Mehsa Mehdizade

44 Gün Karabağ Savaşı Sürecinde Azerbaycan


Скачать книгу

dışında, tüm han ailesini katletmiştir. Nitekim bu kanlı olay daha sonra Karabağ Hanlığının tam ortadan kaldırılmasına yol açacak gelişmelere önayak olmuştur. (Aslanlı, 2015: 19)

      Kürekçay Antlaşması ile birlikte Rusya bu bölgede yerini sağlamlaştırmak için Ermenileri bölgeye yerleştirme politikasını benimsemiştir. Bölgede Gacar İran’ı ile Rus savaşları sonucu “Memaliki Mehruse’ye Gacar” (İran’ın dönem devleti) yenik düşerek 1813’te “Gülistan Antlaşması”, 1828’de ise “Türkmençay Antlaşması” Azerbaycan halkının iradesi dışında yapılmıştır. Bu iki antlaşma ile birlikte Azerbaycan tarihî toprakları ikiye bölünmüş ve Aras nehri sınır olarak belirlenmiştir.

      “Türkmençay Anlaşması’nın ilgili hükümleri, Osmanlı-Rus savaşının sonunda imzalanan 14 Eylül 1829 tarihli “Edirne Antlaşması” ile Osmanlı devleti tarafından da kabul edildi. Böylelikle, Revan ve Nahcıvan hanlıkları ile birlikte Karabağ bölgesinin Rus egemenliği altında bulunduğu, Osmanlı Devleti tarafından da resmen kabul edildi” (İşyar, 2004: 207). Antlaşmaları imzalayan, dönemin Türk kökenli devleti, Gacar Devleti’nin, İran’da sona erdirilmesi ile birlikte ise Azerbaycan’ın güneyi Güney Azerbaycan Farsçı Pehlevi rejiminin egemenliğine geçmiştir. Türkmençay Antlaşması ile birlikte Ruslar, Güney Kafkasya’daki hâkimiyetlerini güçlendirmişlerdir. Gacar devletinin zayıflaması ve tahttan indirilmesi ile birlikte ise, Farsların İran’da tek hâkim unsur olması, Güney Azerbaycan’ın Fars İran devletinin egemenliği altına geçmesi ile sonuçlanmıştır.

      Karabağ Sorunu

      Tarihî Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ı işgal etme projesi 19. yüzyıla dayanmaktadır. “Kafkasya bölgesi eski çağlardan bu yana hiçbir zaman Ermenilerin yaşadığı bir alan olmamıştır. Rusya, Kafkasya’da yürüttüğü siyasetin gereği olarak Bizans Dönemi’nden itibaren Erivan Hanlığının hakimiyetinden çıkarılarak, yüzde 73.8’i Müslüman olduğu halde Ermenistan vilayetine çevrilmesini hedeflemiştir” (Kılıç, 2001: 49-50). “Rus Çarı 1. Petro 10 Kasım 1724 tarihinde imzaladığı bir fermanla Rusya’nın Ermeni halkını himaye ettiğini ilan etmiştir. Ermenilerin Rusya tarafından himaye edildiğine dair ilan edilen bu fermanla birlikte, Azerbaycan topraklarına yerleştirilmesine büyük önem verilmiştir” (Süleymanov, 2013: 87). Rusya Kafkas bölgesinde bir Ermeni devletinin kurulmasının planlarını uzun yıllardan beri yapmaktaydı.

      Bugünkü Ermenistan toprakları ve Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi, 19. yüzyıldan başlayarak Çarlık Rusya ve Sovyet Rusya idarelerinde bilinçli olarak tedricen Ermeni nüfusla tahkim edilerek Ermenileştirilmeye çalışılmıştır. Gacar İran’ı ile Rusya Çarlığı arasında imzalanan 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay Antlaşmaları, Osmanlı-Rus Savaşları ve özellikle 93 Harbi (1877-1878), Ermenilerin Doğu Anadolu ve Kafkasya’daki faaliyetlerini de nüfuslarını da artırmıştır .(Sarıkaya, 2020:7)

      Demografik Yapısının Değiştirme Süreci

      Karabağ’ın nüfus yapısını değiştirerek Azerbaycan’ın yerli ahalisini kendi topraklarından çıkarma, Ermenilerin bölgeye yerleştirilmesi ve toprak iddiaları 19. yüzyıldan başlayarak Karabağ’ın işgal sorununu oluşturmaya başlamıştır.

      Gerek 19. yüzyıl sonunda gerekse 1915 Ermeni sevk ve iskânı sonrasında Kafkasya’ya Türkiye ve Gacar İran’ından gelen Ermenilerin Rusya tarafından eski Erivan vilayeti çevresi ile Karabağ’a göçürülüp yerleştirildikleri bilinmektedir. Nüfus tahkimatı, Türkiye ve Azerbaycan arasında Ermeni seddi oluşmasını da beraberinde getirmiştir. Doğu Anadolu’dan Hazar’a kadar olan sahada 1912’den 1921’e kadar beş yüz binin üzerinde insanın, çoğu Daşnaksütyun çeteleri tarafından katliam uğradıkları bilinen bir gerçektir. (Sarıkaya, 2020: 7)

      Aslanlı (2015: 23) 1967 yılında Ermenistan’ın başkenti Erivan’da basılan “18. yüzyılda Ermeni Rus İlişkileri” isimli kitapta yazılan bu cümlelere dikkat çekmektedir: Daha 19 Mayıs 1783’de, Knyaz G. A. Potyomkin, II. Yekatrina’ya yazdığı mektupta, fırsatını bulur bulmaz Karabağ’ı hemen Ermenilerin kontrolüne vermek ve böylece Asya’da bir Hristiyan devleti ortaya çıkarmak için gerekenleri yapacaklarından söz etmiştir.

