kolay endişe olmak] Devamlı her şeyi düşünmek, kaygılanmak, endişelenmek.
asıl tukum (АСЫЛ ТУКУМ) [asil tohum] İyi cins, saf kanlı: “Asıl tukum cılkı zootu dep atalçu.” -KA1. (İyi cins at ırkı denilirdi.)
aska bel (АСКА БЕЛ) [kaya bel (bel, yüksek olmayan dağ geçidi)] Direk, dayanak, destek: “Eline askar bel bolsun.” -SB. (Halkına destek olsun.)
askar too (АСКАР ТОО) [kayalık dağ] Dayanak, destek, direk.
asman boyu tüyül- (АСМАН БОЮ ТYЙYЛ-) [gökyüzü boyu gerilmek] bk. asman-ayga tüyül-.
asman melcigen (АСМАН МЕЛЖИГЕН) [gökyüzü(nü) direyen] Kocaman, uçsuz bucaksız, gökle kucaklaşan.
asman-ayga tüyül- (АСМАН-АЙГА ТҮЙҮЛ-) [gökyüzü Ay’a (kadar) gerilmek] Kulak asmamak, kabul etmemek, razı olmamak, reddetmek, direnmek.
asman-cerdi cañırt- (АСМАН-ЖЕРДИ ЖАҢЫРТ-) [gökyüzü yeri yankılatmak] Yeri göğü inletmek.
asmandan cerge tüşö kalganday (АСМАНДАН ЖЕРГЕ ТYШӨ КАЛГАНДАЙ) [gökyüzündden yere inivermiş gibi] bk. asmandan tüşö kalganday.
asmandan tüş- (АСМАНДАН ТYШ-) [gökyüzünden inmek] 1. Gökten zembille inmek, birden ortaya çıkmak. 2. Kolay elde edilmek, kolay bulunmak: “Asmandan tüşö kalgan cok eç nerse.” -AA1. (Hiçbir şey kolay elde edilmedi.)
asmandan tüşö kalganday (АСМАНДАН ТҮШӨ КАЛГАНДАЙ) [gökyüzündden inivermiş gibi] 1. Gökten zembille inmiş gibi: “Men bolsom asmandan tüşö kalgansıp, uşunun baarın kayradan aytıp olturam.” -ÇA1. (Ben ise, sanki gökten zembille inmiş gibi bunların hepsini tekrar söylüyorum.) 2. Beklenmedik anda ortaya çıkmış gibi.
asmandın başı (АСМАНДЫН БАШЫ) [gökyüzünün başı] Çok pahalı: “Benzindin baası asmandın başı.” (Benzin fiyatı çok yüksek.)
asmandın başına çık- (АСМАНДЫН БАШЫНА ЧЫК-) [gökyüzünün başına çıkmak] 1. Yükselmek, yükseğe çıkmak. 2. Yükselmek, yüce duruma gelmek, yücelmek. 3. Yükselmek, fiyat artmak, fırlamak, göklere çıkmak: “Benzin mintip asmandın başına çıktı.” -KA2. (Benzin fiyatı çok arttı.)
asmandın başında (АСМАНДЫН БАШЫНДА) [gökyüzünün başında] Göğün yedi kat üstünde, çok yüksekte.
asmanga atıp çık- (АСМАНГА АТЫП ЧЫК-) [gökyüzüne fırlayıvermek] 1. Göğe doğru hızlı yükselmek. 2. Fışkırmak.
asmanga kolu cetkendey (АСМАНГА КОЛУ ЖЕТКЕНДЕЙ) [gökyüzüne eli yetmiş gibi] bk. ayga kolu cetkendey.
asmanıñdı taştap ciber (АСМАНЫҢДЫ ТАШТАП ЖИБЕР) [gökyüzünü bırakıver] Elinden geleni ardına koyma, istediğini yap: “Cölöp turgan asmanıñ bolso menin üstümö taştap ciber, ayanba, oşent!” -AU2. (Gücün varsa, elinden geleni ardına koyma, acıma, öyle yap!)
astı menen (АСТЫ МЕНЕН) [altıyla] Önce, öncelikle: “Astı menen baarın tüşündürüp bereyin.” (Önce her şeyi anlatayım.)
