Joltay Jumat Almaşoğlu

Aşk ve Nefret Kitabı


Скачать книгу

bir çekiciliğe sahipsin, sende diğer güzellerden ayrılan bir incelik var. Sen özel birisin…

      Bu sözlere kız gülümsemedi, ama kaprisli bir şekilde dudaklarını büktü:

      – Kesin bunları, lütfen. Belki sadece size güzelim gibi geliyor, diğerlerinin dikkatini bile çekmiyorum.

      – Hayır, hayır, öyle demeyin! İnan bana, sen gerçekten en güzelisin, bir benzerin yok. Sadece kendi kıymetini bil. Kendine iyi bak ve güzelliğine saygı duy.

      Yüzünde ani bir gölge dolaştı genç kızın ve cevap vermeden bakışlarını uzaklara dikti. Görünüşe göre, onun sözleri, bir şeyler onu incitmişti.

      Jarashan, bu akşamın kendisini benliğinden kopardığını, duygularını kontrol edemediğinin giderek daha çok farkına varıyordu. Seribek buna anında tepki vererek, hemen açık yüzlü kadına ima ederek fısıldadı:

      – Amca senden hoşlandı. Onunla gider misin?

      Kız başıyla onayladı. Bir süre sonra, Seribek’in ustaca taktiği ile eğlence mekanından uğurlanan çift, artık Jarashan’ın odasındaydı. O ise, güzel konuşma krizine dalmış bir şekilde, kıza olağanüstü güzelliği hakkında hayranlıkla sözler sarfediyordu. İlhamı bitmek tükenmek bilmiyordu, yüce sözleri aralıksız bir şekilde akıyordu ve sanki ona söylemek istediklerinin yalnızca yüzde birini ifade etmiş gibi geliyordu. Jarashan, bunlardan tekrar tekrar bahsetmek, onun içini kaplayan duyguların yoğunluğunu ifade etmek için en samimi, en canlı kelimeleri bulmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu.

      Ancak, Jarashan’ın güzel konuşmalarından yorulan genç kız, konuşmacının sözünü kesti, şevkini soğuttu ve coşkulu hayranını göklerden günahkar dünyaya geri döndürdü.

      – Affedersiniz, elbette, güzellik hakkında çok güzel konuşuyorsunuz, daha önce güzellik hakkında bu kadar çok kelime duymamıştım. Ancak, estetik üzerine bu çok ilginç dersiniz uzayacak gibi görünüyor, hatta bugün ve yarın da bitmeyebilir. Daha özel konuşmaya geçmenin zamanı gelmedi mi sizce?..

      Sözlerini yarıda kesti ve utanarak mırıldandı, heyecanla kelimeleri bulmaya çalıştı:

      – O halde… Ne demek istiyorsun?.. Bunu mu demek istiyorsun… Şey mi…

      – Evet, onu kastediyorum… Kısacası, konuya gelelim…

      Neden bahsettiğini tahmin eden Jarashan aceleyle yaklaştı, kızı belinden tuttu, sıkıca kollarına aldı ve yatağa çekti. Güzel kız nazikçe geri çekildi ve adamın ihitirasını bastırarak şakacı bir şekilde gülümsedi.

      – Bir dakika… Bana, yani önce bir karara varalım. Her şeyden önce, anlaşmamız gerekir …

      – Ne hakkında? – Jarashan aceleyle sordu. Ve tahmin ettikten sonra şaşkınlıkla ağzını açtı:

      – Sen… bir para mı ima ediyorsun?

      Kız başını salladı.

      – Peki ne kadar?

      – Elli dolar… Oldukça makul bir ücret.

      – Hayır hayır! Şok olmuştu Jarashan, önünde bir canavar görmüş gibi bağırdı. – Yani… Böyle bir güzellikle… Böyle bir çekicilikle… Sadece bozulmuş olanlar vücudunu satar. Peki, sen… Senin entellektüel bir güzel olduğunu sanıyordum…

      Güzel kız inatçılaşmıştı. Talihsiz ve saf hayranına, eğer ödeme gücüne sahip değilse, sarılmalar ve öpücüklerle ona dokunmanın bir anlamı olmadığını ve güzellik hakkındaki tüm konuşmalarının da beş para etmeyeceğini açıkça belirtti. Jarashan’ın kalbinde rahatsız edici bir şekilde ağrı belirmişti. İlhamının alevi sönmeye, küçülmeye, gri bir küle dönüşmeye ve bu kül tabakasının altında kaybolmaya başlamıştı. Yüce duyguların, güzellliğin vermiş olduğu sarhoşluğun yerine, güzelliğin büyülü dünyası için titreyen özlem yerine, ruhunda acı bir tat kalmıştı. Görünen o ki, hiçbir sır, harika bir gizem yoktu. Her şey tiksinti noktasına kadar banal bir şekilde basitti. O anda Jarashan’ın gözleri, en değerli şeyi kaybediyormuş gibi kapanmaya başlamıştı. Göğsünde her şey kabarıyordu, öfkeden ve iğrentiden yüreği yanıyordu.

