Анонимный автор

Batı Trakya'da Türk Edebiyatı'na Gönül Verenler


Скачать книгу

bu yüzden hiçbir iş yapmak istememeleri de, daha büyük bir hata olur. Yalnız hiçbir zaman hatırdan çıkarılmaması gereken bir cihet varsa, toplumun genel yaşayışına tesir icra edecek bir karar verirken onun temayüllerini hesaba katmak düşüncesi, bütün davranışlarda hâkim fikir olmalıdır.

      Biz aslında, şahsi olmak şartı ile, ufak tefek kusurları kendine yakıştıranları hedef tutup umumi efkâr karşısında, bu hallerini şikâyet konusu yapan akılsızsız mızmızlardan değiliz. İnsan olarak hepimizin, bilerek veya bilmeyerek yaptığımız şahsi kusurları olacaktır. Lâkin bu hallerimizden, mensup olduğumuz toplum, hiçbir zarar görmemelidir.

      Eğer hareketlerimizden toplumun; haline ve geleceğine, kötü tesir icra edecek bir durum hasıl olacağı anlaşılırsa, bu kusur değil; cinayet olur.

      Zaten böyle kusurları işleyenler, halkın vereceği temyiz edilemeyen kesin bir hüküm ile değer bakımından sıfıra düşmüş olurlar.

      Azınlığımızın başına geçmiş bulunanlar, akıllı kişiler iseler, kısaca değindiğimiz bu ilkeler içinde, ana davalarımızı yürütmek mecburiyetindedirler. Şayet kavrayışsız ve her insanda bulunması lâzım gelen hasletlerden yoksun iseler, bizim samimiyetimizin ifadesi olan bu uyarmalarımıza tabii sırt çevireceklerdir. Belki de vazifelere müdahale eden bir şahıs telâkki ederek hırçınlaşacaklardır. İşte o zaman, zaten biraz da akılsız olduklarını, bir kere daha ispat etmiş olacaklardır.

      Hazır fırsat elvermişken, konumuzla ilgili bir Çin atasözünü buraya kaydedeyim:

      “Ahmak adam, bütün ömrünü akıllı bir adamın yanında geçirse; bir kaşığın, çorbadan nasibi ne ise, onun da akıldan nasibi o kadar olur.”

      Unutmamak gerekir ki: Çoğu kere, topluma yapılan hizmetlerin hata ve sevabını, halka anlatmak mecburiyeti hasıl olur. Böyle duruma nasıl olsa düşüleceğini hesaba katanlar, hareketlerini ve kararlarını ayarlayıp toplumun ihtiyaçlarına ve temayüllerine uygun bir sınır içinde yürütmeyi, en makul davranış tarzı kabul ederler. Ve bu suretle halk nazarında değerlerini yükseltmiş olurlar.

      ASIM HALİLOĞLU

      (1923 -1980)

Hayatı:

      Asım Haliloğlu 1923’te İskeçe’nin Kireççiler (Hrisa) köyünde doğdu. Kireççilerli Halil Ağa’nın oğludur. İlkokulu köyünde bitirdikten sonra parasız yatılı sınavını kazanarak önce Edirne, daha sonra da Sivas ve İstanbul’a giderek orta öğrenimini tamamlamıştır. Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra, sağlık nedeniyle öğrenimine bir süre ara veren Asım Haliloğlu daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. 1953 yılında buradan mezun olunca Batı Trakya’ya döndü. Gümülcine’nin (Salmoni) Salmanlı köyüyle, İskeçe’nin (Vafeyka) Boyacılar köyünde birer yıl öğretmenlik yapmış, bir yıl da (Ksanthi) İskeçe Merkez Türk İlkokulu’nda müdür olarak görevde bulunmuştur. 1958 ve 1960 yıllarında İskeçe Türk Birliği başkanlığı görevinde bulundu. 19 Şubat 1957 yılında, mesul müdürlüğünü Hasan Hatipoğlu’nun üstlendiği “Akın”16 gazetesini çıkardı ve 23 yıl süreyle bu gazetenin sahipliğini üstlendi ve başyazarlığını yaptı. Bu gazetede yazdığı makaleleriyle azınlık halkının çektiği sıkıntıları dile getirdi. Bu arada yazdığı bazı şiirleri; özellikle çocuklara yönelik şiir ve manzume çalışmalarını bu gazetenin sayfalarında yayımladı. “Türkler İçin Yunanca” adlı gramer kitabı 1965 yılında Gümülcine’de basıldı.

