Nurgali Oraz

Kazıgurt Öyküleri


Скачать книгу

rgali Oraz

      Kazıgurt Öyküleri

      Takdim

Abzal SAPARBEKULYKazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi

      Diplomaside en kalıcı izler bırakan alanlardan biri şüphesiz kültür ve eğitimdir. Özellikle, kardeş ülkeler arasındaki ilişkilerin pekişmesine, halklarımızın yakınlaşmasına, ortak değerlerimize sahip çıkılması hususunda etki eden en büyük unsurdur bu alanlar. Kazakistan’ın Bağımsızlığının 30. yıldönümünde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıldönümü eşiğinde bulunan Kazak-Türk ilişkilerinin gelişmesine en büyük katkı sağlayan yine kültürdür. Siyaset ve ekonomi gibi diğer alanlarda yapılan çalışmalarla birlikte en büyük ve uzun vadeli kazanımlar kültürel ilişkilerin sayesinde elde edilmiştir.

      Kültürün temeli, şüphesiz edebiyattır; diğer bir ifadeyle söz sanatıdır. Edebiyatın geliştiği toplumlarda kültür seviyesi pek yüksek olur. Okuma alışkanlığından roman yazarlığına kadar devam eden uzun bir yolculuk düşünce dünyamızın derinleşmesine ve geleceğe farklı açıdan bakarak günümüzün daha iyi değerlendirilmesine yardımcı olacağı gibi, hayata farklılık katması da aşikardır. Yakın tarihimizde Kazak topluluğu bunu yaşamıştır.

      Aslında günümüzde de edebiyatın gelişmesine katkıda bulunan büyüklerimizi yad ederek onların eserlerini yeniden neşretmek, günümüzün aydınlatılması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem arz etmektedir. Bilindiği üzere bu sene Türk Cumhuriyetlerinin Cumhurbaşkanları tarafından kabul edilen Türkistan Deklarasyonunda Türk kültür ve sanat dünyasının gelişmesine olağanüstü katkıda bulunan birçok önemli isimler yad edilmektedir. Belgede başta Pir-i Türkistan olarak adlandırdığımız Hoca Ahmet Yesevi olmak üzere Yunus Emre, Ali Şir Nevaî, Jambıl Jabayev gibi meşhur ozan ve aşıkların isimleri geçmektedir. Söz sanatı alanında büyük miras bırakan bu ulu şahsiyetleri saygıyla yad etmek ve onlara hürmet göstermek her zaman görevimiz olmuştur. Zira büyüklerimiz hak ve hakikatin tercümanı olarak eserlerini yazmışlar ve kendi yaşadıkları devirlerde toplumları aydınlatmışlardır. Onlar bu büyük görevi üstlenmiş ve günümüze kadar tazeliğini koruyan ölümsüz eserler bırakmışlardır.

      Günümüzde de bu geleneği devam ettiren aydınlarımız, şair ve yazarlarımız vardır. Her ne kadar yazılı edebiyatın nazım ve nesrin çeşitli şekillerinde ifadelerini ulaştırıyor olsalar da onlar da ahlakı, insani değerleri ve hayatın gerçek yüzünü bizlere aktararak düşünce dünyamıza farklı renkler katmaktadırlar. İşte onlardan birisi, Kazakistan’ın meşhur öykücüsü Nurgali Oraz’dır.

      Yazar Nurgali Oraz, sadece eski dönemin, daha doğrusu Bağımsızlık öncesi döneminin temsilcisi değil, aynı zamanda Bağımsızlık döneminin de şahidi ve mümessilidir. Bu açıdan onun işlediği konuları, öykülerinde yer alan karakterlerin vasıfları ve yaşantıları ilgi çekecek kadar önemli sayılmaktadır. Edebiyatın en parlak döneminde neşet eden değerli yazarımız günümüzün zorluklarıyla yaka paça olurken kaleme aldığı eserleri de pek cezbedici gelmektedir. Novel yazarı olarak bilinen Nurgali Oraz’ın bal şeker gibi tatlı ve sanatsal dili öykülere farklı bir ışıltı ve parlak manalar katmaktadır. Bu yönüyle yazarımız gerçek manada okunan bir söz sanatkarı olarak tanınmaktadır.

      Değerli yazarımızın önceki yıllarda yayınlanan “Alıç”, “Atın Gözyaşı”, “Yalnız Ada”, “Ak Turnalar Yuvası” gibi kitapları büyük ilgi topladı. Edebiyat eleştirmenlerinin bir kısmı onu bir psikoloji yazarı olarak nitelemişler, bazıları ise derin düşünceli yazar olarak tanıtmışlardır. Öykü kitaplarının yanı sıra yazarın kaleme aldığı ve sahnede oynan birçok tiyatro oyunları, sinema senaryoları, deneme yazıları, hatıratları da yayınlanmıştır. Nurgali Oraz sadece kendi eserleriyle sınırlı kalmamıştır, aynı zamanda John Galsworthy, Jorge Luis Borges, Yasunari Kavabata gibi dünyaca ünlü yazarların eserlerini de Kazak diline çevirmiştir.

      Çevirmek kadar zor bir çalışma yoktur esasında. Çünkü çevirmen orijinal metne bağlı kalmalıdır. Özellikle, edebiyat çevirisi, ayrı bir sanat dalıdır. Fakat ne yazık ki, çevirmenler özel ödül almaz, her zaman perde arkasında kalırlar. Oysaki yaptıkları çalışmaları pek büyüktür. Halkları yakınlaştırma özelliğine sahiptirler.

