Sabi Ansat

Temirbek Jürgenov


Скачать книгу

50 teknik okul (kolej) açıldı.

      O yıllarda Öncü Öğretmenler Kongresi, Kazakistan yazarlarının ilk kongresi, Kazak sanatçıları ve halk şairlerinin ilk toplantıları yapıldı. Jambıl önderliğindeki halk şairlerinin eserleri ülkede yaygın olarak tanınıp ülkedeki önde gelen sanatçılardan bazıları Almatı’daki sanat merkezlerinde istihdam edilmektedir. Ğabdolla Kurmanğaliyev Müzikal Drama Tiyatrosu’na geldi. Şarkıcı Dina Nurpeyisova ile ressam E. Kasteyev Almatı’ya getirildi. Turmağambet İztilevov’a Almatı’da “Şahname”yi tercüme ettirdi. Ahmet Jubanov’un yönetiminde yeni kurulan halk çalgıları orkestrası, iyi dombra ve kobız çalgıcıları ile (K. Jantilevov, K. Medetov, L. Muhitov, J. Kalambayev vb.) doldu.

      Müzikal Drama Tiyatrosu, 1926 yılından beri faaliyet gösteren Drama Tiyatrosu’ndan ayrıldı. Kurmanbek Jandarbekov, Kanabek Bayseitov, Şara Jiyenkulova ve Kulaş Bayseyitova, Manarbek Erjanov gibi yetenekler yeni tiyatroya transfer edildi, tiyatronun repertuarını hazırlama ve diğer organizasyon işlerini Jürgenov bizzat kendisi yürüttü. Bir zamanlar sürgünle Kırgızistan’a geçen Jumat Şanin’i geri döndürüp tiyatronun sanat yönetmeni yaptı. “Ayman-Şolpan”, “Şuğa”, “Kız Jibek”, “Jalbır” gibi temsillerin yazarlarını bulup onlarla çalıştı. Bunların hepsi de Jürgenov’un doğrudan katkısıyla oldu.

      Edebiyat, sanat, kültür meselelerinde Jürgenov’un neredeyse yapamayacağı hiçbir iş yok denebilir. Ahmet Jubanov’un hatırasında ilginç bir olay var. O yeni kurulan orkestra ile okuma yazma çalışmalarını yürüttü. O, sırası ve masası olmayan, zemini balçıkla kaplanmış bir evde, sobayı tahta gibi kullanarak ders anlatırken Jürgenov içeri girdi. Sırasız, tahtasız, kalemsiz yapılan ders karşısında şaşırıp:

      – Onlar nerede? Eğer yoksa neden bana söylemedin, diye kırıldı.

      Ahmet omzunu silkip:

      – Sizin işiniz çok, keyfinizi kaçırmaktan çekindim, dedi.

      O zaman Jürgenov:

      – Ey Ahmet, biliyor musun? Sen tarihe Kazak halkının yeni çağa uygun milli çalgılar orkestrasının ilk organizatörü olarak geçeceksin. Ben bugün halk komiseriyim, yarın halk komiseri değilim. Ben senin orkestrandan büyük müyüm? Şu andan itibaren karşına çıkan problemlerde bana doğrudan gel. Kapım açık, dedi.

      – Jürgenov bu şekilde çalıştı. Temirbek ile konuştuğunda Alatav’dan ayrılıp Karatav’a geri dönmüş gibi gayretle geri döndük, dedi Ahmet.

      1936 yılında Moskova’da Kazak edebiyatı ve sanatının ilk on günlük etkinliği gerçekleşti. Onun organize edilmesi ve yürütülmesi tamamıyla Jürgenov’un sorumluluğuna verildi. On günlük etkinliğinin nasıl geçeceği, o zaman Kazak sanatının görkeminin nasıl ortaya çıktığı birçok kaynak ve hatıratta yazıldı, anlatıldı. On günlük etkinliğin sonunda Temirbek de diğer edebiyat ile sanat şahsiyetleriyle birlikte Eñbek Qızıl Tuw madalyası alarak geri döndü. Kazak sanatçılarının sanatını görmeye Stalin başta olmak üzere siyasi büro başkanlarının tamamının gelip memnuniyetlerini ifade etmeleri onları cesaretlendirdi, yeni işler yapmak için teşvik etti. On günlük etkinliği sonrası 1937 yılının başında Müzikal Drama Tiyatrosu, Opera ve Bale Tiyatrosu olarak yeniden düzenlendi. Opera Tiyatrosu’na yeni bina inşa etme fikrini ortaya atan Jürgenov, Kırım’a yaptığı tatil gezisinde Odessa’nın opera tiyatrosunu ziyaret edip oranın imar planını alıp getirdi. Tiyatro binasının yerini de kendisi seçti. Ancak tiyatronun hazırladığı gösterileri ve tiyatronun inşa edildiğini görmek ona nasip olmadı. Kendi hazırladığı “Er Tarğın” operası onun katılımı olmadan sahnelendi. Jürgenov opera tiyatrosunun turnesi Leningrad’ta yapıldı ve bu yıl için planlandı, turne de onsuz yapıldı. Ancak Kazak operasının başarısını Leningrad halkı hayranlıkla alkışladı. Kazak operası hakkında ünlü Rus yazar A. Tolstoy, akademisyen B. Asafev makaleler yazdı.