Edebi kişiliği:

      Asım Haliloğlu Batı Trakya’da daha çok gazeteciliği ve ödün vermez Atatürkçülüğü ile tanınır. Akın Gazetesinde yazdığı başmakalelerinde daha çok toplumsal konu ve sorunları işlemiş, azınlık insanına yönetim tarafından uygulanan insanlık dışı uygulamaları büyük bir cesaretle dile getirmiştir. Onun makalelerinde ve az sayıda yazdığı şiir ve çocuk manzumelerinde Türkçe’ye verdiği önem hemen göze çarpar. Türk dilini yanlışsız kullanmış, ağdalı bir dil kullanmaktan özellikle kaçınmıştır. Gazetedeki” Çocuk Sayfası”nda daha çok bazı alıntılara yer verilmiş, bu sayfada yerli yazarların ürünleri de yayımlanmıştır. Asım Haliloğlu’nun çocuklara yönelik yazdığı bazı şiir ve –bilinen bazı fabllardan uyarlama- manzum hikâyeler de (Yalan Dünya, Bir Yıl Daha Gitti, Yaslı Bulut ve Ben, Göç, Nasrettin Hoca’nın Borcu, Kar, Akın Gazetesi, Gümülcine, 21 Aralık 1967/ Leylekle Tilki, Akın Gazetesi, Gümülcine, 25.5.1970 / Kurt ile Oğlak, Akın Gazetesi, Gümülcine, 6.12.1969 / Eşekle Tilki, -hikâyeAkın Gazetesi, bu sayfada yer almışlardır. Şiir ve manzumelerinde akıcı bir dil kullanmış, vezin ve kafiyelerdeki başarısı manzumelerine ayrı bir tat ve güzellik katmıştır. Bu alanda Batı Trakya Türkleri Çocuk edebiyatına öncülük eden isimlerin başında yer alır.

Çalışmaları:Kitap:

      1- “Türkler İçin Yunanca- yardımcı Ders Kitabı-”1965 Gümülcine

Akın gazetesi:

      (Söyle Hemşerim-mizah/manzume, “Akıncı” takma adıyla-Akın, sayı:219, Şubat 1962)

      (Eşekle Tilki-manzum hikâye- Akın, sayı:472, Aralık 1968)

      (Kar-şiir- Akın, sayı:473, Ocak 1969)

      (Köyünün Verdiği Ders-manzum hikâye- Akın, sayı:474, Şubat 1969)

      (Kedi ile Fareler-manzum hikâye- Akın, sayı:475, Mart 1969)

      (Akılsız Kurbağa-manzum hikâye- Akın, sayı:476, Nisan 1969)

      (Hasta Arslan-manzum hikâye- Akın, sayı:477, Mayıs 1969)

      (Kurt ile Kuzu-manzum hikâye- Akın, sayı:480, Ekim 1969)

      (Aslanla Tilkinin Dostluğu-manzum hikâye- Akın, sayı:481, Kasım 1969) (Kurt ile Oğlak-manzum hikâye- Akın, sayı:482, Aralık 1969)

      (Tilki ile Üzümler-manzum hikâye- Akın, sayı:683, Ocak 1970)

      (Altın Yumurtlayan Tavuk-manzum hikâye- Akın, sayı:484, Şubat 1970)

      (Nasrettin Hocanın Borcu-manzum fıkra- Akın, sayı:486, Nisan 1970)

      (Leylekle Tilki-manzum hikâye- Akın, sayı:487, Mayıs 1970)

      (Nasreddin Hocanın Sakızı-manzum fıkra- Akın, sayı:490, Temmuz 1970)

      (“Onun İzinde Olmak Gerçek İnsanlıktır”-köşe yazısı-Düşmanı

      Dost Sanan Kaplumbağa-manzum hikâye- Akın, sayı:501, Kasım 1970)

      (Aslan Postu Giyen Eşek-manzum hikâye- Akın, sayı:502, 503, Aralık 1970)

      (Güzel Geleneklerimiz Arasında Hıdrellezi Kutlama-derlemeAkın, sayı:712, 713, Yıl:1978)

Başyazılarından bir örnek:ONUN İZİNDE OLMAK GERÇEK İNSANLIKTIR

      Türk ulusunun büyük kurtarıcısı, gerçek önderi, eşiz asker ve devlet adamı Atatürk ölümünün 32’nci yıldönümünde bir kere daha saygıyla anıldı.

      O, yalnız kendi ulusu için bir kurtarıcı ulussever devlet adamı değil, fakat bütün insanlık alemi için barış, yükselme, iyiye, doğruya, güzele yönelme ışığı idi ve ebediyen öyle kalacaktır. Tarihin hiçbir döneminde, hiçbir devlet adamı O’nun kadar “insanlık idealinin aşık ve seçkin siması” olamadı veya bu idealini onun kadar açık bir tutumla ispat edemedi.

      Türkiye Cumhuriyeti’ni kurunca hırs, kin, art düşünce O’nun politikasında asla yer almadı. “Yurtta barış, Cihanda barış” dedi ve bu ilke ile güttüğü dış politikada ulusunun daha dünkü düşmanlarıyle gerçek bir işbirliğine girişti, kanlı yaraları sardı.

      “Bugün