Keneş Yusuf

Manas Destanı


Скачать книгу

gibi konuştun. Han soyundansın, Akbalta”.

      “Yaşa Akbalta” diye bağırdı millet.

      Gürültü kesildikten sonra aksakallar sohbete başladılar.

      “Kalan sözü aksakalımız Berdike söylesin.” dedi Akbal-ta halka hitaben.

      Avulun en akıllısı olan Berdike aksakalını sıvazlayarak gelenlere baktı.

      “Altay’ın kabile reislerinin tamamı ve Türkler bir araya geldik. Altı şehir halkı hep bir aradayız. Hangi erkeğin erkeği, bahadırın bahadırı, yiğidin yiğidi, aklıyla yol bulan, sözüyle sır çözen, kılıcıyla düşman kesen ben Han olacağım diye meydana çıkacak?”

      Kalabalık karşısına “Han olacak işte benim” demeye cesaret eden, bileklerini sıvazlayıp göğüs geren kimse çıkmadı.

      Halk bekledi, aksakallar yere baktılar, yiğitler suskun suskun durdular.

      “Bugünkü ufak dallarımız yarın çınar olacaktır. Bu yavrular arasından Han olacak kimse yok mu?” dedi Berdike çukurlarda oynayan, dağlarda dolaşan çocuklara bakarak.

      Çocukların içinde Salamat’ın oğlu Aynakul söz söylemede usta idi; kalabalık halka doğru döndü:

      “Millet, atalar! Geçende seksen çocuk avlanmaya çıktığımızda, boz kısrağı kesip Manas’ı kendimize Han yapmıştık. Bizim seçtiğimiz Han size yarayacak mı? Bunu bilmediğimiz için suskun duruyorduk.”

      “Bu yaramazın söylediğini duydunuz mu millet?” dedi Berdike neşeli bir şekilde. “Gençlerin gözü iyi, niyetleri sabah güneşi kadar temiz. Tanrım çocukların dilediğini ver, halkın dilediğini ver, Kırgız’ın dilediğini ver!”

      Akbalta deve gibi çırpınıp, hanımı doğurmuş gibi sevinip açıldı:

      “Hey millet, gencinizle yaşlınızla buradasınız, söyleyeceğinizi şimdi söyleyin! Gönlünüzde bir şey kalmasın.”

      Derken aslan Manas, Opol dağı gibi heybetli şekilde yere basa basa ortaya geldi.

      “Kısrak kesip han seçmek çocukların işidir. Bütün halka han olmak başkadır. Türk ve Türk’ten başka her milletin önderleri ve akıllıları işte buradasınız, benden başkasını han seçiniz.”

      Manas iki yanına bağırıp çağırırken daha kuvvetli daha muhteşem görünüyordu. Etrafına bakınıp aksakal Berdike’nin karşısına geldi.

      Berdike altı kulaç beyaz keçeyi yere yayarak koydu.

      “Bizim dediğimiz uygun ise, emrettiğimiz yerine getirilirse, hanı böyle seçelim.” Akbalta ile Berdike Cakıp Bay’ı beyaz keçeye oturttular.

      “Simdi bulduk, hanımız Cakıp olsun!” diye beyaz keçenin üzerindeki Cakıp’ı kaldırmaya kalktılar.

      “Hey, durun bir dakika, millet! Bırakın!” Cakıp beyaz keçeyi kaldıranları durdurdu “Millet, hürmetinize sevindim. Benim gibi bir ihtiyarı bırakıp, şu tek oğlum Manas’ı han yapınız!”

      Cakıp gözlerinden yaş döküp, ağlayarak durdu. “Bizi Altay’da halk yapan Cakıp’tır, bizi Altay’da aslan yapan Manas’tır!”diyen halk bağıra çağıra Manas’ı da beyaz keçeye getirdi “Baba oğul han olsun!”

      Çırpınıp duran kalabalık içinden ayrılıp çıkan aksakallar, bilgiçler vay vay demelerine bakmadan Cakıp ile Manas’ı beyaz keçeye koyup kaldırdılar.

      “Hey millet, sözümü dinleyin!” Yedi adım atıldığında Cakıp halkı durdurdu. “Gökte bir ay, bir güneş olur, bu Tanrı’nın kudretidir. Halkın başında bir han, bir bayrak olur. Bu ataların âdetidir. Hanınız işte Manas! Onu tutunuz!”

      Cakıp beyaz keçeden indi, Cakıp’ın hanlığa Manas’ı aday göstermesine halk da razı oldu.

      “Manas!”

      “Manas! Biz seni Tanrıdan dileyerek aldık!”

