Muhtar Magavin

Eğri Ağaç


Скачать книгу

büyük tahammül gerekir.

      Bu bakımdan Rusça konuşan M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beylerin herkesi ayağa kaldırışı, bizim hızla gelişen yaşamımızda rastlanabilir bazı nahoş durumları önlemeye ilişkin iyi niyet göstergesidir.

      Halklar arasındaki anlaşmazlık; adının anılması ayıp, dikkate alınmaması ise çok kötü sonuçlar doğuracak olan, her birimizin deruni düşünmesi ve temkinli davranması gereken, çok gizemli, sonu tehlikeli bir durumdur.

      Ayrıca bütün Egemen Ülkemizde olduğu gibi Rahman Ata köyünde de halklar arasında alışılagelmiş, sakin bir durumun muhafaza edildiğinin altını çiziyoruz. Bununla birlikte halklararası anlayış ve saygı hususunda elde edilen başarılar karşısında rehavete kapılmadan, işbu son derece hassas konuda anlayış, iyi niyet ve ileri görüşlülüğün gerektiğini unutmamaya davet ediyoruz.

      Rahman Ata köyünün sakinleriyle, öğrencilerinden ev hanımlarına kadar, işsiz gençlerinden emekli yaşlılarına kadar olmak üzere üç yüz otuz dokuz kişiyle güvenilir şartlarda gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda ve il, ilçe mahkeme, savcılık arşivlerinin incelenmesinde, mevzubahis Rahman Ata köyünde son yarım yüzyılda ve Egemenliğe ulaştığımızdan sonraki beş yılda halklar arasında uyuşmazlığa dayalı herhangi bir dava, skandal olduğuna dair hiçbir bilginin ve evrakın olmadığını gördük. İlgili şikâyet mektubuyla herkesi ayağa kaldıran M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beyler de konuya ilişkin elle tutulur herhangi bir tatsız olay gösteremedi. Rahman Ata köyünden topyekûn göç eden kardeş beş ulusun temsilcileri -dört Rus ailesi, üç Alman ailesi, iki Kore ailesi, bir Uygur ve bir Yahudi ailesi- hiçbir zorlama olmadan, kendi irade ve isteğiyle göç etmişlerdir. Onların uzak veya yakın ülkelere gittiklerine dair de elimizde bir bilgi yok. Devrimiz kentleşme, köylerden çıkıp şehirlere yerleşme devridir. Yerli ulus olan Kazaklar bile durmadan göç ediyorlar. Belki yukarıda adı geçen kardeşlerimiz de yakınımızdaki Almatı’da ya da ülkemizin sanayileşmiş bir şehrinde yaşamlarına devam ediyorlardır. Bunlardan bazıları yurt dışına gitmiş olsalar dahi, bunun doğal bir süreç olduğunu söylemeliyiz. Biz uygarlığa, demokrasiye adım atan bir ülkeyiz; eşit haklara sahip vatandaşlarımızın geliş gidişlerini, göç etmelerini kısıtlamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu Rus dilli kardeşlerin tüm evlerini barklarını yasal yolla, bazen de aşırı pahalıya sattıkları saptanmıştır. Şu anki ev sahipleri olan Kazakların hepsinin ellerinde alım satımla ilgili gerekli belgeler mevcut. Bu belgelerin noter tasdikli kopyaları işbu sonuç raporunun sonuna eklenmiştir.

      İş konusuna gelince, vaktiyle özel bir kararnameyle eski sosyalist toplumun kalıntısı olan kolhoz ve sovhozların tamamen dağıtıldığı bilinmektedir. Yani M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beylerin hiçbiri, iş konusunda kasıtlı olarak hiçbir baskıya maruz kalmamıştır. Rahman Ata köyündeki çalışma kabiliyeti olan iki bin yedi yüz elli bir kişinin iki bin yedi yüz kırk dokuzu işsizdir. Öğretmenleri hesaba katmazsak, idari yönetim kadrosunda sadece iki kişi -köy muhtarı ile yardımcısı- kayıtlıdır. Yani Mirzo-yevyan-zade-pulo beyler, Rahman Ata köyünde yerli halkın temsilcileri Kazaklarla hukuki yönden eşit şartlarda işsizdirler.