      – Sen… – zorlukla konuşmaya başlamıştı, uyuşukluğunu üzerinden atarak. ‘Sen… güzel vücudunu takas ediyorsun, vücudunu hiç utanmadan açık artırmaya çıkarıyorsun… Güzelliğini nasıl bu kadar acımasızca ayaklar altına alabilirsin?’ Neden böyle bir itinatsızlıkla, böyle bir alaycılıkla, güzelliğini ilk tanıştığın kişinin ayaklarına atıyorsun?

      Kız utanmak yerine yüksek sesle güldü ve onun şaşkınlığını ve ezikliğini görünce daha da fazla kahkaha attı.

      – Bugün aydan mı düştün yoksa ne? Hangi fantezi dünyasında yaşıyorsun?.. Kısacası – dinle. Zevk almak istiyorsan – parasını ödersin. Bu kuralı ben koymadım, bunu zaman belirlemiş. Ve zaman bizim yegane hükümdarımızdır…

      “Hiçbir şey anlamıyorum,” dedi Jarashan şaşkınlıkla. – Yani, sence, vicdan azabı duymadan kolayca bir duyguyu, şefkati, insani bir duyguyu, bir güzellik duygusunu satabilir misin? Mesela, sana para ödersem, o zaman bana karşı tutku duyacak mısın, gerçekten bana karşı sevgi hissedecek misin? Tüm ruhunla teslim olacak mısın?

      “Eh, bakarız,” diye omuz silkti güzel kız. – Önce bir öde…

      – Ama bu bir taklit, zavallı bir sahtelik! Bu durumda aşık olmanın gerçek hissini bilebilir misin? Büyük şairlerin söylediği saf, kristal, güzel duygu nerede? – diye sordu Jarashan pes etmeyerek.

      – Duygu! Duygu! Güzellik! Neden hep aynı şeylere takılıp kaldın?.. Şimdilerde duyguyu anlayacak ve güzelliği takdir edecek bir erkek mi kaldı? Bunu onlar umursamıyorlar. Herkes ve her şey hayatın kırılganlığının kölesidir. Burada herkes büyük bir iştahla lezzetli bir lokmayı kapmaya çalışır. Bunu anlayamayan birisi olarak nereden karşıma çıktın? Yüce değerler hakkında konuşuyorsun, ama kendin vücudumdan bedavadan zevk almak istiyorsun. Öfkesine hakim olamayan güzel kız, küçümseyici bir şekilde ona – ‘Ve sen ahlaktan bahsediyorsun’ diye haykırdı.

      Mahzunlaşan Jarashan o anda zavallı bir izlenim bırakmıştı. Bir duraklamadan sonra umutsuzca haykırdı:

      – Tanrım, ne kabus bir zamanda yaşıyoruz, duygular bile pazarlık konusu olmuşsa!

      Kızın yüzüne bakmadan, artık söylenecek başka bir şey olmadığını açıkça ifade edercesine eski, ezilmiş koltuğuna çöktü. Genç kız ise, üstüne hiç alınmadan, çevik bir şekilde oturduğu yerden fırladı ve aceleyle giyinmeye başladı. Hareket halindeyken düğmelerini ilikleyen kız, dişlerinin arasından alaycı bir şekilde fısıldadı:

      – Öf! Ne çok zamanım boşa gitti…

      O anda, Jarashan hiçbir duygu hissetmiyordu, son zamanlarda tutkuyla yanıp tutuşan ruhu donmuş gibiydi.

      Daha sadece bir veya iki saat önce hayran olduğu ve aklını yitirecek derecede aşık olduğu kişinin bir iz bile bırakmadan kaybolduğuna bakmadan: ‘Duygu!.. Pazarlığın konusu haline gelen duygu …” diyerek – umutsuzca ve acı bir şekilde serzenişte bulundu.

      Jarashan, sanki dayanılmaz bir yük tarafından eziliyormuş gibi, omuzlarını istemsizce indirerek sarkmış bir halde oturmuştu. Ve kalkmak, uyuşukluktan kurtulmak için kendisinde güç ve istek bulamıyordu.

      “İnsan imajı, dış özelliklerin, düşüncelerin saflığının, karakter özelliklerinin, gerçek duyguların bir kombinasyonundan oluşur ve eğer sıradan bir ölümlü bu nitelikleri ve erdemleri kaybederse, o zaman ne olur?

      Kendisinin