Ali Kerim

Seçme Şiirler


Скачать книгу

ki

      Yan taraflarda burulup

      Geriye dönen dalgalar da var.

      Kaynaktan ayrıldıklarına

      Pişmanmış gibi

      Bir süre geriye akıyorlar.

      Duranlar da var,

      Soluklanıyormuş gibi

      Ya da

      Dostlarına “geç geç” diyerek

      Kibarlık gösterirmiş gibi.

      Göl de var;

      İçi su sahili su.

      Dalgalar köpük yeleli

      Tutmuş el ele

      Oynuyorlar ……. ……..

      Bazı yerleri de var…

      Sanki görünmez bir şeyler

      Burula burula

      Saplanıyor suya.

      Suda kocaman bir burgaç oluşuyor,

      Sanki dalmaları için

      Yer açıyor

      Güneş’e

      Ay’a.

      Daldım sulara

      Gördüm altta başka bir akım var

      Daha soğuk

      Daha hızlı.

      Arttı içimdeki şaşkınlık…

      Altta da başka bir Kür,

      İleriye

      Geriye

      Akan Kür.

      Oynayan Kür

      Duran Kür.

      Kür kaç tanedir

      Kür ne güzel görünüyor.

      İçim dopdolu hayret.

      Merhaba Kür’üm,

      Seni olduğun gibi

      Görebildim nihayet.

      HEP SEFERDE 40

      Trenler duranda

      Uçaklar inende…

      Bence bitmez sefer

      Seferdesin yine de.

      İnsan dünyaya benzer

      Seferdedir ebedi.

      Bana göre otursa da

      Bir taşın üzerinde.

      Anlamlı bir kitabı

      Karıştırıyorsa eğer

      Güzel bir seferdedir.

      Uyurken her gece

      Uykusu

      Köprü ise

      İki gün arasında

      Seferdedir o insan.

      Hatta mezardaysa

      Anısı dostlarına

      Bir tepe aşmak için

      Güç veriyorsa eğer

      O yine seferdedir.

      Menzile çok kalmış daha.

      Seferdedir,

      Yol gidiyor.

      MARTILAR

      Ama da çoktur Neft Taşlarında

      Martılar.

      Martılar..

      Martılar…

      Bir gün gördüler

      Dalgalarda insan da var.

      Bağrıştılar

      Martılar.

      Şehir kurdu sularda insan,

      Korkuda bağrıştılar martılar.

      Korktular, vatan dedikleri deniz

      Ellerinden alınacak diye.

      Yanlışlarını anladılar,

      Barıştılar martılar.

      Şimdi de

      Yemekhanenin önünde

      Görüldüğünde martılar

      Onlara pencereden

      Yem atılır.

      Her gün buraya katar katar

      Uçup geliyor martılar.

      Neft işçileri gibi tam zamanında

      Sabah sabah

      Martılar.

      Martılar..

      Martılar…

      RÜZGÂR, DENİZ GECE, ÖLÜM VE SELİM

(Balad)

      Şehir yeni yeni kuruluyordu

      Rüzgâr coştu

      Deniz coştu

      Haddi aştı

      Deniz taştı

      Her dalgası

      Ada şehir üzerinde

      Ufalanan

      Ağır bir taştı.

      Ada-şehir üzerinde

      Denizin taş yüreğine

      Basıp

      Sağlam dayanmıştı.

      Şaha kalkıp

      Dalgalardan kopuyordu,

      Dalgaların mavi dağları da

      Gökyüzünde birden sökülüyor,

      Dökülüyordu

      Gökler gibi şehrin üstüne…

      Az kalsın yıkıyordu

      Çelik tahta caddeleri

      Sokaktaki direği de

      Yürekteki direği de.

      Koparmak istiyordu

      Yüreklerden

      Sevgi demirini

      Genç şehrin.

      Abanıyordu şehrin üzerine

      Korkunç

      Dev şelalesi

      Boz Hazar’ın.

      Kişniyordu

      Deniz…

      Rüzgâr…

      Bağırıyordu

      Bir at gibi,

      On at gibi,

      Yüz at gibi…

      Kırat41 gibi,

      Dorat42 gibi.

      Keleşlerin atı gibi,

      Bozat43 gibi.

      Birdenbire çizgi koptu

      Işık söndü.

      Tatlı ne var hayat gibi?

      Artık gözlere gerek yok…

      Deniz ‘ölüm’

      Rüzgâr ‘ölüm’

      İnsan ise ‘ışık’ diyor.

      Bir yiğit gerek

      Ölümün gür dalgaları

      Parçalanan sert dalgaları,

      Islıkları

      Gürültüsü arasında

      Arasın da

      Sorsun