      Okul meselesi çetindir. Bundan yedi yıl önce söz konusu okulda dokuz yüz çocuk eğitim görüyordu. Milliyetlere göre söylemek gerekirse, sekiz yüz doksan biri Kazak, dokuzu Rus dilli çocuklardı. Hepsi aynı binada, Rus ve Kazak sınıflarında ayrı ayrı okuyorlardı; okul karışık Rus-Kazak okulu diye adlandırılıyordu. Şu anda yani bu yıl söz konusu okulda bin iki yüz doksan beş çocuk okuyor. Milliyetlere göre söylemek gerekirse, bin iki yüz doksan dördü Kazak, Rus dilli öğrenci sayısı ise bir. Bu saygıdeğer öğrencinin kendisiyle, sınıf öğretmeniyle ve diğer öğretmenlerle yapılan güler yüzlü görüşmelerde, söz konusu sevgili çocuğun milliyetine ilişkin herhangi bir baskı ya da dil kısıtlaması konusunda mağduriyet yaşadığına dair şüpheli duruma rastlanmamıştır. Tam tersine, geçen yıl üç dersinden kaldığı hâlde, bir üst sınıfa başarılı bir şekilde geçirilmiştir. Çok da iyi olmuş. Okulun tamamen Kazak okuluna dönüştürülmesi meselesine gelince, şikâyet mektubu yazarak kıyameti koparan Mirzo beylerin durumu yeterince incelemedikleri anlaşılmıştır. Önceden, yani Egemenliğe kadar, bu okulda on tane Kazak sınıfı, yirmi tane de Rus sınıfı vardı. Şimdi, yani Egemenliğin yedinci yılında genel olarak Kazak toplumunun yüce Rus diline olan ilgi ve merakı eski, sosyalizm devrindekinden de artarak yoğunlaşması nedeniyle Kazak ebeveynler, çocuklarını Rus sınıflarına taşımışlardır. Böylece şimdiki, yani Egemen dönemde otuz yedi sınıf tamamen Rus dilli oluvermiştir. Bu, tabii ki büyük bir başarıdır. Ama ne yazık ki okul, eskiden olduğu gibi Rus-Kazak okulu adını taşıyor. Bu; bir kandırmaca mı, vurdumduymazlık mı ya da sorumsuzluk mu? Okul yönetimine, ilçe eğitim müdürlüğüne sert bir uyarı yapılmıştır. Söz konusu eğitim kurumu, kendi adıyla yani Rus okulu diye adlandırılmalıdır. Bizim hür ülkemizde ırk ve etnik kökene dayalı ayrımcılık yoktur. Rus demek, muhterem demektir. Ayrıca okuldaki öğretmenlerin milliyetlerinin hep aynı -Kazak- oluşu, terbiye işlerinin eksikliğini göstermektedir. Ücra bir köy, otobüs yok, elektrik ha bire kesiliyor, yabancı kimse gelmez, demek bahanedir. Rus bir öğretmene zamlı ücret belirleyerek kalacak ev ve geçim konusunda destek sağlanırsa, neden gelmesin? Şayet başka da istihdam söz konusu olursa, ona da özel maaş bağlamak suretiyle Rus, olmazsa Rus dilli vatandaşlarımızın çokça çağrılması gerekir. Mono-uluslu, yani sadece Kazakların yaşadığı bir köy, medeniyetten uzak kalmayıp da n’apsın? Bu köyde hiç olmazsa on Rus yaşarsa, otobüs de zamanında gelip gider; elektrikler de kesilmez; medeniyete dair diğer nimetler de kendiliğinden gelir. Bunu nasıl anlamazsınız? (Hikâyenin ilk sayfasına göz atınız, yazarın hatırlatmasıdır).

      Bildirimizin sonunda özellikle üstünde durmak gerekir: Tüm Egemen Ülkemizde olduğu gibi Rahman Ata köyündeki halklararası ilişkiler normal olup köy idaresinin, köyün ileri gelenlerinin tam kontrolü altındadır. Yine de herhangi bir çekişmeyi, kavgayı önlemek, gerekli durumlarda araya girmek, ayırmak ve Allah korusun, olay çıktığında sıkı uygulamaları hayata geçirmek amacıyla, Rahman Ata köyünde jandarma karakolunun açılmasına ilişkin ilgili bakanlığa hatırı sayılır bir teklifte bulunulmuştur.

      Bu bakımdan, tam zamanında manidar bir meseleyi gündeme getiren M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beylere teşekkürlerimizi sunar, bundan sonra Rahman Ata’da halklararası skandala yol vermemek gerektiğinin altını çizerek Egemen Ülkenin sahibi olan Kazaklar ile bu ülkenin eşit hakları haiz, Rus dilli vatandaşları arasındaki anlayış ve barış hususunda somut faaliyetleri hayata geçirmenin gerekliliğine köy idaresinin dikkatini çeker ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü tutarız.

      Muhterem komisyonun en yenilerinden bir bilgisayarda yazılmış olan bu kırk dokuz sayfalık sonuç raporunun doğruluğu komisyon başkanı ile diğer yirmi yedi üyesince tasdik edilerek imzalanmıştır. Bu mübarek damgaların gerçekliğini teyit eden desenli mühür de basılmıştır. İşte, buyurun!

      Kaleme alınan iki buçuk saatlik konuşmanın sonunda kendinin de beyni yanan kır saçlı başkan, Rus dilliler tarafından yapılan uyarıyı bir an unutarak yeniden Kazakçaya geçti. “Yahu kardeşlerim,” dedi. “Bu köy tamamen Kazaklardan oluştuğuna göre aranızdaki tek Özbek’in gönlünü nasıl yapamıyorsunuz?” Milletten çıt diye ses çıkmadı. Uykudan uyanan tek kişi, Rus dilli Marat cıyakladı: “Ben Özbek değilim!” Arabulucu başkan, şaşırdı. Öyle şaşırdı ki, düzeltmek ya da özür dilemek yerine Rus dilli vatandaşa bile Kazakça söyleyiverdi: “Her neyse. Ne hâlin varsa gör!” “Sen ne hâlin varsa gör!” dedi Marat tiz sesle. Kır saçlı başkan, kıpkırmızı kesildi: “Lütfen, hakaret etmeyin…” dedi. “Hakaret eden sensin!” dedi Marat. “Ö-ö-özür dilerim…,” dedi iyice