astına cıgıl- (АСТЫНА ЖЫГЫЛ-) [altına yıkılmak] bk. butuna cıgıl-.
astına miñ koy ayda- (АСТЫНА МИҢ КОЙ АЙДА-) [altına bin koyun sürmek] bk. aldına miñ cılkı sal-.
astına olpok, üstünö üpçü bol- (АСТЫНА ОЛПОК, ҮСТҮНӨ ҮПЧҮ БОЛ-) [altına minder, üzerine süs olmak] Dalkavukluk, yalakalık yapmak, ayağının altına paspas olmak; üstüne titremek; gözünün içine bakmak.
astına tüş- (АCTЫНА ТҮШ-) [altına düşmek] bk. aldına tüş-.
astınan kıya baspa- (АСТЫНАН КЫЯ БАСПA-) [altından keserek yürümemek] Çok fazla saygı göstermek, hürmet etmek, üzerine titremek, başının tacı etmek.
astınan kıya ötpö- (АСТЫНАН КЫЯ ӨТПӨ-) [altından keserek geçmemek] bk. astınan kıya baspa-.
astınan öt- (АCTЫНАН ӨТ-) [altından geçmek] bk. aldınan öt-.
astın-üstün bol- (АСТЫН-ҮСТҮН БОЛ-) [alt üst olmak] Alt üst olmak, altı üstüne gelmek: “Cer astı- üstü bolo tüşkönsüdü maga.” -CK2. (Yer, alt üst olmuş gibi sezildi bana.)
astın-üstün kıl- (АСТЫН-ҮСТҮН КЫЛ-) [alt üst etmek] Altını üstüne getirmek.
astı-üstünö (АСТЫ-ҮСТҮНӨ ТҮШ-) [altı üzerine düşmek] bk. aldı-üstünö tüş-.
astı-üstünö tüş- (АСТЫ-ҮСТҮНӨ ТҮШ-) [altı üstüne düşmek] bk. aldıüstünö tüş-.
aş başı (АШ БАШЫ) [aş başı] Ölmüşlerin ruhu için verilen yemeği hazırlayanların başında olan kişi.
aş bışım (АШ БЫШЫМ) [aş pişecek kadar (zaman)] Yemek pişinceye kadar geçen vakit: “Alış, beriş bolcolu aş bışımça sozuldu.” -AU2. (Alış veriş tahminen bir yemek pişirimlik vakte kadar uzadı.)
aş bol- (АШ БОЛ-) [hazmedilmek] Hazmedilmek, sindirilmek.
aş bolsun (АШ БОЛСУН) [aş olsun; hazmolsun] Afiyet olsun.
aş bolumduu (АШ БОЛУМДУУ) [yemek olabilecek / kolay hazmedilen (yemek)] Kolay hazmedilen: “Töö kuştun eti ötö aş bolumduu cana adamdın den-sooluguna paydaluu.” -КТ. (Deve kuşunun eti kolay hazmedilir ve insan sağlığı için faydalıdır.)
aş katık (АШ КАТЫК) [yemek tatlandırıcı] 1. Az miktarda, biraz. 2. Tek, yegâne.
aşa çap- (АША ЧАП-) [aşıp koşturmak] 1. Çok abartmak: “Munun aşa çapkan ceri dele bolboyt.” -ÇÖ. (Bunun abartılacak bir tarafı da olmaz.) 2. Haddini aşmak, ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek.
aşa keç- (АША КЕЧ-) [aşıp geçmek] 1. Önemsememek, hiçe saymak, her şeye boşvermek. 2. Haddini aşmak, ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek.
aşıgı alçı kon- (АШЫГЫ АЛЧЫ КОН-) [aşık kemiği alçı konmak (Alçı, aşık kemiğinin dik olarak konduğundaki üzerinde çukuru olup yukarıya bakan tarafı. Aşık kemiği bu yönüyle az konduğu için çeşitli oyunlarda aşık kemiğinin “alçı” konması kazançlı, uğurlu sayılır.)] bk. aşığı alçı tur-.
aşıgı alçı tur- (АШЫГЫ АЛЧЫ ТУР-)