Ali Kerim

Seçme Şiirler


Скачать книгу

neşelendi,

      Biraz güleyim, kalmasın içinde ukde.

      Baksan bu dünyanın her tarafına,

      Bir yerde mezarım var, bin yerde sağım.

      Gök uçsa, yer kopsa ben ölmem yine,

      Daha kaç kere yeniden doğacağım.

1954

      ŞARKILARIN YUVASI

      Gece oldu,

      Sustu bütün şarkılar,

      Sustu şehir.

      Oğlum Paşa,

      Oğlum Azer

      Soruyorlar:

      Şarkılar nerede uyur,

      Yuvaları nerdedir?

      Diyorum, Paşa

      Diyorum, Azer

      Sizin kalbinizde

      Geceyi geçiriyor şarkılar.

      Az sonra oğlum Paşa,

      Az sonra oğlum Azer

      Sevindirerek beni

      Uyuyorlar, kalplerinin

      Başucuna koyarak temiz,

      Ufak ellerini.

      GEL, AZER’İM

      Senin yerin hastane,

      Benimki boşluk,

      Sahilsiz keder.

      Tek sensin bu sonsuz ülkenin sahibi…

      Gel beni bekletme bu kadar.

      Gel gönlümün isteği,

      Hasretimin düşmanı.

      Sevinç teşnesi,

      Sevinç dilencisi

      Olmaya mı layık buldun beni?

      Gel… Adın dudaklarımı

      Yakıp yandırıyor

      Aniden basılan bir köz gibi.

      Gel, ayrılık adlı

      En habis kanserin

      Hekimi.

      Gel, doldur gülüşlerinle dünyanı…

      Keder yurtsuz yuvasız

      Odasız kalsın,

      Bir karış mekânsız kalsın.

      Gel, her adımının altına

      Gel, bıçak altında

      İnleyen dünyam benim.

      Kalbimin yuvası şiirimi atayım.

      Canım,

      Varlığım

      Adım.

      Gel, yaramın üzerine

      Gülüşlerini sepele35,

      Tebessümünü saç,

      Sözlerini çile.

      Senden bir ricası var

      Babanın…

      Gel, geri çevirme onu,

      Gel ömrümün yolu.

      Milyon umutsuzluk duvarını,

      Tek bir “geldim” sözüyle

      Yık da gel.

      Sana güvenim var içimde,

      O güvene bak da gel.

      Gelir misin?

      Seni iyice görebilmek için

      Acımı mezar taşı gibi

      Koydum ayaklarımın altına,

      Kaldım bakına bakına.

      Geleceksin.

      Tanırım hekimlerini,

      Tanırım seni

      Bir kere bile geri çevirmemişsin

      Babanın isteğini

1964
***

      Çocuk diyor ki

      Bana bir avuç deniz verin,

      Bir bardak Kür verin,

      Aras verin,

      Tez verin.

      Birce yudum su verin,

      Bir tırmanışlık dağ verin…

      Çocuk için dünya ev,

      Gök de mavi bir tavan…

      Çocuk için hisleri tek

      Bütündür, saftır cihan.

      Bence bu naiflik

      Aslında dehayla aynı…

      Bu his dahi yapmış

      Belki de Einstein’ı.

***

      Başının üstüne bak;

      Turna katarı mı?

      Yoksa bir şey görmedin mi?

      Uçtu mu? Bitti mi?

      Gözle görünmüyorlar artık…

      Geçer başımız üstünden

      Günler…

      Saatler…

      Anlar.

      Karşılanmamış sabah,

      Nefes dokunmamış gece,

      Ne dersin başın üstünden

      Sessiz, habersiz geçse?

      Saçlarında günlerin ayak tozları kalmış,

      Görenler der ki genç değil,

      Yaşlanmış, kocamış.

      Ne oldu, neden bozuldun,

      Terledin puçur puçur36?

      Başının üstüne bak,

      Göçebe günleri uçar…

      Göçebe günler uçar.

      İNSAN TEK DEĞİL

      Uykuyu evden kovarak

      Şiirim kurulmuş onun yerine.

      Sabah başlamış yolculuğuna

      Yazıp bozuyorum yine.

      Güneş görünmüyor

      Ama dağlar arkasından

      Asmış ufuklara

      Al yeşil tülbendini.

      Açıyorum penceremi

      Dinlendiriyor azacık

      Serin rüzgâr beynimi.

      Düşünüyorum, ben yalnızım

      Dünya hâlâ yatmıştır.

      Odam da yalnızlığın

      Deryasına batmıştır.

      Hayır, bu böyle değildir

      Hatta şimdi bile

      Ben bağlıyım dünyanın

      En uzak köşesiyle.

      Bağlıyım evrenin

      Her gezegeniyle ben.

      Bizi döndüren Yer’in

      Mermi süratiyle ben.

      Kalbim fena çarpıyor,

      Doktora mı gitsem?

      Arkadaşa mı danışsam?

      Hayır.

      Anlaşılan şimdi

      Manyetik fırtınaları

      Başlamıştır