      Kazak eğitim sisteminin ve sanatının bugünkü başarılarında Jürgenov’un temellerini attığı çalışmaların olduğu şüphesiz. Çok yetenekli, gayretli, iradeli ve etkili bir lider oldu. Kazak halkının yavaş hareket eden pasif yaşamını yeniden canlandırdı, ilerlemesini sağladı. İmkânsızı gerçekleştirdi, durağan hayatı birden hareketlendirmeyi başardı. Bütün bunlar bu kitaptaki hatıralarda ve makalelerde açıklanmaktadır.

      L. Leonov isimli ünlü Rus yazar, otuzlu yılları hatırlatarak:

      – O, zor işlerin yapıldığı, insanların çaba sarf ettiği, yanardağın patladığı bir devirdi, demişti.

      Kazak edebiyatı ve sanatı da eğitim çalışmaları da aynı zamanda Kazakistan’da gelişti, ışık saçtı. Bugün güçlü Temirbek’in onlar üzerindeki katkısını hayranlıkla anıyoruz. O, tahkikat sırasında da kendisinin düşman olmadığını söylemişti. Gerçeklik üstün geldi ve aklandı (1957). O yıllardaki şiddet siyasetinin felaketi, onun soyundan gelenlerin yok edilmesini engellemedi. Karısı Dameş “Akmola’daki Vatan Hainlerinin Karıları Kampı’nda” (Cezayir) 8 yıl kaldı. O, ünlü Alaş şahsiyeti, Kazakların ilk matematikçisi, Profesör Alimhan Ermekov’un ağabeyi Amirhan’ın kızıydı. Alimhan’ın ismi Kazak halkı tarafından yaygın olarak bilinmekteydi. O, 1920 yılında Kazakistan özerklik kazandığında cumhuriyetin sınırlarını belirlemek için Lenin ile yürütülen müzakerelere katıldı, o zaman Lenin’in zeki, hitabeti güçlü, becerikli ve ikna edici konuşan Alimhan’ın sözünü dinleyerek istenilen toprakların hepsini terk etmeyi kabul ettiği de iyi bilinmektedir. Alimhan’ın başarısı sırasında yanında olan A. Baytursunov ve haberi dışarıda bekleyen E. Bökeyhanov çok memnun oldu. E. Bökeyhanov’un “Lenin de cesurmuş, bizim Alimhan ile konuşabilmiş.” dediğine dair bir efsane bile var. Alimhan 1937 yılında tutuklandı, 20 yıl orada kaldı ve Karaganda’da vefat etti. Dameş de yakınlarının sabırlılığını ve insanlığını kendi bünyesinde barındıran, cesur bir şahsiyetti. Sonra biz onu gördük, birçok hikâyesini de dinledik.

      Temirbek hakkında anılar yine anlatılacak, makaleler ve çalışmalar yayınlanacak, hepsi zamanın hakimiyetinde. Bugün biz Kazakların büyük şahsiyeti hakkında şimdilik elimizde olan hikâyeler için minnettarız. Temirbek’in eserlerinin, onun hakkındaki çalışmaların vatanını seven, halkı için hizmet etmek isteyen onurlu her Kazak genci tarafından okunması, bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Onun önüne engel çıkarmayan, üst düzey görev yaptığı Özbekistan’dan gidip halkına dönmesi, eşine “Damet, memleketimize gidiyoruz, kendi ülkemizin kültürüne bir damla da olsa katkıda bulunmamız daha doğrudur.” sözü, Damet’in “Doğduğumuz topraklara olan özlemden kalbim kederle doldu.” demesi iki gencin büyük vatanseverlik duygusunun bir tezahürü değil mi? Eserleri, yazdığı makaleleri ve söylediği sözleri vatanseverliğin açık birer örneği durumundadır. (A. Jubanov ile E. Brusilovskiy’nin anılarındaki Orlov ile aynı fikirde olmayışlarını hatırlayın.) Hiç kimseye, hiçbir şeye hayran olmayan, kendi alanında güçlü Kazak büyükleri (Saken, Sabit, Gabit, Abdilda) de Temirbek’in çalışmasına hayran kaldı. Aşırı şaşkınlık ve hayranlıkla hatırlandığı zaman bile insan konuşamaz hâle geliyor. Kazak tiyatrosunun ve sanatının büyük şahsiyetleri kendilerini Jürgenov’un öğrencisi olarak gördüler. Hem Kazakların ünlü evladı İliyas Omarov’un hem de onlardan yaşça küçük Özbekali Janibekov’un Kültür Bakanı olarak görev yaptıkları sırada Temirbek’i sürekli yad ettiklerini gördük. Onların Jürgenov’un portresini odalarına astıklarını da hatırlıyoruz.

      Temirbek gibi büyük bir şahsiyetin unutulmaması kadar onun ruhuyla Kazakların bugünkü bağımsızlığını koruması mutluluk vericidir.

      Almas Almatov ve Bekarıstan Mırzabayev tarafından hazırlanan “Temirbek Jürgenov” adlı kitaptan