      “Yaşa Manas!” Beyaz keçeyi Manas’la beraber kaldırıp taşıyanlara kalabalık halk yarılarak yol açtılar. Keçeyi taşıyan kalabalığı dokuz kez dönünceye kadar halk diz çöküp oturdu.

      Kambar Boz’un hayırlı kurban içinde seçilen atlarından kırmızı kısrak Manas’ın önünde kesildiğinde halk sükûnet içindeydi.

      Manas başına kenarları altınla süslenen, tepesi büyük Han kalpağını giyip Toruçaar’a bindiğinde halk uğulduyordu.

      “Maksadımıza erdik. Sonuna kadar han ol Manas!” “ Han Manas’ı Tanrı korusun! Bin yıl yaşasın!”

      “Başkalara perçem, karşı çıkana ok olsun!” Bu hayırla dilekler göğü sarstı.

      Nogoy Han’dan miras kalan mavi bayrağı Cakıp otuz yıl derilere sararak yüklerinin arasında saklamıştı. Şimdi onu alıp çıkıp direğe çekti.

      Cakıp Bay; oğlum Manas han oldu diye doksan kısrak kesip dokuz gün toy düzenledi.

***

      Manas; Bay ile danışıp, delikanlıları göndererek Kâşgar tarafından Bakay’ı getirtti. Kaplan Bakay dağ gibi kocaman biriydi. Kaplan gibi bakışları vardı, boynu boğanın boynu gibi, butları buğra butu gibi idi. Gök tulpara 14 benzeyen bir ata binmişti, mavi elbise giymişti. Sağ omzunda her şeyi altı ay önceden haber veren, bilmediği şeyleri bildiren, duymadığı şeyleri duyuran melek vardı. Açıkgözlü, tecrübeli, şirin sözlü, hiçbir şeyden çekinmeyen akıllı bir adamdı.

      Manas Kalmuk ve Çin’i dolaşarak dilini, sırrını, âdetlerini öğrenen, sözü kesen bilge Bakay’ı; han danışmanı yaptı.

      “Uğurum Manas, seni görmek arzusuyla on yıl aradım. Şimdi seni buldum, başka arzum yoktur. Manas kardeşim, sana hediye olarak can dost Acıbay’ı buldum, dostluğunuzu takdir ediyorum” dedi Bakay.

      Argın’ın hanı Acıbay babasına darılarak sarayını terketmişti. Kendisi gibi aslan yürekli birini arıyordu. Manas’ın yiğitliğini işitmişti. Bahadırı rüyasında görüp, aslana arkadaş olacağım diyerek at boroyun kazarak, kulağı duyduğu, gözü gördüğü yerleri aralayıp sonunda Bakay’a rastlamıştı. Akıllı Bakay erkeğin kanadı erkekle çıkar diye siyah elbise giyen, koyu al renkli ata binen Acıbay’ı Han Manas’a can arkadaşı olmaya layık görüp peşine alıp getirmişti. Acıbay çatal sakallı, kırmızı yüzlü, uzun boylu, geniş omuzlu, yiğit görünüşlü, geniş göğüslü, yassı dilli, yenilmez söz ustası, yetmiş dil bilen, kara dilin kayrağan, han karşısında susmayan azizlerden biri idi.

      Bakay Manas’a şöyle dedi:

      “Etrafımıza bak. Geçmiş babalarının yolunu öğren. Hanlığı keskin kılıçla, mızrakla muhafaza et. Yerini göğsünle genişlet. Halkını akılla, yiğitliğinle yönet.”

      Sükûnetle, oturanları seyreden heybetli Bakay yine konuşmaya başladı:

      “Manas! Sana bir akıl vereyim. Senin dokuz atan han olmuştur. Dokuzunun da yanında kırk arkadaşı vardı. O âdeti muhafaza et. Ormana bakan kırk boz oğlan ve diğerleri içerisinden deneyerek kırk arkadaş seç!”.

      Han Manas, böylece akıllılara ve bilgelere danışarak iyilerin iyisinden, bahadırın bahadırından kırk yiğit seçti. Kırk yiğide başka kabilelerden Moğol Caysang’ı, Kuldurdan Çalıbay’ı Mançudan Macik’i, Kangaylı Keldikey’i, Danggıt’tan gelen Kayıp Han’ı, Dagalıktan Munar’ı, yine Altaylıların hepsinden; Alçın, Uysun Nayman, Abak, Kırgız, Kıpçak, Noygut, Nogoy, Özbek, Toru, Nabat, Andıcanlı, Kazak, Karakalpak, Döölös topladı.