      Nurgali Oraz’ın eserlerini çeviren de bir ekiptir. Bu ekiple sık sık edebiyat alanındaki toplantılarda bir araya geliyor, yakından tanışıyoruz. Pek başarılı ve profesyonel çevirmenlerdir. Çevirmen ekibine teşekkür ediyorum böyle bir çalışmayı gerçekleştirdikleri için. Kitabı yayına hazırlayan ve yayınlayan Avrasya Yazarlar Birliği ekibine de şükran duygularımı arz ederim. Değerli yazarımızın eseri kardeş Türk okurların seveceği bir kitap olacağından eminim.

      Önsöz

Prof. Dr. Canseyit TÜYMEBAYEVAl Farabi Kazak Milli Üniversitesi Rektörü

      Değerli yazarımız Nurgali Oraz Kazak Devlet Üniversitesi (şu anda Al Farabi Kazak Milli Üniversitesi) mezunudur. Güney Kazakistan (şu anda Türkistan Bölgesi) Eyaleti Kazıgurt İlçesinde doğdu. Babası Baltakara Oraz, ilçe ve kasabalarda idari görevleri yapan mümtaz bir şahsiyetti. Annesi Tursın Adambaykızı hayatı boyunca okul öğretmenliği görevini yapmıştı. Yazar yalnız değildi ailede, altı kardeşler. Babası aslında kitap sevdalısıydı. Çok okurdu. Okuduğu eserlerin yazarlarını evine davet eder, onları ağırlardı. Annesi öğretmen olması hasebiyle sadece kitap okumakla kalmaz, aynı zamanda küçüklüğünde yaşadığı olayları not eder yazardı. Bunlara şahit olan Nurgali Oraz diğer kardeşlerinden ziyade edebiyata ilgi duyar ve gazetecilik bölümünü kazanır.

      Al Farabi Üniversitesinde Kazak edebiyatına büyük katkıda bulunan birçok yazarı ve edebiyatçıları yetişmiştir. Okutmakla kalmamış, M.Avezov, Z.Kabdolov, M.Karatayev gibi meşhur usta edebiyatçıları da ders vermişlerdi. Yazılı edebiyatın temelini oluşturan akademisyenler büyük bir aşk u şevkle yeni edebiyatçıları büyütmüşler. Bunun sayesinde Kazak edebiyatı denen büyük bir ekol oluşmuştur. M.Avezov, G.Müsirepov, S.Mukanov, T.Alimkulov, Ş.Murtaza, A.Kekilbayev gibi yazarlar bu ekolden istifade ederek manevi ve kültürel boşluğu doldurdular. Sadece doldurmakla kalmamış, milli edebiyatı dünya edebiyatı seviyesine yükselttiler.

      İşte Nurgali Oraz, böyle bir ekolün en başarılı talebelerinden biridir ve büyük yazarların devam ettirdikleri kültürel geleneğin izdüşümüdür adeta. O, edebiyata büyük ilgi duyan, gece gündüz edebiyatla yatıp kalkan ve konuşmalarında sadece edebiyatı konu eden ortamda büyüdü. Daha ilk öyküleri gazetelerde yayınlanmaya başladığı anda okurlar tarafından büyük ilgi gördü. Birçok hikâye ve öykü yarışmalarında birinci oldu. Öyküler antolojilerinde öyküleri bir bir yayınlanmaya başladı. Fakat bu parlak dönem onun için çok sürmedi. Bağımsızlıkla beraber edebiyata olan ilgisizlik te kültür dünyasına çöktü. Herkesi bir tek derdi vardı, derdi maişet. Pazar ekonomisine geçiş süreci edebiyat adamlarını da tabiri yerindeyse vurdu. Yazarlar kitap yazmakla kalmamış, geçinmek için kendileri satmaya başladılar. Buna rağmen Nurgali Oraz gazetecilik görevini yaparak geçiniyor, edebiyata imkânı ölçüsünde sadık kalmayı başarabiliyordu. Her ne kadar bazı kabiliyetli yazarlar yazmayı bırakıp iş dünyasına atıldıysalar da Nurgali Oraz yazmaya ve araştırmaya devam etti. Tabi ki, konu, az veya çok yazmak değil, kaliteli eser bırakmaktır. Değerli yazarımız bunu başarabilmiştir.

      Soylu aileden neşet eden yazarımız çocukluk döneminde yaşanan ilginç olayları konu eder öykülerinde. Karşılaştığı karakterler çok enteresandır. O herkesi farklı yönleriyle görür ve değerlendirir. Basit gibi görünen olaylardan derin manalar çıkartır. Derin gibi algılanan öykülerden ise, pek basit manalara dikkati çeker. Sadece çocukluk döneminden değil, sonraki yıllarda yaşanan birçok ilginç olayları da kaleme alır. Edebi üslupla her bir olaya farklılık kazandırır. Yazarlık bu olsa gerek!

      Evet, Nurgali Oraz’ı kitaplarından tanırım. Gerçi o üniversitede eğitim görürken ben derslerine bazen girerdim. Bazen dememin sebebi şudur, hocaları bazı zamanlarda benim ders vermemi istediklerinde ben de ders verirdim. Geçmiş yüzyılın 80’li yılların başıydı. Ben de o zaman genç araştırmacıyım. Dil üzerinde, özellikle Türk lehçeleri üzerinde o dönemde incelemeler yapardım. Ama aslında yazarımızı gazetelerde yayınlanan öyküleriyle ve sonraki dönemde çıkan kitaplarıyla tanımış olduk.

      Geriye baktığımızda, Nurgali Oraz’ın da altmış yaşını