elmalarım koynuna düşer
Düşe de çürüyüp gider…
Bırak beni utanıyorum senden
Kara toprak çirkin toprak
Söyle ne istiyorsun benden?
Kara toprak bu sözleri dinledi
Elma ağcına şöyle bir cevap söyledi:
Köklerin bana sarıldı, unutma sen
Bu kara çirkin topraklardır
Seni büyütüp besleyen!
Aramızda bazıları her gün
Gerçekler önünde kör
Ve bu elma ağacı gibi
Değil mi nankör!
Şaban MAHMUDOF “Yeni Işık”, gazete, ”Topuz”, hiciv ve mizah sayfası Sofya, 1967, N: 148
Sadece geceleri avlanan baykuş
Arıyorken fare, yılan, yumurta, kuş
Bekçisi uyuyan bir bostana ermiş
Düşünüp taşınarak kararı vermiş
Bırakmaya gelmez bu bolluğu malı
Hem yerim hem de doldururum çuvalı
Toplayıp doldurmuş ve kesip doğramış
Alıp giderken felakete uğramış
Görememiş basmış karpuz kabuğuna
Olanlar da işte o an olmuş ona
Ağır yükün altında hendeğe kaymış
Acı sancılar içinde birden aymış
Debelenmiş ve çabalanmış bir iki
Ama güç kuvvet bulup çıkamamış ki
Ağrıları çoğalmış sararıp solmuş
Sonun sonunda bekçiye teslim olmuş.
Mustafa KELOĞLAN “Hoşgörü”, dergi, Razgrat, 2003, N: 1
Aforizmler, bir duyguyu veya düşünceyi kısa, ince bir hivciv veya mizah ile etkili bir şekilde anlatan, söyleneni belli olan, bir veya birkaç cümledir. Bulgaristan Türkleri edebiyatına 1960 yıllarda Turhan Rasi tarafından getirildi. Bu edebi türde devamlı ürün verenler arasında şu isimler ilk akla gelenledir. İsmet Osman, İslam Beytullah, Servet Tatar, Hüsmen Mutaf, Lütfi Demir, Şaban Mahmut, Latif Karagöz, Fahri Tahir, Baki Ali, Hasan Bilal vs
O, bütün ömrünü konuşmakla geçirdi, fakat dünyada adını yaşatacak bir söz söylemeden öldü. İsmini de beraberinde sürükledi gitti.
Hayatında o kadar güç ve korkunç hesapları yuttu, bazen yeni adalet yarattı, çoluk çocuk, hısım akrabasının geçimini yoktan var etti ama kendi ömrüne fazla tek bir gün bile ekleyemeden ölüp gitti.
Ömrünü insanların sağlığına hasretti. Ölüleri diriltti, ama kendisine yedek bir kalp saklayamadı.
Dünyada çalmadığı tek bir şey kalmadıysa da ömre el süremeden gitti.
Hasan BİLALOF Kalova, Razgrat “Yeni Hayat” ,dergi, Sofya, 1965, N:7
Karaya kara aka ak diyenler, ak gün görmezler…
Ölümden korkanlar ölümsüzlük sevdasına tutulmasınlar!
Yarım yüzyıl sosyalizmin değişik biçimlerinde /az gelişmiş, çok gelişmiş, yerleşmiş vb./yaşadık. Şimdi dileniyoruz…
Kellesini torbaya koyamaz, ekmeği oradadır…
Temiz vicdanla kirli para alınamaz.
Bana diş bilermiş, altındansa dişi, varsın bilesin…
Çok konuşanların dinleyicisi az olur.
Bir elle alkış olmaz, ama çamur atılır…
Kendi fikri olmayanlar, hep halk adından konuşurlar.
Kendini beğenmişler güzellikten anlamaz.
Bir at kırk yıl koşmaz deseler de, bir eşek bize kırk yıl önderlik etti.
Başımın üstünde yeri dar.
Gönül dediğin karaya da konar ama en çok paraya konar.
Balayında zehirlenen aileler de vardır.
İsmet OSMANOV 1995 Popovo “Öbür Türlü”, taşlamalar ve aforizmler, “Güven- Dovrie” yayın evi, Sofya, 1996
İki veya dört mısralı hiciv ve mizah yüklü şiirlere epigram denir. Edebiyatımızda yeni bir nazım şeklidir. Bulgaristan Türkleri Edebiyatına 1956 yılında İsmail İbişoğlu tarafından yeni bir edebi tür olarak Bulgar edebiyatından getirildi. Kısa zamanda Hiciv ve Mizah edebiyatımızın sevilen ve aranan bir edebi türü haline geldi. Bulgaristan’da Türkçe epigram yazarları iki ve dört mısralı epigramların dışında üç mısralı, beş mısralı epigram yazdıkları gibi manilere ve türkülere ekledikleri isyanı, öfkeyi, özlemi hiciv ve mizah yüklü fikirlerle örerek türde değişiklik yaptılar.
Epigramları iki büyük bölüme ayırıyoruz:
A. Siyasi Epigramlar
B. Sosyal Epigramlar
A. Siyasi Epigramlar
Siyasi epigramlar rejimin baskısı yüzünden edebiyatımızda uygun zemini bulamadığı için gölgede kaldı. Rejim dolaylı olarak ve yumuşak bir şekilde tenkit edildi. Merkez basında örnek bulmakta bile güçlük çekiyoruz. Bizde ilk siyasi epigram Türkçe basında 1962 yılında Zavet Belediyesinin, “Zora-Şafak”, adlı Bulgarca-Türkçe neşredilen şehir gazetesinin Türkçe, “Şafak” sayfasında Şaban Mahmudov’ un “Başta ki” adlı epigramıdır. Şair, Todor Jivkov’un adını söylemeden tenkit ateşine tutuyor. Epigram şöyle:
Kendimi bildim bileli o başta
Anladım ki hiç bir şey yok o başta.
Çürüyen toplumun sosyal dengesizliğini dile getiren sosyal içerikli bir epigramı da İsmail İbişoğlu’ nun kaleminden okuyalım:
Bakın bizim şair Şerif
Vara yoğa şiir yazar
Sırasını bulmuş herif
Cep doldurur azar azar.
Diğer taraftan tek tip insan yetiştirme sevdasına kapılan sosyalist rejimin yöneticileri varlıklarını bir gün daha sürdürebilmek için aydınlar arasında yobaz yetiştirme yarışına girdiler. Bunu gören İsmail Bekirov, toplumu şu epigramı ile ilk uyaranlar arasında yer aldı:
Elinden geleni komaz
Yobazların piri yobaz,
Yetiştirir yılda en az
Üç yüz altmış dokuz yobaz.
Bulgaristan Türk basınında “Epigram”, türüne en çok şu gazeteler ve dergiler hiciv ve mizah sayfalarında yer verdi: “Yeni Işık”, gazete, “Topuz” ve “Isırgan”, Sofya, “Yeni Hayat” dergi, ”Dön Gül Dön Ağla”, Sofya, ” Halk Gençliği”, gazete,”