      Kafkasya bölgesinin bir kısmını Ermenilere verme düşüncesinde olan Rusya, Ermenilerin eskiden ikamet ettiği Ararat bölgesini uygun görmüş ve toprak talebinde bulunmuştur ancak, Ararat, Rusya’nın ele geçirdiği yerler arasına girmediği için Rusya, bu bölgeden vazgeçerek Ermenileri, Gökçe Gölü ve Karabağ’ı içine alan bölgeye yerleştirmeye karar vermiştir. Bu bölgelerde Ermeni çoğunluğunu sağlamak için ise Rusya iskân ve asimile politikasını uygulamıştır. 1828 yılından itibaren Ermeniler Karabağ’a, Erivan’a ve Nahçıvan’a yerleşerek Azerbaycan’ın demografik yapısının değişmesine yol açmışlardır. Rusya, Nahçıvan ve Erivan hanlıklarını ortadan kaldırarak Erivan merkezli bir Ermeni idaresi kurmuştur. Rusya’nın amaçladığı Ermeni devleti Azerbaycan’ın tarihî toprakları, Nahçıvan, Ordubad ve Erivan Hanlığını içine alan bölgede I. Nikola’nın tasdik verdiği fermanla 1828 yılında kurulmuştur. (Attar, 2005: 38-39)

      Karabağ’ın demografik yapısının Ermenilerin lehine değiştirilmesini daha net anlamak için son 200 yıl içerisinde nüfus sayılarını kıyaslamak çok önemlidir. Göçlerden önceki nüfus ile göç sonrası nüfus arasında ciddi farkın bulunduğu açıktır. “1828’de yapılan Türkmençay Antlaşması, gerek Gacar İran’ı, gerekse Rusya, topraklarında yaşayan halkların bir yıl içinde istedikleri yere göç etmesine olanak tanıyan bir hüküm içermekteydi. Rusya, yapılan anlaşmaya dayanarak Gacar İran’ı ve Osmanlı devletlerinin tebaası olan Ermenileri, Kafkasya’ya göçe teşvik etmiştir” (Attar, 2003: 4).

      Rusların yaptığı 1832 tarihli nüfus sayımları, Karabağ bölgesinde Türk nüfusunun çoğunluğu, Ermeni nüfusunun ise azınlığı temsil ettiğini göstermiştir. Daha sonra Kafkasya bölgesine yapılan Ermeni göçü ile bu durum değişmiş, bölgedeki Ermeni nüfusu artarken Türk nüfusu azalmaya başlamıştır. 1832 yılındaki ilk resmî Rus sayımına göre Karabağ nüfusunu %64,8’ini Türkler, % 34,8’ini Ermeniler oluşturmaktaydı. (Yıldırım, 1991: 5)

      “Rusya’nın uyguladığı göç politikalarına rağmen, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Erivan nüfusunun % 75’i Türk idi” (Se-des, 1988: 65).

      1897’de Karabağ’da 29.350’si Azerbaycan Türkü, 18.616’sı Ermeni, 6.875’i diğer kavimlerden olmak üzere toplam 54.841 ailenin oturmakta olduğu anlaşılmaktadır. 1917 yılına gelindiğinde Karabağ, nüfusunun 317.861’i Azerbaycanlı, 143.627’si Ermeni, geri kalanı diğer etnik gruplardan olmak üzere 575.194’e yükseldiğini görüyoruz. Bu nüfus artışını yine bölgeye İran ve Anadolu’dan gelen Ermeni muhacirleriyle açıklamak mümkündür (Aslan, 1988: 52).

      1918-1920 yılları arasında gerek Azerbaycan ve gerekse Ermenistan sınırları içerisinde Ermeni saldırılarına maruz kalan yüz binlerce Müslüman, yüzyıllardır yaşadıkları yurtlarını terk etmek zorunda kalarak Anadolu’ya veya Azerbaycan’ın diğer bölgelerine göç etmişlerdir. “Sadece Erivan bölgesinde 1908 nüfus sayımlarına göre 100.000 civarında olan Müslüman nüfus 1918– 1920 tarihlerinde bu bölgeyi terk etmişlerdir” (Hacıyev, 2002: 186).

      “1928-1930 yılları arasında Türkiye’den 84.000, İran’dan ise 40.000, Ermeni’nin, Kafkasya’ya göç ettirildiği, toplam süreç içerisinde ise bölgeye, yaklaşık 1.300.000 Ermeni’nin göç ettiği belirtilmektedir” (Aliyev, 2009: 7). “Söz konusu iskân politikalarının sonucunda, kısa sürede gerek Karabağ’ın gerekse Nahçıvan ve Erivan hanlıklarının