Karabağ bölgesi, Azerbaycan’da Kür ve Aras nehirleri ile şu anda Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ile bu bölgeye bağlı ovalardan oluşan bir yerdir” (Aslanlı, 2015: 13). Bu bölge Cebrayıl, Füzuli, Hocavend, Ağdam, Hocalı, Terter, Şuşa, Hankendi illerinden oluşmaktadır. Aslanlı (2001: 394) “Karabağ” ve “Dağlık Karabağ” tanımlarının farklı alanları kastediyor olmasının altını çizmektedir. “Dağlık Karabağ”, “Karabağın” 18.000 km² yüzölçümünün sadece 4392 km²’lik kısmını kapsamaktadır. Karabağ bölgesi coğrafi konumu itibariyle bölgede jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük önem taşımaktadır. “Karabağ, Azerbaycan’ı (kuzey), Ermenistan’ı ve İran’ı (Güney Azerbaycan bölgesi) kontrol edebilecek bir konuma sahiptir. Bölgeyi elinde tutan herhangi bir devlet, Trans-Kafkasya arazisinin büyük bir bölümünü kontrol edebilir” (İbadov, 2007: 78).
Karabağ bölgesi, sularının bolluğu, iklimin güzelliği, toprağının verimli olması sebebiyle tarih boyunca büyük insan kütlelerini kendisine cezp etmiştir. Bölgenin 120 ayrı yerinde maden suyu çıkarılmaktadır. İklim olarak, Karabağ bölgesi orta sıcak kuşak, orta soğuk kuşak ve soğuk kuşak olmak üzere üç ayrı iklim kuşağına ayrılmaktadır. Yazları sıcak kışları ise genellikle soğuk ve kurak geçmektedir. Yeraltı ve yerüstü kaynakları açısından, maden yatakları ve mineral suları bakımından oldukça zengin bir bölgedir. Bölgede kurşun, çinko, polimetal filizleri, bakır, borit mermer, tebeşir, ateşe dayanıklı kil yatakları da bulunmaktadır. (Aktaş,2001: 17)
Karabağ’ın Adı
Bölge için iki isim kullanılmaktadır. Her iki ismin Türkçe kökenli olduğu bilinmektedir. Bu iki isim “Karabağ” ve “Arsak” olmaktadır. Karaman (2007: 2) ’a göre, Karabağ›a VI. yüzyılda Kür ve Aras nehirleri arasında hüküm süren İskitler Dönemi’nde “Arsak” denilmektedir, ayrıca Türkçe olan kelimenin etimolojisi hakkında; er “erkek, kişi, yiğit”; sak “sağ, akıllı, yetenekli” şeklinde olduğu kaydedildiğini belirtmektedir. X. yüzyılda Çinli bir yazar tarafından hazırlanan «Uygur Seyahatnamesi» adlı eserde «Arsak» ismi geçmiştir.
Bölge için kullanılan Karabağ ve Arsak kelimelerinin her ikisi etimolojik olarak Türkçe kökenlidir. Arsak (Ersak) kelimesinin Ertuğrul, Ardahan, Erdebil, Erak ve benzeri Türkçe kelimeler ile aynı nitelikte olmaktadır. Bu bölge tarihteki Azerbaycan devletlerinden biri olan Albaniya’nın merkezi olmuştur. “Arsak” ismi “Ersak” yani “er” ve sak” kelimelerinin birleşmesinden doğmuştur. “Sak”lar (Sakalar) , o dönemlerde Orta Asya’da ve Azerbaycan’da yaşamış olan Türk kavmidir. (Aslanlı, 2015: 14)
Karabağ kelimesi ise Türkçe olan “kara” ve “bağ” sözlerinin birleşmesinden oluşmaktadır. “Nitekim Şemseddin Sediyev’in aktardığına göre, yabancı araştırmacılardan V. Liokgobitov Transkafkasya’da ki Rus Mülkilerine ilişkin derleme” isimli eserinde Karabağ ismi’nin “ormanlarıyla zengin ülke” anlamını taşıyan iki kelimeden, Azerbaycan Türkçesindeki kara ve bağ kelimelerinden geldiğini ifade etmiştir” (Aslanlı, 2015: 12). Allahverdiyev (2010, 24) Karabağ’ın tesmiyesini bölgede “kara üzüm” yetiştirildiği ve “kara yapraklı bağlar” olduğuna bağlamıştır.
Aslanlı (2015: 16) bazı Ermeni uzmanların Türkçe olan “arsak” kelimesini sahiplenmeye çalıştıklarını hatta fikirlerini şu şekilde izah etmiştir: sadece Azerbaycanlı bilim adamları değil, Batılı bilim adamları da bu ismin Türkçe kökenli olduğunu ifade etmektedirler. Öte yandan bölgenin kendilerine ait olduğunu iddia etmeye çalışan Ermeni uzmanların dayanak olarak yararlanmaya çalıştıkları bölgedeki eski Hıristiyan yapıların tarihî Azerbaycan devleti olan Albaniya devletine ait olduğu da bilim adamlarınca kanıtlanmıştır.
