Joltay Jumat Almaşoğlu

Aşk ve Nefret Kitabı


Скачать книгу

ilk yavrunun geleceğine dair tahminlerde bulunup hayaller kurmalısın, onun büyüdüğünde nasıl biri ve ne olacağını, hayatta hangi yolu seçeceğini zihninde canlandırmalısın… İşte o zaman nasıl doğum yaptığını farketmezsin bile.

      Bu sözler Firuza’nın hoşuna gitmişti ve komşusuna döndü.

      – Abla, söyle bana, doğum yapmak zor mu olacak?

      ‘Neden zor olsun ki’ Fatima küçümseyici bir şekilde gülümsedi. – Zor mu, diyor! Neden zor olsun? Esas zor olan kasılmalardır. Onlara direnirsen, doğumu normal şekilde geçirirsin. Sadece cesur olmalısın…

      ‘Eğer dediğiniz gibiyse’, Firuza rahatlayarak içini çekti.

      – Hayır, başka ne söyleyeceğimi dinle. Kasılmalar farklıdır. Örneğin, senin kasılmaların hayatındaki ilk olanlardır. Ve çoğu zaman yanıltıcıdırlar… Gelip geçerler. Hiçbir şey olmamış gibi. Ama gerçek kasılmalar geldiğinde…

      – Peki, sonra ne olur?

      – O zaman anlarsın! Ancak, sabredersen…

      – Dayanırım! Oğlum için her şeye katlanırım…

      – Ah, donup kaldım! Ah, sen daha bir çocuksun!.. Önce söyle bana, orada, ana rahminde bir oğlun olduğunu nereden biliyorsun, ha?

      – Biliyorum!

      – Nereden?

      – Ultrason filminden.

      Bak sen şu işe… Devir hızlılar devri! Daha doğurmadan her şeyi biliyorsunuz. Bizim gibi değil… Koca bir karınla, kız mı, oğlan mı taşıdığımızı bilmeden, doğum anı gelene kadar tahmin yürüterek zamanımızı geçirirdik. Şimdi siz gençler, her şeyi önceden biliyorsunuz …

      – Abla, buradaki konu gençliğin atikliği ile ilgili değil. Artık zaman farklı. Teknolojik ilerleme çağında hamilelik geçiriyoruz. Bilgisayar çağı geldi…

      – Ah, saf kız, bu aptal bilgisayar hakkında konuşmayı bırak. Onun yüzünden çocuklar aptallaşıyor, gergin oluyorlar, gözleri bozuluyor…

      – Öyle düşünmemelisiniz! Bilgisayar çağın büyük bir başarısıdır. O olmadan gelecek yok. 21. yüzyıl bilgisayar yüzyılı…

      – Amma da laf ettin!.. ‘Onsuz gelecek olmaz’ diyorsun… Kazakların tüm sorunları, onsuz yüzyıllarca mükemmel bir şekilde hayatlarını idrak ettiklerini düşünürsek, bu bilgisayarlara mı dayanıyor?

      – Aynen böyle! Bu çağın talebi. Bilmek isterseniz, söyleyeyim, şimdi genç bir uzmanı, isterse üç diploması olsun, bilgisayar kullanamıyorsa hiçbir yerde işe almıyorlar. Artık talepler böyle.

      – Bununla şunu mu demek istiyorsun? Deneyimli bir muhasebeci olan ben, aptal bilgisayarı kullanmayı bilmiyorsam, o zaman iş bulamayacak mıyım?

      ‘Sizin için bir şey söyleyemem. Bilmiyorum. Belki sizin deneyiminizi göz önüne alarak işe alabilirler. Ancak, söz konusu gençler olunca, durum böyle.

      – Bak sen şu işe, ne hale gelmişiz! Yıllar önce de, yırtık insanlar Kazakları şöyle uyarmışlardı: ‘Rus diline hakim değilseniz, önemli görevlere alınmazsınız.’ Bir şekilde bunu aştık ve şimdi de başka bir talihsizlik başımızda: “Bilgisayarı bilmiyorsan, iyi bir işi umut etme” … Ey- Allah’ım… bu, görünen o ki, bizim Kazak kaderimiz… Anlaşılan, bizler – şanssız insanlarmışız…

      Firuza neredeyse gülecekti ama kendini toparlamayı başardı. Yine de dayanamadı, kahkahayı bastı. Fatima hoşnutsuz bir şekilde ona doğru baktı.

      – Neye gülüyorsun? Haksız mıyım?

      – Afedersiniz, size gülmüyorum. Sadece bir şey hatırladım…

      – Peki neye, eğer sır değilse? Sen, bir tilki gibisin, kurnazlık yapma!

