATIM

      Sade bir insanım ben,

      Sadeden sade.

      El kadarcık bir kâğıda sığmaz ama bu âlem.

      Yazayım, nerede doğdum,

      Yazayım, nerede okula gittim.

      Üniversiteyi bitirdim.

      Yazayım, mesleğim ne,

      Yazayım, anam babam kim.

      Peki, nerede kaldı

      Çayırlarda bölük bölük

      Koşan, duran o çocukların baharı?

      Kanadını

      Farkında olmadan kırdığım bir kuşun

      İçimde ney gibi sızlayan acısı?

      Nerdedir

      Yanaklarının yaşını silip usulca

      Menekşeye laleye sırdaş olduğum?

      Dize kadar ot içinde, bazen de bir dal üstünde

      Kâh yalnız bir söğüt, kâh da

      Bir taş olduğum.

      Korkarım söz açıp birini söylersem öteki kalır…

      Aşkı içimde kalan bahçe de var, bağ da var,

      Bakın, geliyor benimle ormanlar kol kola

      Geliyor omuz omuza benimle karlı dağlar.

      Vardır daha komşumuz, komşumuzun komşusu,

      Daha sevgili dostlar, dostların da dostları,

      Bin arzudan yaranmış bir insanın arzusu,

      Bin baharın kokusudur bir insanın baharı.

      Ben konuşsam, biliyorum, konuşur binlerce insan,

      Ben gülersem, gülüyor gül, gülüyor ne kadar çiçek.

      Her baharımda kaç bahar, her anımda kaç an…

      Gözlerimde milyon bakış, göğsümde milyon yürek,

      Tebessüme, Güneşe, insana gönül veren,

      Bin ölenin kalanın hayatıdır hayatım.

      Nice köyde şehirde yatıyorum yeraltında ben,

      Ama daha kalabalığım yeryüzünde.

      Büyüktür aşkım, adım,

      Budur hayatım, ömrüm.

      İşte diyorum içtenlikle

      Sade bir insanım ben.

      ÇOÇUK

      Elimi kaşımın hizasına getirip

      Bakıyorum çocukluğuma;

      Ellerimle beslediğim yaramaz oğlağa,

      Ellerimle yaptığım cennet bahçeye.

      Eey… Bağırıyorum, duymuyor çocuk,

      Bir daha bağırıyorum, cevap vermiyor.

      Anlıyorum, sesim çıkmamış,

      Rüyalarımdaki gibi.

      Ama aniden duruyor çocuk,

      Göz dolusu bakıyor uzaktan.

      İyice dikkat edip beyaz saçlarıma

      Kaçıyor,

      İzi de kalmıyor çocuğun.

      Kusurum,

      Eksiğim,

      Ben ve kederim…

      Koşuyor,

      Koşuyor

      Bitiyoruz.

      Gökte mi, yerde mi?

      İçimde mi?

      Birisi gülüyor içten:

      “Ne dalmışsın” diyor: “Ne düşünüyorsun”

      Bir derdin yoksa sen de gülersin,

      Bıraksan yanındaki yoldaşlarını

      Sen beni o zaman bulabilirsin.

1969

      BU GÖKÇAY’DIR

      Bu Gökçay’dır oğullarım,

      gök dalgalı…

      Bak, o dağlar başındaki

      Mavi gökten akarak gelir.

      Çok çimdim o çayda ben

      Gelin, sizinle de çimeyim.

      Daldık suya peş peşe,

      Çocuk yaptı sular beni.

      Bol daldım çıktım,

      Evlatlarımın yaşındayım…

      Onlar çocuk, ben çocuk

      Çimmemiz uzun sürdü,

      Güneşin al ışınlarıydı

      Gök sulara uzanan.

      Aramızda pek görülmedi

      Bir yorulan, usanan.

      Başka bir zaman olsa,

      “Çocuklar yeter artık” diye

      Başlardım söylenmeğe.

      Ama şimdi beni de bir

      Tutabilen lazımdı.

      Çocuklar sevinçliydiler,

      Göz kırptılar birbirine:

      “Keyfi yerinde bugün, dinme bari”

      Fark etmediler ki daldıkları

      Bu suya dalınca

      Kaybolup gitti babaları…

      Biz çimdik huyu aynı,

      Yaşı aynı üç kardeş gibi.

      Hiç bozmadım neşelerini,

      Doyunca çimdik öylece.

      Onlar bu saf mavi sularda

      Bense uzak anılarda.

      ÖMRÜM

      Ömrüm yalnızlıkta ziyan olurdu

      Eğer olmasaydı güzel insanlar.

      Benimdir onların sevinci, derdi,

      Bana canım kadar yakındır onlar.

      Bazen yüzleşirim özümle özüm,

      Uğrarken bir yere güzarım34 benim.

      Yüz görmüş, bin görmüş, çok görmüş gözüm,

      Bir değil, on değil mezarım benim.

      Toprağın altında çok sıkılırım,

      Toprağın üstünde ne kadar şenim…

      Kâh