Ermeniler Karabağ’ı işgal etmekle birlikte bölgenin tarihî Türkçe adını da değiştirmeye çalışmışlar, bu Karabağ’ı tarihî olarak gayri meşru sahiplenmenin bir yöntemi olmuştur. Karabağ’ın yerli-tarihî Türkçe coğrafi (dağlar-nehirler-yerleşim yerleri ve…) adlarını değiştirmişler. Karabağ’ın Ermenilere ait olduğunu iddia etseler de yüzyıllardır bölgenin yerli ismi olan “Karabağ” yerine kullandıkları Ermenice bir addan söz etmeleri mümkün değildir. Hurç (2008: 4) ’un da belirttiği gibi uluslararası kuruluşlarca da Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve benzer kuruluşları tarafından kullanılan ad “Karabağ” olmaktadır.
Karabağ’ın Tarihçesi
Karabağ bölgesi, dünyadaki en eski yerleşim yerlerinden biridir. Aslanlı ( 2015: 15) bölgedeki “Azıh” mağarasında bulunan “Azıhontrop” adlı eski insanın yaşının yaklaşık olarak 1. 2 milyon sene eskiye kadar götürülebileceğinin, bilim insanları tarafından kanıtlandığını belirtmekte, ancak en az 300-500 bin yıllık olduğunun da altını çizmektedir. Yine bölgede bulunan “Tağlar” mağarasında da bundan 80-100 bin yıl önceki döneme ait zengin kalıntılar bulunmaktadır. 11. yüzyıla kadar bölgeye çeşitli Oğuz boyları yerleşmiştir. 11. yüzyıldan itibaren bölge Selçukluların akına uğradığı bilinmektedir. “Selçuklulardan sonra Azerbaycan, Atabeylerin egemenliğine geçmiştir. Karabağ, Moğol istilasının ardından İlhanlı devletinin en önemli karargâh merkezi olmuştur. İlhanlı Devleti Dönemi’nde, devletin merkezi Tebriz (Güney Azerbaycan) olurken, yaz mevsiminde Karabağ kullanılmıştır. Bu dönemde, Azerbaycan’ın tümüne yakınında Türk unsurların egemenliğinde olduğu belirtilmektedir” (Özyılmaz, 2014: 195).
13. yüzyılın başlarında Harezmşah Celalettin’in kontrolüne geçen Karabağ bölgesi 1256’dan itibaren İlhanlıların (Hülaküler – Türk devleti) yönetimi altına geçmiştir. 1396’dan sonra ise, Timur’un orduları buraları işgal etmiştir. 15. yüzyıl boyunca bölge bir süre Karakoyunluların, sonra ise Akkoyunluların yönetimi altında bulunmuştur. 16. yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından alınıncaya kadar, bölge Safevilerin yönetiminde kalmıştır. Safeviler döneminde oluşturulan 4 hanlıktan (bölgesel yapılanma) biri Karabağ Hanlığı idi. 1593 yılında Karabağ-Gence bölgesi 7 sancak, 36 nahiyeden oluşmaktaydı. Bu bölgedeki bin üç yüz toponomik birimin nerdeyse tamamı Azerbaycan Türklerine ait olmuştur. (Aslanlı, 2015: 19)
“1747 yılında Nadir Şah Afşar’ın ölümünden sonra Kafkasya ve Azerbaycan bölgesinde merkezi otorite zayıflamış ve bölge hanlıklara ayrılmıştı” (Attar, 2003: 4). “Gerek Selçuklu döneminde, gerekse bölgede bağımsızlık hareketinin başladığı hanlıklar döneminde, Ermenilere ait bir hanlık ya da buna yönelik herhangi bir siyasal hareketin varlığı söz konusu olmamıştır” (Yıldırım, 1991: 3).
18. yüzyılın ortalarında bölgede Penahali Beyin önderliğinde Karabağ Hanlığı kurulmuştur. 18. yüzyılın sonlarında artan dış saldırılar sonucunda kısa bir süre için (sadece 1797 yılında bir süreliğine) Karabağ bölgesi, merkezi Azerbaycan’ın güney (günümüzde İran sınırları içerisinde yer alan Güney Azerbaycan) bölgelerinde bulunan Gacar Türklerinin yönetimi altına geçmişse de genelde bağımsızlığını koruyabilmiştir. (Aslanlı, 2015: 18)
“XIX. yüzyıl, Rusya’nın Kafkasya’da ilerleyişinin zirve yaptığı dönemdir. Bu dönemde, Ruslar, Kafkasya bölgesine doğru yayılmış ve bu bölgedeki hanlıkların topraklarını ele geçirmeye çalışmışlardır” (Yeşilot, 2008: 10). “İbrahim Han (İbrahim Halil Han) Dönemi’nde Karabağ sorunu açısından kritik önemdeki belgelerden birisi olan “Kürekçay Antlaşması” imzalanmıştır. 1805 yılında imzalanan bu anlaşmaya göre Karabağ Hanlığı Rusya’ya Müslüman Azerbaycan toprağı olarak birleştirilmişti” (Aslanlı, 2016: 19).