      –Burada bilgisayar bilgisi olmadan işe alınmayacaklarından endişeleniyorsunuz. Kazakların şanssız bir halk olduğunu düşünüyorsunuz… Bu sadece Kazakların sorunu mu? Bilgisayar artık tüm dünyayı ele geçirdi. Tüm gezegen onun gücünün etkisinde. Ve biz… İşte söylemek istediğim şey: 21. yüzyıldaki tüm faaliyetler bilgisayar tabanlı olacak. Bu, monoton el emeğinin yavaş yavaş ortadan kalkacağı anlamına gelir. Mesela, tüm karmaşık hesaplamalar, çizimler bir bilgisayarda yapılacaktır. Son zamanlarda bir gazetede şunlar yazıyordu: “Gelecekte uygarlığın tüm başarıları bir bilgisayar ağına bağlanacak, herhangi bir ülkede gerekli bilgileri ihtiyaç duyulduğunda kullanmak mümkün olacaktır. İlginç olan, gelecekte, mesela bir bilim adamı olmak için kütüphanelere, arşivlere gitmeye gerek kalmayacak, ihtiyaç duyulan tüm bilgilere bilgisayardan ulaşılacaktır. Bilgisayarın yazarların ve şairlerin yaratıcı yeteneklerine sahip olması da oldukça muhtemeldir… İşte bilgisayarın gücü bu!

      ‘İnanması zor,’ diye karşı çıkmıştı Fatima. – Bilgisayar başında oturan biri nasıl büyük bir bilim insanı olabilirdi? Ve bu… şair olmak için… nasıl bir yeteneğe sahip olmak gerek!

      – Sadece gerçek yetenekler harika şiirler yazabilir. Bu, Tanrı’nın bir armağanıdır. Bu tür ruhsuz demir parçaları şiirle de mi uğraşacaklar… Böyle bir şey olamaz.

      – Buna inanmayabilirsiniz, ancak ilerlemeyi durdurmak imkansızdır. Bahsettiğim zaman çok uzak değil. Evet, yakında tüm bunların gerçekleşeceğine kendiniz de ikna olacaksınız. Sadece şu anda eskiye dönük fikirlerin tutsağısınız.

      – Bırak bu saçmalıkları! Kafamı karıştırma, – diyerek komşusu elini boşver dercesine salladı ve uzun süre kendi içine kapanarak sustu. Firuza kendisini tuhaf hissetmişti: yoksa onu istemeden gücendirmiş miydi? Hayır gibi görünüyor. Bir süre sonra Fatima hiçbir şey olmamış gibi tekrar konuşmaya başladı.

      – Yani bunun ilk çocuğun olduğunu mu söylüyorsun?

      – Evet, ilk.

      – Bu durumda, canım, onu mutlaka doğur. İlk doğum önemlidir. Ayrıca doğumdan sonra vücudun da temizlenir. Kan dolaşımı iyileşir. Bu arada, kocan nasıl? Baba olmaktan memnun mu?

      Firuza cevap vermemişti.

      – Babası kim? O nerede çalışıyor?

      – O… o yok.

      – Ah, peki nerede?

      – Bilmiyorum.

      – Nasıl yani ‘Bilmiyorum’?

      – İşte öyle…

      – Ah, canım, sen neden bahsediyorsun?! Çocuğunun babasını nasıl bilmezsin?

      Bana öyle geliyor ki siz gençler, kiminle vakit geçirdiğinizi, dolaştığınızı, kiminle sevgili olduğunuzu ve yattığınızı düşünmüyorsunuz bile… Nasıl bir vurduymazlık bu ha?

      Firuza’nın kafası karışmıştı.

      – Abla, hayatımda bir kez hata yaptım. Bir arkadaş partisinde, biraz şarap denedim… sarhoş olmuşum…

      – Nasıl sarhoş oldun? Hafızanı kaybedecek şekilde ne kadar içmek gerek, bir düşünsene! Hiçbir şey hatırlamıyor musun?

      Kız olumlu anlamda başını salladı.

      – İşte ebeveynlerin de sanırım hiçbir şey bilmiyorlar. Her şey kendiliğinden olmuş. Partide sarhoş olmuşsun… kendini kimin kollarında bulduğunu hatırlamıyorsun. Vay! Uçmuşsun! Böyle bir durumda ne bilebilirsin ki?

      Firuza mekanik bir şekilde elini şişkin karnında gezdirdi.

      – Tanrıya şükür, en azından bu varlığı hatırlıyorsun…

      Ve